Ölü Melek

1K 145 164
                                    

Buraya güzel bir şarkı bırakıyorum 💫(;

Sıcak. Çok sıcak diye haykırdı zihnim. Bu bir kabusmuydu? Hayır kabus değildi gerçekten ibaretti. Şu an yaşadığım acı tarif edilemezdi. Gözlerim kapalı yerde öylece hareketsizce yatıyordum. Nefes almak için çırpındım. Oysaki çok zordu gözlerimi açıp nefes alabilmek.

Ayak uçlarımdan tüm bedenime doğru yayılan acı Beni güçsüz kıldı. O kadar sıcak ki ne yapacağımı kestiremiyorum. Bedenim acı içinde kıvranırken ben öylece yerde yatıyorum. Peki bunu nasıl yapabiliyorum? Ateşi nasıl dizginleyebiliyorum? Çünkü sen insan değilsin diye fısıldıyor zihnim. Sen başka bir şeysin. Her an patlayacak etrafı alevler içinde bırakacak birisin. Alevler benle birlikte her yeri sardı. Artık kaçışım yok. Çünkü alevlere teslim oldum. Ateş o kadar da canımı acıtmıyor. Belki de yaşadığım bir başlangıç. Bazen her ne olacaksa insanın zihninde bitiyormuş. Ama bu böyle bir şey değil. Ben kontrolsüzüm. Yapamayacağım. Bedenim bu savaşı kaybedecek. Herkes beni unutacak. Çünkü ateş kız artık ölmüş olacak.

***

"Eftelya!" Olduğum yerde sıçradım. Şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Ben neredeydim? Uyuşmuş bedenim sanki bir karabasandaydı. Zorlukla doğrulmaya çalıştım.

"Eftelya!" Ses adeta bir çığlık gibi her yeri sardı.  Acıyla ellerimi kulaklarıma bastırdım. Kendi evimde salonda boylu boyunca yatıyordum. Etrafımda bitmiş kraker paletleri, pet bardaklar ,doğum günü süsleri ve açılmış paketler vardı. Anı keskin bir şekilde zihnime yayıldı.

"Ah hayır." Dedim boğuk bir sesle. Burası Ecenin doğum gününde ki yaşanan hatıralardı. Herkes gitmiş polisler de evi incelemeye koyulmuştu. O gün olanları hiçbir zaman unutmayacaktım. Duvara dökülmüş vişne suyunu asla unutmamıştım. Gözlerim duvarı aradı. Olduğum yerden kalktım. Duvara dökülmüş vişne suyunu görünce irkildim. Parmaklarımı duvara sürttüm. Vişne suyu hala tazeydi. Sanki yeni dökülmüş gibi.

"Kimse var mı?" Bir adım attım. Ve bir adım daha. Buraya nasıl geldim bilmiyorum? Buraya nasıl gelebilmiştim. Bu anıyı zihnimin en karanlık köşesine atmıştım. Hayır diye fısıldadım kendi kendime. Bütün bunların hepsi oldukça tuhaftı.

"Eftelya!" Çığlık atarak ellerimi başıma koydum. Ses zihnimden geliyordu. Bütün bunlar sadece benliğimde olup bitiyor. Gerçek değil diye fısıldadım. Gerçek değil. Kapı gıcırtısıyla olduğum yerde sıçradım. Tüm ışıklar söndü. Her yer karanlığa boğuldu. Pencere gürültü ile açıldı. Dışarıda yağan yağmur tüm odaya savrulurken acıyla haykırdım. Ece kaybolduğu geçe yağmur olağan hızıyla devam etmişti. O günki şiddetli yağmuru  hiçbir zaman unutmayacaktım. Dizlerimin üstüne düştüm. "Hayır!" Yeterince güçlü değildim. Bütün bunları kaldıramazdım. Zihnin bana oyun mu oynuyordu?

"Eftelya?" Ece'nin sesi çaresizce zihnimde yankılandı.

"Ne olur bana bunu yapmayın." Dudağımı ısırdım. Işıklar açıldı. Saçlarım yüzümü kapatıyordu. Gözlerimi yummuştum. Ece'nin çığlıkları her yeri sardı. Gözlerimi açıp hızla ayağa kalktım. Çığlıklar odasından geliyordu. Oraya hemen gitmeliydim. Ayaklarım merdivenlere doğru koşmaya başladı. Yukarı çıkıp odasına doğru koştum. Kapı koluna asıldım. Kapı açılmıyordu. Çığlıklar hız kesmeden devam etmeye başladı. "Ece!"
Terler başımdan aşağı akarken korkuyla soludum. Çaresizlik her yanımı sarmıştı. Tüm bedenim titriyordu.

" Geliyorum işte. Ne olursun bağırma." Kapıya tekmeler savurdum. Tam kapıya bir tekme daha soracakken kapı kendi kendine yavaşça açıldı. Kapı aralıktı. Kapıyı itip içeri girdim. İçeride kimse yoktu. Ürkütücü bir sessizlik sarmıştı her yeri. Bir kahkaha sesiyle irkildim. Arkama döndüğümde eceyi gördüm. Gözleri soğuk bakıyordu. Tekrar gülmeye başladı.

ALEV VE BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin