6- KIRBAÇ

16.8K 1K 324
                                    

Soğuk yüzüne vururken, ayağının altındaki karlar koşmasını engelliyordu. Bir yandan da elleri bağlı olduğu için, peşinden silahla koşturan adamların onu yakalaması an meselesiydi. Gücü tükeniyordu. Onlar kadar hakim değildi dağlara, kar'a.

Koşmaktan artık bacakları ağrımaya başlamıştı. Ama duramazdı, yakalanamazdı. O caninin gözlerindeki öfkeyi görmüştü. Yakalanırsa hayatının tehlikede olduğunu biliyordu.

" Gel lan buraya! "

" Kaçamazsın! "

Arkasından bağıran adamlar git gide yaklaşırken daha fazla koştu. Ama artık mecali kalmamıştı, hemde hiç.

Yakalanmanın korkusu iliklerine kadar titremesine neden oluyordu.

Hava hala karanlıktı. Bir yere saklanabilirse belki kurtulurdu. Geceden beri süren fırtına koşmasını engelliyordu. Sürekli yalpalıyor, arada bir de düşüyordu. Ama yine de devam ediyordu.

Arkasından işittiği tiz bir silah sesi, kulaklarını yırtacak kadar büyük bir yankı yapmıştı. Korkudan titrerken adımları durdu.

Ama sonra adamların ona sıkmadığını anladığında tekrar koşmaya başladı. Onu durdurmak için havaya ateş etmişti.

Hala dağda koştururken bir türlü bir yere varamıyordu. Buraları bilmiyordu. Nereye gideceğini, köyünün yolunu, hiçbir yeri tanımıyordu. Sadece koşuyordu, nereye varacağını bilmeden.

Karla kaplı bir kayanın arkasından geçti. Montu beyaz olduğu için eğer biraz hızlı hareket edebilirse gözden kaçabileceğini biliyordu. Ama ellerinin bağlı oluşu onu yavaşlatıyordu.

Arkasına bile bakmadan karlarla kaplı kayaların arasından koştu. Sessiz ve hızlı olmaya çalışarak ilerliyordu.

Fırtına yüzünden adamlar biraz geride kaldığında hemen bir kayanın arkasına saklanıp, yerdeki biraz büyük olan taşı aşağıya yuvarladı. Umarım adamlar bu numaramı yutar, diye düşünmeden edemiyordu.

Kalbi hızlı hızlı atarken sessizlik içinde beklemeye başladı. Her geçen saniye adamların ayak sesleri yaklaşıyordu. Birkaç saniye sonra adamlar ellerinde silahlarla görüş açısına girdiğinde yerine daha fazla sindi.

İçinden, lütfen görmesinler diye dua ediyordu. Gözlerini sımsıkı kapatmış, hiçbir şey görmek istemiyordu.

" Nereye gitti la bu! "

Adamlar kendi aralarında kaba bir aksanla konuşurlarken, kapalı gözlerini açmadan onları dinliyordu. Nefes dahi almak istemiyordu, sanki nefes alsa görüceklermiş gibi hissediyordu.

Soğuk elleri artık canını yakıyordu. Ellerin ağzının önüne götürüp, dışarıya verdiği nefesleriyle çaresizce ısıtmaya çalıştı.

" Ses aşağıdan geldi. "

" Emin misin? "

" Belki de dağdan düştü, bende sesi duydum. "

Başka bir adamın dediğiyle, diğer şüpheci yaklaşan adam da ikna olmuş gibi başını sallayarak adamlarla birlikte aşağıya inmeye başladı.

Devran saklandığı yerden bir süre kalkmadı. Onların biraz daha aşağıya inmesini beklemek en iyisi olacaktı. Yoksa direk çıkarsa yakalanma ihtimali yüksek olurdu.

Daha fazla oyalanmamak için saklandığı yerden yavaşça kalkıp, sessiz olmaya özen göstererek arkaya doğru gitti. Gözünü o adamların indiği yerden ayıramıyordu. Her an çıkıp onu yakalayacaklar diye ödü kopuyordu.

Titreyen ellerini birbirine yapıştırıp ellerine üfledi. Soğuktan deli gibi titriyordu. Biraz daha burada oyalanırsa, muhtemelen bu soğukta sabahı edemeyecekti.

SOĞUK-GayWhere stories live. Discover now