Katran Doğum -Suvilla-

202 37 2
                                    

"Doğum hazır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Doğum hazır." diye mırıldandı Suvilla. Gözleri vahşi bir zevkle parlıyordu. İçindeki öfke kavrulmaya devam ediyordu ama onu görmezden gelmek gittikçe kolaylaşmaya başlamıştı. Üstelik şimdi mabedi olan Kara Dikenler'deydi. Burada huzuru buluyordu, ruhu dinginleşiyordu.

Bir nabız gibi atan damara dikti gözlerini. Yapay bir rahimdi karşısındaki plesunra. İsmini bile plasentaya atıfta bulunmak için koymuşlardı. Doğum bir mucize değil miydi? Eşsiz bir olay. Yaptığı bu deneylerin de her biri öyleydi, muazzam güzellikteydi. Görkemiyle korku salan kii'faların annesiyim, diye düşündü Suvilla meşum bir şefkat hissiyle. Sadece taşıyıcı bir rahmin içinde büyüdüler. Yine de onların doğumuna öncülük eden benim.

"Çok çırpındılar." Ruh Eğiticiler'in başıydı bunu söyleyen. Elfin yüzü kumaşın gölgeleri ardındaydı. Burada kimse kolay kolay yüzünü göstermezdi. Karanlıkla sarmalanmak belli ki hoşlarına gidiyordu.

"Yeniden doğacaklar ama bu iki aptal, kürelerin birer mezar olduğunu düşünüyor. Kimse bir mezara öyle kolayca girmek istemez. Çırpınmaları çok normal." Suvilla derin bir nefes aldı. "Neyse ki durulmuşlar." Sonra anlık bir dikkatle başını yanındaki elfe doğru çevirdi. "Ağızları kabarcıkla kapatıldı öyle değil mi? Yani hala canlılar?"

"Merak etmeyin, talimatlarınız doğrultusunda hareket edildi. Yine de oksijen seviyeleri çok azaldı. Vücutları uykuya geçmiş olmalı."

"Vücutlarımız bazen zihinlerimizden daha akıllı olabiliyor. Onlar çırpınarak oksijeni israf ettiler ama vücutları... kalan oksijeni tasarruflu kullanmak için onları uykuya yatırdı." Suvilla oldukça dingin bir sesle konuşuyordu. Gifrieth kızıl bir canavar gibi zihnine tünemişti ama Suvilla bu imgeyi zincirleyerek kontrol altına almıştı. Onu sürekli düşünmek de, hiç düşünmemek gibi değil miydi zaten? Boş zihinle, ağzına kadar dolu olan zihin... İkisi de kör bir elften halliceydi.

Hem Yiğit elinin altındaydı öyle değil mi? Gifrieth gitmiş, gitmemiş; kimin umurundaydı ki?

Senin, Suvilla. Senin umrunda. Beyninde yankılanan bu sesi susturmak için soldaki plesunraya dokundu ve onu hafifçe itekledi. "Doğum için kıpırdaması lazım. Niye hareketsiz?"

"Bunun ilk deneme olduğunu unutmayın Prenses." Ruh eğitici temkinli bir şekilde konuşuyordu. "Genelde başarısızlık yüzdesi yüksek olur."

"Ben... başarısız olmak için adım atmam. Plesunraları alevlerin üstüne koyun. Ateş, içindekileri çıkmaya zorlayacaktır."

Sessi ve Harata'yı düşündü Suvilla, onları daha önce hiç düşünmemiş olması çok ironikti. Kim olduklarını bile bilmiyordu ama onlar Aramir'e yardım etmiş ve onu desteklemişlerdi. Bu bilgi Suvilla için yeterliydi. Tearin'de prensesin hükmü geçiyordu artık, bu yüzden herkes de ona itaat etmeliydi. Sivrilen başlar ise cezalandırılmalıydı. Yoksa herkes Suvilla'nın yetersiz bir lider olduğunu düşünecekti ve Aramir'i yeniden, ilgiyle inceleyeceklerdi.

Buna izin veremem.

Son günlerde Suvilla sadece hisleriyle hareket etmiş ve kendi hayatının noksanlarıyla uğraşmıştı. Yönetim işlerini ise fazlasıyla boşlamıştı. Gerçi Diyar'a kafa tutuyordu ve diplomasiden hiç olmadığı kadar uzaktı. Hiçbir yerleşkeye şartlar sunmamıştı. Kimseyle uzlaşmak istemiyordu. Suvilla sadece herkesin ona biat etmesini arzuluyordu. Tek soy, tek kan, tek hüküm... Eliisar hanedanı hakkı olanı, Suvilla'nın elleriyle alacaktı. Ne demişti Henna: Suvilla'nın atası Tenrir, kesin olarak tahta geçeceği düşünülürken bir savaşta, üstelik savaş mahiri olarak nam salmışken can vermişti.

Babam hazıra kondu, diye düşündü Suvilla, ateşler yakılır ve plesunralar odunların üzerine yerleştirilirken. Bir efsane olan Tenrir'in kızıyla evlenip tahta kuruldu. Sonra bu asil kana leke sürdü ve kendi kanını insan kanıyla kirletti. Melez kardeşlerimi tahtta benden öne koydu. Ne mahirlikleri vardı ki onların? Gley kitap düşkünüydü, kurnazdı; Aramir sevecen bir aurayla kaplıydı ama işte o kadar... Ben fikirlerde cesur olan, hareketlerde atak olandım. Sırf cinsiyetin yanlış tarafında olduğum için mi görmezden gelindim.

Ateşin harlarına bakarken düşüncelere dalmak çok kolaydı. Suvilla gözlerini bile kırpamıyordu. Kıvılcımlar sıçrıyordu taş zemine. Çıtırtılar ulaşıyordu kulağına ve alevler yükselerek dumanlara bürünüyordu. Acı koku burun deliklerine süzülüp genzini yakmıştı ama geri çekilmedi. Gözleri turuncuyla parlarken sağdaki plesunrada ilk hareketlilik baş gösterdi.

Can havli... Hareketliliği en iyi bu şekilde tanımlayabilirdi Suvilla. Derin uykudan bir canlıyı en kolay ne uyandırabilirdi ki? Elbette ki yoğun bir acı.

Sonunda çıtırtılar arttı ve Suvilla bir iki adım gerilemek zorunda kaldı. Ruh eğiticiler alevleri harlamayı bırakmıştı. Beklenen doğum gerçekleşiyordu. Nihayet. Sonra zar tabaka yırtılmaya başladı, damarlardaki atım sayısı fırladı ve yırtık genişledikçe katran karası bir renge bürünen kollar ortaya çıktı. Eller zar tabakayı sıkıca kavramıştı, kuvvetli bir şekilde bedenlerini yukarı çekmeye çalışıyordu.

Sonunda çıktılar. Sessi ve Harata... eski hallerini sadece andırıyorlardı. Göz küreleri bembeyaz olmuştu ama vücutları geceden bile karaydı. Saç tellerinin pek çoğu cılızlaşıp dökülmüştü. Kalanlar ise beyaz ve terden sırılsıklamdı. Diğer kii'falara boyut olarak pek benzemiyorlardı, daha küçüklerdi ama en bariz fark bilinçleriydi. Her ikisi de idrak haliyle Suvilla'ya bakıyordu.

"Ölüm gibi zannetmiştik." Harata'ydı konuşan. Sanki mezara gömülmüş de küreklerce toprak yutmuş gibiydi sesi. "Ama sanki daha önceki hayatımda derin bir uykudaydım da şimdi gerçekten de uyanmış gibi hissediyorum. Tüm hücrelerim çok daha canlı ama bazı şeyler..." Yere çevrilmişti bakışları.

"Silik gibi, öyle değil mi sevgilim." Sessi daha yumuşak bir tonda konuşuyordu ama fısıldıyordu. Ya da telleri harap olmuştu ve sesi çıkmıyordu. Sonra irkilerek başını yana çevirdi, havayı kokladı, kulaklarını titretti. "Acı çekiyorlar." dedi duygu yüklü bir nefes vererek.

Suvilla yaşadığı ana hızla odaklanarak Sessi'nin elini tuttu. "Kim Sessi? Acı çeken kim?"

"Onlar." Sessi titreyen, cılız koluyla diğer kii'faları işaret etti. "Dokuları çok fazla. Bütünleşememenin acısı bu."

"Yani sen... onları anlayabiliyor musun?" Suvilla'nın gözlerindeki vahşi parıltı tekrar nüksetmişti. Ruh Eğiticiler havadaki ses titreşimlerinin yarattığı frekansları yakalamak adına haftalardır uğraşıyordu ama yaratıkların dili oldukça karmaşıktı. Ve Sessi şimdi onları kolaylıkla anlayabiliyordu.

"Evet, elbette. Benden, bizden yardım dileniyorlar."

"Kime bağlısın Sessi?" Suvilla bunu duymak zorundaydı.

"Elbette ki size prenses. Aksi mümkün bile değil." Sessi saygılıydı, Harata ise hemen yanı başındaydı.

"Öyleyse sana bir soru. Kii'falar bir sürü. Sürü olarak hareket ediyorlar ve kanatlılar da dahil olmak üzere onları kendine bağlayabilir misin?"

Sessi sadece gülümsemişti ve Suvilla zihnindeki canavarın arsızca kahkaha attığını işitmişti.

Sessi sadece gülümsemişti ve Suvilla zihnindeki canavarın arsızca kahkaha attığını işitmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now