16- İŞBİRLİĞİ

12.6K 981 47
                                    

Akşam olmak üzereydi. Enes ile Devran yan yana durmuş bşr yandan silahı ateşlerken bir yandan da kendi aralarında konuşuyorlardı.

Kimse onları takmadığı için ne konuştuklarını duymuyordu.

" Muhtemelen bu Dijwar bu akşamki yemekten başlar ilacı vermeye. "  dediğinde, Devran ona yan bir bakış atıp önüne döndü.

Ayaz sabahtan beri ortalıkta görünmüyordu. Belli ki bir yere gitmişti. Geleli de bir saat olmamıştı daha.

" Bence de. "  diye onayladı onu Devran.

Zaten adam burada olsa, ilk fırsatta yapmaya başlardı. Şanslarına adam yoktu da iki öğünden kurtulmuşlardı.

" Hadi hadi davranın! "  Ellerini arkada bağlamış, geçen sefer onlara atarlanan  adam arkalarından dolanıp duruyordu.

Devran onun geçmesini bekledi. Onları duymasını istemezdi.

" Nasıl yapmayı planlıyorsun, düşündün mü bir şeyler? "   diye sorduğunda, Devran hafifçe başını sallamıştı.

Bir yandan ateş ederken diğer yandan kıstığı sesiyle cevap vermeye başladı.

" Evet düşündüm. Eğitim bitsin, gidip bir yerde konuşalım. "   dedi.

Enes de onu onayladı.

Bir süre daha ara vermeden devam etmeye başladığında, Devran'ın gözüne mağaranın iç kısmında yemek yapan bir adam ve iki kadın takıldı. Belli ki herkes aynı yemekten yiyecekti. Bu da Devran için vazgeçilmez bir şanstı.

En azından ağa olduğu için ayrı bir yemek yemiyordu.

" Tamam bu kadar yeter. Hadi dinlenin biraz, sonra yemek yiyeceksiniz! "  diye bağıran adamla, silahları indirip herkes bir köşeye dağıldı. Çoğu grup halinde takılıyordu. Arada yalnız olup onlara katılmak istemeyen birkaç genç de vardı.

Devran ve Enes onlardan biraz uzakta boş bir yere oturup silahlarını önlerine koyarak ellerini üzerine yerleştirdiler.

Bir süre etrafa bakıp kimse anlamasın diye havadan sudan konuştuktan sonra Devran artık konuya gitmesi gerektiğini anladı. Zaten Enes de hemen soru sormuştu.

" Ee planın ne bakalım? " 

Devran çaktırmadan etrafa göz atıp Enes'e biraz daha yaklaştı.

" Şimdi ben bu adamla hep aynı mağarada kalıyorum ya, onun için ona getirilen yemekleri ben ona vermek adına durdurup, onun yemeğini kendi yemeğimle değiştireceğim. "

Enes başını salladı. Plan kafasına yatmıştı. Ama biraz riskliydi.

" Güzel plan. Ama adamlar işkillenmez mi? "  diye sorduğunda, Devran başını salladı.

" Zaten önemli olan kısım da orası. Umarım sürekli aynı adam getirmez yoksa çakar. "  dedi oflayarak.

Bu işin sonunda umarım her şey boka sarmazdı. Yoksa ikisi de çok pis ayvayı yerdi. Hemde ne ayva.

" Umarım. "  diye mırıldandı Enes. O da en az Devran kadar gergindi.

Uzun bir süre sonra akşam vakti çöktüğünde yemek hazır olmuş ve herkes yemeğini alıp yemeye başlamıştı. Yalnızca Devran ve Enes çaktırmadan yemeğini yemiyordu.

Herkes kendi halinde önüne dönmüştü. Kimse Dijwar'la ilginlenmediği için, Dijwar yanına çöktüğü tabağa, kimseye çaktırmadan cebinden çıkardığı ilacı biraz boşaltıp tabağı eline aldı.

Devran ve Enes çaktırmadan ona bakıyordu ve yemeğe koyduğu ilacı görmüşlerdi. Devran tabağını kayanın arkasına saklamıştı kimse görmesin diye.

Devran, Dijwar'ın her hareketini gözlerini kırpmadan izliyordu. O tabağı kimse vereceğini düşünürken, Dijwar elindeki tabakla ona döndü.

Yanına geldiğinde Devran'a baktı. Tabağı ona uzattığında, Devran şaşırdığını belli etmemeye çalışarak elinden aldı.

