30.Bölüm

66K 1.9K 145
                                    

Tatil bitmişti. Asil ve Boran hiç konuşmamışlardı. Asil Boran'dan kaçmasaydı belki konuşabilirlerdi.

Otelde Boran kapısına dahi dayanmıştı ama duşta olduğu bahanesini söyleyerek onu göndermişti. Neden böyle davrandığını bilmiyordu Asil ama ondan kaçıyordu.

Şuan eşyalarını toplamışlar ve arabalara doğru ilerlemeye başlamışlardı. Şimdi ne yapacaktı? Nasıl kaçacaktı?

Bavulunu Ozan'a verdikten sonra arabaya geçti. Arka koltuğa oturduğu için otelden (ç)aldığı yastığı başının altına koyup bütün yolu uyuyarak geçirmeyi planlıyordu. Boran'dan bu şekilde kaçacaktı.

Tam arkaya uzanacakken arka kapı açıldı. Kapıyı açan Boran'a bir süre baktıktan sonra gözlerini kaçırdı.

Boran hiçbir şey demeden arkaya oturduğunda Asil gerilmişti. Öne neden oturmamıştı ki?

"Kaçacak yerin veya duş alacak yetin yok burda ha?" dedi Boran imalı imalı. Çok canını sıkmıştı iki gündür Asil'in ondan kaçması.

"Kaçmıyordum. Neden kaçayım ki sizden? Denk gelmemişiz" diye dünyanın en saçma açıklamasını yaptı Asil.

"Neden öyle gittin bir anda? Kaçmana gerek yoktu Nur. İstemediğin bir şey yapmazdım zaten."

"Yok ondan değil Boran bey. Beklemediğim bir şeydi anlık şok ile öyle bir tepki verdim."demiş ve  bir yandan da Esra'ya beni araması ve acil bir durum olduğuna dair bir mesaj atmıştı.

"Şuan farklı bir tepki verebilirsin bence. Belki bu sefer kaçmazs-" Boran'ın sözünü Asil'in çalan telefonu bölmüştü.

"Kusura bakmayın acil bir çağrı" demiş ve telefonu açmıştı. "NUR NE OLDU?" Diye bağıran Esra'ya yüzünü buruşturmuştu Asil.

Arabanın kapısını açtığında " Evet benim. Ne olmuştu?" Demiş ve arabadan inmişti. Biraz uzaklaştığında " Esra çok sağol. Beni kurtardın"

"Ne?" Dedi Esra. Tabi anlamamıştı.

"Boşver. Eeee nasılsın?"

"İyiyim. Eğer acil bir şey yoksa kapatıyorum." Dedi.

"Tamam canım görüşürüz." Diyip kapattılar.

Ne yapacaktı şimdi? Boran'dan neden kaçtığını bilmiyordu ama kaçıyordu.

Ozan nerdeydi? Arabaya binseydide gitselerdi hemen. Olduğum yerde telefonuma gelen mailleri okumaya başlamıştı. Bu şirkette işe girdiğinden beri birçok şirket -aralarında dünyaya açılmış firmalarda bulunmak üzere- iş teklifinde bulunuyordu. Kibar bir dil ile geri çeviriyordu hepsini ama bazıları devam ediyordu.

Başını kaldırıp arabaya baktığında Boran kollarını birbirine bağlamış olduğunu ve Asil'e baktığını gördü. Hızla tekrardan telefonundaki maillere bakacakken annesi aramıştı.

Sanki görebilecekmiş gibi gülümsedi ve telefonu açtı "Efendim anne?" dedi.

"Asil, nasılsın annem?"

"Sağol anne iyiyim ,sen?"

"İyiyim. Paran mı bitti?"

"Yoo anne, benim param biter mi?"

" O HALDE NEDEN ARAMIYORSUN BİR HAFTADIR?!" diye bağırması üzerine telefonu kulağından uzaklaştırmıştı

"Anne ne alaka ya?! Çalışıyorum, bilmiyorsun sanki!"

"Heee biliyom. Gördüm inistigıramından"

"Neyimden neyimden?"

"İnistigıram"

Ağzı ayrılırcasına bir kahkaha atmıştı. Annesi ve sosyal medya isimlerinin telaffuzu...

"Anne ya! Telefonumu iş dışında elime almıyorum. Instagram'da paylaştığım fotoğraflar iki saniyemi almıyor."

"Sus kız! Ben yaşlandım ya, ondan unutıyorsun beni değil mi?"

"Allah bir çarpar! Benden gençsin sultanım!"

"Biliyorum. Yaşlı bunak seni!" dedi annesi.

"Ayıp be! Kapatıyorum ben. Yola çıkıcaz, varınca haber veririm sana"

"Tamam guzum. Dikkat edin ha kendinize. Yabancılarla konuşman sakın!"

"Anne ya! Hadi görüşürüz" dedi yüzündeki gülümseme silinmeden arabaya doğru ilerledi.

Ozan ise uzakta kahvesininden yudum alarak geliyordu.

"Hayırdır? Kimle konuştuysan çok mutlu oldun?"

"Annem ile konuştum. Aramadım onu bir haftadır, kızdı o yüzden"

Boran tam ağzını açıp bir şey diyecekken Ozan geldi. Kolunu, Asil'in omzuna atıp arabadan biraz uzağa sürükledi.

"Ne yapıyorsunuz Ozan Bey?!"

"Esra'ya söylesene bizle gelsin."

"Hayatta gelmez. Hem ne diye gelecek? Ben sizin asistanınızım, o sıfatla sizinle geliyorum. Peki o?"

"Acaba asistanım olur mu?"

Hafifçe koluna vurduğunda pek hafif olmamıştı çünkü iyi bir ses çıkmıştı " Benim yanımda konuşmayın bari!"

"Ya kızım saçamalama lütfen. Seni bir üst tura geçirsek nasıl olur?"

"Vay be! Vay beeee! Bir Esra'ya kadar mıydı sevdamız? Bu kadarcık mıydı?" Dramatik bir biçimde yüzünü buruşturdu. Yavaş ellerini çırptı. "Beni, beni Nur'unu!"

"Üzgünüm..." işaret parmağını Ozan'ın dudağına bastırdı. "Şhhh! Konuşma. Konuşma ki hep kalbimdeki gibi kal"

"NE?" Diye bağıran Boran ile yerinde sıçradı ikili. "O ne demek?"

"Hangisi? Ozan beyin benim üstüme gül koklaması mı?"

"Ya kızım, ben herkesin üstüne gül koklarım, senin üstüne koklamam!"

"Kesin!" diye gürledi Boran. "Ne diyorsunuz siz?" İçindeki düşünce pekte keyif verdiği söylenemezdi.

"Nur ile sevgiliyiz ama Esra ile konuşmam rahatsız etmiş onu. Küs bu yüzden" demişti Ozan. Boran ve Asil'in gözleri kesiştiğinde, Boran'ın gözünden geçen tek duygu hayal kırıklığıydı.

"Mutluluklar" demiş ve arabaya doğru ilerlemişti. Sertçe kapısını kapatmıştı.

"NE YAPIYORSUNUZ SİZ YA? Esra'nın kulağına gitse sizinle olur mu?"

"Şaka yaptık kızım! Hem kim biliyor?"

"Yerin kulağı diye bir şey var!"

Asil şimdi durumu nasıl kurtaracaktı? Gitip Boran'a, Ozan ile sevgili olmadıklarını söylese  Boran neden hesap verdiğini sorgulamayacak mıydı?

Asil Ozan'ı öldürse, yeriydi!

--------

Bölüm sonu <3

Patron-Yarı Texting +18 |Final Yaptı|Where stories live. Discover now