45- SEVGİ

9.6K 689 117
                                    

Cihan her yerde aradığı adamı en sonunda bir ağacın altında, elindeki dalla yeri kazırken bulmuştu. Göz devirerek yanına adımlamaya başladı. Sabahtan beridir her yerde Çakır komutanı arıyordu ama o herkesten uzakta ağacın altında yeri kazıyordu.

Yanına yaklaştıkça duruşunu düzeltti. Arkasında durup ona baktı. Ama niyeyse hala kendisini fark etmemişti. Fark edilmek için boğazını temizleyerek komutanının elindeki dalı irkilerek elinden düşürmesine neden olmuştu.

Çakır daldığı düşüncelerden boğaz temizleme sesiyle kendine gelmişti. Arkasındaki bedene bakınca, kendisine selam veren Cihan'la yerinde doğrulup ona baktı.

" Kusura bakmayın komutanım. "  diyen adamla başını önemli değil der gibi salladı.

" Ne oldu? "  diye sorduğunda, Cihan rahat pozisyonuna geçip geliş nedenini söyledi.

" Her yerde sizi aradım komutanım. Yusuf komutan sizi istiyor, bir şey diyecekmiş. " 

Çakır kaşlarını çattı. Önemli bir şey olsa gerekti. Başını sallayıp Cihan'ın önüne düşerek Yusuf'un odasına ilerlemeye başladı.

Cihan arkasından ilerleyeceği sırada gözleri yere takılınca adımları duraksadı. Tekrar arkasını dönüp az önce komutanının oturduğu yere baktı. Hemen önünde yere çizilmiş büyük harflerle bir  " D "  yazılıydı. Cihan kaşlarını çattı. Onun baş harfi değildi, peki ya kimindi bu harf?

Çakır komutanın son zamanlarda garip davrandığını görüyordu. Ama nedenini hiç aşk olarak fark etmemişti. Belli ki birine vurulmuştu. Normalde cin gibi olan adam sürekli dalıyordu. Seslere karşı duyarlı olmasına rağmen yine de yanına biri geldiğinde fark etmiyordu. Ve yalnız kaldığı bir zamanda yere çizdiği bu harf de eklenince iyice emin olmuştu. Bu D harfinin sahibi her kimse, komutanı abayı fena yakmıştı.

Yüzünde bir gülümseme oluşurken sırıtarak komutanın gittiği yöne ilerledi. Onun da yapacak işleri vardı. Ve sağolsun, komutanını aramaktan bir hayli gecikmişti işi.



Yusuf'un onu neden her yerde bu kadar aradığını merak etmişti.

Önüne geldiği kapıyı tıklatıp beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra içeriden gelen sesle kapıyı açıp içeri girdi. Yusuf her zaman olduğu gibi yine evrak işiyle ilgileniyordu.

Başını kaldırıp Çakır'ı görmesiyle yüzünde bir gülümseme oluştu. Onu görmeyi her zaman sevmişti.

Elindeki dosyayı bırakıp ona baktı. Çakır selam verip masasına yaklaştığında, oturması için eliyle işaret etti.

" Kıdemli Yüzbaşı olmak hiç de göründüğü kadar havalı değil. Sürekli evrak işleriyle ilgilenmekten bıktım. "  diye sitem eden komutanına içten bir şekilde güldü.

Ne zaman yanına gelse Yusuf'un sitem ettiğini görüyordu. Dosyalarla ilgilenmekten nefret etmesine rağmen yine de işini hiç aksatmıyordu. Çakır ona imreniyordu. Zira kendisi hiç de sabırlı değildi bu konuda. Birkaç saat ilgilense hemen bırakıp hava almaya çıkıyordu. Ve evraklar da olduğundan daha uzun sürede bitiyordu. Gerçi şimdi çok şanslıydı.
Uzaklaştırma aldığı için evrak işleri de epey bir azalmıştı. Umarım hep böyle devam eder diye geçirdi içinden. Tabii işinin başına dönerek.

" Komutan olmak o kadar kolay değil yüzbaşı. " diye, onun sitemine laf attı Çakır.

Yusuf da gülümsedi. Onunla uğraşmayı seviyordu. Çakır böyle konularda ondan daha tembel olduğu için, onun işi olduğu zamanlarda Yusuf onunla alay etmekten büyük bir zevk duyuyordu. Çalışırkenki bıkkın ifadesi sanki dosya düzenliyor değil de savaşa çıkıyor gibiydi. Düşmanına bakar gibi dosyayla bakışıyordu böyle zamanlarda.

SOĞUK-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin