Bölüm 6: Köpek Gibi Çalışmak

66 6 0
                                    


Herkes sporun sağlığın en büyük dostu olduğunu bilmesine rağmen, neden spor yapmak için motive olamıyordu?

Uzmanlar sıklıkla spor yapmanın sağlık açısından çok önemli olduğunu söylese de çok az kişi bunu bir alışkanlık haline getirebiliyor. Bilindiği üzere insanların spora ihtiyacı vardır. Bunu herkes bildiği halde neden spor yapmak bu kadar zor ve uğraştırıcı geliyor?

İnsanlık tarihine bakıldığında avcı-toplayıcı toplumların gün içerisinde kilometrelerce yol yürüdüğü, koştuğu ve kas gücüne dayalı bir çok aktivite gerçekleştirdiği görülüyordu. Benzer şekilde yerleşik hayata geçen toplumlar da tarım yaparak hareketli yaşantılarını devam ettirdi. Bu nedenle insanların vücudu, düzgün ve sağlıklı çalışmak için hareketli bir yaşama ihtiyaç duyuyor.

Peki, geçmişte insanların bu kadar hareketli olmasının nedeni neydi? Canları istediğinden dolayı mı hareket ediyorlardı? Hayır!

Mecburiyetten!

İnsanlar enerjilerini korumaya yatkındır. Geçmişte insanlar hayatta kalmak için hareket etmek zorunda kalsalar da, yiyecek bulmak kolay olmadığından dolayı, fırsat buldukları her an enerji harcamamayı tercih ediyorlardı.

Bu da insanları spor yapmaya iten iki özelliği gösteriyor; mecburi ya da eğlenceli olması.

Sistemin Bryan'a gösterdiği muamele de ilk özelliği devreye sokuyordu; mecburiyet! Yapmazsa bütün hayatı utanç verici geçecekti ve boktan olan hayatı düzeldiğinde bile devam edecekti.

Sistem onu çalışmaya iten bir silahı kullanmıştı.

Bu yüzden Bryan, her ne kadar spor yapmaktan ölesiye nefret etse de mecbur kaldığından dolayı yapmıştı.

Öyle ki ilk günlerde üç yüz metre koşarken, sonraki hafta bunu beş yüze, ondan sonra yedi yüz elliye çıkarmıştı. Bu basit koşu antrenmanı onu öyle yoruyordu ki eve gittiği anda uyuyor ve gece tekrardan kalkıyordu.

Üç yüz metrelik koşuyu ilk gün bir saatte tamamlamıştı. İkinci gün, ilk günün yorgunluğu yüzünden bir buçuk saat, üçüncü gün elli dakika da bitirmişti. Sonrasında bazen uzamış, bazen kısalmıştı.

Bryan giderek daha iyi olduğunu hissediyordu. Sistem her gün farklı şeyler ile tehdit etse de, kendi iyiliği için koşmayı öğrenmişti. Çoktan iki kilo vermişti!

Zaman hızla geçiyordu. Bryan farkında dahi olmadan kış gelmiş ve okullar sömestr tatiline girmişti. On yedi günlük arada mümkün olduğunca antrenman yapma planı vardı.

Bir sabah Bryan tekrardan koşuya çıkmıştı. Dışarıda yağan beyaz kar tanelerinin eşliğinde, Wyner Mahallesi'nin eski yerinden dışarı gitti.

"Bak gene çıktı. Delirdi herhalde?" dışarıda oynayan çocuklarını izleyen bir teyze Bryan'a bakarak konuştu. Yanında beş kadın daha vardı ve bir çayın etrafında toplanmışlardı.

"Hastalık kafasına vurdu. İntihar etmeye çalıştığını duydum. Onun annesi olmak istemezdim."

"İsmi neydi ya?... Br-Bry-An... Evet. Bryan'dı. Yediği önünde yemediği arkasındaydı. Babasının onun yüzünden öldüğünü duydum."

"Heh! Sanki başaracak. İş işten geçti. Otuza varmadan kalpten gider bu. Önüne geleni yemeseymiş," dedi başka bir kadın alayla.

"Beddua etme kız. Annesi iyi kadındır. Bize birçok yardımı dokundu."

"Hah! Sanki sadece o bize yardım etti. Hem de şurada eğleniyoruz be," diye tekrardan alaya aldı kadın.

Bryan elbette onların ne konuştuğunu tahmin ediyordu. Bu tarz insanlar onun çevresinde doluydu. Kendi yapamadığı için başkalarını eleştiren, yaptığınız her şeyde bir sorun bulan kan emicilerdi. Böyle insanlar tüm motivasyonunuzu yok eder ve sizi bir depresyona süreklerdi.

[Günlük Görev: 3 kilometrelik hafif tempo koşu!]

