Değişen konuyla garipçe bana baktılar. "Abla, hadi Hamza eniştemle tanışma hikayeni anlat." Yaren gergin havayı bozarken hepimiz yere oturup şiş karnına elini yaslayan Ahsen ablaya döndük.

"Biliyorsunuz, yaklaşık 2 yıllık bir Kur'an kursu dönemim oldu. Erkek ve kız olarak iki binadan oluşuyordu ama yerleri çok farklıydı. İlk kez, kursun düzenlediği programda görmüş beni. Ben ilk kez bizim kursa bazı evrakları imzalatmak için geldiğinde gördüm. İlk görüşte aşk diyemezdim belki ama farklıydı işte. Müdür'ün odasında ben vardım ve bana vermişti evrakları. Yüzüne bakmamıştım ama titreyen ellerini görünce tuhafıma gitmişti. Hocayla konuşurlarken bakmıştım, üç saniye falan. Zaten kurs burda olduğu için babası babamı çok yakından olmasa da tanıyormuş. Onun bir arkadaşı ve eşi ile birlikte bir buluşma ayarlamıştı. Oturup konuştuk. Sonrası evlilik ve küçük kızımız."

"Yaaaaaaaaaa, ama siz çok tatlısınııııııız." İğrenerek Deniz'e baktım ama gerçekten güzel ve masum bir hikayeydi...

"Kızlar, hadi gelin de çayın yanına bir şeyler hazırlayalım. Ömer şimdi yatsıdan gelir." Ömer, babamdı. Onlar mutfağa giderken ben odama döndüm. Boydan aynanın karşıma geçip kendime baktım.

Gözlerimin içi kızarmış, altında da halkalar oluşmuştu, uzaktan ben yorgunum diye bağırıyordu, bedenim. Atakan şu halini görse korkar senden. Şaka olarak denen bir cümle niye bu kadar ağırıma gitmişti? Burnumu tişörtüme yasladım. Gelen kokuyla yüzümü buruşturdum. Çok geçmeden üzerimdekileri atıp ılık suyun altına girdim. Yaklaşık yirmi dakika sonra çıkarken, turuncu dizlerimin bir karış üstünde biten, fazlasıyla bol olan bluzumu giydim. Atakan olsa senin boyun zaten bir karış diye dalga geçerdi. Kendi kendime güldüm. Altıma siyah bol eşofmanımı giyip başıma aynı renk yemenimi aldım.

Bol kıyafetler adamdır, gerisi yalandır.

Mutfaktakileri salona taşırken babam gelmişti. "Hoşgeldin." Yanıma gelip sıcacık kolları arasına alırken çok geçmeden ellerim beline sarıldı.

"Ay tamam yeter bu kadar. Hadi oturun." Gülümserken ayrılıp sehpanın önüne otururken diğerleri de mutfaktan gelip oturmuşlardı.

Elimi yakan çayı önümdeki sehpaya hızlıca bırakıp parmaklarımı birbirine sürterken çalan zille kaşlarımı çattım. "Helen, kapı." Göz devirdim. Ayağa kalkarken bir yandan da homurdanıyordum. "Her kapıya niye ben bakıyorum anlamıyorum ki, iki lafınızdan biri 'Helen kapı' hayır benim dışımda kimse kapıya bakamaz diye bir kural var da ben mi bilmi-"

Sözlerim bıçak gibi kesildi. EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYDANİRRACİMBİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM!

"Atakan." Özlemle dolup taşan gözlerim, ıslanan yanaklarım ve o... karşımdaydı. Hayal miydi? Olamayacak kadar güzeldi. Sakalları uzamıştı, gözleri kızarıktı ve  çökmüşlerdi.

Gözlerindeki saf hasretle baktı bana. "Zayıflamışsın."

Ve benim birden bire, yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi. Tam olarak Nazım Hikmet'in bu satırlarını yaşıyordum.

Sonra bir an o özlem bulutu dağıldı. Yaşadığım şokla gözlerimi belertirken kısık sesle çığırdım. "Atakan, senin burda ne işin var? Babam içerde."

Gözleri hala hasretle bana bakarken gülmeye başladı. "Çekilirsen gireceğim." Tam o an farketmediğim kucağında ki pembe güllere baktım. Ne yaşıyordu bu!?

"Saçmalama, babam içerde diyorum. Yaşatmaz seni."

"Helen karısı, çekilsene şurdan be." İçimdeki cazgır kızı çıkarıp kapıyı hafifçe içerdekiler görmesin diye çektim.

"Atakan, senin saçını başını yolarım. Git şurdan." Kahkaha atıp üzerime geldi. Refleks olarak çekilirken yanımdaki boşluktan sıyrılıp içeri girdi.

Allah'ım sana geliyorum!

"Anneciğim, babacığım, damadınız geldi!"

KIZ SENİ YERLER YERLEEER, SENİ HAM YAPAR BU ZİLLİLEEEER

EVET O ZİLLİLER BİZ OLUYORUZ ÖZKDMXKDJXMD PARDON CAPS LOCK AÇIK KALMIŞ

💃💃💃💃 👈🏻 Yazar mood

Heh, sabahtan beri bölüm için üstün bir çaba sarf ettim ve yetişti. Çok şükür. Ay çok güzel oldu ağağağğağğağa birleşmeleri yani ağğağağağağağğaağğa

900 kelimeyle rekor kırdık.

Neyse çok konuştum. Gidiyorum gittim.

Galp 💛

Kahve | TextingWhere stories live. Discover now