Minik Kalpler Senfonisi •TAM...

By huysuzkartanesi

2.1M 96.1K 9.6K

"Hadi anneciğim bir dilek tutun." diyerek üçüzlerimin gözlerinden okunan heyecanlarına ortak oldum. Biliyoru... More

√ TANITIM
√ TANITIM 2
√ 1.BÖLÜM
√ 2.BÖLÜM
√ 3.BÖLÜM
√ 4. BÖLÜM
√ 5.BÖLÜM
√ 6.BÖLÜM
√ 7.BÖLÜM
√ 8.BÖLÜM
√ 9.BÖLÜM
√ 10.BÖLÜM
√ 11.BÖLÜM
√ 12.BÖLÜM
√ 13.BÖLÜM
√ 14.BÖLÜM
√ 15.BÖLÜM
√ 16.BÖLÜM |Part 1|
√ 16.BÖLÜM |Part 2|
√ 17.BÖLÜM
√ 18.BÖLÜM
√ 19.BÖLÜM
√ 20. BÖLÜM
√ 21.BÖLÜM
√ 22.BÖLÜM
√ 23.BÖLÜM
√ 24.BÖLÜM
√ 25. BÖLÜM
√ 26.BÖLÜM
√ 27.BÖLÜM
√ 28.BÖLÜM
√ 30.BÖLÜM
√ 31.BÖLÜM
√ 32.BÖLÜM
√ 33.BÖLÜM
34. BÖLÜM
√ 35. BÖLÜM
√ 36. BÖLÜM
√ 37. BÖLÜM
√ 38. BÖLÜM -Part 1-
√ 38. BÖLÜM -Part 2-
√ 39.BÖLÜM
√ 40. BÖLÜM
√ 41. BÖLÜM
√ 42. BÖLÜM
√ 43. BÖLÜM
√ 44. BÖLÜM
√ 45. BÖLÜM
√ 46. BÖLÜM
√FİNAL
Veda konuşması
Bal Gibi Sevda
Kitap İsim Değişikliği
İRİS: UYANIŞ

√ 29.BÖLÜM

29.3K 1.4K 115
By huysuzkartanesi

Kocaman sevgi dolu okumalar diliyorum efendim.

Ayça Özefe - Esen

🌹

En çaresiz hissettiğin anlarda karşına öyle bir fırsat çıkar ki ne olduğunu anlamazsın. Umudun tekrar yükselişe geçer. İçine tekrar mutluluk dolar. Kaybettiklerini kazanmanın vaktinin geldiğini anlarsın. Çünkü aslında tamamen kaybetmemiştirsin. Çünkü sen onu kazanmak için çalışırken, o senden vazgeçmemek için çalışıyordur. Bizim hikayemiz buydu aslında. Ben canavarlarımın babalarını, sevdiğim adamı kazanmaya çalışıyordum. Sevdiğim adam ise benden, bizden vazgeçmemekte ısrar ediyordu.

Kalbimin çırpınış sesi ortamda yüksek sesle duyulurken, heyecandan ölmemek için Duhan'ın gözlerinin içine bakıp nefesimi alıyordum.

"N-Ne!" Titrek nefesimden, ilk başta bu kelimeyi kullanabildim.

Duhan'ın kurduğu cümleler bize dair inancını yitirmediğini gösteriyordu. Göz pınarlarıma yaşlar dolmaya başladıktan sonra hâlâ benden bir cevap bekleyen Duhan'ın mavilerinden harelerimi kaçırıp içimi umutla doldurmaya başladım.

"Bize olan inancımı tazeliyorsun ve böyle sorular sorma, aşkımı körüklüyorsun be adam!"

Sitemle söylediğim sözlerden sonra gülümseyerek bana bakan Duhan'ı ellerimle omuzlarından tutup iteledim.

"Aa tam da yapmak istediğim şey." İteklememle birlikte vücudunu benden birkaç adım uzaklaştırıp ellerini göğsünde birleştirdi.

Bir damla özgürlüğünü ilan etti. Ormanın kokusu rüzgârla birlikte burunlarımızda bayram estirdi. Baş parmağı hafifçe tenimde gezindi, yanağımın üzerine düşen damlayı sildi.

"Soruma cevap istiyorum." Gözlerini dikmiş cevap beklediğini söyleyen Duhan'a derin bir nefes alarak baktım.

"Konuşacak çok şeyimiz var. Şu an sence de bunu konuşmak için erken değil mi?"

Konuyu değiştirme çabalarım Duhan'ın bana alaycı bakışıyla birlikte son buldu.

"Dediğin gibi olsun. Konuşmamız bittikten sonra her şey benim istediğim gibi olacak. Şimdi, kahvelerimizi içelim."

Duhan bedenini benden tamamen uzaklaştırıp masanın önündeki sandalyeyi çekip bacak bacak üstüne atarak yerleşti. Hiçbir şey olmamışçasına kahvesini içmeye başladı. Ben hâlâ ayakta donmuş halde bekliyordum. Birkaç saniye sonra ben de yavaşça sandalyeyi çekip oturdum. Hareketlerim de düşüncelerim de yavaşladı. Kahveyi dudaklarıma yaklaştırıp derin bir nefesle kokusunu içime hapsedip bir yudum aldım.

"Her şey benim istediğim gibi olacak derken?" Ses tonumdan yansıyan titreşim bilinmezlikle doluydu.

"Bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğimize ben karar versem daha iyi olur."

Dudaklarıma yaklaştırdığım fincan havada asılı kaldı. "Ne demek şimdi bu!"

"Her şey güzel olacak demek." Gülümsemesi ile dişleri ön plana çıkarken bakışlarımı dudaklarından alamadım.

Kahveden son bir yudum alıp sessizlikle geçen dakikaların ardından ormanın kokusunu soludum.

Duhan gözlerimin içine bakıp ayağa kalktı. Benim bakışlarımın altında küçük kitaplığın önündeki uzun kanepeye oturdu. Kollarımı göğsümün altında birleştirip, yavaşça kollarımı okşamaya başladım. Duhan'ın, "Konuşalım." diyen gözlerine itaat edip ben de yavaşça ayağa kalktım. Kanepenin önüne gelince bakışlarımı yerden kaldırmadan usulca oturdum. Omzum Duhan'ın koluna sürtünürken gözlerimi kapatıp başımı kanepenin üst kısmına yasladım.

Duhan'ın kollarını omuzlarımda hissettikten hemen sonra kafamın nazikçe Duhan'ın göğsüne yerleştirildiğini kalbimin üzerinde atan kalp çarpıntılarından anladım.

"İlk ben başlasam sanırım daha iyi olacak."

Duhan'ın aldığı derin nefesle birlikte vücudumda onunla birlikte yükseldi. Kalplerimiz aynı hızla çarpmaya başlarken konuşmaya başladı.

"Kendini aldatılmış bir kadın olarak düşünüyorsun ama ben seni hiç aldatmadım...Seninle tanışmadan üç ay önce bir sabah Elçin'le uyandım. Annem tanıştırmıştı ama o zamanlar kadınlar benim için eğlenmek için vardı. Elçin'le zaten annemin zoruyla o gün yemek yemiştik...Ertesi sabah öyle uyanınca benim için bir kurtuluş oldu. Bir daha da görmedim. Kadınlarla flört edip, onlara içki ısmarlayan zengin züppenin tekiydim. Tâ ki o güne kadar. O gün...gökten kucağıma bir Melek düştü. Ben kucağıma düştü zannetmiştim ama kalbime düşmüş. Böyle sevimli sevimli bakan gözleriyle ufak kazamızdan utanç duyan bir Melek. Allah'ım dedim sana geliyorum. Kocaman sarılmak gelmişti içimden. Onun yerine güzel gözlerine bakmakla yetinmek zorunda kaldım." Kısa süreli duraksaması ile içten gülümsememle başımı göğsüne biraz daha bastırdım. Saçlarımın üzerine bırakılan öpücük ile derin bir nefes aldım.

"İki buçuk ay sonra başladı kabusum. Biz seninle çok mutluyduk. Ben seninle evlenmek için bir yola girmişken Elçin annemle birlikte çıkageldi bir akşam. Çok korktum. Bir bebeğe babalık yapabilecek olmaktan çok korktum. Seni kaybetmekten çok korktum...Elçin'i yok saymayı tercih ettim ben de. Üçüncü ayımızda ne kadar da huzurluyduk. Huzurluydum...Annem gelip seni kaybetmeme sebep oldu. Ve ben bir daha hiç o kadar huzurlu hissetmedim Esmerim.Ben sana kendimi anlatamadım. Yüzündeki hayal kırıklığını gördüğüm an gitmiyor gözümün önünden. Gitmene müsaade ettim...Hayatta ki en kötü tercihlerimden biri o oldu mesela. Gelemedim bir daha yanına. Sandım ki bir daha güzel günleri göremeyeceğim. Senin gözlerin olmadan yaşamak zorunda kalacağım. Teninin kokusunu soluyamamak çok zor geldi."

Saçlarımın üzerinde hissettiğim ıslaklık ile Duhan'ın da benim gibi ağladığını anladım. Bedenimden bir ürperti geçti. Sevdiğim insanı ağlarken görmek ne kadar zormuş.

"Bir daha gelmezsin, seni göremem diye çok korktum...Sonra hayatıma aniden bir mucize girdi. Belki de hayatımdaki en büyük pişmanlığımın sebebini o gün yaşadım. Bana hayatı daha da zorlaştırmak için Elçin'le evlenmeye karar verdi ailem. Düğün günü nikahtan kaçmaya çalıştım. Elçin zaten dokuz aylık hamile. Benim peşinden o da gelirken ayağı takıldı orada kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Hastaneye zor yetiştirdik. Oğlum geldi dünyaya. Elçin'i kaybettik. Bir insanın ölümüne sebep oldum ben..."

Duhan'ın anlatırken zorluk çektiği gerçeklerle gözyaşlarım hız kesmeden akmaya devam etti.
Vücudumu Duhan'a çevirip kollarımı boynuna doladım.

"Senin suçun değildi. Sen bir insanın bilerek ölümüne sebep olamazsın."

Gökyüzü bizimle birlikte gözyaşlarını bıraktı. İçimizdeki yağmura, eşlik etti.

"Çok iyi bir baba olmuşsun. Duman'ın gözlerinin içi ışıltılarla dolu." Ellerimin altındaki sert sakalları hissetmek çok güzeldi.

"Olmuşum değil mi?" Sevinçli sesi ile gözlerime arşınlanan gözleri bana gülümsüyordu.

Heyecanına aynı ışıltılarla katıldım. "Hem de çok."

Aniden dudaklarıma bırakılan öpücükle serseme döndüm. Buğulanan aklımla, donup kalan hareketlerime kahkaha atan Duhan ile benim de yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Şimdi sıra sen de." Hafif kısık sesle söylediği cümleyle nereden başlayacağımı düşünmeye başladım.

Ayaklarımı kanepeye uzatıp dizlerine usulca kafamı koydum. Saçlarımı dizlerine saçtıktan sonra konuşmaya başladım.

"Nereden başlamamı istersin?"

"Bensizlikle başla."

"Sensizlik...çok zordu... İlk önce hayal kırıklığını tattım. Sonra gurur yaptım. Dedim ki kendime 'Duhan yapmaz' ama gelemedim. Bana bakarken ki gözlerini düşündüm. Beni sevişini düşündüm. Hissettiklerim tek taraflı olamaz dedim. Ama yine de gelemedim. Bazen annem zorla yemek yedirdi. Babam saç kırıklarımı okşadı. Kardeşim senin kolların oldu. Yine de sen yoktun yanımda. Bir ay sonra hamile olabilirim diye test yaptırdım. Ama test negatif çıktı. Senin bebeğini taşıma düşüncesi heyecanlandırmıştı beni. Sandım ki sen gelince bebeğimle beraber koşup sarılacaktık sana. Ama ne sen geldin ne de bebeğim geldi. Ayrılığımızın üçüncü ayında gidiyordum bu şehirden. O gün öğrendi ailem bebeğimin olabilme ihtimalini. O gün ben onların ailesi olmaktan çıktım... Seni son bir kez görmek için geldim evine. Her yer çok güzel süslenmişti. Senin düğününe gelmiştim. Sen evet dedin o kadına...Ben de sensiz bir hayat için kaçtım bu şehirden, bu ülkeden. Orada öğrendim bebeğim beni bırakmamış. Orada öğrendim canavarlarımın olacağını. Benim için pes etmedi onlar."

Boynuma bastırılan dudaklar ile gıdıklanırken anlatmaya ara verdim.

"Yani ilk başta test negatif mi çıktı?"

"Evet."

"Neden?"

"Testler karışmış."

"Eğer test karışmasaydı, bebeğimizin olduğunu öğrenseydin vazgeçer miydin bebeğimizden?" Yağmurdan sonra oluşan huzur kokusu bizi de etkilemişti. Sessiz harflerle dile getiriyorduk sorularımızı. Gerginlikten kasılan bedeni ile  Duhan gözlerimin içine baktı.

"Asla vazgeçmezdim."

Mutlulukla ışıldayan gözleri ile vücudumun Duhan'dan uzaklaştırılması aynı anda oldu. Kırpıştırarak baktığım gözlerimle Duhan'ı izlemeye devam ettim. Kalbime bırakılan öpücük bedenimi alaşağı etti. Kalbimin üzerine bırakılan öpücük içimde yangına sebep oldu.

"Bir kez daha gelsem dünyaya yine seni severim. Yine sana aşık olurum. Yine senin gözlerinde, kalbinde, nefesinde hayat bulurum. Yine benim kalp yangınım olur musun?"

Gözlerimiz arasında çıkan şimşekler kalbimizi de esir aldı.

"Nasıl yani?"

"Sorum gayet açık değil mi?"

Buğulanan gözlerim ile Duhan'ın bana ilk kez evlilik teklifi ettiği sözleri tekrar duyunca  kalbim heyecandan göğsümü terk etmek istercesine hızla çarpmaya başladı.

"Yine gelsem bu dünyaya yine sana tutulurdum. Yine senin kokuna, gök mavilerine, içten kalbine tutuklu kalırdım. Yine kalp yangının olurdum." Titrek nefesle ettiğim cümlelerin ardından birleşen dudaklarımız kalbimin daha da hızla çarpmasına  neden oldu.

Çenemin üzerinde duran elleri arada bir boynumu yavaşça okşayıp heyecanlanmamı sağlıyordu. Boynuna çıkardığım ellerimle destek almaya çalışıp bu mutlu anın hiç bitmemesini diliyordum. Kucağının üzerinde oturmam öpüşmemizi hızlandırmaya başladı. Kalplerimiz senkronize atarken dudaklarımızda senkronize hareket ediyordu.

Dudaklarımız ayrılıp göz göze gelişimizde soluksuz kaldığımız için hızlanan nefeslerimiz birbirinin suratına vuruyordu. Dudaklarının tadını hâlâ dudaklarımda hissederken dudaklarımın kuruması üzerine dilimi dudaklarımda gezdirdim. Bana bakan gök mavileri koyulaşmaya başlarken ellerimi boynundan çekip vücudumu Duhan'ın yanına attım.

Gözlerimi kapatarak durduğum birkaç dakikadan sonra gözlerim bana pür dikkat bakan Duhan'ı buldu.

"Ne?" Bakışlarını anlamayarak soru sordum.

"Hâlâ utanıyor musun?"

Benim cevap vermemi beklemeden, "Hâlâ utanıyorsun. Üç tane canavarımız var ve sen hâlâ utanıyorsun. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Çünkü hep ilk tanıştığımız gibi kal istiyorum. Ve gerçekten senin kadar şahane bir kadın görmedim."

Harelerimi etrafta dolaştırıp yüzüme yayılan kızıllığın geçmesini bekledim. Çenemin yavaşça Duhan tarafından çevrilmesiyle dudaklarıma hızlı bir öpücük bırakıldı.

"Birbirimizden ayrı kaldığımız zamanları daha çok konuşacağız. Her an'ımızı birbirimize anlatacağız. Şimdi gelelim çocuklarımıza."

Yüzlerimiz arasındaki mesafe açılmasına rağmen Duhan'ın ellerinin içindeki ellerim o mesafeyi kaldırıyordu.

"Gelelim bakalım dananın kuyruğunun koptuğu an'a" dedim.

"İlk önce hemen çocuklar beni babaları olarak bilecekler. Sonra hemen kimliklerine babalarının adlarını düzeltiriz. Hemen ardından da evleniriz. İşte bir aya evli bir çift oluruz." Duhan'ın hızlı hızlı kurduğu cümlelerle şaşkınlıkla Duhan'a bakmaya başladım.

"Asla böyle bir şey olmayacak."

"Ne! Ne demek o!"

"Basbayağı öyle bir şey olmayacak."

"Bana bak! Beni oyalıyor musun sen!" Suratıma doğru bağıran Duhan ile gözlerimi kırpıştırmak zorunda kaldım.

"Ne?"

"Yok öyle bir şey Esmeray Hanım! Ben evlilik teklifi ettim mi? Ettim! Kabul ettin mi? Ettin! Erteleyemezsin evleneceksin benimle!"

"Cem!"

"Ne Cem? Ne! Hiç bana kızamazsın! Nerdeyse beş yılımız gitti Esmeray! Beş yıl ben sensiz yaşadım. Tabii ona yaşamak denirse! Bir ay bile benim için çok geç. Artık ben sensiz yaşamak istemiyorum."

"Duhan... Duman ne olacak?" Duhan'ın sitemli sözleriyle en derinlerimdeki anılarımla yüzleşmek zorunda kaldım.

"Ne olacak derken?"

"Eğer senin dediğin gibi olursa Duman'ın tepkisi ne olur?"

Sessizce gözlerimin içine bakan Duhan'la ellerimizi sıkarak derin bir nefes aldım.

"Birden bire çocukların düzenini bozamayız. Eğer gerçekten bir aile olacaksak çocukları birbirine düşman edemeyiz. İlk önce birbirilerine alışmalarını sağlamalıyız. Evet onlar arkadaş ama sonuçta Duman babasını paylaşmak istemeyebilir. Beni kabullenmek istemeyebilir. İlk önce Duman'ın gönlünü yapmalıyız."

"Yani Duman'dan onay alamazsak hiçbir zaman aile olamayacak mıyız?"

"Bir tek Duman'la bitse yine iyi. Canavarların da sana alışması lazım."

"Onlar bana alışır. Babalarına alışmayacaklar da kime alışacaklar canım." Tuhaf tuhaf yüzüme bakan Duhan'a gülümseyerek baktım.

"Onlar seni çok seviyorlar."

"Nasıl yani?"

"Ben bizim hikayemizi masal olarak anlattım."

Canavarlarımın masal dinlerken ki ifadeleri gözümde canlanınca gülümsemem büyüdü. Saçlarımın arasına bırakılan öpücükle gözlerimi kapattım.

"Dediğim gibi ben sana artık uzak olmak istemiyorum. Eğer sen de istersen beraber çocuklarla birlikte bir eve çıkalım. Hem canavarlar bana alışmış olur hem de evlenene kadar biz bir arada oluruz. Hem de Duman'ı ikna etmeye çalışırız."

Başımın tekrar Duhan'ın göğsüne yavaşça yerleştirilmesi ile hem Duhan'ı hem de kalp atışlarını dinlemeye başladım.

"Bunu bir düşünebiliriz." Kalp atışlarını dinlerken mayışan vücudumla birlikte gözlerim de ağırlaşmaya başladı.

🌹

Vücudumun hafif hafif sallanması ile gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım.

"Neler oluyor?"

"Günaydın meleğim."

Arabanın arkasında uzandığımı görünce toparlanıp oturur pozisyona geçtim.

"Neden arabadayız?"

"Sen uyuya kaldın. Ben de uyandırmaya kıyamadım. Birazdan eve varmış oluruz."

Koltukta birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra havanın karardığının farkına vardım.

"Hıı! Çocuklar! Hava kararmış!"

Dikiz aynasından göz göze geldiğim Duhan bana gülümseyip konuşmaya başladı.

"Ben hallettim. Canavarlar Duman ile birlikte bizim evdeler. Geç kalacağımızı anlayınca ben aradım kreşe haber verdim."

"Oh. İyi bari."

"Esmeray."

"Duhan."

"Seni seviyorum."

"Ben de. Ben de seni seviyorum."

İnsanın kalbini hızlandıran, daha doğrusu kalbimin gerçekten var olduğunu hissettiren birine ihtiyacı olmalı. Çünkü çoğu kez hayat herkese adil davranmaz. Ama aşk bir kere uğradığında, hayatta yaşamak için bir sebebin oluyor. Çünkü aşk hissetmektir. Kalbimin derinliklerini hissetmek, gerçekten sevmek, sevilmek yaşadığının en büyük kanıtıdır.

Ben kalp yangınımı bulmuştum. Yaşadığımın en büyük kanıtı sevdiğim adamdı. Duhan'dı.

🌹

Sizce Duman'ı ikna edebilecekler mi?

Bölümün gecikme sebebi oy ve yorum sınırını geçmeyi bekledim. Ama geçemedi maalesef. Bundan sonra oy ve yorum sınırı koymayacağım. Yine de içten yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum.

Hoşça kalın.

Instagram: gamzzeeli.wattpad

•22.10.2018•

Continue Reading

You'll Also Like

195K 8.8K 46
DÜZENLENECEK... EN İYİ #20. Spiritüel (19.01.19) #1 2019 (09.02.2019) Dupduru güzelliği vardı. Bakmaya kıyamadığım, ilmek ilmek içime işleyen. Papa...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
122K 9.9K 33
-"Seni seviyorum! Neden görmüyorsun beni, neden bir şans vermiyorsun?!" Zeynep anlamıyordu, her geçen gün biraz daha çizgilerini aşan bu adamdan bıkm...
815K 46.6K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...