OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM

1.7K 115 56
                                    


O zaman Let's go Let's gooo 😸

Jennie

Lisa'yla akşama kadar yeni evini, düzenlemiştik. Yorgun düşüp, ambalajlarını çıkardığımız rahat koltuklara kendimizi bıraktığımızda, Lisa ilk defa ailem hakkında bana soru sormuştu.
"Annen ve babanın ayrı olduğunu bilmiyordum Jennie. Babanın senin yaşlarına yakın biriyle evlenmesi, annen ve senin için zor olmuş olmalı."

Lisa'nın benim hayatımla ilgilenmesi beni tanımaya çalıştığını gösteriyordu. Ona annemin yaşadığı zorlukları ve dolayısıyla benim çocukluğumun da bundan etkilendiğini anlattım. Anlatırken güçlü görünmeye çalışsam da, Lisa'nın bana bakışları bunu başaramadığımı gösteriyordu.
"Gel buraya Jennie." Kollarını açıp bana gülümsüyordu.

Beklemeden, kollarına kendimi bıraktım. Koltukta Lisa'nın göğsüne başımı yaslamış şekilde, neredeyse üzerine uzanmış bir haldeydim. Bana şefkatle sarılıp, saçlarımı öpüyordu. "Sen gerçekten güçlü bir kadınsın Jennie. Bu zamana kadar annene destek olmuşsun. Onun sana bakması gereken zamanlarda, sen ona annelik etmişsin. Baban hakkında bir yargıya varamam, ne düşündüğünü veya aşık olup olmadığını bilemem. Bazen aşk için yapmayacağımız şeyleri yaparız. Bu kedimizden yaşça küçük bir kadına aşık olup, evliliğimizi feda etmek de olabilir. Öğretmenken, öğrencimize aşık olmak da."

Göğsünden kafamı kaldırarak, yüzüne baktım.
"Öğrencine aşık mı oldun Lisa?" Gözlerini benden kaçırmaya çalışarak, koltuktan kalkmaya yeltendi. Elimle göğsüne bastırarak, kalkmasını önledim.
"Kaçma Lisa. Bana aşık mı oldun söyle."
Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti.
Dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra, derin bir nefes verdi.

"Bilmiyorum Jennie. Aşkın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Evet seni hayatımda istiyorum. Sürekli senin yanında olmak, sana dokunmak, gülüşlerinin sebebi olmak istiyorum. Kalbimi hızlandırıyorsun. Bu zamana kadar hissetmediğim duyguları hissettiriyorsun bana. Buna aşk denir mi bilmiyorum. Belki de, geçici bir hevessin benim için. Emin olamıyorum. Bildiğim tek şey, şu an yanımda olmasını istediğim tek kişi sensin."

Gözlerim yaşarmıştı. Lisa'nın ağzından, bana aşık olduğunu net bir şekilde söylemese bile bu sözleri duymak beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Gözyaşlarım sızarken, Lisa parmağıyla sildi.
"Neden ağlıyorsun Jennie? Seni üzecek bir şey mi söyledim?" Başımı iki yana sallayarak "hayır, hayır Lisa. Mutluluktan ağlıyorum. Senden böyle cümleler duymayı hep istedim. Ve şu an bunları söyledin. Sadece... sadece beni çok mutlu ettin." diyerek, başımı yine göğsüne yasladım.

Lisa, elini saçlarıma çıkararak, okşamaya başladı. Bir elini sırtıma yerleştirmişti.
Şu an romantik bir an yaşıyorduk. Sessizlik sürerken, birden konuştum.
"Sana aşık olduğumdan eminim Lisa. Sana aşığım. Senin de emin olacağın günü sabırla bekleyeceğim."

Birbirimize sarılmış bir şekilde uyuyakalmıştık.
Sabah uyandığımda, hala Lisa'nın kolları arasındaydım. Onu uyandırmamaya dikkat ederek, yanından kalktım. Eve yeni taşındığı için dolabında hiçbir şey yoktu. Kapının yanında bulunan ev anahtarını alarak, sessizce evden çıktım.

Marketten bir şeyler alarak, Lisa'ya kahvaltı hazırlamak istiyordum. Umarım ben dönmeden uyanmaz.
Markete girdiğimde, istediğim bütün malzemeleri alıp, sepete yerleştirmiştim. Kasaya doğru yönelip, aldıklarımı koyacağım sırada, Tzuyu karşıma çıkmıştı.

Bana iğrenmiş bakışlarla yaklaştı. Hala öğretmenim olduğu için ona saygıda kusur etmek istememiştim.
"Günaydın hocam." Gözlerini devirerek, etrafımızdaki insanları şüphelendirmemek için sahte bir gülümseme sundu.
"Günaydın Jennie." Yanımdan ayrılmak üzere arkasını döneceği sırada seslendim.
"Bu market evinizden oldukça uzakta hocam. Birini ziyarete mi gelmiştiniz?"

Duraksayarak, tekrar bana döndü. Yüzünde alaycı bir  ifade vardı.
"Hangi marketten alışveriş yaptığım seni ilgilendirmez Jennie. Bence sen cici annenle uğraş. Ne de olsa Lisa'yla üniversite yıllarından kalma bir geçmişleri var." dedikten sonra hiçbir şey almadan, marketi terketti.

