21.Bölüm❥

19.2K 1.6K 830
                                    

Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsün. -Esaretin Bedeli

Edebiyat Günü ve Yarışma

Özlem Hoca Edebiyat Günü ve Yarışma grubunu oluşturdu

Özlem Hoca 11 kişiyi ekledi: Atakan, Ali, Oğuz, Mete, Kerem, Murat, Ecrin, Aslı, Özge, Umay, Helen

Özlem Hoca: Eksik var mı, Helencim?

Helen: Yok hayır, hocam.

Özlem Hoca: Tamam. Evet biliyorsunuz ki programa az bir zaman kaldı. Yarından itibaren çalışmalara başlayacağız. Sadece okul için değil, isteyen herkes gelebilecek. Bu yüzden kalabalık olacak. Zaten koca koca adamlarsınız yapamayacağınız birşey yok.

Özlem Hocam: Ali tiyatro sunumları sende mi?

Ali: Ben Atakan'a verdim.

Helen: Bende hocam. Üzerinde bir kaç değişiklik yapacağım.

Özlem Hoca: Tamam, Helen sen okula erken gel.

Özlem Hoca: Atakan, sende erken gel. Program sunumları, şarkılar hep sendeydi.

Atakan: Tamam hocam :)

Ali: Ulan...

Özlem Hoca: Tiyatro da oynayacak kişiler, siz ilk derslere girebilirsiniz. Sizi sonra alacağım.

Mete: Olur mu hocam öyle şey, bizde erkenden gelip yardım edelim.

Özlem Hoca: Metecim sırf dersten kaçmak için böyle dediğini biliyorum. Kaytarma!

Özlem Hoca: Şimdilik bu kadar, dağılabilirsiniz.

Uygulamadan çıkacağım zaman özelden gelen mesajla duraksadım.

Atakan Yiğit: Helen?

Helen: Atakan?

Atakan Yiğit: Ben şey diyecektim.

Atakan Yiğit: Özlem Hoca yarın sabah erken gelin dedi ya, istersen seni ben alabilirim.

Helen: Ne?

Atakan Yiğit: Yanlış anlama sadece sabahın köründe tek başına gitme diye.

Atakan Yiğit: Hem kardeşimi de okula bırakacağım. Tek olmayacağız.

Helen: Kardeşin?

Atakan Yiğit: Alya.

Helen: Pekâlâ, o zaman sabah görüşürüz.

Atakan Yiğit: Görüşürüz.

Başımı kağıtlardan kaldırıp yerimde genleştim. Aralıksız iki saattir sunum üzerinde çalışıyordum.

Telefonumu elime alıp saate baktım. İçimdeki dürtüye engel olamayıp Instagrama girip arama bölümüne Atakan Yiğit Sarmal yazıp önerilere baktım.

En baştaki isme tıklayıp sayfayı aşağı kaydırdım.

Gizli değildi!

En son paylaşılan fotoğrafa girdim. Üçü yan yana, Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe formaları giymişlerdi. Açıklama kısmında 'Derbi kardeşliği' yazıyordu. Ve yaklaşık bir saat önce paylaşılmıştı.

Adamlar maç keyfi yapsın, sen burda çalış Helen!

Diğer fotoğrafa girdim. Bir kızla uzaktan resimleri vardı. Kaşlarım çatıldı. Fotoğrafı biraz daha inceleyince -sadece kızı- birbirlerine ne kadar benzediklerini farkettim. Ablası olmalıydı.

"Napıyorsun burda?" Aslı'nın sesiyle sıçrayıp telefonu kapattım. "Tiyatro sunumlarını hazırladım. Yatıyorum şimdi. Hadi Allah rahatlık versin."

Yanağına öpücük kondurup hızlıca odama geçtim.

Kapıyı aralayıp içeri girerken tokamı çözüp parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. Sırtımdan süzülen turuncu saçlarıma gülümseyerek baktım. Herkes kızıl saç derdi ama benim saçlarım turuncuydu.

Saçlarıma bakmayı bırakıp yatağa girdim. Her gece uyumadan önce yaptığım duayı yapıp gözlerimi kapattım. 

Atakan Yiğit: Geldim.

Görüldü

"Aslı, çıkıyorum ben." Küçük bir onay mırıltısı çıkarıp uyumaya devam etti. Onu boşverip ayakkabılarımı raftan alıp bağcıklarını çözüp giydim. Daha fazla beklemesinler diye bağlamadan hızlıca dışarı çıktım.

Arka kapıyı açıp oturdum. "Hayırlı sabahlar." Yanımda oturan lacivert eşarplı kıza döndüm, bembeyaz teni, mavi gözleri vardı. Kaşları, kirpikleri sapsarıydı.

Ve gerçekten güzel bir kızdı.

Atakan'la aynadan kısa bir süre göz göze geldik. Hemen önüne dönüp arabayı çalıştırdı.

"Merhaba, Alya ben." Sıcacık bakan mavi gözlere içten bir gülümseme gönderdim.

"Helen, ben de." Küçük gözleri yüzümün her yerini turladı.

"Abimin dediği..." Anında basılan frenle öne doğru savrulduk. Şaşkın gözlerim Atakan'ı buldu.

"Önümüze kedi çıktı da çarpmamak için." Sinirli gözleri kısa bir an aynadan kardeşini buldu.

Ben daha ne olduğunu anlamadan Atakan yola devam edip Alya konuyu değiştirdi. "Ee sen kaç yaşındasın?" Tedirgin olmuştu. "Yirmi."

"Yaa yaşıtız o zaman." Gülümsedim. Biraz sonra bir üniversitenin önünde durduk. "Ben gidiyorum. Daha sonra tekrar görüşelim mutlaka." Kafamı salladım.

"Dikkatli ol güzelim. Çıkışta arkadaşlarınla işin yoksa gelirim." Yumuşak sesine hayranlıkla bakarken keşke benim de bir abim olsaydı, demeden edemedim içten içe.

(Benim var, kudur Helen karısı!)

"Tamam abiciğim." Arabadan inip uzaklaştı. Bizim okula en fazla 10 dakika vardı.

Çıt çıkmayan bir yolculuktan sonra okula geldik. Arabadan inip yanımda durdu.

"Ben teşekkür ederim." Sanki sesimi duymamış gibi hemen sonra konuştu.

"Bağcıklarını bağla düşersin." Elimde bi' tane dosya vardı. Eğilmeye üşendiğimden omuz silktim. "İçeri girince bağlarım."

"Dur!" Nefesini verip yavaş adımlarla önüme geçti.

Durup benim aksime sakince eğildi. Elektrik çarpmışa dönen bedenim kasılırken gözlerimi refleksle aşağıya indirip baktım. Bembeyaz olmuş elleriyle bağcıklarımı bağlıyordu.

Benim bağcıklarımı!

İki gün önce ayakkabımı yıkayan Aslı'ya sevgiler.

Hepsini aynı boyut kurdele yapıp ayağa kalktı. Doğru düzgün önüne bakmadan arkasını dönüp fakülteye hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Sadece arkasından boş boş baktım.

O kadar dalmışım ki, durup bana seslendiğini bir, iki dakika içinde idrak edebilmiştim.

"Gelmiyor musun?"

Kendime gelip avuçlarımı üzerime sildim. Koşar adım yanına gidip fakülteye girdim.

NEDEN BÖLÜM ATIYORUM? NİYE MOR KALPLİ BÖLÜM AT MESAJI GÖNDERİYORSUNUZ, DAYANAMIYORUM. (O kişi kendini biliyor 😒❤️)

Neyse acil bölüm yazmam lazım.

Hayırlı geceler sahurcular ✌🏻

Kahve | TextingWhere stories live. Discover now