31- YÜZBAŞI

10.3K 880 152
                                    

Ayaz Devran'ın kolundan tuttuğu gibi silahını omzuna atarak hızla evden çıktı.

İyiki de köye gitmişti. Yoksa askerlerin evleri aradığını bilemeyecek ve basılacaktı.

Onun kaldığı ev biraz daha diğerlerinden uzakta olduğu için şanslıydı. En azından onlar gelene kadar gözden çıkmayı düşünüyordu.

Ama sürekli olarak kendini çekiştirip kurtarmaya çalışan Devran'la bu epey bir zordu.

" Bırak beni..."  diye söylenen adama bir bakış atıp, onu peşinden sürüklemeye devam etti. Sorun çıkarmasa olmazdı sanki.

Rüzgâr o kadar şiddetli esiyordu ki, üstündeki kıyafetleri uçuşuyordu. Gözünün önüne kadar kapattığı puşiden önüne bakarak yürürken, fırtına yüzünden gözüne giren karlar görüşünü engelliyordu.

" Kıpraşıp durma da yürü. Hapse girmeye bu kadar isteklisin bakıyorum. " 

Devran hala kolunu çekmeye çalışırken, fırtına yüzünden uğultulu gelen sesle kaşlarını çattı.

" Benim bir suçum yok! Ben askerlere sıkmadım, sıkmam. "  diye bağırdı, sesini duyurmak için. Ama bir yandan da ona bu şekilde muamele etmesi zoruna gitmişti. O hapse girecek bir şey yapmamıştı ki?

" Bende sıkmadım. O yüzden beni zor durumda bırakmamak için yürü Devran. " 

Ayaz'ın hafif kısık gelen sesini duyduğunda kaşlarını çattı.

Kafasında tek bir ses yankılanıyordu: Bende sıkmadım.

Şimdiye kadar bir askere sıkmaması demek çok şey ifade ediyordu. Onlardan biri değildi, belliydi. Ama ilaca rağmen onlara sıkmaması büyük bir şeydi.

Devran'ın afallamasını fırsat bilerek onu hızla çekiştirdi. Sol taraflarından görüş açısına giren şeyle, adımları duraksadı.

Gözlerini kısarak o tarafa baktığında, gördüğü yeşil elbiselerle bir küfür savurarak, Devran'ı hızla çekiştirip, yandaki karla kaplı kayalığa ilerledi.

Bu kadar hızlı gelmelerini beklemiyordu. Devran, Ayaz'ın onu aniden daha hızlı çekiştirmesiyle afalladı. Yolunu değiştirip sağa dönmesine şaşırırken, onun arkaya attığı bakışları eşliğinde başını arkaya çevirdi.

Bir süre uzaktaki karartıyı anlamlandırmaya çalıştı. En sonunda onlara doğru gelenlerin asker olduğunu anlayınca gözleri büyüdü.

Onu çekiştiren adamı hiç umursamadan ağzını açtı.

" İmdaattt!! " 

Avazı çıktığı kadar bağıran adamla, Ayaz ilk başta afallasa da sonra kendine gelerek hızla elini ağzına kapattığı gibi kayalığın arkasına saklandı.

Askerler o sesle biraz duraksadılar. Muhtemelen duymuşlardı. Ayaz içinden küfür ederken, kollarında çırpınan Devran'a sinirle baktı. Başının belası!

Devran elini arkasındaki Ayaz'a vurarak kendini kurtarmaya çalışıyordu. Ama adam elini daha da sıkıyordu. Diğer eliyle de Devran'ın belini sıkıca tutup kendine yaslamıştı.

Devran hiçbir şekilde hareket edemiyordu. Gözlerini yana çevirdi.

Askerler bir süre etrafa bakınarak ilerledi. Belli ki sesi tekrar duymaya çalışıyorlardı. Ya da duydukları sesin gerçek olup olmadığına.

Ayaz sessizce onların gitmesini bekledi. Umarım farketmezler diye düşündü. Onları vurmak ya da yaralamak isteyeceği son şey bile değildi. O yüzden içinden dua ediyordu, fark etmeden gitmeleri için.

Askerler bir süre etrafa temkinli bakışlar atarak ilerlediler. Ama sesi sadece bir kez duydukları için, muhtemelen yanlış duyduklarını anlayıp, sola döndüler.

Onların gittikleri istikamete baktı Devran. Biraz önce gittikleri yere dönmüşlerdi. O yüzden Ayaz'ın tekrar eve döneceğinden emindi. Ta ki onlar gözden kaybolana dek.

Arkalarını dönüp giden askerlere baktı Devran. Son umudu onlardı. Gitmelerine izin veremezdi.

Ayaz'ın tekrar kafasında sesler oluşmaya başlamıştı. Yine bağırıyorlardı zihninde. Yine o yabancı adamın sesi çınlıyordu kulaklarında. Ama bu sefer ne dediğini duymuyordu. Sanki endişeliydi.

Aniden avuç içinde hissettiği sızıyla elini hızla kendine çekti. Aynı saniyede karnına yediği dirsekle geri geri giderken elini Devran'ın kolumçna attı.

Devran kolunu tutan adamı hızla ittiğinde, yüzünden düşüp fırtınayla birlikte savrulan puşiyi görmüştü. Ama umursamadan askerlere  bütün gücüyle koşmaya başladı. Son umudunu kaybedemezdi. Onun iyiliği için, Enes'in iyiliği için, diğerli için ve kendi hayatı için.

" Yardım edin! Asker! İmdat!  " 

Hem bağırıyor hemde bütün gücüyle koşuyordu. Arkasından küfür ederek gelen adamın sesini duyuyordu. Ona yaklaşmasına izin veremezdi. Bu sefer olmazdı.

" Asker! "  Tekrar bağırdığında, fırtına yüzünden ve uzaklaşan askerlerin bedenleri anında durmuştu.

Devran'ın içine bir umut dolmuştu. Bu sefer kurtulacaktı. Hissediyordu.

Askerler onu gördükleri gibi silahlarına sarılarak hızla yaklaşmaya başladı.

Devran, koluna sertçe yapışan adamla geri geri gitti. Bir yandan onu bırakması için kıpırdıyor bir yandan da yardım için bağırmaya devam ediyordu.

" Gel buraya! "  Sinirle bağıran adamı itmeye çalıştı.

" Bırak beni! İMDAT! yardım edin! Bırak beni! "

Ayaz onu çekiştirirken kalbi ağzında atıyordu. Niye o askerleri görünce garip hissediyordu. Şimdiye kadar hiç böyle hissetmemişti.

Devran hala kurtulmak için çırpınırken, arkaya doğru bir bakış attı. Askerler yaklaşıyordu. Şimdi gerçekten bitmişti.

Onu bu kadar zorlayan adamla daha fazla ileri gidemezdi.

" Olduğun yerde dur! Yoksa vururuz! " 

Arkasından gelen sert sesle adımları durdu. Soğuk rüzgar saçlarını uçuştururken, Devran yüzünden ağzında olmayan puşisi nedeniyle yüzü soğuktan buz tutmuştu. Gözüne giren karları yok saymaya çalıştı.

" At silahını! Yüzünü dön! " 

Tekrar gür sesi ile bağıran askerle ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Devran da kollarında çırpınmayı bırakmıştı. Ama artık bir fayda etmeyecekti.

Yavaşça arkasını dönüp elindeki silahı sıktı. Devran'ı kendine çekip silahı onun  başına dayadı. Buradan artık kaçış yoktu biliyordu.

Kendisine doğrultulmuş namluların ardından bir bedenin ona afallamayla bakmasına karşın, silahını daha da sıktı.

" Yüzbaşım! " 

Silahını hafifçe indirip ona büyüttüğü gözleriyle bakan adama baktı afallamayla.

Adam elindeki silahını yavaşça yere indirirken, gözlerini bir an olsun Ayaz'dan ayırmıyordu.

" Yüzbaşım yaşıyorsunuz! " dedi aynı asker.

Ayaz'ın kafası karışmıştı.

Elindeki silah titrerken, tuttuğu Devran'la birlikte birkaç adım geriye gitti.

Kaşları çatıldı. Ne diyordu bu asker?

SOĞUK-GayWo Geschichten leben. Entdecke jetzt