Şok içerisindeydim. Jessica ve Lisa'nın birbirlerini tanıdıkları halde neden benden gizlediklerini anlamaya çalışıyordum. Yoksa... yoksa hala aralarında bir şey mi vardı? Babamı ve beni aldatıyorlar mıydı? Hayır. Lisa böyle bir şey yapmaz. Tzuyu'ya inanmıyorum. Eminim bunun bir açıklaması vardır.

Malzemeleri satın alıp, Lisa'nın evine geri döndüm. Koltukta yoktu. Elimdeki poşetleri tezgaha bırakarak, yukarı çıktım. Lisa'nın beraber yerleştirdiğimiz odasına girdiğimde, banyodan su sesleri geldiğini duymuştum. Evet o banyodayken kahvaltıyı hazırlasam iyi olabilirdi.  Aklımda her ne kadar soru işaretleri olsa da, Lisa'ya güveniyordum. İşin iç yüzünü öğrenmeden ona hesap sormaya niyetim yoktu.

Bunu öğrenmek için Jessica'yı sorguya çekecektim. Elimden geldiğince güzel bir kahvaltı hazırlamıştım. Lisa merdivenlerden bornozuyla inip, gülümseyerek "güzel kokular beni buraya çekti Jennie. Gittin sanmıştım."
Ona doğru hızla yürüyerek, boynuna atladım.
"Evde hiçbir şey yoktu. Markete gidip sana kahvaltı hazırlayabilmek için alışveriş yaptım. Hadi omletini soğutmadan yemeye başla."

Üzerinden çekilince, bornozunun kemerini sıkıca bağlayarak, masaya oturdu.
"Kahvaltı hazırlayabildiğini bilmiyordum Jennie. Her şey çok leziz görünüyor. Otursana sen de." Kahve makinasından kahvelerimizi doldurarak, birini Lisa'nın önüne koydum. Kendi kahvemi iki elimin arasına alarak "ben kahvaltı etmeyi sevmem Lisa. Kahve benim için yeterli."

Lisa, çoktan omletinden bir parçayı ağzına atmıştı.
"Büyük kayıp, kahvaltı günün en önemli öğünüdür Jennie. Üstelik omlet gerçekten harika." Büyük bir iştahla yiyordu. Masada karşısına oturup, şişen yanaklarını izlemeye başlamıştım. Aklıma Jessica'yla olan geçmişi gelince, düşüncelere dalmıştım.

"Hey, Jennie iyi misin? Nereye gittin?"
Kendime gelerek Lisa'ya gülümsemeye çalıştım.
"H-hiç... hiçbir yere Lisa. Kahvaltıyı beğenmene çok sevindim. Sana her gün kahvaltı hazırlayabilirim. Tabi sen de istersen."
Birden ciddileşecek, çatalını tabağın kenarına bıraktı. Boğazını temizleyip "Jennie, bunları düşünmek için henüz çok erken."

Kahvemden bir yudum daha alarak "sakin ol Lisa, biliyorum. Sadece senin için bir şeyler yapmak hoşuma gidiyor." Rahatlamış bir şekilde, kahvaltısına devam etmişti.
Birden kendime engel olamayarak "Jessica'nın yemek daveti hakkında düşündün mü Lisa? Belki de beraber gitmeliyiz."

Lisa birden öksürmeye başlamıştı. Kahvesinden bir yudum alarak, rahatlamaya çalıştı.
"J-Jennie, bu nereden çıktı şimdi?"
Ona bir peçete uzatarak "bilmem, mahalleye yeni taşındın sonuçta. Komşularınla iyi geçinmen gerekir. Üstelik babamdan duyduğuma göre üniversitenin çoğunluk hissesini satın alacakmış. İşin için iyi olabilir. Biliyorsun özel üniversiteler, yönetime geçen kişinin belirleyeceği kadrolarla, devam eder."

Keyfi kaçmıştı. Ağzını sildikten sonra, ayağa kalkarak "Jennie, komşularımla ilişlilerim beni ilgilendirir. Üstelik, bana iş versin diye babana yalakalık yapacak değilim." dedikten sonra merdivenlerden yukarı çıktı.
Sanırım hızlı bir giriş yapmıştım. Lisa'nın kalbini kırmak istememiştim.

Peşinden çıkarak, odasının kapısını çaldım.
Ses gelmeyince, beklemeden içeri girdim.
Bornozunu yere atmış üzerini giyiniyordu.
Yarı çıplak vücuduna arkasından sarılarak "özür dilerim Lisa. Öyle demek istemedim. Yanlış anlaşıldım." 
Yavaşça bana dönerek "ben özür dilerim Jennie. Fazla tepki verdim."

Kaçamak bakışlarla, Lisa'nın iç çamaşırından belli olan penisine bakıyordum. Yaramazca dudağımın kenarını ısırdım. Lisa, farkettiğinde "hadi ama Jennie. Bana öyle bakma."
İşaret parmağımı ısırarak "hala yeni ev hediyemi vermedim Lisa." İki elini ensesinde birleştirip, gözlerini kapattı.
"Jennie, beni gerçekten zorluyorsun." Ellerini ensesinden çekip, belime yerleştirdi.
Gözlerimin içine bakarak "hediyeni daha sonra verirsin. Şimdi ben sana, bana yardım ettiğin için bir hediye vermek istiyorum." diyerek beni yatağa itti.

Gözleri bir başka parlıyordu. Bana bakışları eskiye göre daha duygu doluydu.


Sonraki bölüm smut geliyor 😸














.

ARAMIZDA KALSIN...G!P (JenLisa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin