Bölüm 3: Alan Memnun, Satan Memnun, Satılan Kimin Umurunda?

100 5 0
                                    


Kara Kaplan Lisesi'nin çevresi her zamanki gibi insanlar ile dolup taşıyordu. Gökyüzüne yükselen büyük binaları, süper tesisleri ve siyah-beyaz teması ile ultra lüks bir okuldu Kara Kaplan Lisesi!

Lisenin çevresi öğrenciler için yaratılmış bir mini şehir gibiydi. Bu mini-şehrin içinde farklı liselerde bulunsa da, ana odak her zaman Kara Kaplan Lisesi olmuştu.

Bu mini şehrin girişindeki ana yolda rüzgarlar esiyordu. Bir aslan gibi kükreyen motorlar, ultra lüks araçların görüntüsüyle görülmeye değer bir manzara yaratıyordu. Temiz ve düzenli döşenmiş ağaçlar, bir ip gibi dizilmiş duvarlar ile cennete girişin kapısıydı adeta!

O anda şehrin girişindeki insanların dikkatini çeken bir gürleme şehrin girişinden duyuldu. Metalik kırmızı Phoenix, gürlerken şehrin girişinde durdu. İnce ve zarif yapısı, spor arabalarından aşağı kalmayan bir hızla modifiye edilmişti. Arkasındaki spoiler rüzgarı ikiye bölen bir kılıç gibiydi.

Phoenix yavaşça durakladıktan sonra kaldırımlara dönük kapıdan şişko bir genç çıktı. Bu şişko genç, boyuna rağmen orantısı bir yapıya; aynı şekilde orantısız bir yüz yapısına sahipti. Bir de buna sağlıksız beslenmenin verdiği cilt hasarları eklenince ortaya görülmek istenmeyen bir görüntü çıkıyordu.

Şişko genç arabanın kapısını kapatırken, zarif bir kadın eli kapıyı durdurdu. Şişko genç arkasını döndüğünde güzeller güzeli kadınla bakıştı. Garip bir atmosfer arabanın çevresini sardı. Şişko genç boğazını temizleyerek geri çekildi ve konuştu.

"Bir isteğiniz mi var? Bayan Nora?"

Beş dakikalık yolda birkaç cümle konuşmuşlardı ve bunlar basit tanışma sorularıydı. Genç kadına doğru bir kez bile bakmamış ve gözünü yoldan ayırmamıştı. Nora'da bunu fark ettiğinden sormak istemişti ancak gencin davranışları yüzünden soruyu sormamıştı.

"Sadece seni buraya getirmekle borcumun ödendiğini düşünmüyorum, şu zarfı alırsan sevinirim." Nora arabanın torpidosundan bir zarf çıkardı ve gence uzattı.

Genç zarfa bakınca içinde ne olduğunu anlamamıştı. "Bu ne?"

"Zarfı al ve aç... Söylemek istemiyorum."

Genç, Nora'dan zarfı aldı ve tarttı. İçinde küçük bir dolgunluk vardı, o anda ne olduğunu anladı ve geri vermek için zarfı uzattı. Ancak Nora çoktan arabanın kapısını kapatmış ve gaza basmıştı.

"İyi günler, Bay Bryan."

Phoenix'in motorları kükredi ve tekerlekler yerde iz bıraktı, egzozdan bir ateşi andıran dumanlar çıktığında Bryan'ın çevresini dumana boğdu. Phoenix hızla ilerledi ve Bryan'ın görüş açısından ayrıldı.

Bryan, Nora gittikten sonra kafasını eğdi ve zarfı açtı. Zarfın kapağını açtığı gibi geri kapattı ve çevresini gözleyip çantasına soktu.

"10,000 Kaplan Lirası! İnanamıyorum! 10,000!"

Bryan korkusundan sevincini yüzünde göstermedi ve yürümeye devam etti. Bu paraya mini-şehir de bir şey yapılamayacak olabilirdi, ancak Wyner Mahallesi gibi bir yerde kral gibi yaşayabilirdi. En azından artık su geçiren bir odada yatmak zorunda kalmayacaktı.

Bryan'ın korkuları kafasından uçtu ve bu kadar parayla ne yapacağını düşünerek yoluna devam etti. Sabahın çok erken saati olduğundan dolayı marketlerin çoğu kapalı olsa da, Bryan'ın markete girmek gibi bir düşüncesi asla olmadı. Çünkü böyle bir yerleşke de, 10,000 Lira cep harçlığına benzerdi. En ucuz şey bile Wyner Mahallesi'nde haftalık giderleri karşılamak için yeterliydi.

Baştan Çıkarma SistemimWhere stories live. Discover now