ARAN

Door Arsilya-TY

180K 11.7K 1.8K

Güneş suya yansıdı... ''Geldiğinden beri yüzün gülüyor. Çok mu eğleniyorsun?'' diye sinirle sorduğumda hala o... Meer

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
Yeni Bölüm Ön Okuma
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
Duyuru
15.Bölüm
Yeni Bölüm Ön Okuma
16.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm Part 1
20.Bölüm Part 2
21.Bölüm Ön Okuma
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm Ön Okuma
26.Bölüm
Demren Kapak

17.Bölüm

4.9K 375 53
Door Arsilya-TY

Medya: Yeni kitap ERİHA'nın tanıtım videosu! Belki de Wattpad'da gördüğünüz ilk seslendirmeli tanıtım videosu olabilir bir göz atın derim!

Bu arada kitap ilk bölümüyle 1 Ocakta yayında!

@arsilyaroseis hesabından yayınlanacak.

Video gamzertm instagram hesabımda da bulunmaktadır dilerseniz oradan da izleyebilirsiniz.

                                                                               ☁☁☁

Aynı anda havalanan çay bardakları sesli bir şekilde yudumlandıktan sonra tekrar aynı hızla çay tabaklarıyla buluşmuştu. Koltukta yan yana oturan Aysel Teyze ve ben büyük bir dikkatle açık televizyondaki programı izliyorduk. Sabahın erken saatinde top patlasa uyanmayan ben sırf çocuğun kayıp babasını görmek için uyanmıştım. 

''Ne yapmış kim bilir kadına. Gözü kör olmayasıca!'' diye seslice kendi kendine söylendiğinde çayımdan bir yudum daha alıyordum. Adam neredeyse program başladığından beri kadını tanımadığını iddia ediyordu.

''Bakın beyefendi elimizde DNA testi raporları mevcut. Yani bu kadar da olmaz ki canım hala neden inkar ediyorsunuz? Bu kadın sizinle birlikle olmuş ortada küçücük bir çocuk var. İnsan biraz düşünür.'' diyerek adamı laflarıyla döven sunucuya hayran kalmıştım. Evet hepimizin söylemek istediklerini söylüyordu şu an.

''Kız sen dün gece o Aran'a niye ağaca sarılmış maymun gibi sarılmıştın?'' 

Aysel Teyze'nin ani sorusuyla yudumlamak üzere olduğum çayı püskürtmüştüm.

''Ay ne alakası var? Abim öküz gibi böğürünce korktum şaşkınlıktan sarıldım aman sende...'' dediğimde neden gözlerimi kaçırdığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

''Hadi kız oradan! Valla Survivor'da yemek için saldıranlar gibi atladın çocuğun üstüne. Görmedim mi sanıyorsun?'' 

''Aysel Teyze sen daha geçen ay gözüm görmüyor beni hastaneye götürün diye başımızın etini yiyordun? Hayırdır? Arayalım Melih'i gelmesin çocuk boşuna hem bak taş gibisin.'' 

Oğlunun adını duyar duymaz gözleri fal taşı gibi açılan kadına hain bir gülümseme göndermiştim. Benimle uğraşmamayı öğrenmesi gerekiyordu artık.

''Kız saçını başını yolarım senin. Zaten zor ikna ettim çocuğu hasta olduğuma. Tutturdu gelmeyeceğim diye. Ay Meltem sen bir Deniz'e sorsana onlarda birlikte büyüdü sayılır. Acaba bu çocuk niye soğudu buralardan? Bayramda bile telefonla arıyor çocuk yeminli sanki.'' dediğinde kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Sahi Melih'i uzun zamandır görmüyordum.

''Belki de mahalleden eski bir sevdiği vardır. Onu görmemek için gelmiyordur.'' diye yanıtladığımda konuşmamızın sonunu duyan ablam elinde çay bardağıyla bize doğru yaklaşıyordu.

''Kimmiş o sevdiği olup da görmek istemeyen?'' 

''Melih abi.'' dedim gözlerim hala televizyona bakıyordu o sıralar.

''Gel Deniz gel ben de tam senden bahsediyordum. Bizim Melih ne geliyor ne de arıyor doğru düzgün.'' dediğinde Aysel Teyze'nin haline üzülmüştüm. Kocası öldükten sonra kalan tek oğlu onun her şeyiydi. Melih'in neden böyle yaptığı konusunda hiçbir fikrim yoktu açıkçası. Aniden yere düşen bardak sesiyle olduğum koltukta geriye sıçradım. Deniz elindeki çay bardağını yere düşürmüş aceleyle mutfağa fırlamıştı.

''Ay yanacaktı kız! Deniz! Bir yerine bir şey oldu mu?'' diye bağırmaya başlayan Aysel Teyze'ye göz devirmiştim.

''Çay zaten bumbuzdu!'' Kendisi sıcak hiçbir şey yiyip içemediği için bizde geçirdiği süre boyunca, yaklaşık 24 saattir bizde yemiyorduk. Yine de oturduğum yerden kalkarak ablamın peşinden mutfağa gittim. Elinde bardak tezgaha yaslanmış su içiyordu.

''Bu saatte kalkmak seninde devrelerini yaktı değil mi? Biz de işte şu çocuğun babası kim diye kalktık erkenden ama adam hala inkar ediyor. Puşt. Önce yap sonra da hatırlamıyorum de çekil aradan. Hayır bu erkeklerin beyin hücreleri, neden iş hata kabul etmeye gelince kendilerini imha ediyor ben anlamadım ki.'' 

Kendi kendime söylenirken ağzımdan çıkanlara en ufak bir tepki vermeyen ablama doğru döndüm. Elinde tuttuğu yarısına kadar inmiş bardağa dalgınca bakıyordu.

''Abla iyi misin?'' diye sorduğumda bu soruyu nihayet sorabildiğime sevinmiştim. Erkeklerin beynine hakaret edeceğim diye kendi beynimden de olacaktım.

''İyiyim. Meltem sen içeriyi temizle benim erken bir işim var o yüzden kalktım. Öğleden sonra dönerim. Annemlere haber verirsin.'' 

Ben daha cevap vermeden yanımdan hışımla ayrılıp gitmişti. Hissediyordum! Bir şeyler oluyordu. Kokusu nasılsa yakında çıkardı! 

''KIZ MELTEM KOOŞ! ÇOCUĞUN BABASI BU BULUNAN ADAMIN KARDEŞİ ÇIKTI!'' diye seslendiğinde kafamda kurduğum aile ağacı içler acısıydı. Kimin kiminle, ne zaman ve nerede, ne yaptığına daha fazla kafa yormadan düşüncelerimi hızla def ettim. Odaya elimde viledayla geri döndüğümde Aysel Teyze gözünü bir an olsun televizyondan ayırmıyordu. Acaba onun televizyonunu bozmakla hata mı etmiştim? Kadın dün geceden beri evimizden çıkmıyordu? Evin sahibi olarak ben bile bu televizyonun karşısına böyle rahatlıkla kurulamıyordum.

''Valla sıkıldım çıksın artık babası yeter çocuğu şamar oğlanına çevirdiler.'' dediğimde Aysel Teyze çayından bir yudum aldı ve bana dönmeden konuşmaya başladı. 

''Kız Meltem Aran'ı görmeye gelen kız kimmiş biliyor musun?'' diye sorduğunda gözlerimi kısarak onu izlemeye başladım. Dikkatimi sürekli dağıyor ama ana konudan hiç sapmıyordu. Ee adı boşu boşuna dedikodu kazanı diye çıkmamıştı. Viledayla hızla etrafı toplayıp koltuğun önüne sıçrayan bir camı elime alacakken kapının çalmasıyla yerimden sıçramıştım. Bugün bana ne oluyordu böyle! Elimde hissettiğim sıcaklıkla akan kanı fark ettiğimde sesli bir iç çektim. Bugün kesinlikle şansız günümdeydim!

''Sen otur Aysel Teyze ben bakarım!'' diye çıkışarak ayaklarımı yere vura vura kapıya ilerledim. Hala kanamakta olan parmağımı pijamamın eteğine bastırırken boşta kalan elimle kapıyı açmıştım. Karşımda gördüğüm kişi her zaman yaptığı gibi beni baştan aşağıya süzüp gülümsedi. Onunla birlikte bende üzerime baktığımda bu kadar komik olanın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Öyle tavşanlı ayıcıklı pijamalar giymezdim.

İyi de ne giymiştim?

Aysel Teyze!!!

''Yakışmış.'' dedi dudakları alayla kıvrılmış kapıya daha çok yaklaşmıştı.

''Aman ne komik!'' 

Koskoca evde giyecek o kadar şey varken ben neden Aysel Teyze'nin pembe lastikli donuyla duruyordum? Hadi ben duruyordum bu evde kimse de göz zevki kalmamış mıydı da beni böyle görmeye tahammül edebiliyorlardı?

''Şirin.'' 

Zorlukla yutkunarak başımı çevirdiğimde gözlerim istemsizce üzerindeki kıyafetlere takılmıştı. Üniforma yoktu. Sıradan bir beyaz gömlek. Her ne kadar onun üzerinde sıradan durmasa da... Ve onun aksine siyah bir pantolonla gayet gündelik görünüyordu.

''Hayırdır?'' dedim konuyu değiştirmek istercesine. Dün ona sarıldığım o anlarda, yerin yedi kat dibine girmekle Elon Musk'ın Mars'a göndereceği insanlardan biri olma arasında gidip geliyordum. Belki başka gezegene gidersem kurtulurdum bu adamdan! Hoş bana olan inadından pilotluğu bırakıp astronot olacak azim vardı onda. 

Şöyle bir bakınca beyaz kıyafetler içinde fena görünmezdi hani. 

''Gitmeden önce seni bir göreyim dedim?''

''Uzaya mı?'' diye ansızın sorduğumda kafamı duvara vurmak istiyordum. Hemde böyle Allah ne verdiyse kendi kendime girişerek.

''Ne?'' 

Aran'ın anlamaz bakışlarını görünce gülmeden edemedim. Şu adam zekasını benim gibi birini sinirlendirmeye harcamak yerine başka işlere harcamış olsa şimdi çok iyi yerlere gelmişti.

Adam pilot olmuştu Meltem daha ne yapsın!

İç sesim yüzüme bir tokat gibi gerçeği çarparken aldığım darbeyle kafamı sola çevirmemek için zor tutmuştum.

''Yok bir şey! Nereye gidiyorsun? Hem bundan banane! Neden bana haber veriyorsun?'' diye sorduğumda artık emindim!

REGLİM YAKLAŞIYORDU! BU AVELLİĞİMİN BAŞKA AÇIKLAMASI OLAMAZDI!

''Eline ne oldu senin?'' diyerek hızla pijamama bastırdığım elimi çekip kendi iri avuçlarına hapsetti.  Büyük bir dikkatle yaralı parmağımı inceliyor az önceki alaycılığından eser kalmamış yüzüyle aklımı karıştıyordu.

''Alt tarafı parmağımı kestim merak etme kanamadan ölmem! Hem senden alınacak bir intikamım var! Onu almadan  hiç ölmem!'' dediğimde başımı kaldırarak açıkça meydan okuyordum. Yeşil gözlerindeki o parıltılar içimi bir tuhaf ediyordu. Aran aynı deli Aran'dı ama bir farklılık vardı sanki.

''İntikamını almayı unutma o halde. Rüzgar sana dün gece çok kızdı mı?''

''Evin içinde terlikle kovalamasını saymazsak?'' diye yanıtladığımda sesli bir gülüş döküldü dudaklarından. Dikkatimi dağıtan bu manzarayla kendimi dürtmeye başlamıştım.

''Bende ne zaman harekete geçeceksin diye bekliyordum. Önce Aysel Teyze'nin televizyonunu bozdun. Sonra Rüzgar'ın hoşlandığı kızla arasını ve sonuncusu... Sanırım o en acımasız olanı. Mahmut'un erken sünnet düğünü. Bundan çok korkuyor biliyorsun değil mi?'' diye sorduğunda sıcacık bakan gözleri öfkeyle dolmama sebep olmuştu. Bu hissettiğimde neyin nesiydi! Yumuşuyor muydum? Asla!

''Peki siz bana bu oyunu oynarken korkacağımı hiç düşünmediniz mi?'' dediğimde afallamıştı.

''Neyden?''

''Senden! Senin bana yapacaklarından! Hepiniz o kadar bencildiniz ki kimsenin aklına benim ne hissettiğim ne istediğim gelmedi!'' diye sertçe çıkıştığımda sesimin yüksek çıkmasını umursamamıştım.

''Aileni sahte bir nişanla kandıracaktın.''

''Şimdide kandırıyorum seni aptal! Seninle seni sevdiğim için mi nişanlandım sanıyorsun? Buna beni mecbur bıraktınız!'' dedim ve kapıyı üzerine kapatmaya yeltenince araya koyduğu eliyle başarısız oldum. Biraz önce içimi ısıtan yeşil gözleri şimdi benimkini aratmayacak bir öfkeyle koyulaşmıştı.

''Hatalı olduğumu biliyorum, izin verirsen sana her şeyi anlatmak istiyorum.''

''Sana inanacağımı mı sanıyorsun? Ağzından çıkacak tek bir söze inancım yok benim! Şu kapının önünde ölüyorum de inanıp arkama bile bakmam!'' dediğimde kalp atışlarım dört nala koşuyordu. Adeta yerinden fırlamak üzereydi. Neler oluyordu? 

''Beni dinlemeyecek misin?'' diye sordu garip bakıyordu o sıralar...

''Asla.'' 

Yanıtım onu hiç beklemediği bir yerden vurmuşçasına sertti.

''Sana hiç olmadığım kadar dürüst olsam bile mi?'' dedi ve elimden tutarak hafifçe kendisine çekti. Ne olduğunu anlamadan daha dün gece kendi isteğimle sarıldığım bedene tekrar yapışmıştım. Bakışlarını bir an olsun gözlerimden ayırmıyordu.

''Benimle bu kadar uğraşman peşimden ayrılmamanın sebebi bana olan aşkından mı?'' 

Söylediğim sözlerle duruşu dikleşmiş ve belimden tuttuğu elleri gevşemişti. Onu beklemediği bir yerden vurmuştum!

''Söylediklerim seni korkuttu mu yoksa? Bana karşı eskisi gibi değilsin, tamam yine uğraşıyorsun ama sen bana daha önce hiç dokunmadın. Şimdi şu halimize bak! Beni kaç kere öptün? Yetmedi en sonunda kendimi seninle nişanlanırken buldum.'' diyerek ondan tamamen uzaklaşarak gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Güzel... En ufak bir tepki vermeden öylece dinlemeyi tercih etmişti.

''Ben...'' 

''Boşuna cevap vermek için kendini hırpalama! Sen bana aşık falan değilsin! Bu dünya üzerinde herkesin aşkından emin olabilirim ama sen! Sana asla güvenmem. Neden biliyor  musun?'' diye sorduğumda öfkeden deliye döndüğünü görebiliyordum. İşte şimdi asıl öldürücü darbeyi indirme vaktiydi.

''Çünkü sen aşkını asla istemeyeceğim tek adamsın!''

''Son sözün bu mu?'' dediğinde afallamıştım. Biraz önce ağzımdan çıkanlar kendi beynimde yankılanırken hızla tuttuğu elimi kendine çekti.

''Evet!''

Parmağından koparırcasına çıkarttığı yüzüğü avucuma bırakırken şok olmuş gözlerle onu izliyordum. Yeşil gözleri büyük bir kararlılıkla bakıyordu şimdi bana.

''Şüphen olmasın! Sen de aşkıma sahip olmasına izin vermeyeceğim tek kadınsın!''

Arkasını dönüp evine yöneldiğinde ağzım açık kalmış bir şekilde avucumdaki yüzüğe bakıyordum. Bunu yapmış mıydı gerçekten? Kapının önündeki terliklerden birini hızla giyip peşinden giderek tam kapatacağı kapıdan içeriye girerek çarpmasına engel olmuştum. 

''Ne yapıyorsun sen?''

''Asıl sen ne yapıyorsun!''diye bağırdığımda beni umursamadan odasına doğru yürümeye başladı. Evde kimsenin olmaması şu an oldukça işime geliyordu çünkü onu boğazlamak istiyordum. Odasına girer girmez üzerindeki gömleğin düğmelerini çözmeye başlamıştı. Bunu neden yaptığını biliyordum! Çünkü ancak böyle odadan çıkacağımı sanıyordu ama yanılıyordu.

''Ne o dün gelen hanım arkadaşın daha fazla dayanamadı sanırım hasretine? Sen de tabii burada oyun oynayacak birini bulmuşsun. Ne  dedin kıza? Benim atılacak bir nişanım var biraz daha bekle mi dedin?'' 

Ses tonumun yüksek çıkması var olan sinirimi kesinlikle azaltmıyordu.

''O kızla aramda hiçbir şey yok Meltem!'' diye bağırdı o da. Çok güzel bütün apartmanı başımıza toplayacaktık.

''Öyle mi? O yüzden mi kapının önüne kadar geliyor gecenin bir yarısı!''

''Neden umurunda!'' dedi tamamen çıkarıp yere fırlatmıştı gömleğini. Dikkatimin dağılmış olduğundan faydalanarak tekrar konuştu.

''Git ve ailene beni terk ettiğini  söyle. Geri kalan bütün açıklamayı ben yaparım onlara.''

Aklım başımdan gitmiş gibiydi. Odaklandığım yerde gördüğüm şeye bir anlam veremiyordum. Farkında olmadan ona yaklaşmış ve boynundaki zincirde asılı olan yüzüğü avuçlarımın arasına almıştım. Bu yüzük... Benim denize fırlattığım yüzüktü! Sesli bir şekilde yutkunarak geri çekilmeye çalıştı. Yüzüğü fark ettiğimi görünce suratı asılmıştı. Bunu anlamıştım.

''Bunu saklaman için hiçbir sebep yok!'' dedim hışımla.

''Var.''

''Hayır yok!''

''Var dedim! Ama senin duymaya cesaretin yok.'' diye bağırdığında olduğum yerde korkuyla sıçramıştım. 


Herkeslere merhaba. Yeni bölümde Mahmut'un sünnet düğününe tüm okuyucu ailesi davetlidir. Çeyrekten aşağı kimse takı getirmesin lütfen öpüldünüz. 


Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

73.5K 4.1K 29
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
279K 10.1K 34
Esra'nın tüm hayatı, 15 yaşında annesini kaybettikten sonra başlamıştı. Yıllar boyunca okulunu dahi bırakıp tamamen, annesinden sonra hayata küsen ku...
216K 9.8K 34
Geçmişi yüzünden güven problemi olan Kadın, Kadını gördüğü anda Aşık olan adam. _________ "Sınırları aşma Yüzbaşı." dedim ciddiyetle. Aramızdaki boş...
570K 21.1K 85
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...