"Yandaki marketten bir şeyler alıp yedirmiştim. Canının acısından sadece yatıyor, çaresizce inliyordu. Sonra yanıma bir adam geldi. Müdahale etmeye çalışmıştı. Sadece bir ara baktım, yüzüne. Onda da gözlerim doluydu zaten. Yüzünü tam göremedim, zaten gördüğümü de unuttum. Ben ne yapacağımı düşünürken o bakabileceğini söyleyip almıştı. İnşallah iyileşmiştir, şimdi."

"İyileşti." Gözlerimi kırpıştırdım. Önümdeki manzarayı bile unuttum bir an.

"Helen, o adam bendim... İlk orada gördüm seni. Köpeğin başını okşayıp çaresizce bakıyordun, içim sıcacık olmuştu. Üç yıl bekledim doğru ama üç yıl önce aşık olmadım sana. Sadece o köpeğin başında ağlayan kızı unutamadım, aklımdan çıkaramadım. Şu an sana hissettiklerimle, o zaman hissettiklerim arasında o kadar büyük bir fark var ki... Hep bir umutla dua ettim. Seni tekrar görebilmek için." Güler gibi bir ses çıkardı.

"İki sene sonra o kızı buldum, ama masumca bir köpeğin başında ağlarken değil, sinirle köpürürken, başımdan kahve fırlatırken." O kahkaha atarken, ben utanmıştım.

"Şey çok yandın mı?"

"Dürüst olacağım, bir hafta boynuma yanık kremi kullandım. Allah'tan tam yüzüme gelmedi." Utançla dudağımı ısırdım. Geber Helen!

"Helen, dünyanın en güzel kadının hikayesi. Yunan mitolojisine inanmam ama Truva atı savaşı tarihte var. Dünya'nın en güzel kadını için canlarını veren binlerce insan. Ve sonunda ele geçirilen bir şehir. Biliyorsun o hikayeyi değil mi?" Başımı salladım.

"Arkanı döner misin güzelim?" Heyecanla ve dolan gözlerimle arkama çevirdim bedenimi. Gözlerim ilk yere oturmuş, dilini çıkarmış, bembeyaz kocaman bir köpeğe denk geldi. Ama gerçekten kocamandı.

"Evet, büyüdü, iyileşti de. İsim koymadım, birlikte koyarız diye. 3 yıl boyunca seslenmek biraz zor oldu tabii."

Gözlerimi köpekten alıp ona çevirdim. Elinde tatlı, pembe kapağı açık, bir kutu vardı. İçinde Helen yüzüğü... Bir aralar ismimi çok araştırmıştım ve böyle bir yüzük olduğunu keşfetmiştim.

Bir ucunda küçük bir çiçek diğer ucunda yapraklar vardı. Yaprakların ortasında minik minik, pırlantalar vardı. Çiçek ise sedef taşından yapılmıştı.

"Helen, onların ölümüne sebep oldu ama sen bana severek yaşamak ne demek, öğrettin."

"Helen, onlara ailelerini kaybettirdi ama sen bana yeni bir aile kazandırdın."

"Helen, onlara bir şehri kaybettirdi ama sen bana dünyaları kazandırdın."

Bacaklarım titriyor, gözlerim doluyordu. Sözleri... En içime dokunuyordu.

Derin bir nefes alıp bir adım geri gitti. Yerinde duramıyordu sanki.

"Helen, benimle evlenip evimizin küçük bahçesinde on bir çocuğumuzu büyütmeye var mısın?"

Ve tüm büyü bozuldu...

Göz devirdim. "On bir çocuğumuz olmayacak Atakan." Dudaklarını yalancı bir hüzünle büzerken az önce açtığı mesafeyi kapadı.

"Niye ya? Oysa benim ne güzel hayallerim vardı."

"Ya on bir çocuğu napacaksın Allah aşkına? Futbol takımı mı kuracaksın?" Ciddili ciddili başını salladı. Allah'ım...

"Evet, bak şimdi, en büyük çocuk kaleci olur. Diğerlerini yeteneklerine göre yerleştiririz. Ben teknik direktör olurum, sen de kulüp başkanı olursun. Sarmal Futbol Kulübü."

İçimden sabır çekip sinirim bozulmuş gibi güldüm.

"On bir çocuk diyorsan ben yokum, kabul etmiyorum." Kollarımı bağlayıp başımı başka tarafa çevirdim.

"Helen, kendine gel. Biz zaten evliyiz." Doğru.

Ne yapacağını bilmez tavrıyla saçlarını geriye attı eliyle."Tamam, on bir çocuk olmasın." Tekrar yüzüğü bana uzatırken yeni bir teklif sözü düşünüyordu galiba.

"Helen, geceleri uykun kaçtığında birlikte aynı tavana bakalım mı?" Gülümsedi.

"Gerçi ben seni izlemekten tavana bakamam ama olsun. Sen tavanı izlersin, ben seni."

Gözlerim tekrar dolarken gülümseyip boynuna atladım. "Atakan, seni çok seviyorum."

Başörtümün üzerinden başımı öptü. "Kurban olurum sana."

Ne kadar sarılı kaldık bilmiyorum ama artık kokusuyla yerimde mayışmıştım.

"Helen."

"Hm."

"Biz şu on bir çocuk işini bir daha mı düşünsek?"

"Biz şu on bir çocuk işini bir daha mı düşünsek?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Lan, lan... Dayanamayacak gibiyim.

Aşırı duygulandım, daha dün başlamış gibiyim. 🤧

Bana bir, iki aylık süre verin. Ali ve Rumeysa ile gümbür gümbür geleceğiz inşallah. Bu süre de beni unutup başka yazarları beni sevdiğiniz gibi severseniz psikolojim bozulur, ölürüm, her gece kabusunuz olurum öxkdncdd ay saçmaladım neyse.

Çiçeklerim, yazarınız değil arkadaşınızım. Olur da, kendinizi kötü hisseder veya sohbet etmek istersiniz bir mesaj uzağınızdayım. Helen, Atakan ve ben sizi çok seviyoruz.

Allah'a emanet olun 💜✨

Kahve | TextingWhere stories live. Discover now