49- GÖZLERİN...

8.5K 618 130
                                    

Birbirlerinden deli gibi hoşlandıkları halde, hala anlamamak için direten iki saf salak aşığı buraya bırakıyorum skskksjs

------

" Hadi Devran. " 

Çakır, arabasının önünde durmuş Devran'a seslendiğinde, genç adam elindeki Çakır'a ait olan kabanı üzerine geçirirken hızla kapıyı kapatıp, bir yandan kabanı giymeye çalışıyor bir yandan da ayağını geçirdiği ayakkabıları düzeltmeye çabalıyordu.

Çakır, ona yarı eğilmiş yarı düzgün yürümeye çalışan gence bakarken istemsizce ağzından bir kıkırtı yükseldi. Bu çocuk bazen onu çok keyiflendiriyordu.

Devran sonunda ikisini de halledebildiğinde koşarak Çakır'ın yanına vardı. Çakır ona sırıtırken Devran başını önüne eğmişti. Ona kaçamak bakışlar atan gençle yüzündeki gülümseme daha da büyürken ona geçmesi için kapıyı açtı.

Devran kirpiklerinin altından ona bir bakış atıp açtığı kapıdan içeri girdiğinde Çakır kapıyı kapatıp o da kendi yerine geçti.

Arabayı çalıştırıp karargâhtan çıktıklarında Devran aklına gelen şeyle hemen Çakır'a döndü.

" Komutan? "

Bir melodi gibi kulağına gelen sesle Çakır'ın içi ısınırken sesin sahibine gözlerini çevirdi. Devran'ın masmavi gözleriyle buluştuğunda her zaman olduğu gibi yine içine bir huzur doldu.

Gözlerini kırpıştırarak ona bakan adamla kendine gelmek için boğazını temizledi. Bir yandan arabayı sürerken bir yandan da onu dinlediğini belirtmek için mırıldandı.

" Efendim Devran? "

Devran'ın içi bir hoş oluyordu Çakır ona ismiyle hitap edince. Şimdiye kadar birçok kişi ona ismiyle hitap etmesine rağmen hiçbirinde Çakır'ın dediği kadar hoşuna gitmemişti.

" Enes'i niye almadık ki? "  diye sordu.

Çakır ona yandan bir bakış atıp utangaç yüzünü izledi.

" Çünkü onun köyü seninkine ters yönde kalıyor. O yüzden de onu başkası götürecek. "  diye açıkladığında, Devran başını salladı yavaşça.

Ardından arkasına yaslanıp başını cama çevirerek dışarıyı seyretmeye başladı. Karlar arada bir yağıyor sonra hemen eriyordu. Artık kıştan çıkmak üzere olduğu için bir gün sıcakken ertesi gün sank rüzgâr buzullardan esiyormuş gibi soğuk oluyordu.

Devran sıcak havaları severdi. Soğuğa karşı direnci yoktu. Ne zaman kar yağsa elleri hemen buz gibi oluyordu ve yüzü kıpkırmızı oluyordu. Üşümemesi için ellerini üstündeki montun sıcak ceplerine soktu. Çakır'ın açtığı klimadan sıcak hava dalgası yüzüne vurup tenini ısıtıyordu. O yüzden yüzü de üşümüyordu şimdilik.

Çakır belli etmese de çok düşünceliydi. Devran kendisine bu kadar ilgili davranmasını seviyordu itiraf etmek istemese de. Çünkü annesinden başka onu bu kadar seven olmamıştı. Babası da ona pek yakın davranmazdı. O yüzden de Çakır'ın ilgisi ve sevgisi hoşuna gidiyordu.

Kendi kendine düşünürken yüzündeki gülümsemeden habersizdi. Ama Çakır onun gülen yüzünü anında görmüştü. Çünkü ondan başka bir yere baktığı yoktu. Arada bir sadece kaza yapmamak için yola bakıyordu o kadar.

Devran'ın gülünce parlayan mavilerine iç çekerek baktı. Sanırım artık en sevdiği renk maviydi...

" Buradan sağa dön komutan. "  diyen gençle kendine gelip başını salladı.

SOĞUK-GayWhere stories live. Discover now