<14>

1.5K 176 198
                                    

Gö-görsel sizce nasıl? 🔥🤝🔥

"Yarın gidiyoruz. Nihayet"

Gülümseyerek kolumun altındaki konuşan kardeşime baktım.

"Kaç yıl oldu amcalarımızı görmeyeli?"

"Bir buçuk yıl... acaba şuan nasıllardır? Hala kavga ediyorlar mıdır?"

Kıkırdayarak bakışlarımı caddeye çevirdim. Okul bitmiş. Yıl sonu konuşması olmuş, belgeler dağıtılmıştı. Ve biz en favori kafemize ilerliyorduk.

"Bence hala aynıdırlar, ara ara kavgaları da eksik değildir"

"Aynen. Zaten diğer türlüsü anormal olurdu"

Bir süre sonra kafenin önüne geldiğimizde Mabel'ın omzundan kolumu çektim. Önden o, onun arkasında ben girdim.

Burası otantik yemekler ve çeşitli içecek servisi yapan bir kafeydi. Genelde az müşerisi olsada bizim en sevdiğimiz yerdi. Ara ara gelsekte buraya genellikle okul bitişlerinde gelirdik. Tatil başlangıcını bir nevi burada kutlardık. Her zaman oturduğumuz masaya, kahve standının önüne oturan Mabel'ın karşısına oturdum.

"Ne içelim?"

Masada iyice kuruldu ve düşünürce konuştu.

"Milkshake içeceğim ben ya sen?"

"Latte olabilir."

Başını salladı ve üzerindeki ceketi çıkarıp eliyle garsona işaret etti. Kıvırcık saçlı ve gözlüklü kız elindeki not defterine birşeyler yazarak gülümsedi. Ardından masamızın  önüne geldi.

"Selam ikizler, ne alırsınız bakalım?"

"Selam Denis, Ben çilekli milkshake Dipper'a da latte"

"Birazdan hazır olur çocuklar"

Elindeki not defterine birkaç şey daha yazdı ve gitti.

Denis bu kafenin sahibi Bayan Marta'nın tek çocuğuydu. Üniversite okuyor aynı zamanda ailesine de yardım ediyordu. Gerçekten mor kıvırcık saçları ve minyon boyu ile güzel biriydi.

"Ah! Onu övmen beni bu kadar yaralamamalı!"

Duyduğum ses ile sandalyemde sıçrarken korkuyla elimi kalbime koydum.

"Hey iyi misin?"

Bakışlarım Mabel'a kayarken düzgünce oturdum. Bana merakla ve ne oldu dercesine bakan kardeşime döndüm.

"Ha? Evet evet iyiyim."

Şüpheli bakışlarla bana bakarken ona gülümsedim.

"Gerçekten iyiyim. Sadece biran kulağımın arkasında birşey hissettim. Saçımmış meğer"

Gülerek kollarını göğsünde birleştirip sandalyesinde geriye yaslandı.

"Şapşal, insan kendi saçından korkar mı?"

Gülerek bakışlarını benden çektiğinde rahatça bir nefes aldım.

"Bence o kadar güzel değil! Hah. Sadece mor saçları var. Ben ondan daha iyiyim!"

Kulağımın arkasındaki ılık nefes ile yutkunarak konuştum.

"Ben bir tuvalete gidip geleceğim"

Bakışları bana dönen kardeşim cebinden çıkardığı telefona bakarken konuştu.

"Ben burdayım o zaman. Gideon'la konuşacaktım zaten. Sen git"

Başımı sallayarak masadan kalktım. Kafenin en ucunda kalan  lavaboya doğru yürüdüm. Orta büyüklükteki lavaboya girip kapıyı kilitledim. Sırtımı  kapıya yasladığımda karşımdaki parlak vücut ile gergin bir nefes aldım.

Kayıp Güneş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin