ALTINCI BÖLÜM

3.5K 124 40
                                    


O zaman Let's go Let's gooo 😸

Jennie

Lisa'nın odasından çıktıktan sonra, kalbim deli gibi atmaya devam ediyordu. Biraz önce dudaklarının gezdiği yer... düşündükçe ıslanıyordum. Onu önümde diz çöktürmüştüm. Kaybedeceği şeylerin farkındaydı. Mecbur kalmıştı... Öyleydi değil mi? Beni istediği için yapmamıştı. İşini ve itibarını kaybetmemek için bana boyun eğmişti.

Rose ve Jisoo'nun yanına gitmek için adımlarımı hızlandırmıştım. Ah oradalar işte.
"Hey, çok beklettim mi?" Rose bana doğru başını çevirerek "ah JenJen, seni sonsuza kadar bekleyebiliriz. Biz iyi arkadaşlarız öyle değil mi? Bir derdimiz olduğunda birbirimizle payla—-." Gözümü devirerek lafını kestim.
Jisoo'ya bakarak "yine ne içti bu?" diyerek yanlarına oturdum.

Fakültenin bahçesindeki yeşil alanda oturuyorduk. Şakalaşmalarımız ve bol kahkahalarımız, İrene'in hızlıca yanımıza oturmasıyla kesilmişti. Dudaklarını birbirine bastırarak, heyecanlı bir şekilde hepimizin yüzünde gözlerini gezdirdi.

"Biraz önce neler oldu bilmelisiniz." Ah geldi yine dedikodu sürtüğü. Gözlerimi devirerek "İrene, dedikodular ilgimi çekmiyor. Ben burada değilken tekrar gelip Rose ve Jisoo'ya anlatırsın. Şimdi izin verirsen..."

İrene dudağını büzerek "ama, Jennie yeni hocamız hakkındaydı." Birden ilgimi çekmişti. Ama ilgilenmiyor gibi yaparak "pekala, söyle ve git. Anlaşılan bizim kızlar merak etti. Baksana gözleri parlıyor." Gözleri parlayan bendim aslında.

"Peki peki. İyi dinleyin. Şimdi ben derste bahsettiği kitabı almak için odasına gitmiştim...

...Tam odadan çıkacakken, Tzuyu geldi ve içeri girdi. Bayan Manoban'ın hali hiç iyi değildi. Bunu farketmiştim. Ne konuştukları merak edip kapıyı dinlemeye başladım."

Hadi ama sadede gel artık İrene!

Yutkunarak tekrar devam etti.
"Birkaç dakika sonra içerden inleme sesleri gelmeye başlayınca, o kadar heyecanlandım ki, elimdeki kitabı neredeyse düşürecektim. Tanrım o ikisinin seviştiğini hayal etsenize, ahhh çok ateşliler."

Kaşlarımı çatarak İrene'in yakasına yapıştım.
"Bana bak, bir daha insanları gizli gizli dinlemeyeceksin! Kimin kiminle düzüştüğünün muhabbetini bilmek istemiyorum. Anladın mı? Şimdi buradan kaybol!" Yakasını bırakır bırakmaz kaçmıştı.

Jisoo ve Rose şaşkınca bana bakıyorlardı.
"Ne ? Yaptığı doğru değil." İkisi de birbirlerine baktılar. Jisoo söze girerek "Jennie, bu İrene. Her zaman böyle şeyler yapar. Neden bu kadar sinirlendin anlamıyorum. Kız çok korktu."

Onu duymazdan gelerek "hadi gidelim, bu akşam da sizde kalacağım. Beraber film izleriz ne dersiniz?"
Biraz önce yaşanan şeyi unutarak sevinçle ayağa kalktılar.

Rose zıplayarak "filmi ben seçerim ona göre." diyince Jisoo ensesine bir tane patlatarak "senin seçtiğin filmler nedense hep erotik oluyor Rose. Sonra acısı benden çıkıyor."

Onların bu hallerine gülümsüyordum. Ama derinlerde bir yerde, Lisa'nın Tzuyu'yu odasında becermesinin acısını hissediyordum. Yarım saat önce dili benim içimdeyken, hemen kendine girecek başka bir delik bulmuştu. Düşünmeden edemiyordum.

Eve geldiğimizde hava kararmaya çoktan başlamıştı. Jisoo kendini koltuğa atıp "Rose filmi seçmek istiyorsan, patlamış mısırları hazırlamalısın." Rose kırbaçlanmış gibi hemen mutfağa koşarak "oldu bil prensesim." diyerek işe koyulmuştu.

Bodruma doğru inmek için yöneldiğimde, Jisoo seslendi "kırık şişe parçalarını topladım. Tekrar kırabilirsin çekinme." diyince inmekten vazgeçip yanına oturdum.
"Üzgünüm Jisoo, kontrolümü kaybettim."

Jisoo elini bacağıma koyarak "bak Jennie, bize anlatmadığın şeyler olduğunu biliyorum ve seni zorlamayacağım. Anlatmak istediğinde ben buradayım. Ama lütfen kendine zarar verme, istediğin kadar şişe kırabilirsin. Yeterki kendini yıpratma." Elinin üzerine elimi koyarak "teşekkür ederim Jisoo, ama bunu kendi içimde halletmeliyim." diyerek tekrar bodruma yöneldim.

Kulüpten alınan şarapların olduğu bir bölüm vardı. Onlardan ayrı duran, şişlerce kaliteli şarap bana bakarken, ben yalnızca kulübün şarabını istiyordum. Normalde şarap tüketmezdim. Benim favorim viskiydi.

Yukarı tekrar çıktığımda, Rose'nin mısırları patlatıp yerini aldığını ve dili dışarda film seçtiğini görmüştüm. Anlaşılan Jisoo'nun söylediği gibi erotik bir film seçecekti.

Jisoo ve Rose yan yana oturmuştu. Ben onlardan biraz daha uzağa oturarak, Rose'nin açtığı filmi izlemeye başladım. Elimdeki kadehi göğsüme yaslamıştım. Ortadaki sehpanın üzerindeki şişeye, ara sıra gözüm takılıyordu. Filmi izlemeye kendimi zorlasam da ucuz yapımlardan biri olduğu için, izlemeye değer bulmamıştım.

Biraz ötemdeki Jisoo ve Rose rahat durmuyordu. Eminim birbirlerini parmaklıyorlardı. Ara sıra Jisoo, derin nefesler alarak rahatsızca yerinde kımıldıyordu. Rose ise pis pis sırıtarak Jisoo'nun bu durumundan zevk alıyordu.

Filmi daha fazla izleyemeyeceğim için şişemi alarak ayaklandım.
"Çocuklar, ben yatıyorum. Siz de gizli gizli birbirinizi parmaklamaktan vazgeçin ve rahat olun." Jisoo gözlerini büyüterek "h-hayır, parmaklamıyoruz." diyince Rose sırıtarak, parmaklarını Jiso'nun içine göndermiş olmalı ki, aniden çığlık atmıştı.

"Pekala inandım. Hadi size iyi geceler." diyerek yukarı çıktım.

Bu evde bana ait bir odam vardı. Odama girip, elimde hala şarap şişesi varken, kendimi yatağa bıraktım. Bugün olanları düşünmeye başladım.
Lisa zihnimi o kadar meşgul ediyordu ki, onunla hiç tanışmamış olmayı dilemiştim.

Bütün duyguları aynı anda yaşıyordum.
Öfke, intikam, nefret, acı... kıskançlık?

Hayır kıskanmıyorum. Sadece onun zevk almayı haketmediğini düşündüğüm için sinir oldum. Hem neden kıskanacakmışım? Ondan nefret ediyorum!

Bir elimde şarap şişesi varken, diğer elim istemsizce, Lisa'nın dudaklarının gezdiği yere gidiyordu. Elimi bacak arama bastırarak yatakta yan döndüm ve dizlerimi karnıma çektim. Aaahhh, Lisaaahh...

Bedenim bana ihanet ediyordu. İçim nefretle dolup taşarken, vücudum Lisa'yı arzuluyordu. Bu mümkün müydü?

Lanet olsun sana Lisa! Çık içimden... çık!

Ulan kafayı sıyırdım 😂
Jennie beni mahvediyorsun bebeğim 🙄








.

ARAMIZDA KALSIN...G!P (JenLisa)Where stories live. Discover now