RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)

Cüretkar -Gliondel-

Küçük elfler idman alanında gölge dövüşünün inceliklerini öğreniyordu. Parterka lideri Beif kollarını kenetlemiş, heykel kıpırtısızlığında onları izliyordu. Eğitmen olarak değişik bir tarzı vardı. Dersin başında kısa bilgiler verir, o günün hareketlerini gösterir ve köşesine çekilirdi.

"Onları izleyerek eğitemezsin." Gliondel sataşma ruhuyla Beif'e hafif bir omuz attı. Haylaz hissediyordu yine kendini ve aslında bu da tuhaftı. Sale'nin ihanetini öğrendiğinde yıkılmış olması gerekirdi ama böyle hissetmiyordu. Sanki rahatlamıştı. Merfos'a yaptıkları yüzünden çektiği ıstırap Sale'nin ihanetiyle denkleşmiş ve Gliondel cezasını bulmuştu. Diğer yandan ise hain lakırdısını işittiği anda bilinmezlik içini kemirmeye başlamıştı. Konseydekiler tahta en yakın elflerdi ve Gliondel'in hükmünün zarar görmesi an meselesiydi ve artık bu belirsizlik de ortadan kalkmıştı. Her açıdan rahatlatıcı bir gündü ve Gliondel kendini ferahlamış hissediyordu. "İzleyerek eğitemezsin." diye bastırarak tekrarladı.

Küçük elflerin bazıları kafası karışmış bir halde diğerlerini izliyor ve çözemediği hareketleri yarım yamalak taklit etmeye çalışıyordu. "Öğrenecekler." dedi Beif. Fazla ölçülüydü. Ses tonu bile aşırılıktan uzaktı. Gliondel kelimeleri işitmese onun dudaklarının dahi oynamadığını düşünecekti. "Rahifel'de dövüş sanatının inceliklerini öğrenecekler zaten. Burada diğer elflerle kaynaşmayı, temel duruş tekniklerini ve aslında tek başlarına kaldıklarında bu durumla nasıl baş edeceklerini öğreniyorlar."

"Yani onları hayata hazırlıyorsun."

"Hayatın engellerini görmemiz imkansız. Asıl gölge olan hayat ve aslında bu eğitim onları hayata hazırlıyor." Beif, Gliondel'le göz göze geldi. "Giz Sezicilik Bürosu'ndan kayıpların raporunu temin ettim. Tearin ve Finrol civarındaki pek çok yerleşim yerinden başvuruda bulunulmuş. O bölgelerde kii'fa saldırıları da kayda geçmiş. Saldırı ve kayıpların peş peşe olması teorimizi doğruluyor. Kuvvetle muhtemel Suvilla canlı elfleri deneyleri için kullanıyor."

"Ve biz bu bu dönüşen şeylerle nasıl edeceğimizi bilemiyoruz." Gliondel derin bir nefes aldı. Yine bir bilinmezlik hayatının tam merkezine düşmüştü ve bir kral olarak yönünü saptayamadığı her an azap dolu günlere bedeldi.

"Aklınızı kemiren şey ne kralım? Buraya yani yanıma geldiğiniz her seferinde düşüncelerle kuşatılmış oluyorsunuz. Benim gibi önümüzde uzanan manzarayı izliyor ve işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz." Beif ilgisinin tümünü Gliondel'e aktarmıştı şimdi. Kaytaran minik elfleri görmezden geliyordu.

"Sen ne düşünüyorsun ki Beif?"

"Yaklaşan savaşı ve az önce de dediğiniz gibi yeni kii'fa tehlikesiyle nasıl baş edebileceğimizi."

"Parterkalı elflerimizden şüphen mi var yoksa?"

"Asla. Onların yeteneğine ve sadakatine güvenim tam ama kii'falar söz konusu olduğunda savaş stratejileri bir bir çöpe gidiyor. Her olasılığı hesaplamaya çalışıyorum. Tahta ve aynı zamanda size karşı yeminim var. Sizi korumakla görevliyim."

Gliondel minnet duygusuyla gülümsedi. "Ben de tam bunu düşünüyordum işte Beif. Taht korunmalı ve ben onun etrafını kuşatan güven çemberinin sağlamlığından şüpheliyim."

"O çember..." Sorgulayan bakışları vardı Beif'in.

"Konseyi kastediyorum. Oradaki elfler babamın zamanından beri var olanlar ve bana yakınlığı kanıtlananlar... ama buna rağmen konsey beni düşündürüyor. Taht zalim bir kralın eline düşerse diye konsey oluşturulmuş zamanında. Yeri geldiğinde krala baş kaldırabilsinler diye. Yine de ne var biliyor musun Beif. Konseydekilerin de zalim olabileceği hesaba katılmamış. Ya zalim elfler tahtın etrafını kuşatmışsa ve kendi zevkleri uğruna krallarına ihanet ederlerse? Bunun önüne nasıl geçeriz." Gliondel içindekileri bu kadar açık döktüğü için ufacık bir an huzursuz hissetti. Kral olmanın en öncelikli getirisi şüpheydi, artık en yakınındakilerin bile güvenilmez biri olmaya aday damgası yerdi.

"Konseyi dağıtmayı düşünüyorsunuz öyle değil mi?" Beif'in analizi doğruydu.

"Evet ve bunun için yakınımdakilere ihtiyacım var. Konseyin çoğunluk oyu olmadan konsey dağılamaz ve kimse de kendisine bahşedilen imtiyazlardan öyle kolayca vazgeçmez." Beif'i tartıyordu şimdi.

"Ben bu imtiyazlardan vazgeçecek miyim? Aklınızdaki soru bu, öyle değil mi?"

Gliondel her şeyin aşikar olduğunu gösteren bir şekilde kaşlarını kaldırıp başını yana eğdi.

Beif derin bir nefes aldı ve küçüklerin tuhaf hareketlerine bakışları yeniden daldı. "Hayata hazırlanırken yani küçük bir elfken öğrendiğim en önemli şey iyi bir izleyici olmaktı. Sizin baş korumanız olarak en çok da sizi izliyorum kralım. Tahta nasıl geçtiğinizi biliyorum. Feyato Merfos'u biliyorum ve nedenlerinizi de biliyorum."

"Beif ben..." Gliondel şokun en derin katmanına batmıştı şimdi. Gözleri irice açıktı ve bu beklenmedik itiraf karşısında bocalaması kaçınılmazdı.

"İtirazınız yersiz. Az önce de dediğim gibi ben sizi ve tahtı korumakla görevliyim. Yaptıklarınızı sorgulayacak kişi ben değilim ve inanın bana konseyi dahi sizin için lağvederim."