37.Bölüm❥

15.4K 1.3K 519
                                    

Bitti o şiir, başka mısra gerekmez... -Cahit Zarifoğlu

"Eee daha daha nasılsınız?" İki yüz altmış beş bin dokuz yüz seksen yedinci göz devirme işlemi tamamlandı.

Bu soruyu yedinci soruşları falandı galiba. Hayır, daha kelimesini ekleyince durumumuz değişiyor da ben mi bilmiyorum?

Çakma kaynana burnunu kıvararak göz ucuyla bana baktı. "Kızımız artık kahve mi yapsa? Niyetimiz belli sonuçta." Hanım teyze senin niyetinin içine kuşlar tooletini yapsın e mi?

Dişlerimi sıkmaktan kırılacaklardı sanırım. Sinirle ayağa kalkıp mutfağa geçerken Aslı peşimden gelip, "Helen evlenmeyeceksin değil mi?" Diye sessizce çığlık attı.

Evet, cidden sessizce attı.

İki yüz altmış beş bin dokuz yüz seksen sekizinci göz devirme işlemi tamamlandı.

"Tabii ki de hayır, isteyecekleri zaman hayır diyeceğim. Kaos çıkıyorsa da çıksın artık." Kahveleri yaptıktan sonra boş boş fincanlara baktım. Ben mi götürecektim bunları? Yorgunlukla nefesimi bırakıp aynı anda omuzlarım yer çekimine dayanamayıp çöktü.

Küçük bir an bunların onunla olduğunu düşündüm. İmkansız mı olmuştu artık?

İnsan sevince bu kadar çabuk vazgeçebiliyor muydu?

Soğumuş muydu benden artık?

Kısa bir an sıcacık bakan siyah gözlerinin buz gibi baktığını düşündüm. Bedenimden ufak bir titreme geçti.

"Kızım." Anneme bakıp yutkundum. Yanıma gelip kollarını bana sardı. "İstemediğini biliyorum, birtanem. Korkma bu isteme gerçekleşmeyecek." Başımı salladım. Gerçekleşmeyecekti.

Her zaman mantıklı düşünen bir kadın olmuştu. Bu yüzden anneme hayrandım.

"Zaten ben hayır diyeceğim."

"Olmaz, madem hayır demediğin halde getirdi ailesini. Acısını çeksin biraz." Lavabonun altındaki dolaba eğilip bulaşık deterjanını aldı. Ne?

Bulaşık deterjanı derken?

En köşedeki fincana biraz döktü sarı sıvıdan. "Anne napıyorsun? Bırak, Allah'ından bulsun."

Kahveye bakıp memnunca sırıttı. "Acaba biraz da ozon mu koysak kız, içi beyazlasın." Dehşetle gözlerimi belerttim. Çatlak karı!

"Korkma korkma, birşey olmaz." Az önce ben bu kadına mantıklı düşünüyor mu dedim? Kesinlikle geri alıyorum.

"Bunu Caner'e veriyorsun. Geri kalanı kafana göre dağıt. Hadi bakalım." İşaret parmağıyla fincanı gösterip tepsiyi alıp elime tutuşturdu.

Bismillah. Bindik bi alamete gidiyoruz kıyamete.

Titreyen ellerimle kahveleri tutup karşılarına oturdum. Kahveden bir yudum alıp yüzünü buruşturdu, acı olmalıydı.

Iyy!

Aslı yanımda hareketlenip, "Damat kahveyi bitirmezse, kız istenmiyormuş." seslice konuştu. Caner çapkınca gülüp kahveyi tek dikişte bitirdi.

Bismillah! Tekbir! Allahuekber!

"E sebebi ziyaretimiz belli..." Anneme baktım. O da ne yapacağını düşünüyordu. Rumeysa arkasındaki sandalyeyi yıkmak ister gibi ayağa kalktı. Adamın sözü de yarım kalmıştı. "Kahveleri toparlayım." Adam başını sallayıp dedeme tekrar döndü.

Elini Aslı'nın bitmeyen kahvesine götürdü. "Yok ben içiyorum daha." Yeşil gözlerini belertip Aslı'ya baktı. Ne geçiyordu bunun aklından? "Yaa bir an hiç içesim gelmedi, al sen bunu Rüm."

Flash TV oyunculuğu, nerde görsem tanırım!

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle..." Bu sefer cümlesini bölen çığlık sesiydi. Çakma kaynanacığım üzgünüm.

Bu hikayede yanan sen oldun.

