BİG BROTHER

By aquarip

5.1K 459 964

18 yıllık yaşayan bir canlı olan ben, 23 yıldır yaşıyan bir canlı olan abime nasıl direndiğimi sizlere anlatm... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
40
41
42//FİNAL\\42

39

70 8 31
By aquarip

(Mingyu sandınız değil mi? Hayır. O bizim Yuvin'imiz😘😍...bu arada ilk defa Mingyu'nun fotosunu koymadan başladım hadi hayırlısı😉)

*3 yıl sonra/Kim Yeri*
Hiç bir şey değişmeyen hayatımda dümdüz devam ediyordum. Değişen tek şey mesleğime kavuşmuş olmamdı. Ben artık bir çocum doktoruydum. Üniversiteyi okuduğum evi, meslek sahibi olunca satın almıştım. Abimler hala aynı yerlerindeydi. Kısacası konumda daha bir değişiklik olmamıştı. Gangnam'ı sevdiğim için ben de meslek hayatımı burada kurmuştum. Kim Tan'da gelmemişti. Hala boynumda mıydı? Evet...ama umudum eskisi gibi var mıydı? Sanmıyorum.

Gelmiyordu. Belki de herkesin dediği gibi gelmeyecekti. Kim bilir belki orada bir kız arkadaşı bile olmuştu. Ama içimdeki sevgi ona karşı aynı mıydı? Aynıydı! Hala deli gibi seviyordum onu. Hala çıksa karşıma boynuna atlar kokusunu içime çekerdim.

Sabah kalkıp saçıma saçma bir topuz yapıp mutfağa geçtim. Yalnız yaşadığım için ufak bir kahvaltı bana yetmişti. Temel işlerimi halledip hazırlanmaya gittim. O sırada abim aradı. Telefonu açıp höparlore aldıktan sonra masanın üstüne koyup siyah gömleğimi giyinmeye başladım.

-Alo!

-Alo!

-Yeri ne yapıyorsun?

-Hazırlanıyorum...hastaneye gidecem.

-Bu gece yemek yiyecektik ya beraber. O iptal oldu.

-Neden?

-Bu gece dönmüyoruz. Pratik yapıp toplantıya katılacaz. Sabah dönecez yarın da öğleden sonra yine şirkete geçeriz diye düşünüyoruz. Kısacası yoğunuz.

-Anladım. Kolay gelsin.

-Sana da. Görüşürüz.

-Byeee👋👋 dedi ve kapattık. Siyah gömleğin üstümde duruşunu son kez inceleyip siyah kot pantolonumu da giyindim. Ufak bir makyaj sonrası saçlarımı iki yana ayırıp açık bırakarak kadife kabanımı giyindim ve eşyalarımı alıp evden çıktım.

*ABD/Los Angeles-Kim Tan*
Babamın şirketinde bana yer ayrıldığının haberini aldığım gün hemen valizimi toparlayıp babamdan dönüş izni aldım. Mavi kotumun üstüne beyaz bir gömlek giyinip ilk üç düğmesini açık bıraktım. Yakalarımı aynanın karşısında düzeltirken yeniden doğmuş gibi kıpır kıpırdı içim. Babam bana Gangnam'daki şubeyi vermişti. Orada görevlendirilmiştim. Ama yine de pek bozuntuya vermedim. Ara sıra Anyang'a gidip onu arıyabilirdim. Evden çıkıp arabayla havalimanına vardım. Uçağa bindiğimde kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Uçağın kalkmasını beklerken hemen aklıma gelen şeyi yapmaya koyuldum Kore'den ayrılırken ağlayarak çıkardığım hattımı kocaman bir gülümsemeyle telefonuma geri taktım. Kalbim deli gibi atıyordu. Telefon hattı okuyunca gelen bildirimlerle kalbim yerinden fırlayacak gibi olmuştu. Hemen bir kaç bildirime üstten üstten bakıp Yeri'nin bildirimlerine baktım. Nerde olduğumu sorduğu, ne yaptığımı, neden gittiğimi, gelip gelmeyeceğimi sorduğu biiiir sürü mesaj vardı. Mesajlarını okurken mutluluktan gözlerim kocaman açılmıştı. "Bugün, Hangkok Üniversitesi'ni kazandım Kim Tan!" mesajını birkaç kere okudum. Yani Gangnam'daydı. Yeri'yi hemen aramalı mıydım? İlkbaharın başındaydık. Çiçeklerin daha tam açmaması gereken bir dönemdeydik. Ama bu serinlik yalancı serinlikti. Bahar bu kış erkenden gelmişti. İşte sırf bu yüzden her yer yeşillenmiş, çiçekler açmıştı. Güneş...insanşara gülümsüyordu. Direk karşısına çıkmalı mıydım? Hemen şimdi ararsam ya da mesaj atarsam bana kızgınsa olan şansımı da kaybedebilirdim. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Karşısına çıktığımda her şeyi anlatacaktım.

Telefonun ekranını kapatıp başımı arkama yaslayarak derince nefes verdim. Çok mutluyduuuuuummm~~

*Kore/Seul, Gangnam-Kim Yeri*
Hastaneye varıp hızlıca beyaz önlüğümü giyindim ve odama geçtim. Hastalarım gelmeye başlamıştı. Her gün gelmesi gereken bir hastam bugün yine gelmişti. İlk sıradaydı. Hemen içeri çağırtıp onunla ilgilendim. Bugün her zaman olduğu sebepten farklı bir sebep için gelmişti. Boğazını üşütmüştü. Her günki kontrolünü yapıp son olarak boğazına baktım. Biraz soğuk almıştı. Kıştan yeni çıkmıştık ve hava hala o kadar sıcak değildi. Üşütmesi normaldi. Daha 6 yaşında olan bu minik hastamı kontrol ettikten sonra yüzüne doğru eğildim ve gülümseyerek konuştum.

-Birileri dondurma yemiş gibi duruyor. Anne babamızın sözünü mü dinlemedik yoksa? Dedim gülmüştü. Anlaşılan evet, sözünü dinlememişti.

-Aigoooo şuna bak. Benim çocuğum benim sözümü dinlemeseydi çok üzülürdüm. Değil mi?

-Noona sen evli değil misin?

-Hayır!

-Annem senin evli olabileceğini söylemişti. Dediğinde gülümsedim ve elimi kolyeme götürüp ne cevap vereceğimi düşündüm.

-Erkek arkadaşın mı var? Neden evlenmek dediğimizde gülümseyip kolyeni tuttun ki! Noona...seninle ben evlenecektim.

-Huh? Hayıııır bekarım ben. Sen benimle mi evlenmek istiyorsun? Neden?

-Çünkü sen güzelsin.

-Omoooo çok teşekkür ederim Tae Ho-ssi! Dedim ve önünde hafifçe eğilir gibi yaptım. Gülümsemişti. Annesine alması gereken ilaçları reçete halinde yazıp verdim. Sıradaki sıradaki hasta derken öğle arasına girmiştik.

Hiç iştahım yoktu. Canım hiç bir şey istemiyordu. Odamdan çıkmayıp koltuğuma yaslandım ve başımı da koltupa yaslayıp gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı. Acayip yorulmuştum...

*3 gün sonra-Kim Tan*
Sonunda Gangnam'a yerleşmiştim. Yeri'nin karşısına nasıl çıkacağım konusunda hala endişeliydim. Şirketteki birikmiş işleri bitirmeye çalışırken aynı zamanda onunla aynı şehirde olduğumuzu bilmek beni deli gibi mutlu ediyordu. Belki Yeri'nin şu an ne yaptığını öğrenebilirim diye düşünüp Anyang'daki lisemizin sayfasına baktım. 4 gün sonra mezunlar partisi olacaktı. Yeri gider miydi? Giderdi...

Yeri hakkında bir şey bulamayıp dışarıda bekleyen görevliyi odama çağırdım.

-Buyrun efendim.

-4 gün sonrasına araba ayarla. Anyang için. Programlarım varsa boşalt.

-Peki efendim.

-Çıkabilirsin. Dedim. Hemen odadan çıkmasıyla telefonu tekrar açıp Yeri'nin fotoğraflarına baktım. O...çok güzeldi. Telefonda bile olsa onu öpme isteği ile dolup taşmıştım. Telefon ekranına uzun bir öpücük bırakırken odaya giren sekreterim beni öyle görünce hemen açtığı kapıyı geri kapatıp çıktı. Benim elimden de telefon kaymıştı. "Giiiir!" diye seslendim. Utanmıştım. Ben bu şirketin bu şubesinin müdürüydüm. Utanç vericiydi.

İçeri giren sekreter istediğim birkaç dosyayı masama bıraktı ve selam vererek çıktı. Elime dosyaları alıp istediğim bilgileri bulunca son işimi de halledip şirketten çıktım. Annem artık o evden gitmişti. Şu an cezaevindeydi. Ama ben yaşımı aldığım için kendi evimde kalıyordum. Her neyse. Yorucu bir gün daha bitmişti. Saat 5 çeyrekken şirketten ayrıldım. Şehrin en kalabalık saatleriydi çünkü herkes işinden dönüyordu. Ben de bu insanların içine karışmayı rahatlatıcı bulduğumu fark edip yürüme kararı aldım.

*Kim Yeri*
Yine yorucu bir gün geçirmiştim ve yine insanları şifalarına kavuşturmuştum...sonunda gün bitmişti. Beyaz önlüğümü çıkarıp yakamı düzelttim ve kadife kabanımı giyinip tekrar çıktım. Hastaneden evime giden yol, şehrin en aktif yerleriydi...bu yüzden yolun bir kısmını yürüyerek bir kısmını da otobüsle gitme kararı aldım.

(Yazarın Ağzından *yani meeeniiim*)

Yeri günün yorgunluğuyla yolda yürürken yine şu lanet trafik ışıklarına gelmişti. Karşıya geçmesi gerekiyordu. Aynı şekilde genç adamın da öyle. Uzun bir bekleyişin ardından bir sürü insan karşılıklı karşıya geçerken o karşılıklı iki insanın içinde Tan ve Yeri'de vardı. Birbirilerine yüzleri dönük olsa da, yorgunluktan olsa gerek, birbirlerini görmemişlerdi. Öylece...birbirlerinin yanından süzülüp gitmişlerdi. İlkbaharda çiçeklerin açtığı zamandaydılar şimdi. Açan en güzel çiçek, onlar olabilirdi belki.

*Gece-Kim Tan*
Yatağımda dönüp dursam da bir türlü uyuyamamıştım. Okuldakiler belki Amerika'da olduğum dönemde bile görüştüğümüzü ve hala ayrılmadığımızı düşünüyordu. Bu yüzden mezunlar partisinde karşısına pat diye çıkamazdım. Ona yazmalı mıydım? Yazmam...sanırım en doğrusuydu.

Ben:
Yeri...

Benim. Kim Tan...(00:00)

Minik kızım:
???

Tantan...(00:12)

Ben:
Yeri'm...ben geldim.

Ağlıyor musun?

Ağlama. Sana gelecem demiştim.

Minik kızım:
Gelmişsin...

Gerçekten gelmişsin...

Nerdeydin?

Neden gittin?

Sen...hala benim sevdiğim Tan mısın?

Ben:
Evet...evet ben hala senin Tantan'ınım.

Anlatacam. Sana demiştim. Dönünce her şeyi anlatacam.

Sana her şeyi anlatacam.

Minik kızım:
Seni ne kadar özledim biliyor musun?

Tantan...herkes kolyemi çıkarmamı söyledi.

Kim Tan...sen nerdesin?

Şu an...

Ben:
Seninle aynı yerdeyim.

Gangnam'dayım...babamın Gangnam'daki şirketinin başına ben geçtim.

Minik kızım:
Benim Gangnam'da olduğumu nerden biliyorsun?

Ben:
Mesajlarını okudum.

Neden geç saatlere kadar uyumuyorsun?

Hasta olursun...

Minik kızım:
Uyuyamıyorum.

Seni çok özlediğim için uyuyamıyorum aptal çocuk!

Ben:
Yanına geleyim mi?

Minik kızım:
-Adres-

Gel! Hemen gel.

Ben seni çok özledim. Lütfen gel...

Ben:
Ben de seni çok özledim prensesim.

Hemen geleceğim. Bekle beni...

Yeri mesajımı onaylar onaylamaz yerimden fırladım. Üstüme başıma bakmadan arabanın anahtarını kaptığım gibi gönderdiği konuma gitmek için arabaya doğru gittim. Evimdeki temizlikçi beni durdurup böyle aceleyle nereye gittiğimi sordu.

-Biri ile görüşmeliyim dedim durmadan sonunda arabaya binmiştim. Kalbim deli gibi çarpıyordu.

Konumun olduğu yere geldiğimde üstümü başımı o zaman fark ettim. Geceliğimle çıkıp gelmiştim. Kapıyı çaldığımda sanki kapıda beni bekliyormuş gibi hemen açtı. Birbirimize uzun uzun baktık. İkimiz de ağlıyorduk. Eğer bu bir rüyaysa bile gerçekleşmesini diledim. Ama değildi. En az bir rüya kadar güzel bir gerçekti. İçeri geçip kapıyı kapattım. Ellerimi yanaklarına koyup onun da benim gibi yaşlı olan gözlerine baktım. Göz yaşları ile ıslanmış kirpiklerimi birbirine kavuşturarak gözlerimi kapattım. Sonunda o dudaklara ve bu güzel kıza kavuşmuştum. Onun da gözlerini kapattığını hissediyordum. Dudaklarım dudaklarını hissedince omuzlarımın hafiflediğini hissetmiştim. Onun da minik elleri yanağıma konmuştu. Ben de belini sarıp onu tamamen kendime sarmıştım. Bilemiyorum...galiba 5 dakika boyunca öpmüştüm onu. Ama hala doyamamıştım. Ne ona...ne kokusuna ne de dudaklarına. Sıkıca sarılmıştık sonra birbirimize. Tüm kokusunu ciğerlerime çektim. Kokusu hiç değişmemişti...

Hani böyle tüm ömrünüz boyunca bir huzur ararsınız ya o huzuru nerde bulacağınızı hiç bilmezsiniz. İşte o huzuru ben onda bulmuştum. Ve bu huzuru ölene kadar kalbimde saklayacaktım.

(Kitabı ben yazıyorum ama Allah belamı versin acayip mutluyum şu an. Hayvan gibi mutluyum...yemin ederim...)

Continue Reading

You'll Also Like

114K 13.3K 34
değişiyorsun, dayanamıyorum
62.7K 6K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
1K 152 11
Jungwon: ARKADASLAR BEN CILDIRIYORUM BU JAY NIYE PANTOLONUNU GOTUNDEN DUSECEKMIS GIBI GIYIYO PANTOLONUNU YUKARI CEKMEYE GIDIYORUM BENI TUTMAYA CALIS...
97.4K 5.1K 62
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...