<29>

1.1K 133 302
                                    

Heryerim çok ağrıyor olsada bu kitap kaldığı yerden devam edecek ᕕ(ಥʖ̯ಥ)ᕗ

"Ya-yani sadece sana temas etmem ye-yeterli?"

Kalbim deli gibi yerinde durmaksızın atıyordu. Yaptığım bilinçsiz bir fiil yüzünden şuan Bill ve benim başım dert denebilecek bir duruma girmişti. Tabi Bill'in bu durumdan  daha fazla etkilendiği bir gerçekti.

"Kısmen doğru. Beni sadece bir süre öpmen işimi hallatmem için yeterli"

Yanaklarım kızarırken sol elimle kolumu ovuyordum. Bakışlarımı ona çıkaramıyor yerde tutuyordum. En saçmasından en mantıklısına kadar binlerce düşünce kafamı çorba etmişti. Sıkkın sesim ile ayaklarımı incelerken konuştum.

" Bill, bunun başka alternatif bir yolu yok mu?"

Boğazından gelen kıkırtı benzeri ses kulağıma dolarken bakışlarımı istemesem de gergince ona çıkardım.

Yüzündeki zoraki gülümsemesini silerek yarı ciddi bir şekilde yukarı kalkmış kaşlarıyla konuşmaya başladı.

"Sadece bir öpücük Dipper. Ve zaten kimse görmeyecek. Bu boyutta bile olmayacağız zaten. Abarttığın şeyi anlayamıyorum? Dediğim gibi sadece. Bir. Öpücük."

Dediklerinin haklılık payı ile başımı sallarken sıkıntıyla nefeslendim. Ellerimi  kabarık saçlarıma çıkardım. Çevrede kimsenin olmamasından emin olmak namına çevreye bakarken bir yandan konuşmak için dudaklarımı açtım. Ne kadar belli etmesemde heyecanlıydım. O birazdan benim yanımda boşalacaktı. Benim yanımda. Ben bulunurken. Bu konuyu düşününce kalbimin beni ne hale soktuğunu söylemeye gerek bile duymuyorum.

"O zaman bir an önce buradan gidelim ve hemen halledelim Bill"

Kaşları çatılırken  yüzüne oturan yeni gülümseme ile gözlerini kıstı. Ama benim bakışlarımın odağı burası değildi. Solukları düzensizdi ve lanet olası gözlerim hızla inip kalkan göğüs kafesinden  doğruca bacaklarına iniyordu. Dikkatim, lanet olası dikkatim yap yanlış bir yerde toplanıyordu. İstediğini bulurcasına...

"Bu işe bu kadar meraklı olman beni şaşırttı"

Dediklerini duyuyordum ama düşünemiyordum. Bu çocuk niye bu kadar detay belli eden bir şort giymişti ki?!

"Ha...?"

"Hahah! Hey! Nereme bakıyorsun öyle?"

Gözlerimi ela gözlere dikerken hafifçe kıstım ve homurtu tonundaki sesim ile yavaşça konuştum. Saçlarımdaki ellerimi de bir yandan yukarı kaldırıp sallıyordum.

"Ne yapabilirim? Dikkatim istemsizce oraya kayıyor. Bu durum için beni suçlama"

Alt dudağımı bükerken bakışlarım gülerek kapanan elalardaydı. Her hücrem için iddiaya girerim ki şuan o kadar mutluydu ki imkanı olsa kalkar dans ederdi. Gözleri açıldığında oturduğu yerde hafifçe doğrulurken hafif bir nefes eşliğinde konuşmaya başladı.

"O zaman hadi yanıma gelde biran önce başlayalım"

Kafamı geriye doğru uzatırken anlamazca kafamı salladım.

Bana karşı gözlerini devirdi.

"Gel yanıma ve hadi evrenime geçelim... Ama tabi açık alan bana işlemez diyorsan ben razıyım. Bur-"

"Sus Bill. Geliyorum. Sadece sus"

Şaşkın ve gülmek üzere olan  sarışının  yüzüne aldırış etmeden, heyecanımı duymazdan gelerek, aklımdaki ahlâka aykırı düşünceleri yok sayarak hızla yanına yaklaştım.

Kayıp Güneş Where stories live. Discover now