*48* Yıl Dönümü

Start from the beginning
                                    

Başımı salladım, bir yandan da soluklanıyordum "Profesör... Buz... Lanet... Öğrenci..." konuşmaya çalıştıkça kelimeler birbirine giriyordu, bu yüzden durumu açıklamaya çalışmaktan vazgeçtim "Lütfen, beni takip edin."

Birkaç dakika sonra Flitwick ile birlikte, donmuş koridorun başında duruyorduk "Merlin aşkına... Burada ne olmuş böyle?" diye mırıldandı Flitwick bir yandan ağır adımlarla içeriye girerken. Büyük ihtimalle soğuğu hissettiği gibi ısınma tılsımı yapmıştı kendisine "Bayan Cain ve Bayan Black, buraya geldiğinizde herhangi birisini gördünüz mü?"

"Bunun dışında hayır." diye cevap verdi Bella, başıyla buzun içindeki öğrenciyi işaret ederken. Flitwick'in de beti benzi atmıştı "Yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz çünkü buza dokunmadık ama Incendio'yu test ettik, işe yarıyor."

Flitwick ağır hareketlerle onayladı "Anladım, teşekkür ederim. Bundan sonrasını profesörleriniz olarak biz hallederiz, siz Ortak Salonunuza dönebilirsiniz." dedi ama gerçekten de korkmuş gözüküyordu "Sizlerden tek ricam, zindanlara giden yol üzerinde karşılaştığınız bütün profesörleri buraya yönlendirmeniz."

Lanetli bir buzun Hogwarts koridorlarında yayıldığı dedikodusu elbette birkaç saat içerisinde bütün şatoda kol gezmeye başlamıştı, herkes nefesini tutmuş bir şekilde buzun içindeki öğrencinin sağ salim kurtarılmasını bekliyordu. Günün sonlarına doğru, profesörlerin yoğun uğraşlarından sonra öğrenci kurtarılmıştı ancak buzun yapısındaki özel bir şeyden dolayı bilinç kaybı yaşadığı için bir hafta boyunca Hastane Kanadında kalması gerekmişti. O süreçte de lanetli buzun hikâyesi bütün okula yayılmıştı.

Hogwarts'ta gizlenmiş olarak bulunan beş adet özel oda vardı, bunların isimleri "Lanetli Kasa" olarak geçiyordu ve beşi de özel lanetler ile korunuyorlardı. Bu kasaların kim tarafından inşa edildiği bilinmiyordu ancak ortalıkta birçok teori dönüyordu: kimi Hogwarts'ın kurucularından bahsediyordu, kimi ise paranoyak bir müdürden... Kasaların içlerinde barındırdığı şeylerle ilgili de birçok tahmin vardı: paha biçilemez hazineler, hayal edilemeyecek güce sahip büyülü nesneler ve Kara Büyü.

Bu Lanetli Kasaların varlığı da, tıpkı Sırlar Odasının da olduğu gibi, sadece bir efsaneden ibaretti; bugüne kadar herhangi bir kasanın yerini belirlemeyi kimse başaramamıştı. Ancak herkesin tahmini, buzda kalan öğrencinin ve onun en yakın arkadaşının bu kasalardan tekini bir şekilde uyandırdığı yönündeydi çünkü yayılan lanetli buza başka bir açıklama getirmek çok güçtü. Ayrıca da bahsi geçen iki öğrencinin de Lanetli Kasalarla ilgili bir geçmişi vardı.

Jacob Jenkins, buzun içinden kurtarılan öğrenci, üçüncü sınıf bir Slytherin'di ve Hogwarts'a adım attığı andan beri tek bir amacı vardı, o da Lanetli Kasaları keşfetmek. Bu konu hakkında etrafta çok sorup soruşturmuştu, bulabileceği her kitabı okumuştu ve sonunda bu takıntısı öyle bir seviyeye gelmişti ki onun döneminden sorumlu Sınıf Başkanı olarak Lucius'un, özel olarak gidip Jenkins ile konuşması gerekmişti. Hem de birden fazla kez. Bu yüzden Bella ile Ortak Salon'a dönüp olayı anlattığımızda Lucius neler olduğunu hemen anlamıştı.

Jacob Jenkins'i, Lanetli Kasa arayışında takip eden bir kişi daha vardı –en iyi arkadaşı Duncan Ashe. Ashe tıpkı Jenkins gibi üçüncü sınıfa giden bir Slyhterin öğrencisiydi ancak ilginç bir şekilde buzun yayıldığı ve Jenkins'in buzun içinde kaldığı o süreç boyunca olaylardan tamamen uzak kalmıştı çünkü önceki gece sabahladığı için pazar gününü uyuyarak geçirmişti.

Yine de, bu iki söz dinlemeyen üçüncü sınıf ve Lanetli Kasa takıntıları yüzünden Slytherin'den 150 puan silinmişti, bu da herkesin fazlasıyla sinirlenmesine neden olmuştu. Bina Kupasını bir nevi kendi ellerimizle diğer üç binaya hediye etmiştik.

Insensitive ➳ Sirius BlackWhere stories live. Discover now