[Tamamlanma oranı: 357/3,000]

Bryan çoktan on kilo vermiş ve motivasyonunu sağlamıştı. Bu motivasyonu kazanmak için sistemden bir sürü ceza yemiş ve kaç kere ağladığını bilmez hale gelmişti. Çünkü her koştuğunda ciğerleri sızlıyor, her nefes aldığında bayılacakmış gibi hissediyordu. Bacakları vücudunu taşımak istemiyor, çığlıklar atan kalbi bir daha atmak istemiyordu.

Böyle bir şey yüzünden bir saatte koşacağı mesafeyi üç saatte bitiriyordu. Bu yüzden kilo vermenin önemini tekrar ve tekrar anlamıştı.

İnsanların en temel hareketlerini bile yapamıyordu.

Bu bile kilo vermesi için yeterli bir nedendi. Bryan'ın kendine hazırladığı program oldukça sadeydi;

Sabahın köründe kalk ve bir litre suç içerek güne başla.

Hemen ardından esnek kıyafetler ile koşuya git ve tamamlamadan geri dönme.

Sadece bu iki şey bile onu akşama kadar götürüyordu. Çünkü Bryan, tam bırakma zamanına geldiğinde dinleniyor ve ardından devam ediyordu.

Wyner Mahallesi'nden çıkan Bryan, Kalistra Sunağı'na doğru koşusuna devam etti. Bugün sabah sistemin verdiği görev ile ilgili bir kitap satın alması gerekiyordu.

[Alt Görev kilidi açıldı!]

[Alt Görev: Para kazan!]

[Açıklama: Eski çağlardan beri servet, güçten sonra en çok aranan kriter olmuştur. Dış görünüş, zeka, bilgelik, nezaket... hiçbirisi 10,000,000 Kaplan Lirası'nın çekiciliği ile yarışamaz. Kullanıcı her ne kadar bu seviyeye 'şimdilik' ulaşamayacak olsa da ilk adımı atmak, finansal özgürlüğe ulaşmak için yürümek yeterlidir.]

[Tamamlanma oranı: 0/10,000]

Bryan nasıl para kazanacağını bilmiyordu. Sürekli haberlerde gördüğü kripto para borsasına girmek istese de, belirli bir miktar para kazanmak için büyük miktarda sermaye gerekliydi. Ayrıca Bryan, bir borsacı olmak için gerekli zihniyete sahip değildi.

O en ufak bir şeyde bile tedirgin olan, korkak birisiydi. Bir trendi kaçıracak kadar geri zekâlı olabilirdi. Borsa da para kaybetmek, kazanmaktan daha normal bir durumdu. Bryan'ın riske atacak parası yoktu. Bundan dolayı bunu para kaybetmekten korkmadığı zamana bırakmak istiyordu.

O zaman ona para kazanmak için iki yol kalıyordu;

1- İyi yaptığın şeyi başkalarına sat.

2- E-Ticaret ile uğraş.

Bryan ilk yolu anında elemişti. Ne yapacaktı? İnsanlara sağlıksız kilo almanın yolunu mu satacaktı? Ya da nasıl ezik olunur? Aklında yardımcı öğretmen olmak gibi bir fikir bulundursa da bunu da anında yok etmişti. Ağır ağır nefesler alan, düzgün kıyafeti bulunmayan, şişko ve çirkin birisinden ders almak isteyen var mıydı? Varsa onlar mazoşistti! Motivasyon kaybı için ellerinden geleni başarmakta üstlerine yoktu!

Geriye de ikinci seçenek; geliştirebileceği bir beceri kalıyordu.

Seçilmişlerin ortaya çıkması ile e-ticaret daha çok tercih edilmeye başlamıştı. Öyle ki bazı siteler bir anda dipten yükselerek tepede yerini almış, büyük ticaret şirketleri batmıştı.

Tabii e-ticaretin bu kadar popüler olması demek, ondan beslenen akbabalarında çok olması demekti. Sahte ve niteliksiz eğitimler son derece yaygındı. Böyle zamanlarda insanların açgözlülüğünden ve arzularından beslenen kişiler son derece fazlaydı. Bu yüzden Bryan hiçbir kurs almayacak ve kendisi bir şekilde temelleri kapacaktı.

Bunun ilk adımı ise sunağın yanındaki kitapçıdan alacağı Ticaretin Temelleri'ydi. Basit şeylerden bahsediyor ve onun için güzel bir temel hazırlıyordu. Ekonomi ve ticaretle hiç ilgilenmemiş Bryan için oldukça işe yarar bir şeydi.

Bryan bir saatlik uzun bir koşunun ardından ağır nefesler vererek bir kitapçının önünde durdu.

Kitapçının yanı oldukça kalabalıktı. Sunağı ziyaret eden zengin turistler, burayı ziyarete gelen yerli halkın arasında hiç sırıtmıyordu. Hemen yirmi metre ötedeki büyük sunak dikkatleri çekiyor ve kitapçıya olan ilgiyi azaltıyordu.

"Huff... Huff... Huff... Kalis...Kalistra Kitapevi!" Bryan derin bir nefes aldıktan sonra tedirginlikle içeri girdi.

Baştan Çıkarma SistemimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora