ATALANTE 3 [TAMAMLANDI]

By eliftturan

523K 54.7K 22.7K

"Bitiş noktasındayız belki lakin bu nokta bizim başka yoldaki başlangıcımız." | Seri 3 kitaptan oluşmaktadır... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
AÇIKLAMA
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Final

Bölüm 32

8.7K 969 316
By eliftturan

Medya Elka ve Abel.

.....

Vücudumun kasılmasının geçmesini beklerken aklımda binbir türlü düşünce dolaşıyordu. Burayı aktif etmezsem birinin öleceğinden bahsediyordu Lohga. Önemseyeceğim biri olmalıydı ki bana bu kadar önemli bir bilgiyi vermişti. Üstelik o konuşurken içimi saran korku da tuhaftı. Kesitte yer yerinden oynuyorcasına sallanmıştık.

Ya Azelyaya, Azrail'e, Hermiaya, Menos'a veya sevdiğim herhangi birine zarar gelecekse? Yarın yakalanacağımı bile bile burayı aktif edecektim. Tam iki gün geçmiş olacaktı. Başka bir şekilde kurtulmaya çalışabilirdim ancak sevdiğim birinin ölümüne sebep olmayı kaldıramazdım. Lohga bana söylemeseydi o ölümden kendimi sorumlu tutmazdım ancak artık biliyordum.

Ben sorumlu olacaktım.

Yataktan kalktığımda banyoya ilerleyerek elimi yüzümü yıkamıştım. Ardından kuruyan özel kıyafetlerimi de alarak giyinmiş ve Rolo'nun kaldığı odaya ilerlemiştim. Kapıyı sessizce açarak içeri girdiğimde hala uyuduğunu görüyordum. Mutafağa ilerleyerek atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştım. Karnımı doyurduktan sonra Rolo için de bir şeyler hazırlamış ve kaldığı odaya tekrar gitmiştim. Yarın burayı aktif edecektim ki yemek stoğu da azalıyordu. Gerçi bunun bir önemi de yoktu çünkü yakalanacaktım.

Odaya girdiğimde Rolo uykulu gözlerle yatakta doğrulmuştu. Bileğindeki zincirler onu zorlasa da bakışları kötü değildi. Derin bir şekilde esnediğinde yine yaptığı şeyi yaparak içimi ürpertti. Kate'in olduğunu sandığı yere dönerek Kate ile konuştu. Ardından bakışlarını bana döndürdüğünde yüz ifademi hemen düzelterek söze girdim.

"Kahvaltı getirdim."

Rolo başını olumlu anlamda salladıktan sonra 'önce lavaboya gitmeliyim' dedi. Kısa bir süre gözlerimi kısarak ona baktığımda başımı olumlu anlamda salladım. Kaçmaya çalışsa bile burada bir yere gidemezdi. Ancak bana saldırırsa ne olurdu bilemiyordum. Zincirlerini çözemezdim. Yine de büyü yapmıyordu. Bu konuda avantajlıydım.

Zincirler bileklerine bağlı durmaya devam ederken demire bağladığım kısmını çözerek elimde sımsıkı tuttum. Sahte bir gülümsemeyle 'kahvaltını sonra yaparsın' dediğimde Rolo gülümsedi. Onu lavaboya götürdüğümde zincirleri serbest bıraktım. Büyü yapabilen bir özel değildi. Eğer herhangi bir atakta bulunacak olursa onu hemen devirecektim. Tetikte beklemiştim. İhtiyacını görmesi için oradan ayrıldığımda kapının önünde bir süre beklemiştim. Ardından Rolo çıktığında onu odasına geri götürmüştüm.

Bütün gün olaysız ve bomboş geçmişti. Rolo'nun yanına ara ara uğruyordum ancak Kate ile konuşması beni hala gerdiği için çabucak yanından ayrılıyordum. Akşam yemeği için de bir şeyler hazırlamış ve ona götürmüştüm. Yemeğini yedirirken ona yarın bölgeyi aktif edeceğimi söylemiştim.

"Seni tutsak ettiğimi sanacaklar."

Rolo 'zaten öyle değil mi' dediğinde başımı iki yana salladım.

"Seni tutsak etmiyorum kendimi koruyorum. Ben yakalandığımda sen onlardanmış gibi davranmaya devam etmelisin. Bunları zaten sana söylememe gerek yok. Kate sana nasıl oynaman gerektiğini söylüyordur."

Nefesimi tutarken Rolo'nun cevap vermesini beklemiştim. Başını olumlu anlamda salladığında 'söylüyor' demişti.

"Onlardan olduğumu sanacaklar."

Zoraki bir şekilde gülümsediğimde başımı sallamıştım. Roloya da yemeğini yedirttikten sonra artık uyuma vaktinin geldiğini söyleyerek odadan ayrıldım. Derin bir nefes alırken boş kapları mutfağa bırakmış ve yatacağım odaya ilerlemiştim. Kalbimin üzerinde bir baskı vardı ama bu yakalanacak olmamdan mıydı yoksa kısa süre umutlanmamın kaybı mıydı bilemiyordum. Umutsuz olmak istemiyordum ancak başka bir yol da aklıma gelmiyordu.

Yatağa uzandıktan sonra uzun bir süre yatakta dönmüş durmuştum. Sonunda mayışırken kendimi kesitlerde bulmuştum.

Okyanustaydım. Görüntü beni korkutmuştu çünkü Egeria ve çok uzun zaman sonra tekrar gördüğüm Markus özeli karşı karşıyaydı. Egeria etrafına bakınırken Markus elindeki uzun demirden sopayı tutuyordu. Kuyruğu ileri geri sallanırken bakışları sabit ve Egeria'nın üzerindeydi.

"Siz kadınlar çok tehlikelisiniz."

Egeria omuzlarını dikleştirdiğinde 'Thira ile iş birliği yaptın' demişti.

"Bana ihanet ettin ve tehlikeli olanın kadınlar olduğunu mu söylüyorsun? Asıl tehlikeli olan sensin. Bunun yanında aptalsın da."

Markus Egeria'nın etrafına dönmeye başlarken Egeria da ona yaklaşmaması için Markus'un çizdiği yörüngede ilerlemişti.

"Bir çocuğun olmuş. Kolay av."

Egeria öfkelenirken kuyruğu keskinleşmiş ve dişleri sivrilmişti. Yapışık olan parmaklarındaki tırnaklar uzarken göğüsleri öne çıkmıştı. Gerçekten de Dennis'in dediği gibi değişmişti. Bunu hiç görmediğim için bana çok tuhaf gelmişti. Markus Egeria'nın ani değişimine karşı geri adım atarken Egeria söze girdi.





"Bana ihanet etmene rağmen ne cürretle beni tehdit edebilirsin? Thira da senin yaşamana izin vermemiş. Yanlış kişiye güvendin."

Markus sinirle güldüğünde 'evet' dedi.

"Onun da bir kadın olduğunu unutmamalıydım. Tüm gücü elinize almak istediniz her zaman. Tahtlar her zaman kadınlara aittir değil mi?"

Egeria başını iki yana salladığında 'aptalsın' demişti.

"Hiçbir zaman lider olmak istemedim. Okyanusta kendi halimde yaşıyordum. Thira ve Javed bana zarar vermesin diye kendimi koruyarak yaşıyordum. Onlar değil beni bıçaklayan sendin."

Markus Egeria'nın dediklerini umursamadan 'bir insan' demişti.

"Bir insana aşık olmuşsun. Senin gibi aciz bir varlığa."

Egeria daha fazla öfkelenirken Markus elinde tuttuğu sopayı kaldırarak suda hareketlenme sağladı. Markus büyü yapabilen bir özeldi bildiğim kadarıyla. Okyanus titrerken devasa yardımcısı gözler önüne çıktı. Gerçekten de uzun ve cüsseli bir yaratıktı. Egeria endişelenirken Damon göründü. Egeria Damon'u gördüğünde geriye doğru yüzdü.

Damon Egeria'nın önüne geçerken Markus güldü.

"Akıl verici sahip de geldi. Minik balığını korumaya mı geldin?"

Egeria 'kavga mı istiyorsun' demişti.

"Hem de dirilir dirilmez. Ekipmanlarını ne ara aldın?"

Markus sesli bir şekilde güldüğünde 'Javed da aldı' demişti.

"Okyanusu sana bırakır mıyız sandın?"

Egeria Damon'a çok kısa bir süre baktığında endişelendiğini görebilmiştim. Damon suda salınırken Markus Egeriayı öfkelendirmeye devam etti.

"O çocuğu karada da olsa bulacağım. Sana vereceğim ilk ders bu olacak Egeria."

Egeria öfkeyle 'aklını kaybetmişsin' dediğinde bağırarak Markus'un üzerine doğru yüzdü. Sertleşen kuyruğunu döndürerek Markus'un suratına sertçe indirdiğinde Markus'un yüzü boydan boya yarıldı. Acıyla bağırırken kanı suya karışmıştı.


Markus'un yardımcısı Egeria'nın üzerine devasa vücudu ile ilerlediğinde Damon bir şey yapmış olmalıydı ki geriye savruldu. Markus öfkeyle elindeki sopayı öne uzattığında okyanusta adeta sanki elektrik çarptı. Egeria ağır darbeyle savrulduğunda suyun içerinde ben de geriye doğru savrulmuştum. Damon Egeriaya doğru ilerlerken suyu sıkıştırmış gibiydi. Oradalardı ancak göremiyordum. Suya karışan kırmızı sıvının rengi sadece belirgindi. Egeria ciddi anlamda ağır bir darbe almıştı. O sırada tuhaf ten rengiyle diğer özel göründü.

Javed.

Yardımcısı da yanındaydı. Yardımcısı bir yunustu. Javed gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. Damon'un Egeriayı korumak için sıkıştırdığı suya bakmıştı. Ardından bakışlarını Marcus'a çevirdi. Makus Javed'ı fark ettiğinde zaferle gülümsedi.

Javed Markus'a yanaştığında Markus söze girdi.

"Egeria düştü. İşini bitirme zevkini sana bırakıyorum."

Javed gülümsediğinde 'çok kibarsın' demişti. Markus elindeki sivri sopayı Javed'e uzattığında Javed sopayı alarak sıkışan suya döndü. Çok kısa bir an yardımcısına baktığında başını salladı ve ani hareketle Markus'a dönerek sivri sopayı karnına sapladı. Sopanın diğer ucu Markus'un sırtından çıkarken şoka uğramıştım. Markus da aynı şekilde şoke olmuştu. Su kanıyla karışırken yüzündeki ifadeyi çok net görebiliyorduk. Markus'un yardımcısı yaşanılan olayın şokunu atlattığında Javed'a saldırdı. İsimlerini bilmiyordum ancak Javed'ın yardımcısı da karşılık vermişti. Javed ve yardımcısı, Markus'un yardımcısını devirdiğinde Markus'un yardımcısı onları alt edemeyeceğini anlayarak geri çekildi. Halbuki o devasa vücudu ve dişleriyle ikisini de mahvedecekmiş gibi görünmüştü gözüme. Markus'u dişlerinin arasına aldığında okyanusu yerinden sallandırırcasına hızla hareket etti ve buradan kayboldu.

Javed bakışlarını sıkışan suya çevirdiğinde uzun bir süre baktı. Elini sıkışmış suya koyarak geriye doğru çekerken yüzünü buruşturmuştu. Hatta öyle güçlü bir kuvvet uygulamış olacak ki bir ara bağırmıştı. Sıkışan su dağılırken Damon ve Egeria göründü. Damon Egeriaya yardım ediyordu ancak Javed'ı görmesiyle hedefine onu aldı. Javed sakin bir tonda elini kaldırdığında Damon'a bir şeyler işaret etti. Kendi aralarında sözsüz olarak konuşmuş gibilerdi. Egeria'nın gözleri kapalıydı ve bedeni de hareketsizdi.

Damon Javed'a izin verdiğinde Javed Egeriayı kucakladı. Bu açıkcası beni şaşırmıştı çünkü Egeria Javed konusunda tedirgindi ancak Damon buna müsaade etmişti. Aralarında ne konuştuklarını anlayamamıştım.

Suyun içinden yükselen karaya bakarken Javed'ın bir ada yükselttiğini anlamıştım. Yukarı doğru yüzdüklerinde onları takip ettim. Egeriayı karaya çıkarmıştı ancak kendisi suda kalmaya devam ediyordu.

Egeria'nın bedeni değişirken kuyruğu bacaklara dönüşmüştü. Bu çok acılı bir durummuş gibi görünüyordu çünkü kuyruk dönüşürken geride fazlasıyla kanamış et parçaları da bırakıyordu. Egeria'nın bedeni boydan boya değiştiğinde Javed'ın yardımcısı bir çok yosun getirdi ve Javed yosunları Egeria'nın üzerine kapattı.

Javed Damon'a döndüğünde 'bir gün kalmalı' demişti.

"Vücudundakileri emecektir."

Damon başını salladığında suda birkaç hareket çizdi. Sadece Egeria ile konuşabildiği için Javed'ın konuşmasına sanki şekillerle karşılık veriyordu.

"Bunu sonra konuşacağız. Egeria ile."

Javed ve yardımcısı oradan ayrılırken bakışlarım Egeriada idi. Ağır darbe almıştı ancak ölmemiş olmasına bile sevinmiştim. Javed neden yardım etmişti bunu bilmiyordum ancak Egeria'nın onun hakkında çok tehlikeli olduğunu ve sözlü olarak söylemese de ondan korktuğunu biliyordum. Ancak Javed ters köşe yaparak Markus'u öldürmüştü. Aynı şeyi Thiraya da yapmıştı. Amacı ne olabilirdi ki? Belki de Egeriayı o öldürmek istiyordu. O zaman neden o an öldürmedi?

Görüntü bulanıklaşırken kendimi başka bir kesitte bulmuştum. Aklım Egeriada kalmıştı. Onu o minik adadan biri hemen götürmeliydi. Kimseye yardım etmesi için haber veremezdim.

Kendimi ormanda bulduğumda şelaleden akan suyun oluşturduğu küçük gölün yanındaydım. Biri suda yüzüyor gibiydi. Bana doğru yaklaştığında onun Denver olduğunu görmüştüm. Ormanın içerisinde böyle bir su birikintisi görmek bana buraya düştüğüm ilk zamanı hatırlatmıştı. Mağaradan çıktığımda yaptığım ilk şey su içmek olmuştu çünkü susuzluktan ölmek üzere gibiydim. Sonra nehrin karşısında Adonis'i görmüştüm. Bunları hatırlamak gülümsememe sebep olmuştu.

Yanımda aniden Lacey belirdiğinde geriye savruldum. Ayakta durmaya çalışırken olan şeyden ötürü şaşkına dönmüştüm. İleri adım atmak istesem de hareket edemedim. Üstelik Lacey önümdeydi ve ben de onun arka çaprazında duruyordum. Seslensem de ona görünmeye çalışsam da başaramamıştım. Lacey de Azrail gibi beni görebilirdi! Ama ben yine engelleniyordum. Neden? Öncesinde kesitlerimde Azrail bana uyarı göndermişti. Şimdi neden onlardan birine görünemiyordum?!

Denver Lacey'in gelmesiyle suda geriye doğru kendini attığında eliyle kalbini tuttu.

"Beni korkuttun."

Lacey bunu umursamadan söze girdi.

"Ceset çiçeğine ihtiyacım var."

Denver suda beklerken 'ihtiyacın olanı alabilirsin' demişti gülümseyerek.

"Orman Atalante'nin de evi. Sen de onun kızısın. Yani biyolojik olarak olmasa da onlar öyle söylüyor."

Lacey katı ve soğuk tavrından çıkarken farkında olmadan gülümsemişti. Ardından kendini toparladığında 'ormanda ceset çiçeği yok' demişti. Neden Denverden istiyordu ki? Holt'a da gidebilirdi.

Denver hatırlamış gibi 'ah evet' dediğinde tekrar söze girdi.

"Çok kötü bir koku yaydığı için ormanda büyümesine izin vermiyoruz. Büyü ile engellemiştim."

Lacey başını olumlu anlamda salladığında 'birkaç tanesini büyütmen gerek hemen' demişti. Denver kaşlarını çatarken gülerek 'sen bu büyüyü bilmiyorsun tabii' dedi. Lacey buna sinirlenirken Denver memnun olmuşçasına gülümsedi.

"Orman özelleri hariç diğer özellerin ormanı ilgilendiren büyüleri yapmasına çok gıcık olabiliyorum. Neyse ki çok ama çok azı biliniyor."

Lacey derin bir nefes alırken 'zamanım yok sudan çık ve yardım et hadi' demişti. Denver çıplak üstüne baktığında kenarlardan tutundu. Kendini yukarı doğru çekecekken Lacey olayı fark ederek hızla bağırdı.

Dur! Bu şekilde çıkamazsın!"

Denver 'çık dedin' dediğinde Lacey çenesini sıktı.

"Vücudunu bitkilerle kapat ve öyle çık."

Denver başını iki yana salladığında 'olmaz' dedi.

"Lütfen demelisin."

Lacey sabırsızca derin bir nefes aldığında önce yutkundu sonra ardından kısık sesle 'lütfen' dedi.

"Lütfen ne?"

"Lütfen üzerini kapatarak sudan çık!"

Denver gülümsediğinde vücuduna yosunlar aniden sarıldı. Sudan çıkarken eliyle bir yeri işaret etti.

"Kıyafetlerim orada. Biraz beklemelisin."

Denver kıyafetlerine yöneldiğinde Lacey kollarını göğsünde birleştirdi. Arkasını dönmesini umut etsem de o sadece bakışlarını çevirmişti. Denver kısa bir süre sonra Lacey'in yanına geldiğinde 'demek ceset çiçeğinden istiyorsun' dedi şüpheli bir tavırla gülerek.

"Neden?"

Lacey derin bir nefes alırken 'lazım' demişti. Denver bir süre düşündüğünde 'Azelyayı tek bırakmazdın' dedi.

"Bu çiçek için tek bıraktığına göre çok önemli olmalı."

"Azelya tek değil. Azrail onunla."

Lacey sinirle öne adım attığında 'verecek misin şu çiçeği artık' demişti. Denver başını olumlu anlamda salladığında elini yere doğru uzattı.

Yerde büyüyen büyük çiçek kötü bir koku yayarken Lacey yüzünü buruşturdu. Ardından çiçeği tek seferde kopararak kollarıyla sardı. Çok kısa bir süre Denver'e baktığında Denver gülümsedi. Ardından Lacey 'teşekkürler' dedi ve hızla ortadan kayboldu. Denver bir süre sessizce beklediğinde gözlerim kararıyordu. Kendimi başka bir kesitte bulacaktım.

Fiona dağılmış bir haldeydi. O kadar öfkeliydi ki aniden görüş alanıma girmesiyle geri adım atmıştım. Ormanın girişlerinde bir yerdeydi ancak birini arıyor gibiydi. Corentin ve Okka da onun peşindeydi.

Fiona bakışlarını bir yere sabitlediğinde oraya doğru koştu. Corentin endişeyle peşinden giderken Fiona'nın kızıl saçları göğe yükseldi. Hedefindeki kişi Leondu. Bunu görebiliyordum.

Fiona öfkeyle bağırarak Leon'a ağır bir darbe indirdiğinde Leon bunu beklemediği için dumura uğramıştı.

"Bebeğimi aldın!"

Fiona öfkeyle Leon'un yakasından tuttuğunda onu resmen havaya kaldırdı.

"Nerede?!"

Leon şaşkınlıkla derin derin nefes alırken 'bebeğin mi' demişti.

"Senin bebeğin yok."

Fiona Leon'u boğazlayarak ağaca yapıştırdığında 'evlat edinmiştim' dedi.

"Ona bakacaktım. Ona güzel bir hayat sunacaktım. Sen yaptın!"

Leon nefes almaya çalışırken yardımcısı Santa araya girmeye çalıştı. Okka hırlayarak dişlerini birkaç kez birbirine çarptığında Santa'nın önüne geçti.

"Fiona bebeğinden falan haberim yok benim!"

Leon nefes alamazken Fiona tekrar söze girdi.

"Kim neden benim bebeğimi kaçırır?! Yerini söyle. Ona bir şey yaptın mı söyle. Yoksa şimdi seni öldürürüm."

Fiona Leon'un nefes almasına müsaade ederken gözleri kızarmış, saçları daha da koyu kızıla dönmüş ve cildinin rengi çekilmişti. Büyü yapan özeller öfkelendiklerinde değişiyorlardı.

Leon'un bakışları Corentin'e döndüğünde alayla 'bu piç mi babalık yapacaktı' dedi. Corentin çenesini sıkarken Fiona Leon'un başını geriye yatırdı.

"Bebeğimin nerede olduğunu söyle! Yoksa ikinci kez elimde öleceksin!"

Leon 'bilmiyorum' dediğinde Fiona Leon'un yüzüne dokundu. Bir şeyler fısıldarken Leon acıyla bağırdı. Leon canının yanmasıyla söze girerken Okka Santa'nın bir şey yapmasını engelliyordu.

"Atalanteyi kaçıranlar kaçırmıştır olamaz mı? Öyleyse bile bebek Atalante ile beraberdir."

Fiona elini Leondan çektiğinde Corentin söze girdi.

"Atalante'nin nerede saklandığını da biliyorsun. Buna adım kadar eminim."

Leon yüzünü buruştururken öfkeyle Corentin'e baktı.

"Bunu bilseydim dışarıda dolaşmazdım."

Leon Corentin'e doğru bir adım attığında tekrar söze girdi.

"Senin aile hayatın oldu mu ki birine aile olacaksın? Atalante elinden tutmasaydı yalnız bir piç olarak yaşamaya devam edecektin."

Corentin'in sinirden elleri titrerken Leon güldü.

"Ne o bu kadar şeyi bilmem seni rahatsız mı etti?"

Corentin tüm gücüyle Leon'un suratına yumruğunu indirdiğinde Leon yere serildi. Corentin'in ona vurmasını kendine yediremezken hızla ayağı kalktı ve Corentin'in üzerine atıldı. Çok kısa sürede yaşanan bu kargaşadan Fiona ne yapacağını bilemez bir halde beklerken Corentin'in yüzü dağılmıştı. Leon ardı ardına yumruğunu indirmişti.

Fiona Leon'u geriye savururken büyük bir ateş dalgası patlatmış gibiydi. Sıcak dalgayı yüzümde hissetmiştim ancak Leon çok daha fazlasına maruz kalmıştı.

Savrularak yere düştüğünde sertçe yutkunmuştum. Leon'un yanan derisi yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Fiona Corentin'i nazikçe yerden kaldırdığında Corentin de Fiona'nın Leon'u yakmasına şaşırmıştı. Fiona Leon'a döndüğünde 'eğer bebeğime bir şey olursa' dedi. Derin bir nefes alırken sözlerine devam etti.

"Eğer ona bir şey olursa Leon hayatın için, hayatınız için yalvaracaksınız. Bu ilk ve son uyarım."

Gözlerim tekrar kararırken bebeğin nerede olabileceğini düşündüm. Fiona onunla ciddi bir bağ kurmuştu. Leon'u yakabilecek kadar ciddi bir bağ.

Uzun zaman önce gördüğüm birkaç kesit şu an yaşanıyor olmalıydı. Fiona'nın ağlayarak Monetaya bebeğini kaçırdıklarını söylediği kesit aklımda canlandı. O vakit Moneta bebeğe zarar gelmesine benim izin vermeyeceğimi söylemişti. Bunu o an anlamamıştım ancak aynı yerde olacağımızı düşündükleri için bunu söylemiş olmalıydı. Şimdi daha iyi anlıyordum.

Kaçırıldığım vakitten izlediğim tek kesit o değildi. Azelya'nın aksi tavırlarını da hatırlıyordum. Lacey ve Azrail işbirliği içinde olacaktı kesitlerime göre. Azelya ise tek kalmak istiyordu ve Lacey yerini Azrail'e bildirdiği için ona kötü konuşuyordu. Azelya konusunda hatırladığım şeylerden biri de Abel'e olan öfkesiydi. O zamanlar sadece Kaçırıldığım için miydi bu öfke diye düşünüyordum. Başka bir şey de olmuş olmalı diyordum ama yanılmıştı. Azelya'nın öfkesi benim yok olmamdan kaynaklıydı. Abel'i suçluyordu. Ancak burada Abel'i görmemiştim. Onun da bir payı olabilir miydi?

O vakitte izlediğim kesitlerde Azelya Hectorden ayrılıyordu. Esyaya veda ediyor ve yerinin bulunmaması için ona dahi nereye gideceğini söylemiyordu. Abel ile gitmek istemişti çünkü ondan bir bilgi alabileceğini düşünüyordu benim hakkımda. Bu kesitleri anımsıyordum. Bunlar şu an mı yaşanıyordu yoksa henüz yaşanacak mıydı bilmiyordum.

Kendimi Esya ve Khan ile birlikte bir odada bulduğumda etrafa kısaca göz atmıştım. Burası Esya'nın evi değildi. O zaman Khan'ın evinde miydik?

Esya sağa sola endişeyle yürürken 'bir şeyler olmalı' demişti.

"Ormana gelen adam öldürüldü. Atalante onu ormana yollamış olmalı. Oraya kadar koşarak gelmiş olsa yakınlarda bir yerde demektir. O bölgede bir yerde saklanıyor ama orada her yer boş."

Khan masaya oturarak geriye yaslandığında kollarını bağladı. Düşünceli bir şekilde gözleri daldığında uzunca ofladı ve yüzünü sıvazladı.

"Senin Azelyayla olman gerekmiyor mu? Şu an en tehlikelisi o."

Esya sinirle Khan'a döndüğünde 'yardımcısı yanında' demişti.

"Yardımcısı onun her dediğini yapar. Daha yeni Şaya ile kavga etti. Öncesinde de Elka ile tartışmış duyduğuma göre."

Esya yerinde sallanırken 'evet kontrolden çıktı' demişti.

"Hissediyorum bir şey yapacak. Bir şeye hazırlanıyor. Lacey'i de bir yerlere yolluyor sürekli. Bana bile demedi."

Esya sağa sola yürümeye devam ederken 'bana niye demedi ki' demişti alıngan bir tavırla. Khan bu tavrına 'önemli olan bu mu şimdi' diyerek kızdığında Esya bir şey demedi.

"Bu arada sen neden tek kalıyorsun?"

Esya Khan'a döndüğünde omuzlarını silkti.

"Şaya yeni evinde. Chen de onunla çoğu zaman zaten."

Khan omuzlarını düşürdüğünde 'Şayadan bahsetmiyorum' dedi.

"Louis neden seninle kalmıyor?"

Esya bakışlarını çektiğinde 'ben izin vermiyorum' dedi. Khan kaşlarını kaldırdığında 'neden' diye sordu. Esya konuyu kapatmasını istercesine yüksek sesle konuştu.

"Yalnız yaşamayı seviyorum ben."

Khan iki elini kaldırdığında 'peki tamam' dedi. Esya kaşlarını çatmaya devam ederken 'konuyu dağıtma' dedi tekrar sinirle.

"Sen Filiayı Leon'un peşine tak. Ona görünmeden onu takip etsin. Sen de Maes'i kontrol et. Nereye gidiyor, ne yapıyor izle."

Khan 'kraliçeden emir geldiğine göre ben işime döneyim' dedi alayla. Esya çenesini sıkarken 'kendim için mi istiyorum sanki' dedi.

Kontrol edilmesi gereken kişilerden biri de Louis. "

Esya gözlerini devirdiğinde 'niye Louis'e taktın kafayı' dedi.

"Konuyu Louis'e getirip duruyorsun."

Esya tek kaşını kaldırdığında Khan tepkisizce bekledi. Göğsünde birleştirdiği kollarını daha da sıkılaştırdı. Khan derin bir nefes alırken diklendi ve 'gidip Maes'in peşine düşeyim' dedi. Odadan ayrıldığında Esya kaşlarını çatarak düşünceli bir tavırla Khan'ın arkasından baktı. İkisinin işbirliği içinde olması güzeldi ancak neden yalnızlardı? Khan çoğu kez Esyaya yardım etmişti bunu biliyordum bu yüzden Esya ona karşı olan soğuk tavrını biraz azaltmış olmalıydı.

Gözlerimi yatağımda açtığımda kasılmanın geçmesini beklerken derin derin nefes alıyordum. Kısa sürenin ardından yatakta doğrulmuş ve bir süre öylece beklemiştim. İçimde bir sıkıntı vardı. Burayı aktif ettiğim zaman yakalanacaktım ancak bir umut da Azrail'in burayı fark edeceği düşüncesi içerisindeydim. Tek umudum buydu.

Yataktan çıktıktan sonra banyoya ilerlemiş ve elimi yüzümü yıkamıştım. Ardından mutfağa giderek karnımı doyurmuş ve daha sonra Rolo için bir şeyler hazırlamıştım. Rolo'nun kaldığı odaya ilerlediğimde uyanık olduğunu gördüm. Yanına yaklaşarak zincirlerini çözmüştüm. Zaten yakalanacaktım, Rolo'nun zincirli olmasının bir manası yoktu.

Rolo bileklerine baktığında 'ciddi ciddi burayı aktif edeceksin sen' demişti. Başımı olumlu anlamda salladığımda Rolo tekrar bunu neden yaptığımı sormuştu. Ona yine cevap vermemiştim.

Büyülü ögenin bulunduğu odaya ilerlerken Rolo da peşimden geldi. Büyülü ögeyi elime alırken Rolo beni durdurdu.

"Bu şekilde aktif edemezsin. İkimiz de hırpalanmamış görünüyoruz. Bir plan döndüğünü anlarlar. Kate öyle söylüyor."

Roloyu ciddiyetle dinlerken aniden Kate'in öyle söylediğini söylediğinde derin bir nefes aldım. Kafasında kendi kurup Kate'in söylediğini söylüyordu. Neyse ki doğru diyordu.

"Ne yapacağız yani? "

Rolo elini yumruk yaptığında 'birbirimizi biraz hırpalayacağız' dedi.

"Sonunda ben galip gelmişim gibi seni zincirleyeceğim. Bölgeyi aktif eden de ben olmalıyım. Buraya indiklerinde bizi bu şekilde görürlerse ne düşünecekler? "

Haklıydı aceleci davranıyordum. Birbirimizi hırpalamak da neydi? Birbirimize mi vuracaktık?

"Nasıl hırpalayacağız anlamadım."

Rolo 'bu şekilde' dediğinde yumruğunu suratıma indirdi. Acıyla burnumu tutarak geriye savrulduğumda Rolo 'hadi sıra sende' demişti. Burnumu tutarak inlerken kanadığını görebiliyordum.

"Canım yandı!"

"Herhalde yanacak. Hadi vur."

Canımın yanmasının acısını alırcasına Rolo'nun suratına yumruğumu indirdiğimde o da acıyla inledi. Birbirimize saldırmıştık. Birkaç kez daha bana vurduğunda karşılığını vermiştim. Rolo nefes nefese durakladığında 'yeter' demişti.

"Bu kadarı yeterli olur."

Acıyla diz üstü çökerken başımı olumlu anlamda sallamıştım.

"Sana bağladığım zinciri al."

Rolo odaya dönerek ona taktığım zinciri alıp yanıma geldiğinde bileklerime zinciri taktı. Canım cidden yanmıştı çünkü Rolo acımadan yumruğu suratıma geçirmişti. Burnumun kırılmamış olmasını diliyordum.

Rolo zincirlerden sonra büyülü ögeyi çevirerek alanı aktif ettiğinde yerde oturuyordum. Bir süre beklemiştik. Herhangi bir şey olmamıştı. Giriş açık halde bekliyorduk. Tam söze girecektim ki Rolo işaret parmağını dudağına götürerek susmamı işaret etti. O sırada giriş yerinde biri göründü.

Maes, Leon ya da Paul'u beklerken onu görmek şaşırtmıştı.

Armando elinde maskesiyle tam yüzüme bakıyordu. Onu dirildiği zamandan sonra ilk defa görüyordum.

.........

Lütfen oylamadığınız bölümleri oylamayı ve bu bölüme yorum yapmayı unutmayın.

Öpüldünüz. ❤️

.........
(Esya ve Khan)

Continue Reading

You'll Also Like

171K 14.5K 40
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
192K 19K 91
Hikaye tamamlanmıştır.🎈 @otantikkitap bünyesinde artık raflarda! Ön okuma olması açısından ilk altı bölüm bırakılmıştır. Diğer bölümler sözleşme ger...
152K 6.4K 9
Wattys 2018 Kısa Liste :) •°•°•°•°•°•°• "Beş yaşında falan olmalıyım..." dedi önce ve sonra yutkundu. Gözlerini kısa bir an...
BERCESTE By 💫

General Fiction

467K 3.2K 9
Her seçim, bir yıkımdı. Her yıkım, bir vazgeçişti. Uçurumun kenarında yürüyorduk. Ne tarafa düşsek birinin canı yanacaktı. Yanan her can, bir nefrett...