final❥

18.5K 1.3K 563
                                    

Seveceksin,
Atakan'ın Helen'i sevdiği gibi... -Nubelindas

Aynadan çıplak karnıma baktım. Elimi karnıma koyup içeri doğru bastırdım. Kilomu almıştım son zamanlar? Sıkıntılı bir nefes verip ne kadar fazlalık olduğunu ölçmeye çalıştım. Merdivenlerdeki adım seslerini duymamla sıyırdığım tuniğimi geri indirdim. Kısa sürede odanın kapısı açılırken Atakan'ın güzel sesi doludurdu odayı. "Güzelim, hazırsan eğer çıkalım mı?"

Başımı onaylar anlamda salladım. Yüzüme bir süre kaşlarını çatarak baktı. İki adımda yanıma gelip elimi tuttu ve yatağa oturdu. Beni de dizlerinin üzerine oturtup elini çeneme koydu ve yüzlerimizi hizaladı. "Nolmuş benim güzelime?" Omuz silktim. Son günlerde çok tuhaftım. Atakan'la birlikte çok mutluydum ama tek başıma kalınca içime hep bir hüzün oturuyordu.

"Bilmiyorum. Sen yokken hep huzursuz hissediyorum kendimi. Galiba buraya alışamadım ve bizimkileri çok özlüyorum." Evliliğimizin yedinci ayındaydık ve iki ay önce Samsun'a taşınmıştık. Aslında sadece gezme amaçlı gelmiştik ama iş nerelere gelmişti? Ben de üniversiteyi bir süreliğine dondurmuştum ama kesinlikle en kısa sürede devam edecektim.

"Yavrum, bak burayı sevmediysen taşınabiliriz hemen." Ellerimi kaldırıp hızlıca salladım. Sürekli beni düşünüyordu, bu iyi bir şeydi ama bazen fazla tedirgin ediyordu, bazen de kendimi küçük bir bebek gibi hissettiriyordu. "Hayır, burası çok güzel ama bilmiyorum ben tuhafım." Sonra elimi karnıma koyup alt dudağımı sarkıttım. "Hem bak kilo da aldım, son günlerde sürekli huzursuzum seni de huzursuz ediyorum. Atakan, benden sıkılır mısın?"

Karnımdaki elimin üzerine elini koydu, diğer kolunu belime iyice doladı. Karnıma hiç bakma gereği bile duymadan sırıtarak yüzüme yaklaştı. Sanki sır veriyormuş gibi fısıldadı. "Hamile misin yoksa?" Göz devirdim. Yedi aydır almış başını gidiyordu bu hamilelik mevzusu. "Hayır Atakan, değilim Atakan." Gözlerini kısıp kötü kötü bana baktı. "Hem sen sıkılmak mı dedin az önce?" Gözlerim ışık hızında dolarken başımı salladım. Bu sefer göz deviren taraf o oldu. "Şimdi sana ne desem inanmayacaksın değil mi? O yüzden gel bakalım." Avcunu başıma koydu ve göğsüne doğru çekti. Başım kalbinin altına yerleşirken kulağımın altında hızlı ve düzenli kalp atışlarını duydum ve yaşlı gözlerle gülümsedim. "Şimdi herhangi bir şey söyle." Düşündüm. Aklıma hiçbir şey gelmeyince dudaklarımdan sadece ismi çıktı. "Atakan." Kalbinin kısa bir an teklediğini sonra daha hızlı atmaya başladığını duydum.

Burnumu göğsüne sürtüp kokusunu içime çektim. Allah'ım, hangi sevabımın karşılığıydı bu adam? Elini tekrar yüzüme koyup göğsünden kaldırdı. Ben gayet mutluydum ama orda.

"Sadece ismimi söyleyince bile kalbimin altını üstüne getiren kadın. Sence benim senden sıkılmam mümkün mü?"

Sözleri kalbime dokunuyordu. Sadece kalbime değil, her hücreme dokunuyordu. Ağlamam şiddetlenirken kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. "Hayda, kızım sevin diye söylüyorum sen ağlıyorsun. Hem kilo falan almamışsın sen. Hâlâ kuş gibisin."

"Seni o kadar seviyorum ki, bazen öyle şeyler yapıyorsun, kendimi çok yetersiz hissediyorum. Öyle çok sevdiğini söylemiyorsun ama iliklerime kadar hissediyorum ama ben bunu yapamıyorum. Hâlâ utanıyorum bazı şeylerde, söyleyemiyorum, hissettiremiyorum, bir şeyler yapmak istiyorum. Mutlu olduğum kadar seni de mutlu etmek istiyorum ama yapamıyorum."

Sözümü hiç kesmemişti bu sürede. Beni dinlemeyi sevdiğini biliyordum. Bazen bakışlarını yakalıyordum ve o an sadece kendini beni dinlemeye adamış, dudaklarımdan çıkacak iki çift söze muhtaçmış gibi bakıyordu.

Kahve | TextingWhere stories live. Discover now