Maske -Suvilla-

256 46 13
                                    

Dolunayın ışığı, rüzgarla havalanan tül perdelerin arasından süzülüyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dolunayın ışığı, rüzgarla havalanan tül perdelerin arasından süzülüyordu. Cam kapıları sonuna kadar açtırmıştı Suvilla. Göl serin havasını sergiliyordu. Diyar'ın bir lütfu...

Suvilla derin bir nefes aldı. Serin havaya rağmen odanın içi oldukça bunaltıcı bir hal almıştı. Geçmişi ve bugününü düşünmek uykularının kaçmasına sebep olmuştu. Vakti hesaplamaya çalıştı ama zihni rahat değildi. Gecenin hangi deviniminde olduğu, tam bir muammaydı.

Ayaklarını yataktan sarkıtıp oturur pozisyona geçti. İpek geceliği incecikti, vücudunun biçimli hatlarını sergiliyordu. Rüzgarın dokunuşuyla göğüs uçları sertleşmişti. Gifrieth gelirse diye bu şekilde giyinmişti. Tenyela'ya yaptıkları yüzünden suçluluk duymuyordu, o zavallı elf yanıkları hak etmişti. Yine de Gifrieth'in gözlerindeki tiksinti dolu bakışı bir türlü atlatamıyordu Suvilla. Yerleşkelere düzenlediği saldırılar yüzünden zaten bakır saçlı elfin gözünden düşmek üzereydi, bu son hamle ile iyice yok olmuştu.

Terasa doğru yürüdü, etrafında hiçbir hizmetli yoktu, özellikle yalnız kalmak istemişti. Aslında tek istediği Gifrieth'ti. Bu da şaşırtıyordu onu. Yiğit birkaç kat altında kalıyordu, onu terk etmesine rağmen duyguları hiçbir zaman sona ermemişti. Sadece mantığını dinlemişti Suvilla, o hiçbir zaman hislerinin boyunduruğu altında olmazdı. Yiğit'i yanında başka bir dişiyle görmek... kalbine korlar saplamıştı ama sonra... Sonra kızı incelemiş ve rahatlamıştı. Öykü tamamen Suvilla'yı andırıyordu. Yiğit unutamadığı aşkının bir yansımasını bulmuştu sadece. Yiğit her zaman Suvilla'ya ait olacaktı.

Gifrieth öyle değildi ama. Suvilla hiçbir zaman ona tam anlamıyla sahip olamamıştı. İşte bu durum delirtiyordu onu. Avcı ruhu kabarıyordu. İçindeki canavar, ötekileşmekten nefret ediyordu. Bu yüzden aklı fikri artık sadece Gifrieth'le doluydu.

Bütün saldırı planlarını da boşlamıştı. Oysa ki ordusu gün geçtikçe büyüyordu. Rak'ha hepsine liderlik ediyor ve aralarındaki iletişim dilini geliştiriyordu. Havadaki titreşimleri tam olarak yakalayamadıkları için bu dili henüz çözememişti Sev'ayhenler ama uğraşıyorlardı. Birkaç şablon çıkartmışlardı bile ama sonuç kusursuz olmalıydı. Bu yüzden onları henüz huzura kabul etmiyordu Suvilla.

Yeni plesunranın çalışmaları ise hız kesmeden sürüyordu. Canlı elfleri kii'fa benzeri bir şeye dönüştürecek bir koza... Kusursuz olması gereken bir başka deney daha. Yakında hazır olacaktı, öyle söylemişlerdi Suvilla'ya. O da bekliyordu. Halkına yeni bir coşku lazımdı zira. Heyecansız bir topluluğu galeyana getiremezdi, yıkım olmazsa da tahta ulaşamazdı.

Gaddar halkına ihtiyacı vardı.

Suvilla serin havayı soludu, çam reçinesi ve yoğun bir sis kokuyordu. Teninin ürperdiğini hissetti. Etraf sakindi, herkes yuvasına çekilmişti. Ama göle yakın ağaçların orada yürüyen iki kişinin varlığı dikkatini çekmişti. Biri apaçık şekilde Gifrieth'ti, diğerini daha net görmek için gözlerini kıstı. Dazlak kafası ve yanık teniyle Tenyela'ydı bu; güçsüz vücudunu Gifrieth'e yaslamıştı. Çok yakın görünüyorlardı. Uygunsuz tablo karşısında kaşlarını çattı Suvi.

Tenyela'nın odasından çıkması yasaktı, Gifrieth'in ise burada, Suvilla'nın yanında olması gerekiyordu. Aşağı inmek adına karşı konulamaz bir dürtü duydu, neredeyse bunu yapacaktı da. Ama kendisini frenlemişti, çünkü fevri davrandıkça kaybediyordu. Hakiki olmaya ne gerek vardı ki, yumuşak görünümlü sahte bir maske takınması ona çok daha fayda sağlardı.

Tenyela'ya şefkat gösterecekti, Gifrieth'i ise görmezden gelecekti. Dengeleri biraz da Suvilla değiştirse... ne olurdu ki?

**

Suvilla'nın sabah ilk işi Kara Dikenler'e gitmek olmuştu. Burası hafiften değişmeye başlamıştı. Eskiden sadece taş duvardan hücreler vardı burada ama artık bu hücrelerin büyük çoğunluğu yıkılmış ve ilkel bir ev halini almıştı. Kütüklerden oturaklar, daha geniş olanlarından masalar yapılmıştı.

Dürtülerden arındırılan kii'falar belirli bilinç düzeyine ulaşıyorlardı. Üç dört yaşlarındaki bir elf gibi düşünebilirdiniz onları. Yine de bazıları bu ruh eğitimlerine olumlu yanıt vermiyordu. Rak'ha'nın liderliğini de kabul etmiyordu bu kii'falar. Onlar, hala yıkılmamış olan taş hücrelerinde tutuluyordu. Kolay denklem... Bilinç yoksa refah bir yaşam da yoktu.

Sonra birden gülmeye başladı Suvilla, kütükleri refah bir yaşamla ilişkilendirmekti onu neşelendiren. Nihayet kötü ruh halinden kurtulmaya başlamıştı. Böylece kii'falarını incelemeye koyuldu. Normal ve ilk üretilenler elflerle aynı boyutlardaydı, her birinin tipi farklıydı. Kimisi keldi ve tebeşir beyazı rengindeydi, bazıları ise yırtılmış ağızla ödüllendirilmiş mor tenli garabetlerdi. Değişik olan tek şey yüz hatları, saçları ve ten renkleriydi. Vücut biçimleri ise tamamen aynıydı. Bol kaslı, sanki kırılmış gibi duran bacaklar ve kollar, uzun diller ve kambur bir duruş. İnanılmaz hızlı koşuyorlardı ve sivri tırnakları vardı.

Kanatlı olanların ise sırtı dikenliydi ve bazılarının boynuzları vardı. Yine de her biri iki ayakları üzerinde duruyordu. Elflerin iri kıyım ve biçimsiz hallerini andırıyorlardı. Bu kanatlı olanlar inanılmaz hızlı büyüyordu ve bazıları şimdiden, içi devasa olan Kara Dikenler'e sığmamaya başlamıştı.

En yakınındaki Ruh Eğitici'ye seslendi Suvilla. "Burası yetersiz olmaya başlamış. Ya tılsımlarla mekanı genişletin ya da açık alanda başka bir yer belirleyin."

"Emredersiniz Prenses." Ruh Eğitici, kukuletalı başını saygıyla aşağı doğru eğmişti.

"Yeni plesunra ne durumda?"

"Zar doku henüz oluşmadı, biliyorsunuz plesunranın oluşması için içinde dönüşmeye hazır bir şeyin olması gerek. Cansız doku ekleyemiyoruz ki dönüşüm başlamasın. Çünkü canlı birilerini dönüştürmek istiyorsunuz ama içinde doku olmayınca da plesunra aktifleşmiyor ve kendini tamamlamıyor."

"Tutsakları içine atın öyleyse." Suvilla bir aptalla konuşuyormuş gibi hissetmişti kendini. Cevap apaçık ortadaydı, bu elf kukuletayla beynini de mi kapatıyordu?

"Ama bu çok riskli." Ruh Eğitici tedirgin bir tavırla ellerini birleştirmişti. "Plesunranın kendini hazırlama sürecinde tutsaklar havasızlıktan ölebilirler. Siz ise onların canlıyken dönüşmesini istiyorsunuz."

"Ağız ve burunlarını hava kabarcığıyla kapatın öyleyse. Eminim plesunra kendini hazırlarken bu kısmi oksijenle idare edebilirler." Suvilla öfkelendiğini hissediyordu. En önemli deneylerinden birini işe yaramaz elflere mi emanet etmişti yani? "Adın ne?" diye sordu sert bir tonda.

"Tesa efendim."

"Tesa... Seni görevden almış bulunmaktayım. Dediklerimi liderine iletip kukuletanı imha edebilirsin." Suvilla tatlı bir şekilde gülümseyip alandan ayrıldı. Maskesini tam olarak şimdi kullanmaya başlamıştı.

Suvilla'yı yazarken içim kasvetle doluyor gençler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Suvilla'yı yazarken içim kasvetle doluyor gençler. Umarım ordusu güçlenmez :P

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now