18 (Final)🥀

2.1K 158 93
                                    

Jimin beyaz çarşafların içinde gözlerini açtı. Aydınlık gökyüzüne bakıp komidindeki telefonundan saate baktı. Birkaç saat önce yaşananlar aklına gelmeye başlayınca gözleri açıldı. Jungkook ile bunların yaşanmasına hala inanamıyordu. İlk defa içten gülümsedi. Sevdiğine uzun uzun bakmak istiyordu. Aslında onunla yapmak istediği çok şey vardı.

Mutluluk içinde yan tarafına döndü ancak kimseyi göremedi. Ve birden endişe duygusu tüm bedenini kapladı. Jungkook yoktu, belki de annesi tekrardan gelmişti, ayırmıştı onları. Endişeyle koşup odanın kapısını açtı.

Mutfağa, salona, evin her yerine baktı. Ancak kimse yoktu.

Yere çöküp saçlarını çekiştirmeye başladı.
Jungkook yoktu. Annesi gelmiş olmalıydı. Ya da Jungkook bu sefer kendi isteğiyle bırakmış olmalıydı onu. Tek bildiği Jungkook'un gitmiş olduğuydu.

"Yok, yok, yok!"

Jimin yerde bağırırken kapının kilit sesi duyuldu.

Jungkook şaşkınlık içerisinde yerde kendinden geçmiş bedene bakıyorlardı. Elindeki poşetleri aniden yere bıraktı.

Jungkook kendine gelir gelmez sevdiği adamın yanına koşup onu kolları arasına aldı.
Saçlarını çekiştiren ellerini nazikçe kendi elleri arasına aldı. Jimin tırnaklarını Jungkook'un ellerine geçirdi, ancak canı acıyan oğlan bir şey demedi.

"Şş,sakin ol. Buradayım."

Jimin sonunda ellerini gevşettiğinde sevdiği oğlanın kanayan tırnak izlerine bakıp ağlamaya başladı.

"Çok özür dilerim ben-"

Jungkook dudaklarını pembeliklere buluşturarak sözünü kesti.

"Eskisi gibi olmayacak Jimin. Marketteydim. Seni asla bırakmam. Kimsenin de böyle bir şey yapmasına izin vermem."

Jungkook sevgilisini yatağına taşıdı.

"Biraz dinlen, kahvaltı hazır olunca haber veririm."

Jimin'in dudaklarına bir öpücük bırakıp odadan  çıktı.

Jiminin yanına gitmeden önce kapıyı çaldı. Bekledi ancak bir cevap gelmedi.
Kapıyı açtığında yatakta küçülen bir beden gördü. Sakince yanına gelip yanına uzandı.
Ağlamaktan sarsılan omuzlara başını yasladı.

"Geçecek. Zamanla yaralarını kapatacağım."

-

Kahvaltı masasında bir sessizlik hakimdi. Jimin yemeğine, Jungkook ise Jimin'e bakıyordu.

"Jimin, tabağına biraz domates al."

Jungkook sevgilisinin tabağına domates boca ettikten sonra beklentiyle gülümsedi. Jimin teşekkür etti.

Bu böyle biraz daha devam ettikten sonra Jimin artık dayanamayarak ayağa kalktı.

"Ben doydum. Çok güzel hazırlamışsın."

Jimin yavaşça odasına gidip kapıyı kapattı.

Jungkook hüzünle arkasından bakıp bakışlarını yere indirdi. Başını masaya yaslayıp saçlarını karıştırmaya başladı. O sırada masanın üstündeki telefon çalmaya başladı. Jimin'in telefonuydu.

"Yoongi Hyung?"

"Jungkook? Siz...Beraber misiniz?"

"Evet. Her şey çok ani gelişti, sana haber veremedik. Özür dilerim."

"Yok, önemli değil de senin sesin neden böyle?"

Jungkook bir süre konuşmadı.

"Hyung...Aramız biraz kötü. Sabah o uyurken markete gittim. Geldiğimde dağılmıştı, yerdeydi. Hemen yanına koştum."

Brother | JikookWhere stories live. Discover now