50.Bölüm

44.3K 1.4K 139
                                    

40 K olduk 💃🏽💃🏽💃🏽

Okuyan herkese çok teşekkür ederim , kalbimsiniz <3
*****

Ne olduğunı kavrayamamıştım ama Boran'ın odasına girip telefonunu ve ceketini alıp çıkışını görmüştüm. Hızla odasından çıkarken bakışları bana dönmüştü.

Nefretle bakan bakışları...

Başımı iki yana sallayıp peşinden odadan çıktım ama yetişemedim. Asansör çoktan kapanmış ve aşağıya iniyordu.

Elimi asansörün kapalı kapısına sertçe vurdum.

Odama dönüp eşyalarımı topladım. Çantamın içine telefonu koydum ve ceketimi aldım. Hava sıcaktı ama belli olmazdı. Bir sıcak bir soğuk olan havalardaydık.

Çantamın içine koyduğum telefonumu çıkartıp Boran'ı aradım ama meşgule attı. Tekrar aradığımda beni engellediğini anlamıştım. Asansörü çağırdığımda buraya gelmesinin bir ömür süreceğini çünkü her katta duracağı bildiğim için hiç uğraşmadan merdivenlere yöneldim. Boran'a hemen gelen asansör bana hızlı gelmezdi.

Otoparka geçip arabamın olduğu yeri hatırlamaya çalıştım ama asla hatırlamıyordum. Arabamı bulduğumda telefonuma bir mesaj düştü. Ozan'dan?

Ozan Bey: Boran bana bir mesan attı?

Ozan Bey: Ne alaka?

Nur: Ne yazdı?

Ozan bey: Bir süre buralarda olmayacakmış. Sen biliyorsundur belki.

Nur: Ozan Bey

Nur: Onunla gitmeden önce konuşmak istediğinizi söyleyin lütfen.

Ozan Bey: Ne oldu?

Nur: Her şeyi çok yanlış anladı.

Ozan Bey: Tamam söylerim.

Nur: Teşekkür ederim.

Telefonu kapatıp yan koltuğa attım. Derin bir nefes alıp arabamı çalıştırdım ve ezbere bildiğim Boran'ın evine sürmeye başladım. Bir sitenin içindeki en üst katta kalıyordu. O kattaki tek ev onundu. Yalnızlığı seviyordu.

İçinde benim olduğum yalnızlığı...

Arabayı sitenin otoparkına park ettiğimde Boran'ın arabasının yerinde olduğunu görmüştüm. Beni dinleyecek veya dinleyecekti. Başka şansı yoktu!

Dinledikten sonra hâlâ daha istemezse giderdim ama bu şekilde, bana nefretle bakarken gidemezdim.

Aramdan inip kapısını kapattım. Çantamı omzuma asıp otoparkın içindeki asansöre ilerledim. Bugün bu asansörler neden bu kadar yavaştı?

Asansörün bugün gelemyeceğine emin olduktan sonra hızla merdivenlere ilerledim. Otuz yedi kat çıkacaktım...

Derin bir nefes alarak koşarak merdivenleri çıkmaya başladım ama bitmiyordu. Ben yirminci kata geldiğimi düşünürken hâlâ on üçüncü kattaydım. Beklemek yok! Hızımı arttırıp daha hızlı çıkmaya başladım. Son katlarda nefesim kesilmeye başlarken hızımı azaltmadım. Bacaklarımda derman kalmazken kendimi kastım.

Boran'ın katına grldiğimde derince gülümsedim. Kapısına ilerleyip kapıyı çaldım. Kapının deliğinden baktığını bildiğim için bende kapının deliğine baktım.

Kapıyı açmayacağını bildiğim için kapının önüne oturdum. İşaret parmağım ile kapıya vuruyordum. "Boran..." dedim muhtaç bir biçimde. "Aç kapıyı konuşalım. Lütfen Boran" ses gelmezken beni duyduğunu biliyordum. Çantamda evinin anahtarı vardı ama son raddeye gelene kadar kaçıyı ben açmayacaktım. "Boran, beni dinlemeden mi bitreceksin? Yaşadığım şeyler bu kadar mıydı?" Kurduğum cümlenin altında zaten düzensiz olan nefesim daha da düzensizleşti. Her an bayılabilirdim.

"Sana her şeyin gerçeğini yüzüme bakmadan anlatmıyıcam Boran. O yüzden kapıya yasladığın sırtın ile beni sessizce dinlemekten vazgeç! Aç kapıyı konuşalım."

"Siktir git As-Nur!" Asil diyemiyordu bana...

"Beni dinle, o zamanda böyle düşünüyorsan durmam zaten Boran. Herkesin kendini savunmaya hakkı vardır. Lütfen Boran. Yaşadığımız şeyler bir kere dinlemene yetecek kadar güçlü değil mi?"

"Değilmiş!"

"Boran, dinlememen sana kaybettirir bana değil. Gerçeği öğrendiğinde ne olacak? Sen özür dileyeceksin ama ben çoktan istifamı vermiş olucam. Kabul edilir edilmez, işten ayrılıcam ve temelli olarak birbirimizin hayatından çıkıcaz." titreyen sesim ve düzensiz aldığım nefesler ile bu cümleyi zar zor söylemiştim ama Boran'ın umrunda olmuş gibi görünmüyordu.

*Burdan sonrası ilahi bakış açısıyla yazılmıştır*

"Babamdı o konuştuğum kişi Boran, öyle bir teknoloji var mı bilmiyorum ama istediğin kadar inceleyebilirsin telefonumu." dedi Asil derin bir nefes aldı "Babam evlenecekmiş ve bunu bana o söylemedi, beni hep prensesim diye seven adam benden evlendiğini sakladı. O yüzden ağladım."

"İlk aşkım değilsin dedim ona çünkü hep derdi 'Kız çocuklarının ilk aşkı babalarıdır' diye. Annem çok sinirlenirdi öyle dediğinde ama hep derdi. Kendisini çok inandırmıştı bu duruma. O yüzden, onun canını yakmak için demiştim."

Asil Nur oturduğu yerden ayağa kalktı. Akan göz yaşını sildikten sonra kapıya yaklaştı "Hoşçakal sevgilim. Bizim hikayemizin başlaması hataydı. Yaralarını sarmak isterdim. Birbirimize yeni yaralar olmak değil." her ne kadar fısıldayarak konuşsa bile, sesi ikisininde kalbinde depremlere sebep oluyordu. "Yarın masana bırakırım istifamı. Hoşçakal kendine iyi bak Boran"

Asil Nur kapıdan uzanlaşarak az önce çıktığı merdivelere yöneldi. Asansöre binmeyecekti. Başı dönüyordu, nefesi düzensizdi. Hızlı inmek istiyordu merdivenleri. Birkaç kat indikten sonra Boran'ın evinin kapısı açıldığını duydu. Bu adımlarını hızlanmasını sağlarken Boran'ın adım seslerini duyuyordu.

Boran ise Asil'in dediğinin altında eziliyordu. Kendine milyonlarca kez lanet ediyordu. Sevdiği kadını dinlemeyecek kadar gözünün kararmasından ötürü lanet ediyordu. "Allah beni kahretsin!" diyordu her indiği basamakta. Asil onu iyileştirirken o her seferinde Asil'e yeni bir yara açıyordu. Asil söylemese bile Boran biliyordu.

Boran, Asil'in canını yakıyordu...

Merdivenlerden gelen yüksek ses kalbine düşmüştü. Korkuyla adımları anlık kesilse bile sonrasında daha hızlı inmeye başladı.

On üçüncü katın merdivenlerine geldiğinde hayatının en kötü görüntüsüyle karşılaştı.

Asil merdivenlerden yuvarlanmış.

Asil kafasını vurmuş.

Asil'in kafası kanıyor.

Asil baygın bir biçimde yuvarlandığı merdiveni al rengine boyuyor...

---------

Ölüm ölüm dediğin nedir ki? İki ye iki toprağın altı...

Bölüm sonu <3

Sevdiğiniz insanları kaybettikten sonra hiçbir şey kazanmıyorsunuz. Onlara sevginizi verin...

Patron-Yarı Texting +18 |Final Yaptı|Where stories live. Discover now