sana gelicem beklemelerin bu acılı durağından. bu giz, bu karanlık biticek.

En başından başla
                                    

Doğum günümdü. Sonunda reşit olmuştum ama kendime verdiğim sözün aksine bunu Jimin'le kutlayamayacaktım. Çünkü ortalarda yoktu. Çünkü ne ondan haber alabilmiş ne de babasına ulaşmıştım. Galiba bu defa gerçekten buraya kadardı.

Parti havamda olmadığım halde çocukların heyecanla bir şeyler planlamasına ses etmemiştim. Artık hep böyleydi. Birileri benimle ilgili kararlar alıyordu ben de o kararlara ayak uyduruyordum, o kadar. Sorgulamıyordum, itiraz etmiyordum, öneri sunmuyordum. Yapmam isteniyordu ve yapıyordum. İçimdeki kişi için de aynısı geçerliydi. Bana bir şeyler söylüyordu ben de, bu ben değilim diye düşünmek yerine dediklerini yapıyordum. İçimdeki sesin elinde bir balon gibiydim. Oradan oraya sürükleniyordum, durdurmak elimde değildi. Durdurmak için hiçbir şey yapamıyordum.

Bu yüzden, karşımdaki çocuk sigarasını bitirip izmaritini parkın ortasına bir yere attıktan sonra iznimi almadan beni öpmeye başladığında sesimi çıkarmadım. Hem sigaramı bitirmemiş oluşum hem de iznimi almayışı sinirlerimi bozmuştu ama buraya bunun için geldiğimi, işi uzatmanın bir anlamı olmadığını biliyordum. Bir süre bekledim, karşılık verdiğim an belimi bile sarmadan kalçalarımı ellemesi sinirlerimi biraz daha bozdu. Dili de elleri de becerikli olduğu halde bilmediğim başka şeyleri aramaya devam ettim, bulamadım. Dokunuşları içimde tiksintiden başka bir şey uyandırmıyordu. Kanım hızlanmıyordu. Kendimi alevlerle dolu bir havuzun içine atılmışım gibi sıcak hissetmiyordum. Elimi göğsüne çıkardığımda kalbi avucumda kanadı kırık bir kuş gibi çırpınmıyordu. Gövdesi arzuyla kalkıp inmiyordu. Bu an hiç bitmesin diye içimde kimse, dizlerinin üzerine çöküp dua etmiyordu.

Tüm bunları neden aradığımı bilmiyordum. Güzel bir öpüşmenin midemi neden bulandırdığını bilmiyordum. Kafa yormak için çok yorgundum. Ezberlediğim bir sokakta koşturup durmamla aynı şeydi bu. Sokağın sonunu biliyordum. Sormadığım halde orada bulacağım cevabı biliyordum. Kendime yalan söylüyordum sadece, bilmiyormuş gibi davranıyordum.

İçime biriken bu çirkin hisleri daha fazla görmezden gelemeyip çocuğu kendimden uzaklaştırdığımda bunu hiç beklemiyormuş gibi şaşkınca yüzüme baktı. Anlaşılan durumdan tiksindiğimi belli etmemiştim. Artık garip bir maske vardı bedenimin her yerinde. Ne kadar berbat bir durumda olursam olayım herkesi iyi olduğuma inandıracak kadar sahici bir maske. Çocuklar da iyi olduğumu sanıyordu. Bu çocuk da öpüşmekten keyif almadığımı anlamamıştı.

"Ne oldu?" diye sordu, başkasının tatlı bulacağı bir ilgiyle üzerime eğilip kulaklarımın altına kadar uzamış saçlarımı okşamıştı. Benim midem bulandı. Ondan uzaklaşmak için hala söndürmediğim sigaramdan bir nefes çekme bahanesine sığındım ve "Bir şey olduğu yok." diye yalan söyledim. "Başımı döndürdün."

Esmerdi, masum sayılabilecek bir yüzü vardı ama yüzünün aksine hareketleri daha iddialı, aurası daha güçlüydü. Benden en fazla üç yaş büyükmüş gibi görünüyordu. Öpüşmek konusunda oldukça becerikliydi. Bu kadar yorgun olmasam belki adını ezberlerdim ama bitmiş haldeydim.

Sırıttı. Üzerime eğilip beni yeniden öpmeye çalıştığında sigaramı ağzıma dayayıp buna engel oldum, o da kaşlarını çatarak geri çekildi. Bozulmasın diye uydurma bir ilgiyle öpüşünü övmeye başladım. Biraz önceki hareketimle gerilen omuzları yavaş yavaş gevşerken elini bankın sırtına dayadı ve beni kendine yasladı. Gövdesine başımı koyup bir an önce çekip gideyim diye hızlıca sigaramı içtiğim sırada yerimde dikilmemi, bu esmerin üç dört katı kadar gerilmemi, biraz önce içimde uyanmadığını söylediğim tüm duyguların ilmek ilmek boğazıma dizilmesini sağlayan bir şey gerçekleşti. Deli gibi titremeye başlayan parmaklarımın arasındaki henüz bitmemiş sigaramın yeri boylamasına neden olan bir şey.

Anılardan Anılara İnce Çizikler °JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin