<13>

1.4K 174 161
                                    

"Beni hala neden kucağında taşıdığını anlayamıyorum, artık öğrendim.  Kendim de gidebilirim."

Parlak simasını bana döndürdüğünde ifadesizce ona bakıyordum. O ise sırıtan dudakları ile bana bakıyordu. Yaramaz tavrı ile konuştu

"Olmaz."

Gözlerimi devirdim ve çevrenin aydınlanmasını, hafif ve yavaş değişimini izliyordum. Nasıl da keyifliydi kucağında olduğum için.

"Teşekkürler... gerçekten."

Gülümsedim. Ne için ettiğini bilmeyecek kadar aptal değildim. Yumuşak bir tonda konuştum..

"Bunun için teşekkür etme. Sana iyi davranmalıyım zaten... Bak, bana anlatmadığın ve canını yakan suçluluklarının olduğunun farkındayım. Bu durumda sana verebildiğim desteği vermeliyim. Geçmişi takma bu kadar. Şuana odaklan. Her ne yaptıysan pişman olman yeterli. Üzülme ve ağlama sakın."

İç çekişi kulağımda yer edinirken benim bakışlarım bacağıma sarılı ellerdeydi. Sıkı sıkıya bedenimi kavramıştı ve bir prens edası ile tutuyordu.

"Yani şuana? Kucağımdaki sana odaklanmalıyım?"

Lakayıt tavrına gözlerimi devirip konuştum.

"Demek istediğim o değil de, neyse. Bu arada yakında Oregon'a yani kasabaya gideceğiz... Tam olarak kendini ne zaman göstereceksin? Artık meraklanıyorum, kimmiş bu iki yıllık takık demeden edemiyorum..."

Boğazını temizledi ve başını önüne doğru çevirdi. Görünür dudakları tebessüm halindeydi. Ortalama dolgun dudaklara sahipti. Ancak ne çok dolgundu ne de çok ince. Tam kararında. Tebessüm dudakları kıvrılırken kıkırtısını tutamadı.

"Evet farkındayım mükemmel dudaklara sahibim,bayım isterseniz bu dudaklar sizinkinlere sahip olabilir. Söylemeni- ah yada düşünmeniz yeterli"

Gözlerim kısılırken bunu düşündüğüm için az çok utanıyordum.  Bakışlarımı ondan çekerken huysuzca konuştum. Zihnimi okumasa iyiydi, özel denen birşey kalmıyordu sonuçta.

"Soruma cevap vermedin hala"

Kısık kahkahası kulağıma dolarken kendini topladı  ve ciddi ses tonu ile konuştu.

"Bilmiyorum... Daha doğrusu kim olduğumu öğrendiğinde ne tür bir tepki verirsin bilmiyorum. Ancak... korkuyorum. Bana böylesine iyi davranan çocuğun kim olduğumu öğrendiğinde bana sırt çevirmesinden korkuyorum. Ve bu korku beni çok geriyor"

Aslında karşılaşabilceğim kişiden bende korkuyordum. Herkes hatta herşey olabilirdi. Fakat bu kadar bana iyi davranan birini  kötü biri, olumsuz bir tepki verebileceğim biri olduğunu düşünmüyordum. En fazla kim olabilirdi ki?

Gergince, belirsiz bir gülümsemeyle ona baktım. Kuşkuyla konuştum.

"Bence o kadar kötü tepki vermeyeceğim... en fazla kim olabilirsin ki?"

Gergince gülerek ondan bir dönüt bekledim.

"Yani... en fazla ne olabilirim ki? Süper kötü biri çıkacak değilim ya"

Başımı aynen manasında  salladım.

Etraf hafif hafif ağarırken geldiğimizin fakındaydım. Birazdan beni kucağından indirecek ve bedenime dönecektim. Erken davranarak minnetle gülümsedim.

"Teşekkürler, beni böyle muhteşem bir yere götürdüğün için. Ve bana içini azda olsa açtığın için, rahat ol. Seni yargılayacak yada kötü davranacak biri değilim. Seni geçmişinle vurmam... Bil istedim"

Dudakları masumca kıvrılırken tam manası  ile netleşen zemine beni yavaşça indirdi.

"Herşey için teşekkürler prensim. Seni seviyorum! Beni ne kadar arkadaş olarak  görsende!"

Neşeli sesine gözlerimi devirerek güldüm.

"Görüşürüz"

"Görüşürüz "

Ortamın renkleri geri gelirken aldığım ani bir nefesle gözlerimi açtım.

Başımı dayadığım sıradan doğrulurken asılı saate baktım. Ortalama beş  dakika geçmişti. Zaman uyumu muhteşemdi. Tüm günümü o dünyada geçirsemde bu dünyada  hiçbir eksiklik olmayacaktı. Zihnime gelen parlak sima ile derkn bir nefes aldım.

O farklıydı, bir  çocuk kadar dengesiz olması da cabasıydı. Ağlayışı hala zihnimdeydi. O her ne kadar güçlü gözüksede, her ne kadar bir gökkuşağı kadar renkli olsada büyük pişmanlıkları vardı. Bu merakımı ve heyecanımı arttırıyordu. Ne yapmış olabilirdi de şuan bu denli pişmandı? Hem olasılık verdiğim varlıkların öyle büyük ve pişman olacağı kabahatleri de yoktu. Zaman daralıyordu, onu göreceğim zamana az kalmıştı. Ve benim heyecanım bu azlığa zıtlıkla  büyüyordu. Onu ilk gördüğümde nasıl yepki vereceğim için heyecanlıydım.

Kolumu masaya yaslayarak başımı elime koydum. Kahve buklelerim dağınıkça gözlerimi kapatırken gülümsedim.

Onu bunu geçtimde o çaylar  çok güzeldi.  İçtiğim en lezzetli, tadı damağımda kalan çaydı.

Kaçak çay yigennn kaççakk!
Demesem içimde kalırdı :D

Bölümün geçliği için çok üzgünüm, online eğitimde birkaç sorun (ödev) yaşadım da. Fazzzlaca yoğundum ve buraya bile çok az girdim. Cuma ders biter bitmez hemmen buraya geldim. Yazar yazmazda yayınlayayım dedim.

Umarım beğenmişsinizdir, hepinizi öpüyorumm  ve fizik ödevimi yapmak için kaçıyorummm

Kayıp Güneş Where stories live. Discover now