Bölüm 3|• "Garip Bir Ekip."

7K 810 210
                                    


Görkem Ertuğ Değirmenci

Gecenin serinliği ve ayazı yüzüme çarparken sigaramdan bir nefes daha çektim ciğerlerime. Zehri dudaklarımdan üfledim ve ışıklı boğazı arabamı park ettiğim tepeden izlemeye devam ettim. Geçen tekneler ve yatların dalgalandırdığı çarşaf gibi deniz güzel bir manzara sergiliyordu. Gecenin bu zifiri tonu, benim tonumdu. Kartacalı'nın yüzünü açığa çıkardığı zamanlardı. Bugün Kartacalı olmaktan hayli uzaktım, ülkemdeki kötülüklerin bittiğinden değil daha büyük bir amaç için pusuya yattığımdandı. Ve bana bu pislikleri dünyadan temizleyene kadar da rahat yoktu. Ama şimdiki amacım daha öncelikliydi. Şef'in bizden istediği şeyi yapmak için neredeyse her şey hazırdı, deneyin her detayını en ince ayrıntısına kadar öğrenmiştik. Onlardan biri gibi gözükmemizi sağlayacak her şeyi biliyorduk. Kendi imkanlarımızla çoğu şeyi bulmuştuk, Şef'in bize sağladığı imkanlar ile de en ince ayrıntıya bile hakimdik. Şimdi bu operasyon için tamamen hazırdık.

Şef'in görevi bize şimdi vermesinin bir nedeni vardı. Her beş yılda deney için yeni bakıcılar, doktorlar, izleyiciler ve yöneticiler atanıyordu. Şef bu sene atanacak olanlarla bir anlaşma yapmış ve her birine yüklü miktarda para vererek deneye onların yerine gideceğimiz bir anlaşma yapmıştı, onlar şu anda Şef'in himayesi altında gözetimde tutulmak için ülkemizin sınırlarına girerlerken biz de yeni bir yolculuğa doğru yelken açmak için saat sayıyorduk. Hepsi de para karşılığında görevlerini bize teslim etmişlerdi. Sahte kimliklerle onların yerine geçecek, gerekli bilgileri edinecek ve çocukları kurtaracaktık. Plan içeri girip onlardan biri gibi gözükerek deneyin tüm detaylarını ve bu işin sorumlularını öğrenmekle başlıyordu. Her şeyi öğrendiğimde ise çocukları oradan çıkaracak ve ülkelerine teslim edecektim. Sonra ise bu işin caniliğe dönüşme boyutuna hizmet eden herkesten hesap soracak ve hak ettiklerini bulmalarını sağlayacaktım.

O günü büyük bir sabırsızlıkla bekliyor, o anın gelmesini iple çekiyordum. Orada karşı karşıya geleceğim şeyler beni tedirgin ediyordu. Korktuğumdan değil, bir masumun gözyaşını bile görsem orayı yakıp yıkacağımı bildiğimdendi. Bir görevim vardı, sabretmek zorundaydım ama buna dayanabileceğimden pek emin değildim. Kendime güvenemediğim tek konu buydu. Zehirden bir nefes daha ciğerlerime çektim ve sigarayı tutan elimi yaslandığım arabanın kaputuna koydum. Başımı gökyüzüne kaldırdım ve dumanı üfledim. Bulutsuz gökyüzünde yıldızlar pırıl pırıldı. Bu gece elimin kolumun bağlı olmasından pek hoşlanmamıştım, normalde çok sigara içen biri olmamama rağmen içimin huzursuzluğu beni buna itiyordu. Şimdi dünyamı bir pislikten daha temizliyor olabilecekken burada deney boyunca bizimle olacak ve iş birliği yapacağımız ekibin liderini bekliyordum. Şef bizi buluşturmak için bu tepeyi ve gecenin bu saatini seçmişti.

Dudaklarım alayla kıvrıldı, ne yaptığını anlamamak için onu tanımamak gerekirdi. Bazen kıdemli bir ajan için çok saçma hareketlerde bulunuyordu. Bizi hangi ekiple bir araya getirmeye çalıştığını en başından beri biliyordum ama ses etmemiştim. Acısı büyüktü, anlıyordum. Onu böyle bir zamanda yüz üstü bırakamazdım. Bana güveniyordu.

Sarp ve benim ters düşmemizi hiç istememişti, Sarp onun oğlu olmasına rağmen bana her zaman olduğu gibi davranmıştı. Beni ve ekibimi bir an olsun yalnız bırakmamış, elini eteğini üstümüzden hiç çekmemişti. Buna minnettardık, bugün ben ve ekibim büyük işler başarabiliyorsak bu büyük oranda Şef'in sayesindeydi. Hani 'Gölgesi yeter.' derlerdi ya, aynı öyleydi. Şimdi ona sırtımı dönemezdim, kızı için üzülüyorken bir de ona ben dert olmak istemiyordum. Öte yandan Sarp'ı ve ekibini de bu operasyona ortak etmesini anlayabiliyordum, Sarp kardeşinin deneylerde olduğunu bilmiyordu ve Yaşam'ı kurtardığımız zaman onu bu işin dışında tutmasına kızmaması için yapıyordu. Bir taşla üç kuş vurmayı planlıyordu.

YASAK DENEYWhere stories live. Discover now