Rumeysa bile bile tepsiyi üzerine fırlatmıştı, kadının. Anasını yaktık, oğlunu zehirliyoruz, Allah'ım bu gece affet bizi!

Annem gülmemek için üstün bir çaba sarf ederken telaşla(!) ayağa kalktı.

"Ah, Helen'in beceriksizliğinden mi kaptın kızım sen. Buyurun Güldane hanım, yıkayalım. Siz de bizi bekleyin lütfen. Çocuklarımızın istemesinde burda olalım."

Ana kız sen nasıl bir kralsın!

Onlar girerken gözlerim Caner'e döndü. Geber artık! Az daha birşey olmazsa 'kötüye birşey olmaz.' sözüne inanacağım.

Kızarmış yüzü, ve alnından dökülen terleri elindeki peçeteyle siliyordu. Hüsamettin bey oğluna bakıp, "İyi misin oğlum?" telaşla koluna dokundu. "İyiyim iyiyim, midem kaynıyor gibi oluyor sadece."

DETERJAN İÇMİŞ GİBİ Mİ CANO?

Annem gil tekrar dönerken Caner'in elleri boğazına sarıldı. Şükür!

Bu söz yalanmış arkadaşlar, kötüye birşey olurmuş!

"Oğlum." O nasıl çığlık çakma kaynana, kulaklarım iflas bayraklarını çekti. Bu kadın çok mu yaygaracı? Yani altı üstü oğluna deterjanlı kahve içirdik.

NE VAR BUNDA ÇAKMA KAYNANA?

Ellerini dizlerine vurarak çığırmaya başladı. "Gittiii gittiii gül gibi oğlum gittiiiii, gittiii gül gibi oğlum gittiiiii..."

Gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim gülmemeliyim... Ağzımdan kaçırdığım kıkırtıyla herkes şaşkınca bana döndü. Aptal!

"Sen yaptın." Kızarmış suratıyla ayağa kalkarken, işaret parmağını bana doğrulttu. Ne sanıyordu bu kendini, ayanamayıp ben de kalktım. "Ben yaptım, evet. Sana dedim ki, istemiyorum. Hayatımdan defol git, dedim. Naptın? Aileni alıp istemeye geldin. Adi pisliğin tekisin." Ceketinin kenarından tutarak kapıya sürükledim. Zaten gücü falan yoktu, zehirlemiştik sonuçta adamı, bir zahmet olmasın!

Dışarı attım. "Şimdi daha açık söylüyorum. Defol git."

Girişteki çiçeği elime alıp arkasından fırlattım. Çikolatayı da alıp kaldırmışken fırlatamadan Aslı elimden aldı. "Çikolata lan o, boşver yeriz bunu."

İki yüz altmış beş bin dokuz yüz seksen dokuzuncu göz devirme işlemi tamamlandı.

Annesi ve babası da sinirle çıkarken kapıyı çarparak kapattım. Arkamda kalan dedeme dönüp ellerimi kaldırdım. "Dedeciğim, rica ediyorum, benim iyiliğini böyel düşünüyorsanız düşünmeyin, ben yirmi yaşında, aklı başında birisiyim. Neyin iyi olup olmadığını ayırt edebilirim." Dedemden gözlerimi çekip babama baktım.

O günden sonra doğru düzgün konuşmamıştık bile. Gözlerimi çekip kendimi odama attım.

Şükür!

Yanda duran elefonumu alıp yüzüncü kez attığı mesajları okumak için girdiğim sayfada, profil resminin gözükmesiyle yutkundum.

Engeli kaldırmıştı.

Çevrimiçi yazısı yazıyor'a dönünce heyecanla yerimde dikleşip beklemeye başladım. Bir kaç kez yazıp sildi. En son uygulamadan çıkınca umutsuzca yatağıma yattım.

Ellerimi başımın altında birleştirirken cenin pozisyonunu aldım.

"Özür dilerim."

Ekledim.

"Siyah gözlerine, gökyüzünü sığdıran adam."

Umarım ayrılık bölümlerinden sıkılmamışsınızdır. Çok az kaldı ama acaba çok mu uzattım demekten alıkoyamıyorum kendimi.

Huh, kaç gün anamı ağlattı bu bölüm. Gerçekten en uzun ve en zorlandığım bölüm oldu.

Neyse gidiyorum, gittim. Allah'a emanet olun. 🌚

#Aksa'daBaskınVar

Kahve | TextingWhere stories live. Discover now