"Benimkiler de bildiğin gibi. Gemilerim yoklar," dedi Derin gülümseyerek. Can hemen etrafa bakındı. "Sana gemi bulalım o zaman?"

"Diferansiyel Denklemler'den nasıl geçeceğini kara kara düşünen bir gemi benim için çok yeni olur. Bana daha görmüş geçirmiş bir gemi lazım. Daha fazla deniz gezmiş diyelim."

Can kahkahayı basarken Tolga da kardeşinin bu sözlerine güldü. "Sen bizi bırak, asıl sen ne yaptın? Çok uzun süredir yalnızsın. En son eylülde Simay'la bir tatilde bir araya gelmiştin, ne oldu? Oradan sonra bir şey olmadı mı?" diye sordu Tolga.

Barmen "Mojitonuz hazır!" deyince Can tekrar bara döndü ve içkisini aldı. Hızlıca ödemesini de yaptıktan sonra "Yok ya, oradan bir şey çıkmayacağı belliydi zaten," diye mırıldandı. Yine tekrar önüne döndü.

"Kız paso seni ekledi Instagram'a, sen de repost ettin hep beraber fotoğraflarınızı videolarınızı. Biz de bir şey olacak diye bekledik mal mal," dedi Derin.

Can cıklayarak başını geri ittirdi. "İstemiyorum ben."

"Haa... Sen istemiyorsun!" Tolga sinsice sırıtarak öne doğru eğildi ve Derin'e gülümsedi. "Demek ki karşı taraf istiyordu da beyimiz burun kıvırdı."

Can gülerek gözlerini devirirken bir de tek ayağını yere vurdu. "Ya yok! Uğraşma benimle!"

"Bak hayatının en güzel zamanlarındasın. Bu dönemlerin bir anını bile yalnız geçirme bence. Eğlenceli yakışıklı çocuksun. Senin yaşına da olur bunlar, azıcık kalabalığa karış," dedi Derin başıyla etrafı işaret ederek.

Ne hikmetse Can'ın gözleri pistin ortasında kızlarla beraber dans etmekte olan Başak'ı buldu. Bir süre onda takılı kaldı. Kısa bir sessizliğin ardından "Benim aslında size bir şey demem lazım. Eğer daha fazla içimde tutarsam ve fikir almazsam çatlayacağım çünkü. Kimseyle de konuşamıyorum. Aramızda kalacağına söz verirseniz anlatacağım," dedi.

Tolga ve Derin bir anda mod değiştirerek aynı anda bardaklarını bara bıraktılar ve aynı anda sandalyelerini Can'a doğru döndürdüler. Can bir an için onların bu aynı anda hareket etme haline güldü.

"Bizim ne zaman ispitçilik yaptığımızı gördün oğlum sen?" dedi Tolga.

"Bu kelimeyi bayadır duymamıştım. İşte şimdi otuz yaş altı gibi hissediyorum," dedi Derin gülerek.

"Ya biliyorum söylemeyeceğinizi de, özellikle sen kızlarla çok yakınsın," dedi Derin'e bakarak Can da. "O yüzden çok dikkatli olman gerek, ağzından bile kaçıramazsın."

"Saçmalama Can, tabii ki. Ne oldu söyle çatlatma bizi."

"Ben o Kıbrıs tatilinden önce Başak'la Kaş'a gitmiştim ya..."

Tolga surat yaparak "Evet, açıkçası o kaçamak beni Kıbrıs'tan daha çok yaralamış ve kıskandırmıştı," diye mırıldandı.

Can normalde güleceği bu şeye gülemedi. "O tatilde bir şey oldu..." dedi kısık bir sesle. İkizlerin ifadeleri bir anda değişmeye başladı. "Ne oldu?!" dedi Derin doğrularak. "Sakın sarhoş olup Başak'ı öptüm deme!"

Can iyice olduğu yerde küçülür gibi arkaya dayandı. Omuzları düştü. "Öpmekten biraz fazlası oldu. Sarhoş da değildim..." Derin ve Tolga'nın şok içindeki yüzlerine bakarak ekledi. "O da değildi."

"Aman Allah'ım! Sen ciddi misin?" diye bağırdı Derin. "Yattınız mı? Nasıl? Nasıl oldu iki günde? Ah Can, başka adam mı kalmadı! N'aptın sen ya! Grup içinde bunun ne kadar tehlikeli olduğunu Emir ve benden bilmiyor musunuz?"

"Bu öyle bir şey değildi. Başak bir süredir, çok uzun bir süredir benden hoşlanıyormuş. Hatta açık açık sana aşık oldum dedi ama bilemiyorum... Hislerini aşk sanıyor da olabilir... Bardayken diğer kadınlar sorun yaratmasın diye yalandan bir öpüşme olacaktı aramızda. Biz berabermişiz gibi yapacaktık. Sonra o iş büyüdü gitti. Otele döndüğümüzde bir anda kapının önünde kendimi tutamayıp onu yine öperken buldum kendimi. Onun öyle bir niyeti yoktu. Hislerini söyleyip gidiyordu, ben tuttum. Ben hala bunu neden yaptım bilmiyorum. Delirmek üzereyim ve de..."

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin