Bölüm 13 - Dalgalı Sakin

203 33 54
                                    

Duvardaki saat sesli bir şekilde her saniyeyi saymaya devam ederken, masadaki dört yabancı önlerine konan tatlıyı didiklemekle ve kendi kafalarının içinde kaybolmakla meşguldü. Ünal dışında..o tatlısını keyifle yemiş, boş tabakla oynuyordu. 

Görevlinin tabakları toplayıp kahvelerle dönmek üzere odadan çıkışıyla, Giray daha fazla dayanamayıp lafa girdi. 

"Bana bugün, sana o adresi verip, adamı ayağına gönderdikten sonra ne olduğunu; istediğini almana rağmen neden şu an karşımda Gülce'yle birlikte bu masada oturduğumu anlatacaksın," dedi. Muhatabı Ünal'dan başkası değildi.  

Ünal gömleğinin yakasını düzeltip, bakışlarını bastırılmış bir öfkeyle kendisini izleyen kara gözlerin sahibine çevirdi. 

"Yücel'i denemek istedim," dedi sakince. "Sen kaçmasını söyleyip onu limana gönderdin, ben de bir süre izledim,uzaktan. Hakan'ın adamlarından birilerini arayıp aramayacağını merak ettim." Gözleri bana değip tekrar Giray'ı buldu. "Ama beklemediğim bir şey oldu ve Gülce, Yücel'i aramaya karar verdi, muhteşem bir zamanlamayla." 

Kaşlarımın çatılmasına izin verdim. "O zaman Yücel benimle konuştuğunda, aslında kaçamayacağını, ya da senin orada olduğunu bilmiyordu." Giray'a baktım hayal kırıklığıyla. "Onunla oynadın yani..." derken sesim de hislerimi yansıtıyordu. Gözlerimde hâlâ bekleşen soru işaretleri, lafımı bitirmediğimi gösteriyordu. "Niye öyle yıkılmış bir haldeydi peki?" diye sordum. "Konuşuş şeklinden Mithat Bey'e bir şey olduğunu düşündüm ben." 

Giray elini dudağının altına sürterek, başını geriye atıp tavana baktı. Gözleri tekrar beni buldu sonra. Nasıl lafa gireceğini bilemiyor gibiydi. 

"Mithat'a bir şey oldu zaten," dedi zorlanarak. Oturduğum yerde kasıldım, gözlerim şokla büyüdü. Ağzım açılmış ama aklımdaki soru çıkmamıştı; yine de Giray anlamıştı beni. "Ben bir şey yapmadım," dedi hemen. "Ben değildim." Gözleri, 'İnan bana' diyordu. Ben bir sözüyle babama güvenmezdim bundan sonra. 

"Ne oldu peki?" diye sordum sadece. 

Üstündeki siyah kazağın kollarını sıvayıp bana doğru eğildi masanın üzerinden. "Mithat, Yücel'le yüzleşip de her şeyi annesini korumak için yaptığını duyunca, konuşup ikna etmiş Yücel'i. Beraber Aydın'dan annesini alıp saklamaya karar vermişler ilk olarak." Yutkundu. Çenesinde seğiren kasa takıldı gözüm. "Annesini izleyen adamlar vardı, Bilgen'in adamları. Bunu yaparlarsa Yücel'in konuştuğunu öğrenirlerdi. Böyle bir şeyi riske atamazdık," dedi Ünal'la bakışları kesiştiğinde. 

"Devam et," dedim sabırsızca. "Ne yaptın?" 

"Peşlerine düştüm, Aydın'a varmadan yakalayıp engel olmak için." Çenesinin altına giden eli, sakallarını kaşıdı ağır ağır. "Uşak sınırında yetiştim..beni farkedince telaşa kapıldı Yücel," dedi gergin sesiyle. "Kaza yaptılar," diye ekledi sonra sessizce, gözlerini gözlerimden çektiğinde. 

Ben Giray'a bakmaya devam ediyordum. Üstümde hissetiğim bir çift gözse başkasına aitti. İnsan izlenildiğini niye hissederdi? Bir an tanıdık bir his için ben de yüzüme odaklanmış o yeşil gözlere bakmak istedim. Ama bu gece, bu masada bana en yabancı gelen onun gözleriydi; çünkü burada olmasını aklımın asla almadığı insan oydu. Geçen bu iki saniyeden sonra Giray'ın gözleri tekrar, benim nasıl bir ifadeye sahip olduğunu asla tahmin edemediğim yüzümü buldu.   

"Sert bir viraj yaptılar..Mithat'ın tarafının kapısı açılınca arabadan fırladı, şarampole yuvarlandı." Yutkunamadığımı farkedince elim, titreyerek önümdeki su bardağına gitti. Peş peşe üç yudum alıp, sakinleşmeye çalıştım. Giray, başlamışken bitirmek isteyerek devam etti. En iyisi de buydu.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin