"Zindanda tutsak olduğunu düşünmüştüm."

Nedense, yorgunmuş gibi sağ eliyle sol omzunu ovdu. "Yolu bulabilirse çıkacağını söyledim. Öyle ahım şahım bir altyapısı da yok henüz zindanların."

"Tiamat aptal o zaman?"

"Ona çıkış yolu açmamıştım."

"Herhangi bir yerde zindan açabiliyor musunuz? Meraktan soruyorum. Yani... Zindan oluşturma gücü diye bir şey var mı bilmem ama değişik bir güç."

Bir süre beni inceledi, sanki onunla dalga geçip geçmediğimi anlamak istedi ki oldukça ciddi ve gerekli bir soruydu bence. "Öyle işlemiyor." Kolumu kaşıyışıma baktı. "Cehennem, baş şeytanlara özel hizmet eder. Amon'un ateşten okyanusu vardı, içinde de türlü türlü yaratığı."

Amon, ilk baş şeytan olmalıydı. Namaah ile çocukları vardı. Neydi adı? Veorra. Onların tarihi, meleklerinki kadar ilgimi çekiyordu aslında. Kitaplara işlenmemiş ne haltlar dönmüştü kim bilir...?

"Balaam'da ne vardı?"

"Öyle bir büyücünün kendi gücünden başka bir şeye ihtiyacı olduğunu sanmam." Yüzünü buruşturarak alnını ovaladı. Kendi kendine homurdandı: "Yeniden doğuş rehberi bırakacak kadar nazik olabilirdi en azından."

"Ne?"

"Hiç." diyerek nefeslik salisede dibimde bitti. Kolumu tek eliyle tuttu ve çoktan tenime işlemiş kremin üzerinde baş parmağını gezdirdi. Vücuduma ürperti yayıldı; kendimi geri çekmeden önce beni bıraktı. "İşe yarıyor."

"Evet. Dediğim gibi: Teşekkürler."

"Hoş bir kelime değil."

Bir süre etrafa bakındım. "Teşekkürler mi?"

"Aynen."

"Bence oldukça gerekli ve mutluluk verici."

"Mutlu mu hissediyorsun şu an?"

"Hayır. Sizin mutlu hissetmeniz gerek." Söylediğim şey aklımdayken mantıklıydı ama dillendirdiğimde saçma geldi. Amaan, neye ne anlatıyorsam. "Boş verin. Onu bunu bırakın da, yeniden doğuş rehberi derken ne demek istediniz? Bir yerde bulunabilir mi?"

"Siz gençlerin ne garip tavır ve lafları var."

"Siz gençler ile başlayan cümlelerin devamını genellikle dinlemem."

Bana sanki kastettiği şeyi tanımlıyormuşum gibi baktı. Bilse gerçek yaşımı ne derdi kim bilir. Gerçi yaşla yaşanmışlıklar pek uyuşmazdı.

Hayatım güneş gözlüğüyle aya bakmak gibiydi. Yanlış yerde, yanlış kişiydim ve doğru yerde olduğumda ne yapacağımı şaşırırdım. Bazen Gaviel'ın görkemli sarayından aşağı düştüğümü hayal ediyorum. Öyle bir düşmüşüm ki bir daha kalkmam imkansız. Son kelimem 'kurtuldum' mu olurdu yoksa derinden gelen bir pişmanlıkla çığlık mı atardım?

"Bir yerde bulunamaz." dedi, başa dönerek.

"Coatlicue'nin bahsettiği açlık mı problem? Sonuçta asırlarca araf benzeri yerlerde kalmak acıktırır."

"Biliyormuş gibi kendinden emin söyledin."

"Biliyorum çünkü." dedim, hafif bir alayla.

"Hım." Beni ciddiye aldığını hissettim. "Krem bir cadı değil, şeytan icadı. Sende bu kadar iyi işe yaraması ilginç. Bir şeytan olmanın yanından geçmezsin ama yalnızca söylediğin kişi de değilsin."

ARMANDO BEHEMOTHWhere stories live. Discover now