"Ford ve Stan amca!"

İkisine birden sarılırken kıkırdıyordum.

Ayrıldığımızda arkadan gelen ses ile hepimiz oraya döndük.

"Amcalarım!"

Mabel elindeki çantaları bırakarak amcalarıma sarıldı.

"Hoşgeldiniz çocuklar! Sizi çok özledik"

Ford amcaya gülümseyerek kıkırdadım.

"Sizi çok özledik çocular!"

Bizi kucağına alıp saçlarımızı karıştırmaya başladı. Elinden kurtulmaya çalışırken kahkahalar atıyorduk. Değişmeyen birşey varsa oda amcalarımızın sevgisiydi. Ve stan amcamızın sevme şekli

"Çocukları rahat bırak Stanley"

"Sen karışma Ford. Şuna bak ne kadar büyümüşler!"

Birbirleri ile atışmalarına kıkırdarken kabarık saçlar ile Stan amcadan ayrıldık.

Mabel saçlarını düzenlemeya çalışırken bende yamulmuş şapkamı düzelttim.

Hepimiz gülümsüyorduk. Saçlarını az çok düzenlemiş Mabel boğazını temizledi ve -yeni fark ettiğim- arkamızda bizi izleyen Gideonun kolunu tuttu.

"Amcalarım bu Gideon, benim sevgilim"

"Merhaba efendim"

Ford amca Gideon ile konuşmaya başlarken Stan amca gülüyordu.

"O yer cücesinin bu kadar uzadığına inanamıyorum. Ahahaha! Bir ara bana düşmanlık taslıyordu. Hayata bak!"

Bende güldüm bu dediğine. Evet hayat nelerle doluydu.

"Sen peki? Senin sevgilin var mı evlat?"

Şaşkın bakışlarım Stan amcayı bulurken gergince güldüm.

"Ben böyle iyiyim ya"

Gözlerini devirerek başını hayır anlamında salladı.

"Sen merak etme burada bir tane bulursun! Yazın tadını çıkar çocuk!"

Herkes  gülmeye başlamışken gözlerimi devirerek kıkırdadım. Ben başımdaki anonimi bir öğrensem kafiydi.

"E hadi nereye gidiyoruz?"

Ford amca gülümseyerek konuştu.

"Kulübeye gidiyoruz. Hadi bakalım. Alın bavulları"

Mabel elindeki kafesten Paytak'ı  çıkarırken bende bavulları alıyordum.

Bir kaç kargaşa dolu dakika ardında hepimiz arabaya binmiştik. Bu aileyi seviyordum. Bu neşe paha biçilmezdi.

Kulübenin önüne geldiğimizde herkesten daha heyecanlıydım. Artık an itibari ile bu kasabadaydım.  Bana kendini ne zaman göstereceğini  bilmiyordum ve her an olabilirdi.

Araçtan indiğimde bakışlarım kulubede dolaştı. Eskisi gibiydi ama daha yeniydi.  Zihnimde yer edinen anılar tekrar oynatılmaya başlarken  gülümsüyordum.  Burayı gerçekten çok özlemiştim.

Derin bir nefes çektim içime.

"İnsan bir başka hissediyor değil mi?"

Kesinlikle. Bambaşka hissediyordum.

"Katılıyorum. Ve gerçekten burayı çok özlemişim"

Gülümseyerek kardeşime döndüm.

"Hadi girelim"

"Girelim"

Konuşarak elimizdeki bavullar ile kulubeye ilerledik.

Kapıda bulunan küçük zil boş  kulubede yankılanırken meraklı bakışlarım etrafı geziyordu. Stan amcanın bal mumu heykeli görüş açıma girdiğinde kıkırdayarak gülümsedim.

Yan kapıdan kafasında küçük şapkası ile biraz daha olgunlaşmış Soos çıktığında sırıtmaya başladım.

"Çocuklar! Hosgeldiniz!"

"Merhaba Soos!"

Mabel elindeki domuzu yere bırakırken neşeyle konuşuyordu.

"Tanrım... Soos buralar yine mükemmel! Her yaz bu kadar değiştirmeyi nasıl başarıyorsun!"

Kollarım bağlı bu neşeli tabloyu izliyordum. Aklım çook başka yerlerdeydi.

Açılan kapı ile itiş  kakış  gelen amcalarımı gülerek izlemeye başladım.

"Ford çocukluk yapma"

"Sen yapma asıl"

Hiç değişmeyeceklerdi. Bu iyiydi aslında.

Bir süre sohbet ettik, amcalarım yaşadıklarını anlattı ve sonrasında bize her yaz kaldığımız çatı katındaki odayı verdiler. Şuan ise bavullarımızı boşaltıyorduk.

Oturduğum yataktan etrafıma baktım. Gerçekten buranın ayrı bir enerjisi vardı. batmak üzere olan güneşin güzel ışıkları odaya dinginlik katıyordu. Yapısı bile insanı gülümsetirdi.

Elimdeki giysileri yerleştirmeyi  bitirdiğimde yastığın üzerindeki çantama uzandım. İçinden mavi günlüğü çıkarıp elime aldım.

"Onunla ne yapacaksın?"

Bakışlarım kız kardeşime döndü.

"Ford amcama göstereceğim"

Anlamışca başını sallayarak önündeki tişörtleri düzenlemeye devam etti.

Oturduğum yerden kalktım ve odadan çıktım. Alt kata indim ve yan yana olan odalardan ilkini çaldım. Birkaç saniye sonra gelen 'Gir' seslenişi ile kapıyı açtım. Elindeki bir kitaba notlar alan Ford amcam beni gördüğünde gülümseyerek işini bıraktı.

Elimdeki günlüğü sallarken konuştum.

"Bu günlüğü kendime tutmaya başladım amca. Sanada göstermek istedim. Ve bazı sorularım vardı"

Gözündeki gözlükleri çıkarıp elini uzattı. Biraz daha yaklaşarak günlüğümü ona verdim. Ardından yanındaki sandalyeye oturdum. Ciddi bakışlarla günlüğümü inceliyordu. Her bir sayfayı yavaş  yavaş geziyordu.

"Kaç yıldır tutuyorsun?"

"Buradan ayrıldığımız o ilk yazdan beri"

Şaskın bakışları beni bulurken ne diyeceğini heyecanla bekliyordum.

"Vay canına evlat. Bu kadar bilgiyi şehirde toplaman harika. Sorularını gerçekten merak ediyorum"

Amcamla sanırım koyu bir sohbete girişecektik.

Selam selam selammmmm

Nasılsınız?

Şükürler olsun  bölüm yazabildim. O kadar yoğundum ki şöyle ağız tadıyla yazacak zamanım yoktu. Birde internet sıkıntısı falan vardı iyice tam oldu.  Amaaaa kaşla  göz arasında yazdım :> hatalı yerler affola

Sonunda kasabaya geldiler 😌

Bill'ciğim ya, sen çok ince bir detaysın >.<

Gelecek bölüm karşılaşacaklar =P hazır olun.   Şimdi öpüşme falan okursunuz kalpden gidersiniz (spoilerimi de verdim miss)

Bu arada ben bölümden hiiiiç emin değilim sizce nasıldı? :'/

Oy vermeyi unutmayın lütfen, en azından emeğe saygı 🍂

Kayıp Güneş Where stories live. Discover now