29. Bölüm

Mulai dari awal
                                    

Dila yine uzunca bir süre duraksadı. Güçsüz bir sesle "Merhaba," diye mırıldandı o da. Sonra içinden kendine özüne dönmesi adına ültimatom vererek "Bir anda elim gitti, aslında aramayacaktım. Böyle bir gecede rahatsız ettim," dedi.

"Tek eli gidenin ben olmadığını bilmek güzel." Selim de dürüsttü. "Ama aradığına çok sevindim. En azından bana da cesaret verdin. Çünkü mesajlarıma dönmediğin için benden tamamen nefret ettiğini düşünüyordum."

Dila acıyla gülümsedi. "Nefret etmek için geçerli sebeplerim var oysa ki!"

"Dila gerçekten düşündüğün gibi değil. Öykü bir nevi—"

"Demek adı da var... Öykü..."

Selim nefes verir gibi güldü. "Öykü tamamen dikkatleri başka yöne çekmek için var olan bir paravan. İnsanlar çok fazla bizim hakkımızda konuşmaya ve de sorgulamaya başlayınca, ben de soran hocalara bir anda ağzımdan nasıl çıktığını bilmeden 'Benim zaten bir kız arkadaşım var' deyiverdim. Sonra da Öykü'den bana yardımcı olmasını rica ettim, hepsi bu. Yoksa ben vazgeçmiş değilim. Tek derdim senin canın yanmasın, üzülme..."

Dila duyduklarını sindirmeye çalışarak arkasındaki duvara yaslandı. Şok içinde açılmış ağzını kapatırken bunu en baştan nasıl düşünemediğine hayretler etti. Bu çok mantıklıydı! Bu nasıl daha önce Dila'nın aklına gelmemiş olabilirdi?

"Ha yani yalan?" dedi yine de şaşkınca. Ama sesindeki rahatlamayı Selim çok rahat duymuştu.

"Evet. Benim hayatımda kimse yok, bundan emin olabilirsin. Ama senden rica ediyorum, bunu kimseye söyleme. Bırak herkes onunla olduğumu düşünmeye devam etsin. En azından bir çıkış yolu bulana kadar böyle idare edelim."

Dila ne diyeceğini bilemeyerek kalakalmaya devam etti. Mutluluktan ağlamak üzere hissediyordu kendini. Bir yandan da bu kadar mutlu olduğunu Selim'e çaktırmamaya çalışıyordu. Hala neyin tribindeydi bilmiyordu ama bir şeylerden korkuyordu. Sırf şu yaşananlar bile Selim'e karşı olan hislerini netleştirmeye yetmişken hala açık açık ona söylemeye korkuyordu.

"Dilaaa... Orada birileriyle görüşüyor musun?"

"Bu nereden çıktı?"

"Bana kızıp başkalarıyla konuşmaya başlamış olabilirsin. Sırf hırstan ya da inattan..."

Dila yine sessizliğini korudu.

"Ben hep seni düşünüyorum. Seni o kadar özledim ki!.. Antep'ten sonra bir daha hiç öyle beraber kaliteli zamanlarımız olamadı. Önümüzdeki hafta sonu bir planın yoksa buluşamaz mıyız?"

"Nasıl olacak ki o? Korkumuzdan konuşamıyoruz bile."

"Sen de beni özlediysen oldururuz."

İlla söyletecekti yani. İlla sesli duyacaktı!

"Henüz konuşmak için yeterince sarhoş değilim."

"Yanımda ilk ve son kez sarhoş olduğunda çok güzel bir gece geçirmiştim. Eğer ucunda o geceyi yaşamak varsa, seni hep sarhoş edebilirim."

"O gece pek iyi bitmemişti, hatırlatırım."

"Benim açımdan her saniyesi çok güzeldi. Bazı pişmanlıklarım olsa da yine de yaşadığıma üzülemiyorum."

"Hafta sonu ne yapacağız?"

Dila'nın ciddi bir ses tonuyla bunu belli etmesine rağmen yola gelişi Selim'in hoşuna gitmişti. "İstersen yine bende buluşabiliriz? Ya da gözlerden uzak bir yere de gidebiliriz."

"Bunu düşüneyim. Sana sonra söylerim."

"Tamam... Peki o zaman bu gece yine seninle konuşma şansım olur mu?"

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang