ELLİ BEŞİNCİ BÖLÜM

1.1K 114 54
                                    



Bu da günün ikinci bölümü olsun. İki bölüm de 50 oya ulaştığında yeni bölüm gelecek. ❤️


O zaman Let's go Let's gooo 😸

Rose

Arabama binip, Lisa'nın söylediklerini sindirmeye çalışıyordum. Jennie eve döner dönmez beni kesinlikle sorguya çekecekti. Ona söyleyeceklerimi toparlamalıydım. Ama ya Lisa gerçekten bunu yapmak zorunda kaldıysa? Yani her şey çok saçma! Tanrı aşkına çok mutlulardı ve bir anda Lisa onu düğünde terk etti. Ya gerçekten şerefsiz bir pisliksin Lisa ya da söylediğin gibi bunu yapmak zorunda bırakıldın. Ah bir ihtimal daha var şerefsizliğine devam edip, Jennie'nin hayatını biraz daha sikip atmak istiyorsun!

Hangisi Manoban?
Bunu Jennie'ye söyleyip kararı kendisinin vermesini mi sağlamalıyım? Ah bilmiyorum ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Arabamın içinde kendimle savaşırken hastanenin önünde duran siyah makam aracı dikkatimi çekmişti. Bir devlet görevlisinin yakını hasta olmalıydı. Araçtan inen kişinin Başkan olduğunu gördüğümdeyse şaşırmıştım. Jennie'nin babasının en büyük rakibi, ezeli düşmanı.
Bir keresinde Bay Kim'in haberleri izlerken Başkan'a ne kadar kinli olduğuna şahit olmuştum. Başkan'ı hastanede gördüğümü söylesem kesinlikle sinirden köpürüp, ona lanet ederdi.

Her neyse beni ilgilendiren bir durum değil bu. Jennie'nin yanına dönmeliyim. Eminim heyecanla beni bekliyordur. Anahtarımı kontağa yerleştirip, motoru çalıştırdığımda bildirim sesiyle telefonuma baktım. Mesaj Jisoo'dandı.

<Lisa'nın yanında olmayı çok sevdiysen geri dönmene gerek yok! Kaç saat oldu neredesin sen ?!>

Ahh Jisoo beni bazen delirtiyorsun! Neyseki seni çok seviyorum ve bu söylediklerini görmezden geleceğim.

Eve geldiğimde arabadan inmeden önce kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Derin bir nefes verip arabadan indim. Kapıyı anahtarla açmak yerine çalmıştım. O kadar hızlı açılmıştı ki, Jennie'nin karşısında şaşkınlıkla duruyordum.
Olayı şakaya vurup "Jennie beni bu kadar özlediğini bilmiyordum. Gideli sadece iki saat geçti."  Jennie kesinlikle gülmemişti. Koluma yapışıp, beni sertçe içeri çekti.

Sendeleyerek içeri girdiğimde "hey yavaş ol. Bir yerim kırılırsa Jisoo seni affetmez." Salonda kollarını karnına bağlamış bir ayağını yere vuran sevgilim gözlerini devirerek "istediğin yerini kırabilirsin JenJen, senindir."
Kollarımı çaprazlayarak kendimi savunmaya almıştım. Gözlerimi bir Jennie'ye bir Jisoo'ya çevirerek "uzak durun benden hainler."
Jennie bıkkınlıkla bir nefes verip "hadi Rose otur ve anlat artık. Nasıldı? Ne konuştunuz? Ona benden bahsettin mi? Ya da beni sordu mu?"

Evet buyrun cenaze namazına.
Şakayı bırakıp, ciddi bir şekilde koltuğa oturdum. Jennie ve Jisoo da yerlerini alınca anlatmaya başladım.

"Gerçekten sağlam dayak yemiş. Yüzü morluklar ve şişlikler içindeydi. Sanırım bacağı kırılmış, alçıdaydı. Kim bilir vücudunun görünmeyen yerlerinde de hasar vardır. Beni gördüğünde doğal olarak çok şaşırdı ve hala bu duyguya sahip olduğundan emin değildim ama utanma belirtileri gösterdi. Ah bir de yanında Janet isimli bir kadın ve Nate isimli bir adam vardı. Kim olduklarını bilmiyorum Jennie. Sormadan söyleyeyim. Ama Lisa'ya karşı oldukça ilgililerdi."

Jennie'yi incelediğimde yumruklarını sıktığını görmüştüm. Kaşlarını çatarak "devam et Rose."
Yutkunarak devam ettim.
"Bizi Lisa'yla odada yalnız bıraktılar.
Ona kötü göründüğünü söyledim ve bunu hakettiğini söyledi.
Janet'i yanında gördüğüm için onu seni terk edip, hemen başka birini bulmakla suçladım. Ama bunu inkar etti. Zaten benim gördüğüm kadarıyla aralarında bir şey olmadığı kesindi. Janet gerçekten tuhaf biri, Lisa'ya öfkelenip bağırdığım için oldukça mutluydu.  Her neyse gitmek için hareketlendiğimde beni durdurmak için kendine zarar verdi. Lanet olsun ki, ona acıdığım için yardım etmek zorunda kaldım."
Bunu söylediğimde Jisoo bana ölümcül bakışlarını göstermişti. Araya girerek "aferin Rose! Bıraksaydın da geberseydi!"

ARAMIZDA KALSIN...G!P (JenLisa)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora