YİRMİNCİ BÖLÜM

1.8K 119 85
                                    


O zaman Let's go Let's gooo 😸

Tzuyu

Lisa'yı hastaneye kaldırıp, hemen ameliyata almışlardı. Onu kaybetme düşüncesiyle ameliyathanenin kapısında çaresizce bekliyordum. Evet Jennie ve Lisa'nın iğrenç ilişkisinden haberim vardı. Bunu farkettiğim ilk zaman, Jennie'nin bizde kaldığı gündü.

Sabah kahvaltı ederken, Jennie, boynundaki izleri sakladığını düşünüyordu. Ancak, aptal değilim. Gece boynunda olmayan izler sabah bir anda kendiliğinden oluşamazdı. Şüphelerimde haklı olduğum kesin olarak, Lisa'nın sırtındaki tırnak izleriyle kanıtlanmıştı. Bundan Lisa'ya bahsetmedim. Bahsetmeyi de düşünmüyorum. Her şeyin farkındayım.
Lisa'nın bana eskisi gibi aşık olmadığının bile...

Lisa'nın son 2 aydır, Jennie'den uzak durmaya çalıştığını farketmiştim. Bu Jennie'nin Lisa'yı bir ilişkiye zorladığı fikrini ortaya çıkarmıştı.
Onu kaybetmeye dayanamam. Jennie, Lisa'dan uzak durması gerektiğini anlayacak. Benim olana el uzatmaması gerektiğini anlayacak!

Ameliyathaneden çıkan doktoru görünce hemen yanına koştum.
"Doktor, Lisa iyi mi? O iyi mi?"
Doktor maskesini çıkararak, derin bir nefes verdi "yaralımızı ameliyat ettik, 24 saat uyutmamız gerekiyor. Şimdilik bir sıkıntı görünmüyor. Bıçak hayati organlarına zarar vermemiş. Geçmiş olsun." diyerek yanımdan geçip gitti.

Şükürler olsun Tanrım. Onu bana bağışladın.
Kanlı elbisem ve ellerimle, tanrıya şükrederken, ameliyathaneden Lisa'nın bilinçsiz bedenini çıkarmışlardı. Güzel yüzü solgun görünüyordu. Sedyeyle yoğun bakıma taşıdılar. Lisa uyanmadan önce, Jennie'yle görülecek bir hesabım vardı. Onu sonsuza kadar, sevgilimden uzak tutmanın bir yolunu bulmalıydım.

Jennie

Gözlerimi açtığımda, Jisoo ve Rose'nin evinde olduğumu anlamıştım. Panikle yerimden doğrulup "Lisa! Lisa nerede?!" Bağırmamla Jisoo ve Rose'nin yanıma gelmesi bir olmuştu.
Jisoo beni sakinleştirmeye çalışarak "Lisa'yı hastaneye kaldırdılar Jennie. Bayıldığını görünce hemen yanına koştuk ve seni eve getirdik."

Sakinleşmemiştim. Yerimden aniden kalkarak "onu görmem lazım. İyi olup olmadığını bilmem lazım Jisoo. Hepsi benim yüzümden oldu." Jisoo beni yakalayarak durdurmuştu.

"Jennie, hastaneye gitmesen daha iyi olur. Tzuyu bize kesin bir dille, sana sahip çıkmamızı ve bir daha Lisa'ya yaklaşmaman gerektiğini söyledi. Çok ciddiydi." Gözyaşlarım içinde, bir Jisoo'ya bir Rose'ye baktım. İkisi de bana acıyan gözlerle bakıyordu. Çaresizce biraz önce kalktığım koltuğa kendimi bıraktım.
"Ben... ben onu seviyorum. Onu görmem lazım. Bana yardım edin."

Rose kaşlarını çatarak "bence senin yapman gereken daha önemli bir şey var Jennie."
Sorgulayan gözlerle Rose'ye döndüm.
"Anlamadım. Ne yapmam gerekiyor Rose?"
"Lisa'yı bıçaklayan serseri kaçmış Jennie. Neler olduğunu anlatmak ister misin?"

Jason kaçmıştı evet. O aşağılık pislik, Lisa'yı gözünü kırpmadan bıçaklayıp kaçmıştı.
"O pislik Jason'dı. Geçen hafta kulüpte onu reddetmiştim. Zaten biliyorsunuz. Ama bunu kabul etmedi ve beni rahatsız etmeye devam etti. Bana zarar vermeye kalkınca Lisa bunu gördü ve beni korumaya çalıştı. Sonra olanları biliyorsunuz."

Jisoo sinirle kalkıp "hadi Jennie gidiyoruz."
Ne olduğunu anlamamıştım.
"N-ne nereye Jisoo?"
Jisoo arabasının anahtarlarını alıp "polise, olanları anlatmalısın. O pisliğin yakalanması için bildiklerini anlatmalısın."
"Ama... Lisa? Onun ne durumda olduğunu öğrenmeliyim. Jisoo, ona bir şey olursa yaşayamam."

"Ona bir şey olmayacak. Tzuyu onun yanında, senin yapman gereken o pisliği yakalatmak. Lisa'yı daha sonra görebilirsin." Onları dinleyerek polise gittim. Jason hakkında bildiğim her şeyi ve gözlerimin önünde yaşanan olayı anlattım. Polisler, bana teşekkür ederek, gerekeni yapacaklarını söylemişlerdi.

