69- ATEŞ HATTI

4.3K 360 50
                                    

" Komutanım! "

Çakır elindeki silahı sıkı sıkı tutmuş, üzerlerine hala kurşun yağdırmaya devam eden kalleşlere karşılık vermeye çalışırken, çavuşun ona seslenmesiyle kayanın arkasına geçip bir yandan ateş etmeye çalışırken diğer yandan arada bir  ona bakıyordu.

Uzun zamandır bu anı yaşamadığı için dudaklarını süsleyen sırıtmayla,  " Noldu çavuş? "  diye sorduğunda, onun sırıtmasına askerler kaşlarını çatmıştı. Neye güldüklerini anlamıyordu, çünkü teröristler başlarını çıkarmalarına bile izin vermiyorlardı.

" Komutanım, başımızı bile çıkaramıyoruz! Böyle giderse bu hainler destek getirtip bizi kıskıvrak yakalarlar! "  kurşunların havada çıkardığı tiz sesler yüzünden sesini yükselterek konuşmaya çalışan çavuşa bir bakış attı Çakır.

Doğru söylüyordu. Bir an önce buradan çıkmaları gerekiyordu.

" Çavuş, gel buraya! "  diye bağırdığında, anında yerinden kalkıp dikkatli bir şekilde yerden ona gelmeye başlamıştı çavuş.

Çakır'ın hedefi yanına gelen çavuştayken bir anda telsizden yükselen sesle başını yerde duran telsizine çevirdi.

İlk başta birkaç cızırtı gelirken daha sonra bir ses duydu. Çavuşun bakışları da telsizi bulduğunda Çakır almak için eğildi.

" Esker! Kuşlar bana bir şey söylediler, doğru mu değil mi teyit etmek istedim... " diyen Dijwar 'ın sesiyle dişlerini ve elindeki silahı sıktı Çakır.

Orospu çocuğu! Huzur vermiyordu asla.

" Sizin yüzbaşı vurulmuş, hemde kalbinden. Lütfen bana bunun doğru olduğunu söyleyin hayde! " diyip daha sonra pis pis gülen Dijwar şu an yanında olsaydı onun bütün dişlerini elleriyle sökerdi yerinden Çakır.

Telsizi sıkıca tutup mermilerin kafalarının üzerinden uçuşmasını umursamadan sinirle söylendi.

" O haber veren kuşları tek tek götüne soktuğumda anlarsın yaşayıp yaşamadığımı!!! "

Birkaç saniye boyunca ses çıkmazken Dijwar'dan, Çakır onun sindirmesini bekledi bir süre.

" Yüzbaşı? "  Daha çok sorgular gibi çıkan sesle, Çakır yavaşça başını salladı telsize bakarak.

" Ta kendisi! " dediğinde, diğer uçtan Dijwar'ın kendini gülmeye zorladığını işittiğinde Çakır'ın yüzünde şeytanî bir sırıtma oluştu. Ondan korkuyordu ve Çakır bu korkusunun yersiz olmadığını ona bizzat kanıtlayacaktı.

" Waaay komutan! Kedi gibi dokuz canlısın ha. Bir türlü öldüremiyoruz seni! "  hem konuşup hemde gülmeye devam ederken, Çakır da güldü.

" Siz beceriksizseniz ben ne yapabilirim it soyu, ha? " dedi. Ardından ekledi,
" Ama benden yana hiç tasalanma. Seni ve senin gibileri kendi ellerimle öldürüp arkamda ceset bıraktığımdan emin olacağım! " 

Dijwar'ın sesi kesilirken bu sefer gülen Çakır'dı. Tabii ki de korkacaktı. Onların uğruna canını seve seve feda edebilecekleri bir vatanı yoktu. Öldüklerinde arkalarından şehit değil; vatan haini, kalleş, pislik, leş kargaları olarak anılacaktı.

Böyle bir durumdan kim korkmazdı ki? Tabii ki de vatan uğruna kanının her damlasını akıtan mehmetçikler.

Kaç dakika sessizlik oluştu anlamasa da en sonunda Dijwar yine gülmüştü. Ama Çakır biliyordu onun bu gülüşü ona inanmadığı için değil, aksine inandığı içindi.

" Sen kendi hayal âleminde yaşamaya devam et yüzbaşı. Hele oradan bir sağ çık da sonra vaatlerini gerçekleştirebileceğin kadar ömrün olur herhalde. Tabii ben seni ecelinden evvel öldürmezsem! "

SOĞUK-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin