13

41 8 0
                                    


27,5 saat sonra...


Arabanın içinde uyuklarken telefonumun çalmasıyla sıçradım. Arayan Levent'ti. Camı açarken aramayı cevapladım.

--'Ne var?' Sesim istediğimden yüksek çıkmıştı. Duraksamasından irkildiğini anladım. Off.

--'Ben eve geldim de.. Sen yoksun.' dedi tereddütle. "Neredesin?" demek istiyordu ama korkudan soru bile soramıyordu bana. Öyle de olmalıydı ama rahatsız hissettim.

--'Yokum tabi. Yemek-temizlik yapıp evde tatlı tatlı işten gelmeni mi bekleyecektim?' dedim gürleyerek. Beni rahatsız hissettirmesine kızmıştım ama adamın suçu neydi bilmiyordum.

--'Şey. Hayır. Sadece merak ettim.' Mırıldanmıştı. Ufak bir kahkaha attım ve:

--'Bana oynamana gerek yok demiştim sana. Arama beni!' deyip telefonu kapattım.

Esneyip gerindim ve kemiklerimin 24 saattir bir arabada oturmaya yaptığı isyanla karşılaştım. Her tarafım tutulmuştu. Karatepelilerin evini izlemek ve saldırı planım için açık aramak herhangi bir çatışmadan daha yorucuydu. Babamın vurulmasından sonra güvenlik önlemlerini arttırmıştılar. Kısa bir süre için roketatarlı bir havai fişek gösterisi yapmayı düşünmüştüm ama evde çocuklar ve çalışanlar vardı. Derin bir nefes alıp verdim ve arabayı çalıştırdım. Buradan alacağımı almıştım.


***


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Eve girer girmez ilk fark ettiğim şey kokuydu. Hatice Abla'nın çoktan gittiğini bildiğim için şaşırdım. Antreyi geçip mutfağa baktığımda gördüğümse.. Zehra Teyze ve Levent ocağın başında yemek yapıyordu. Onlar şakalaşırken donakaldım. Ne kadar..Mutluydular.

Geri dönüp gitmeye karar verdiğim anda bahçe kapısından Muhsin Amca girip beni görmese kaçacaktım. Kimseye görünmeden, bu huzurlu tabloyu bozmadan gidecektim. İşin aslı ben o tabloyu babamın evinin yanındaki ormanda Levent'i silah zoruyla ilk durdurduğum anda bozmuştum. Şimdi düzeltmeye çalışmamın bir anlamı yoktu. Tüm bu mutluluk ikimizden birinin vereceği tek bir açığa, yapacağı tek hataya pamuk ipliğiyle bağlıydı. Muhsin Amca gülümsedi.

--'Gökçe kızım? Hoş geldin.' dediğinde Levent ışık hızıyla bana döndü. Gözlerindeki saf korkuya bakamadım. Babasına bakıp gülümsemeye çalıştım.

--'Teşekkür ederim. Siz de hoş geldiniz.' Saygılı bir gelin rolü oynuyordum. İşin aslı bu insanlara saygısızlık etmeyi bu oyun olmasa da düşünmezdim. İkisi de çok anlayışlı ve sevecendi. Zehra Teyze elindeki kepçeyi bırakıp bana döndü ve mahcubiyetle:

--'Sağ ol kızım. Biz böyle habersiz geldik. Kusura bakma. Namaz geçecekti. Sonra Levent de mercimek çorbanı özledim deyince.' diye açıkladı bu sürprizin nedenini. Anne yemeği.. Özlenen bir şeydi değil mi? Ben nereden bilecektim ki?

KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin