Özler Arası -Çetin-

585 100 118
                                    

Çetin'in kulağı kuvvetli bir basınçla çınladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çetin'in kulağı kuvvetli bir basınçla çınladı. Birbiri içine giren sesler duyuyordu yani öyle olduğunu sanmıştı.

Boğuk, sayıklarcasına...

Sonunda ise bir el omzunu sarstı. "Çetin?" Sayıklanan şey buydu; kendi adıydı. Çetin, Çetin...

Gözünü açtığı takdirde kuvvetli bir parlaklık ile karşılaşacağını düşündü ama neden böyle bir fikirle dolduğunu kestiremiyordu. Zaten göz kapakları aralandığında bunun bir saçmalık olduğunu fark etti; parlaklıktan eser yoktu. Kaşları çatıldı; etrafını netleştirmek için gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Ekin'in annesi Asya, bir sandalyeye oturmuş, Çetin'in bileklerini kolonya ile ovalıyordu. Uçucu esans az önce burnunu da gıdıklamıştı.

"Kendine geldi." Asya dalgalı saçının sallanmasına neden olacak şekilde başını yana çevirdi.

Elleri ceplerinde, pencereden dışarıyı izleyen Haluk bu çağrı ile beraber bakışlarını Çetin'e yöneltti ve ikiliye doğru ilerledi. "Bizi korkuttun." Muhatabı Çetin idi.

Çetin anlayamıyordu; kendinden mi geçmişti. Elleri ile yüzünü gizledi; gözlerini kapatmıştı. Kendindeki tuhaflığı düşünmeye başladı. Tutku öldükten sonra titremeleri artmıştı. Yoğun stres altında olduğu için bu tepkileri verdiğini düşünüyordu; sonuçta kız arkadaşını kimin öldürdüğünü bilmiyordu ve öfke patlamaları... Ekin'in dahi üzerine yürümüştü. O böyle biri değildi; sinirli, kendinden geçen ve tepkilerini dahi kontrol edemeyen. Bu sıfatlar hayatında hiç var olmamıştı. Şimdi değişen neydi? "Ne oldu bana?" diye sordu yorgun bir sesle. Başına vuracak çekiç hazırda bekliyordu sanki.

"Benim cümlemden sonra..." Asya duraksadı; Çetin'in elini sıkıca kavradı. "Titredin ve kendinden geçtin. Unut diye sayıklıyordun. Neyi unutmak istiyorsun Çetin?"

Unutmak... Görünen o ki telkinlerinde başarılı olmuştu çünkü hiçbir şey hatırlamıyordu. Kısmen hatırlamıyordu... Kendinden geçmeden önce duyduğu cümle hatırındaydı zira. "Ekin'in Finrol'da olduğunu söylediniz." Soru anlamı taşımıyordu bu söz öbeği ama hayal kırıklığının keskin köşeleri ile doluydu. "Nasıl bir oyun çeviriyorsunuz siz?" Yattığı yerden doğrulan Çetin yeşil irisler ile çevrili gözlerini Asya'nın gözlerine kenetlemişti.

"Oyun değil, yemin ederim bunun olmaması için çok uğraştım." Asya arada sırada Haluk'a bakıyordu; onu da ikna etmek ister gibiydi. "Dünya'ya ilk andan itibaren adapte olduk ama Ekin hep bir şeyler hissetti."

"Elf takıntısının olması boşuna değildi yani." Çetin sorgulayıcı bir tavırla kollarını kenetlemişti.

"Değildi." Asya bir süre bekledi. Cümleleri nasıl toparlayacağını bilmiyor gibiydi. "Beş yaşında sesler duyduğunu ve elflerin onu çağırdığını söyledi. Bunu duyduğumuz anda Haluk onun akıl sağlığı için endişelendi ama ben gerçeği biliyordum. Ekin hiçbir şekilde insan geni barındırmıyor; o bir saf kan ve bu, Diyar ruhunun onu çağırmasına sebep oluyordu."

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin