"Bu gece kalacak mısın burada?"

Levent kolunu nazikçe çekti. "Yok, eve döneceğim."

"Kalsana... eski günleri yad ederdik." Seda vücudunu biraz Levent'e yaklaştırarak sigarasının dumanını dışarı üfledi ve yüzünü ona çevirdi. Kollarını bir anda Levent'in boynuna doladı. Hiç çekinmeden de vücudunu onunkine dayadı. "Gerçi kalmasan bile şimdi hemen gidebiliriz. Bu evde her zaman boş olan bir oda biliyorum." Hafifçe Levent'in çıplak olan ensesini okşadı parmaklarının uçlarıyla.

"Yapma Seda. Git başkasında şansını dene, beni rahat bırak." 'Zaten başımda yeterince dert var. Bir sevgilim ve onu aldattığım bir kız var hayatımda. Bir de seninle uğraşamam. Bu yaşta bu kadar karmaşa yeterli.'

Seda şımarıkça dudak büktü. "Ama ben seni istiyorum. Ve seni çok mutlu edebilirim. İnan o ilk denememizden sonra çok şey öğrendim. Göstermeme bir izin versen."

Levent vücudunu Seda'nın himayesinden tek bir hareketle kurtardı. "İstemiyorum Seda!" Bir kıza karşı kullanmak istemeyeceği kadar sert ve yüksek bir ses tonu kullanmıştı ama gerçekten çok kızmıştı. Seda'yı sollayıp gidecekken, teras kapısının yanındaki camlı kısımlarda perdenin arkasında duran Nilay'ı fark etti.

Onları izliyordu.

'Hay sıçayım...' diye küfretti içinden. Başında bir kontrolsüz pembe dizisi eksikti zaten. Hızla terastan çıkıp hemen soluna dönerek içerideki Nilay'a baktı. Nilay da ona döndü. Üzgün görünüyordu.

'Buna da üzülemezsin be kızım! Zaten Özgü'yü kabullenmişsin. Allah'ım ne garip kafalar bunlar ya...' diye isyan etti içinden. Başkasını aldatmasına neden olan kız, onu aldattığını sanarak üzülüyordu bir de!

Yine de "Düşündüğün gibi bir durum yok," dedi kısık bir sesle. "Sigara içmeye çıkmış hepsi o."

Nilay hafifçe başını salladı. Bulundukları oda küçük bir oturma odası gibiydi. Nilay'ın gerisinde, odanın köşesinde bir şömine vardı. Çatı katıydı burası ama tavanı yüksekti. Şömine çok güzel yanıyordu. Köşe koltuklarında birkaç kişi oturmuş gürültülü ve kahkahalı bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. Şöminenin başında da iki sevgili vardı.

Levent ne yapacağını bilemez bir halde bir odanın kapısına bir Nilay'a baktı. Seda'nın da terastan çıkmak üzere olduğunu duyunca hafifçe başıyla kapıyı işaret etti ve hızla odadan çıktı. Merdivenlerden iki kat aşağı indi ve ilk geldiğinde keşfettiği çamaşır odasına dalıverdi. On saniye kadar sonra Nilay içeri girdi. "O sev—" derken birden Levent onu sertçe, hatta belki biraz canını acıtacak şekilde kapıya dayadı ve öpmeye başladı. Nilay neye uğradığını şaşırırken ilk kez bu kadar sert öpüldüğünü hissetti. İlk anda elleri havada kaldı. Levent onun belini öyle bir sıktı ki Nilay'ın nefesi kesildi. Dudaklarından bir inleme kaçtı. Ellerini Levent'in omuzların yerleştirip yavaşça sıktı. Sonra yavaşça boynuna kaydırdı. Saçlarından geçirdi. Şu ana kadarki en iddialı öpüşmeleriydi sahiden de bu. Ve ilk kez pat diye Levent öpmüştü onu. Nilay ne sözlü olarak ne de bakışlarıyla yalvarmamıştı.

Levent'in elleri Nilay'ın kazağının eteklerinden içeri kaydı. Elleri ağır ağır yukarılara kadar çıktı. Dışarıdan gelmesine rağmen elleri o kadar sıcaktı ki Nilay'ın ekstra hoşuna gidiyordu onun dokunuşlardı.

Gülümsemesine engel olamazken parmakları Levent'in saçları arasında kıvrıldı. Onun dudaklarının kıvrıldığını hisseden Levent biraz geri çekilip Nilay'a baktı. "N'oldu?"

"Ateşli öpüşmeler böyle oluyor değil mi? Şu an sanki bacaklarım tutmuyormuş gibi hissediyorum. Bıraksan yığılacakmışım gibi."

Levent pek de huyu olmamasına rağmen ağır ağır gülümsedi bu sözlere. "O zaman madem kendini cesur hissediyorsun, neler yapmamı istersin söyle bakalım?"

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now