" Bu tabağı Ayaz hevale götür hayde. "  dediğinde, Devran ayağına kadar gelen şansın sevincini belli etmemeye çalışarak içinde yaşarken başını sallayıp mağaradan çıktı.

Elindeki tabakla, sakladığı tabağının yanına seri adımlarla giderken, bir süre sonra Enes de peşinden çıkıp belli etmemeye çalışarak yanına gelmişti.

Devran sakladığı tabağını yerinden çıkarıp, Ayaz'ın tabağındakileri dağdan aşağıya boşalttı. Kar olduğu için kimsenin pek dikkatini çekmezdi.

Boşalan tabağa cebinden çıkardığı temiz bezi sürüp ilacın değdiği değmediği her yeri iyice temizledi. Sonra da kendi tabağını onunkine boşalttı.

Arkadan gelen Enes'e döndüğünde, Enes çaktırmadan getirdiği kendi tabağındaki yarısını Devran'a bıraktığı yemeği, Devran'ın tabağına boşaltıp oradan uzaklaştı.

Devran giden arkadaşının arkasından gülümseyerek bakıyordu. Ne kadar bir öğün aç kalmaya dayanabileceğine ikna etmeye çalışmışsa da Enes ona uymayıp yemeğinin yarısını ona vermişti gizlice.

Devran sırıtarak elindeki iki tabakla kendi kaldığı mağaraya ilerledi.

İçeri girdiği an sırtını duvara vermiş, sol kolunu dizinden kırdığı sol bacağının üzerine yerleştirerek gözlerini kapatmış olan adama baktı.

Geçen günkü cinnetten sonra bir iki gün daha sinirli dolanıp sonra da yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı. Bu da iyiye işaretti. Belli ki ilacın yan etkisi ilk birkaç gün dayanılmaz bir şekilde kendini gösterip sonra da tekrar sanki ilaç almış gibi sakin bir hale bürünüyordu.

Bu da onlar için bulunmaz bir diğer şanstı. Böylelikle o Dijwar iti Ayaz'ın ilacı almadığını anlamayacaktı.

Devran onu kazdığı kuyuya gömecekti. Yani, niyeti buydu.

Kendi tabağını yanından geçtiği minderinin önüne bırakıp adama ilerledi.  Hala gözleri kapalı olan adamdan gözlerini ayırmadan tabağını önüne koydu.

Arkasını dönüp yerine gideceği vakit sesini işitti.

" Devran?" 

Devran anında kas katı kesildi. Umarım bir şeyi çakmamıştır umuduyla yavaş yavaş içinde büyümeye yüz tutan korkuyla arkasını dönüp yanına gitti.

Ayaz gözlerini açmış ona bakıyordu. Yeşillerini sakin gördüğünde içindeki korku bir nebze de olsa azalmıştı.

Ayaz yerinde doğrulup elini yanda duran su testisine attığında, Devran tuttuğu nefesini çaktırmadan dışarı verdi.

" Bana biraz su getir. "  diyip elindeki testiyi ona uzatan adamla, Devran yavaşça yanına gidip elinden aldı.

Tamam anlamında başını sallayıp dışarı çıktı. İyiki de ondan istemişti. Yoksa başka bir şeyle daha uğraşacak kalbi kalmamıştı. İlk günden bu kadar aksiyon fazla gelmişti ona. Ama dayanmak zorundaydı.

Doldurduğu suyla birlikte arkasını dönüp mağaraya ilerlediği sırada, önünden geçtiği diğer mağaradaki Enes ona göz kırptığında, Devran sıkıntı olmadı anlamında başını hafifçe oynattı.

Enes de rahat bir nefes verip önüne döndüğünde, Devran mağaraya girdi. Yemeğini yavaş yavaş yiyen adama yaklaşıp elindeki suyu yanına bıraktı.

Ayaz ona bir bakış atıp tekrar önüne döndüğünde Devran da gidip gerine oturdu.

Karnı açlıktan guruldadığında tabağı eline alıp yemeye başladı. Bir yandan da Enes'e içinden teşekkür ediyordu. O olmasa muhtemelen açlıktan sabaha kadar uyuyamazdı.

Birlikte yemeklerini yerken Devran arada bir çaktırmadan ona bakıyordu.

İlk güne göre biraz daha kolay halledilmişti iş. Umarım hep böyle kolay devam eder diye geçirdi içinden.

SOĞUK-GayTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang