38

34 3 5
                                    

Yangın akşamı...


Levent'ten...


Karım götürülürken ailemi öldürmek istediğini bilerek arkasından bakmak hayatımda yaptığım en zor şeylerden biriydi. Gerçekten böyle bir şeyi yapmış mıydı yani? O çocuk kimdi? Adamlarından biri miydi?

Hani birini yakmak onun kullandığı yöntemlerden biri değildi? Şimdi ne değişmişti? Onu aldattığımı düşündüğü için miydi? Neden bana değil de aileme zarar vermişti o zaman? Benim de evde olacağımı mı düşünmüştü?

Babam koluma dokununca tansiyonumun düştüğünü hissederek ona döndüm. Gözüm kararmıştı. Onunsa is lekeli yüzünde yaşların izleri vardı şimdi. Anneme bir şey olsaydı ne yapardım? Babam ne yapardı? Ayıp olmasa ekmek almaya bile annemle gidecek olan bu adamcağıza ne olurdu?

Ben yaşlardaki doktor odadan çıkınca ona döndüm merakla. Benim sormama kalmadan:

--'Zehra Hanım iyi, biraz daha oksijen desteği alsın. Sabaha kadar da gözetim altında olacak. Zaten siz de başındasınız anladığım kadarıyla. Geçmiş olsun.' deyince dünyalar bizim oldu. Babam sessizce bir şükür mırıldanırken kapının yanındaki sandalyeye oturdu rahatlamayla.


***


Sabah...


Gözümü açar açmaz hemşirenin odaya girmesiyle yerimden sıçrayıp anneme baktım. Kadın beni korkuttuğunu sanıp:

--'Affedersiniz korkuttum mu? Bir kan alıp gidecektim.' dedi mahcubiyetle. Gülümseyip:

--'Yok yok ben kendim uyandım.' deyip annemle babama baktım. Babam sandalyesini yatağın yanına çekmiş başını yatağa koyarak oturduğu yerde uyumuştu. Annemin elini tuttuğunu biliyordum. Hemşire kan alıp gidince babamın omzuna dokunup uyandırdım.

--'Baba... Kanepeye geç artık, tutulacaksın.' desem de işe yaramadı. Kantine inip tost almamı söylediğinde dediğini yapmaktan başka çarem yoktu.

Yukarı çıktığımda annem uyanmıştı. Beni görünce elini yorgunca kaldırıp:

--'Oğlum? İyi misin?' dedi endişeyle. Poşeti masaya bırakıp eline koştum.

--'Ben iyiyim annem. Sen de iyisin çok şükür.' dedim mutlulukla elini öperken. Doğrulduğumda kapıya baktığını fark edince arkama baktım ama kimse yoktu. Kimi bekliyordu ki? Teyzemi mi?

--'Gökçe kızım nerede oğlum? Haber vermediniz mi daha?' Şimdi ona nasıl diyecektik seni Gökçe öldürmeye çalıştı diye? 'Hamile kız korkar şimdi iyi yapmışsın oğlum.' Hamile.. Gökçe hamile değildi ama bunu anneme söyleyemezdim. Babamla göz göze geldik. Benden önce konuştu.

--'Tabi ya Zehra Hanım. Söylenir mi hamile kıza böyle şey? Levent eve gidince alıştıra alıştıra söyler.' Babamın bakışlarından susmam gerektiğini anlamıştım. Eninde sonunda polis ifade için geldiğinde öğrenecekti zaten yangını kimin çıkarttığını. Bir de ortada bir bebek olmadığını öğrenemezdi.


***


Birkaç saat sonra....


Polisler geldiğinde kapıdaydım. Annemden önce onlarla konuşmak ve haberi verirken daha hassas olmalarını isteyecektim. Dün akşamki memuru görünce rahatladım. Durumu az çok biliyordu hiç değilse.

KurşunWhere stories live. Discover now