Ben ifade verirken Jisoo, Lisa'nın durumunu öğrenmeye çalışıyordu. Polis merkezinden çıkar çıkmaz, bana rahatlamış bir ifadeyle "Lisa iyi Jennie. Ameliyat sıkıntısız geçmiş, ancak şu an uyutuyorlar. Merak edilecek bir şey yok."
Rose ve Jisoo'ya sevinçle sarıldım.
"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim kızlar. Yanımda olmanızın benim için anlamını bilemezsiniz."

Onu görmem gerekiyordu. Jisoo ve Rose'ye hastaneye gitmeyeceğime söz vermiştim. Ama bu sözü tutabileceğimi daha en başından düşünmemiştim. Eve döndüğümüzde, Jisoo ve Rose'nin uyumasını bekledim. Uyuduklarında evden gizlice ayrılarak, hastaneye ulaştım.

Danışmada Lisa'nın yerini öğrenmeye çalışıyordum. Ama onunla bir alakam olmadığı için bana söylemediler.
"Bakın anlamıyorsunuz. Onu görmeliyim. Lütfen bana yardımcı olmalısınız."
Danışmadaki kadın artık ısrarlarımdan bıkmıştı. Kaşlarını çatarak "olmaz hanımefendi. Size yardımcı olamam. Lütfen buradan uzaklaşın artık." Çaresizce, danışma masasından uzaklaşmaya başlamıştım. Üzüntüden gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Başım önümde yürürken bir bedene çarpmıştım.

"Affedersiniz. N-ne hocam üzgünüm." Tzuyu'ya çarpmıştım. Bana öfke dolu gözlerle bakıyordu. Birden kolumdan yakalayıp, çekiştirmeye başladı. Beni hastanenin dışına sürüklemişti.
"Sen ne cüretle buraya gelirsin! Yeter artık! Bizden uzak dur Jennie! Lisa'yı rahat bırak!"
Sakinleşmesi mümkün görünmüyordu.

"Hocam lütfen, onu görmek istiyorum. Bütün bunlar benim yüzü—-."
"Evet hepsi senin suçun! Lisa'yı benden çalmaya çalıştın! Onun bıçaklanmasına sebep oldun! Hepsini biliyorum Jennie. Ama seni uyarıyorum, bundan sonra Lisa'ya yaklaşırsan olacaklardan ben sorumlu değilim."

Beni orada bırakıp, hastene kapısına tekrar yönelmişti.
"Lisa'yı seviyorum!" Haykırarak söylemiştim.
Bu haykırış onun olduğu yerde kalmasına neden olmuştu. Devam ettim "onu seviyorum ve gerekirse seninle onun için savaşırım Tzuyu." Cevap vermemişti. Yoluna devam ederek, hastaneye girdi.

Hastanenin bahçesinde, umutsuzca Lisa'yı beklemeye başlamıştım. Neredeyse gün doğmak üzereydi. Saatlerdir yerimden ayrılmamıştım. Onu görmeden buradan ayrılmayacağım. Ne Tzuyu, ne de başka biri umrumda değil.

Birkaç saat daha geçtikten sonra, Rose ve Jisoo'nun panikle yanıma geldiklerini görmüştüm.
"Jennie sen aklını mı kaçırdın? Buraya gelmemeliydin. Söz vermiştin." Onları umursamadan, hastanenin kapısına bakmaya devam ettim. Rose devreye girerek "Jennie bak, Lisa'nın seni bu halde görmesini istemezsin. Hadi gel eve dönelim kendine çeki düzen ver." Açıkçası güzel olmak şu an umrumda değildi. Yalnızca Lisa'yı görmek istiyordum. Rose'yi de umursamadım. Benim için endişelendiklerini biliyordum.

Son çare olarak ikisi de kollarımdan tutarak beni zor kullanarak götürmeye çalıştılar. Yere oturarak, onları engelledim.
"Jennie çok inatçısın. Yeter artık, kendine gel!"
Konuşan Jisoo'ya doğru başımı kaldırıp, gözlerinin içine baktım.
"Şu an o hastanede Rose yatsaydı ve sana onu göstermeselerdi, ne halde olurdun Jisoo?"

Jisoo başını öne eğerek, ellerini benden çekmişti.
"Jennie seni anlıyorum, hak da veriyorum ancak, Tzuyu Lisa'yı görmene asla müsaade etmez."
Onunla savaşacağım. Ne olursa olsun Lisa'yı göreceğim. Rose de benim gibi yere oturmuştu. Elimi tutarak benim tarafımda olduğunu belli ediyordu. Jisoo daha çekimser bir tavırla bizden biraz daha uzakta ne yapacağını düşünüyordu.

İnsanlar hastanenin kapısının önünde oturduğumuzu, gördükçe yadırgayan bakışlar atıyordu. Umrumda değildi.
Birden Tzuyu hastanenin kapısında belirmişti. Bana bakışları, cehennemi yanında taşıyormuş gibiydi.

"Jennie buraya gel!"

Savaş başlasın o zaman 😸
Siz kimi tutuyorsunuz? Jennie mi, Tzuyu mu? 😂😂











.

ARAMIZDA KALSIN...G!P (JenLisa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin