Bölüm 29: Sevgili Olmak

61 5 1
                                    


***

Bryan hafif kızarmış yanaklarıyla saçlarını düzeltti ve kıyafetlerini giydi.

"Ah... İlk defa bu kadar büyük bir şey görüyorum." Bryan erekte olmuş yılanına baktı ve gözlerinde garip bir bakış belirdi. "Bir anda bu kadar uzaması, bunu alacak kişi için acıyorum."

[Sen kendin için endişelensen iyi olur. Willa'nın gelmesine bir dakika kaldı.]

Bryan iç çekti ve kendisine çeki düzen verdi. Kötü kokan odaları kilitledi ve oturma odasındaki kokuları teker teker topladı. İki günlük çalışma sonucu koku artık gitmişti ve yerini hafif bir gül kokusu almıştı. Önceden aldığı mutfak setini hazırladı ve her şeyi en uygun pozisyona getirdi.

Kısa bir süre sonra zil çaldı. Bryan kendisini kontrol ettikten sonra gergin bir şekilde Willa'yı içeri aldı. Sakin olacağını düşünüyordu ama ilk defa bir kızı kendi evine çağırmıştı. Bundan dolayı çok gergindi.

"Sanırım Baştan Çıkarma Sistemi bana her şeyi sağlamıyor. Bana nasıl gelişeceğimi gösteriyor, gerisi bana kalmış."

Kapıyı açtığında Willa önceki halinden tamamen farklı bir görünüşle karşısındaydı. Üzerinde beyaz kollarını açığa çıkartan bej rengi bir tişört vardı. Bembeyaz tenine dikkat çekiyordu ve kol kısmında fırfırlar vardı. Ayrıca deniz mavisi bir etek giymişti. Etek ayak bileklerine kadar iniyordu. Saçlarını tek bir kol olarak örmüş ve ucundan hafifçe bağlayarak arkasına salmıştı. Bu onu hem olgun, hem de baştan çıkarıcı hale getirmişti.

[Vay canına. Kalp ritmin çok hızlı değişti. Artık yola geldin sanırım. Bu arzuyu koruduğun sürece Baştan Çıkarma Sanatı'nda gelişmemen olanaksız.]

Bryan cevap vermeden Willa'yı içeriye davet etti. Willa içeri girmeden önce Bryan'ı ciddi bir şekilde süzdü. Bryan her zamanki gibi rahatına düşkündü. Saçları biraz önce yıkandığından nemliydi ve teni parlaktı. Yeşim benzeri teni parlıyor ve kendisini ortaya çıkarıyordu. Üzerinde bol bir tişört ve bir eşofman vardı.

"Hoş geldin." Bryan hafifçe söyledi.

"Hoş buldum." Willa elindeki poşetleri tezgaha koyduktan sonra mutfağı karıştırmaya başladı. Eve girdikten sonra Bryan'a bir bakış dahi atmadı. Sadece işine odaklandı. Bryan bunun ne olduğunu hemen anladı ve arsızca gülümsedi.

"Akıntıyla birlikte git, nehirleri ancak böyle aşarsın." Bryan ne yapması gerektiğini biliyordu. Şimdi gururu bir anda puf olup gitmişti. Yüzünde endişeli bir ifadeyle Willa'ya arkadan sarıldı. Sıcak nefesini onun kulağına verdi ve kısık bir sesle söyledi.

"Özür dilerim."

Willa bir anda durakladı. Elinde tuttuğu bıçak havada dona kaldı. Omuzları titredi ve rahatladığını belli edercesine rahat bir nefes verdi. Sakin bir sesle "Ne konuda özür diliyorsun?" dedi.

"Her konuda." Bryan kafasını gömdü ve konuşmaya devam etti. "Seni öyle öpmemeliydim. Sana öyle açgözlü bir şekilde saldırmamalıydım. Kendime hakim olmalı ve iznini almalıydım. Tüm hata bende. Ben büyük bir aptalım, yaşattıklarım için özür dilerim."

Bryan bunları söyledikten sonra ikisi de bir süre konuşmadı. Ama Bryan Willa'nın gözünden düşen inci parçalarını fark etmişti. İçinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Willa'nın ağlaması onu kötü hissettirmişti. Ne olursa olsun Willa'ya böyle davranma hakkı yoktu.

[Hm, hm. Baştan Çıkarıcı olsan da insanlara iyi davranmayı unutmamalısın. En azından kadınlarına ve hedeflerine karşı iyi olmalısın. Böyle davranman iyi bir şey. Kendini alıştıracaksın. Unutma! Kadınlar duygusal varlıklardır. Duygusal oyna...]

Kısa bir süre son Willa'nı sağ eli Bryan'ın saçlarını karıştırdı. Willa hafif bir kahkaha ile arkasını döndü ve Bryan'a baktı. Son derece olgun bir tavır sergileyerek "Hahaha! Çok tatlı özür diliyorsun." Dedi ve devam etti. "Oh, sana kızgın değilim ama yaptıkların yanlıştı. Daha sevgili bile değiliz ama fazla ileri gittin. Eğer böyle şeyler yapmak istiyorsan ilk önce sevgili olmalı ve birbirimizi tanımalıyız."

Bryan'ın gözleri parladı. Çevik bir hareketle Willa'yı kollarına aldı ve kulağına doğru hafif bir sesle söyledi. "Senden hoşlanıyorum. Benimle çıkar mısın?"

"Senden hoşlanıyorum." Cümlesi Willa'nın zihninde gök gürültüsü gibi yankılandı. Çok kısa bir süre geçmesine rağmen Bryan'ın ondan bu kadar hoşlanıyor olması akıl almazdı. Başka birisi olsaydı kesinlikle kabul etmez ve zaman isterdi ancak Bryan'ın garip bir gücü vardı. Willa'yı kendisine çekiyordu. Willa buna karşı koymak istemiyordu, çünkü biliyordu ki şimdi reddederse ne yaparsa yapsın asla eskisi gibi olamayacaklardı. Bunu önceki ilişkilerinden biliyordu. Bu yüzden reddetmek istemiyordu.

"En kötü ne olabilir ki? İşler kötüye giderse ondan ayrılırım." Willa gene de kendisini korumaya almak istedi ama Bryan'ın kokusunu hissedince tekrardan unuttu. Sadece küçük bir kedi gibi kafasını salladı ve onun kollarında durmaya devam etti.

"Bu evet demek mi?" diye sordu Bryan. Sakindi ve reddetmeyeceği konusunda emindi. Çünkü Willa kendisine aşıktı ve bu fırsatı kaçırırsa tekrardan gelmeyeceğini bildiğine emindi.

"Mn." Willa sadece kafasını sallamakla yetindi.

Bryan kollarının arasındaki kadını daha sıkı sardı. Bu iş olmuştu. Artık sadece bir şey kalmıştı. Aralarındaki ilişkiyi derinleştirmek ve Willa'nın kendisini teslim etmesini sağlamak. Zorlu aşamayı aşmıştı, şimdi sırada daha zorlu bir aşama vardı.

Bir süre böyle kaldıktan sonra garip bir ortam oluştu. Bryan Willa'nın alnını hafifçe öptü ve ondan uzaklaşarak yemek yapmasına imkan sağladı. Kendisi ise koltuğa uzandı ve son zamanlarda yükselişe geçen şirketlerin hisse değerlerini hesapladı. Neredeyse fotografik olan hafızası sayesinde ezberlediği bilgileri kullanma zamanı gelmişti. Şimdi zengin olma zamanıydı ama bu biraz sürecekti.

İlk hedefi; Moonlight isimli bir eğlence şirketiydi. Son zamanlarda sinemalarda gişe rekorları kıran filmler çıkartıyorlardı. Oldukça potansiyel sahibi olarak görülüyorlardı. Değeri oldukça fazlaydı. Bir süreliğine incelemek gerekiyordu lakin hızla öğrenebilirdi.

Bir süre bakındıktan sonra hesabını açtı ve satın almaya karar verdi. Sepet yapacağından sadece bir kısmını Moonlight'a yatıracak ve hisse satın alacaktı.

"Sence hislerime güvenmeli miyim?"

[Para konusunda sana yardımcı olmayacağım. Ancak analizini tamamladıktan sonra emin olabilirsin, acele etmeden başlamalısın.]

"Hm..." Bryan telefonunu kapattı ve onun başında duran Willa'ya bir bakış attı. Mutfak önlüğüyle onun önünde duruyordu. Merakla Bryan'ın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

"Bir şey mi oldu?" dedi Bryan, hafif bir gülümsemeyle.

"Sevgili olduk iyi hoş ama ben seni tanımıyorum, sende beni aynı şekilde tanımıyorsun. Bunun bir sorun olduğunu biliyorsun." Dedi Willa Bryan'ın ayak ucuna sakince otururken.

"Hm, benim hakkım da neler bilmek istiyorsun?"

"Söylemek istediği her şeyi. Hobilerin, sevdiklerin, sevmediklerin, yeteneklerin, eski sevgililerin, hayatın, hedeflerin... her şeyi. Karşılığında ben de sana anlatacağım." Diye devam etti Willa. Sakin bir şekilde Bryan'a bakıyordu ama arada gözlerini kaçırıyordu. Bu sakin olmak için çaba harcadığı anlamına geliyordu.

Bryan doğruldu ve telefonunu bir kenara koydu. Willa'nın yeşil gözlerine baktı ve nazik bir şekilde gülümseyerek kendi kafasında kurguladığı hayatı anlatmaya başladı. Ailesi o çok küçükken ölmüştü ve bir yaşlı adam tarafından büyütülmüştü. Büyüdükçe gelişmiş ve Kara Kaplan Lisesi'ni kazanmıştı. Özünde bunlardı. Hobilerinden de üstünkörü bahsettikten sonra sıra Willa'ya geçti. Zaman akıp gitti ve aralarındaki dengesiz bağ, yavaşça güçlendi.

***

Zaman buldukça yazıyorum ama yetişemiyorum. Yavaştan her şeyi toparlamaya başladım. Bir haftaya kalmadan her şeyi halledeceğimi düşünüyorum... O zamana kadar elimden geldiğince yazacağım.

Baştan Çıkarma SistemimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin