Bölüm 7|• "Bedeni Büyük, Ruhu Çocuk Kadın."

5.5K 650 276
                                    


Soğuğun, karın ve sert rüzgarın altında geçirdiğimiz uzun saatlerin ardından hava kararmış ve gün sona ermeye yüz tutmuştu. Saat akşamın onunu bulduğunda biz bahçe turumuzu tamamlamıştık ve ben de diğer iki vericiyi sorunsuz bir şekilde olması gereken sınırlara iliştirmiştim. Atakan'ın deyimiyle artık laboratuvarın sınırlarında izi asla sürülemeyecek, kendimize ait olan bir hayalet ağa sahiptik. Telefonumdan ağın başarılı olup olmadığını kontrol etmiştim, gizlice telefonlarımıza yerleştirdiği mikro çipler sayesinde ayarlar kısmından numaramı gizli bir hatta geçirebiliyordum. Atakan'ın dahiyane buluşu başarılıydı ve plan tıkır tıkır işliyordu.

Victoria ile bahçenin kalan kısmını dolaşmak günün tamamını elimizden almıştı. Öncelikle kayak yapmayı bırakmak istememişti, inadından vazgeçmesi ve bir an önce yola devam edebilmemiz için buzun üstünde birkaç saniye durmuş ardından da yürümeye devam etmiştim. O da dayanamayıp hemen peşimden gelmişti tabii. Bana bahçenin diğer tarafındaki kulübelerden bahsetti. Söylediğine göre, Jason'ın adamları bu kulübelerde kalıyorlardı, tabi bu kulübelerin dubleks evler olması dışında hiçbir sıkıntı yoktu. O yüzden ikimiz o tarafa doğru, ne kadar Victoria Jason'ı görmek istemediğini söylese de, yürümüştük. Jason'la birer kahve içtikten sonra turumuza kaldığımız yerden devam etmiştik. Ben sonuncu vericiyi yerleştireli neredeyse iki saat oluyordu. Atakan çoktan sistemin aktive olduğunu fark etmiş ve sistemin ayarlamalarını yapmaya koyulmuş olmalıydı.

Küçük operasyonumuz boyunca Victoria yürümekten ve soğuktan gram şikayet etmese bile geri dönüş yoluna koyulduğumuzdan beri bir saniye mızmızlanmadan duramıyordu. Ellerinin soğuktan çatladığından, acıktığından, başının ağrıdığından, çok üşüdüğünden ve botlarının içinin karla dolduğundan şikayet etmeyi bir saniye bile bırakmıyordu. Bahçede devasa kamyonlar sürekli yerdeki karı kürese bile Zakopane dağlarının arası şehrin aksine günün her vakti karlıydı, o yüzden yarım saat geçmeden kar yeniden birikiyor ve yürümeyi hayli güçleştiriyordu. Bu da Victoria'nın daha da mızmızlanmasına neden oluyordu. "Bir adım daha atacak halim kalmadı benim."

Eğer geri dönseydi belki başım bu kadar ağrımamış olurdu diye düşünmeden edemiyordum. Bütün gün bahçeyi tanıtma bahanesiyle beni oradan oraya peşinden koşturan o değilmiş gibi davranıyordu. Tamam, ben bu görev için onu yanıma almış olabilirdim ama onun bundan haberi yoktu. Bütün gün onun liderliğinde bahçeyi dolaşmıştık ve şimdi neredeyse bir ağlamadığı kalmıştı. İlgi istediğinin farkındaydım ama istediği ilgiyi ona gösterecek kişi değildim. Her şeyden önce bir kadındı ve ben ona saygı duyuyordum ama iğrenç karakteri saygımı yıkıp atıyordu. Denekler hakkında yaptığı yorumlar bana onun gerçek kimliğini tanıtıyordu. "Keşke geri dönseydin."

"O zaman bu kadar güzel bir gün geçirememiş olurdum." Kurduğu cümlenin ardından yeniden ellerinin soğuktan çatlamasına yakınması tam tamına on saniyesini aldı.

Derin bir nefes alıp yanında yürümeye devam ettim. Laboratuvara ulaşmamıza yaklaşık bir buçuk saat ama benim olası bir sinir krizi geçirmeme birkaç dakika vardı. O yüzden bir an önce laboratuvara gitmek zorundaydım. Ve bahçedeki karları küreyen kamyonları görmek beynimin içinde adeta bir ampülün yanmasına sebep oldu. Bize doğru karları küreyerek gelen aracı gördüğümde elimi kaldırarak bizi görmesini sağladım. Araç bizi görmeden önce Victoria şaşkınlıkla bana baktı. "Ne yapıyorsun?"

"Bize araç ayarlıyorum."

"Ben asla o leş gibi kamyona binmem."

"O zaman sen yürüyerek dönebilirsin, çünkü ben kamyonla gideceğim."

Yanımızda duran kamyon şoförüne camı açmasını işaret ettim. Adam içeri kar dolmaması için camı biraz indirdiğinde konuştum. "Dostum, bizi laboratuvara götürebilir misin? Yoksa ikimiz de fena hasta olacağız."

YASAK DENEYOù les histoires vivent. Découvrez maintenant