Minik Kalpler Senfonisi •TAM...

By huysuzkartanesi

2.1M 96.1K 9.6K

"Hadi anneciğim bir dilek tutun." diyerek üçüzlerimin gözlerinden okunan heyecanlarına ortak oldum. Biliyoru... More

√ TANITIM
√ TANITIM 2
√ 1.BÖLÜM
√ 2.BÖLÜM
√ 3.BÖLÜM
√ 4. BÖLÜM
√ 5.BÖLÜM
√ 6.BÖLÜM
√ 7.BÖLÜM
√ 8.BÖLÜM
√ 9.BÖLÜM
√ 10.BÖLÜM
√ 11.BÖLÜM
√ 12.BÖLÜM
√ 13.BÖLÜM
√ 14.BÖLÜM
√ 15.BÖLÜM
√ 16.BÖLÜM |Part 1|
√ 16.BÖLÜM |Part 2|
√ 17.BÖLÜM
√ 18.BÖLÜM
√ 19.BÖLÜM
√ 20. BÖLÜM
√ 21.BÖLÜM
√ 22.BÖLÜM
√ 23.BÖLÜM
√ 24.BÖLÜM
√ 25. BÖLÜM
√ 26.BÖLÜM
√ 28.BÖLÜM
√ 29.BÖLÜM
√ 30.BÖLÜM
√ 31.BÖLÜM
√ 32.BÖLÜM
√ 33.BÖLÜM
34. BÖLÜM
√ 35. BÖLÜM
√ 36. BÖLÜM
√ 37. BÖLÜM
√ 38. BÖLÜM -Part 1-
√ 38. BÖLÜM -Part 2-
√ 39.BÖLÜM
√ 40. BÖLÜM
√ 41. BÖLÜM
√ 42. BÖLÜM
√ 43. BÖLÜM
√ 44. BÖLÜM
√ 45. BÖLÜM
√ 46. BÖLÜM
√FİNAL
Veda konuşması
Bal Gibi Sevda
Kitap İsim Değişikliği
İRİS: UYANIŞ

√ 27.BÖLÜM

32K 1.6K 193
By huysuzkartanesi

Şahane bir bölümle merhaba.

Nükleer Başlıklı Kız - Pişman Değilim

🌹

Geceleyin sızıverir zihnime. Kalbime bir çarpıntı düşüverir onu düşününce. Olur, olmadık hayallerin dalgası yayılır usul, usul. İçime zincirlediğim aşk, kırar zincirlerini. Yavaş, yavaş, acıta, acıta yayılır damarlarıma. Kalbimden, parmak uçlarıma kadar durmaksızın dağılır. Uyuşturur vücudumu. Nefesimi keser. Ve ben her zerremle onu hissederim.

Ellerime bulaşan kelimelerimi bitirip, günlüğümün kapağını kapattım yavaşça. Fatma'nın duruşma tarihi belli olmuştu. Ben düşüncelerime kilit vurup davaya odaklanmıştım. Arada sırada zihnime bulaşan kelimelerimi, kısa bir ara verip günlüğüme not tutuyordum tabii.

Kupanın dibinde kalan son damlayı yudumlayıp, yeni bir kahve yapmak için mutfağa gitsem iyi olur diye düşündüm. Uzun süre sandalyede oturduğum için uyuşan ayaklarım yürümemde zorluk çıkarıyordu. Birkaç dakika sonra uyuşukluğu geçen ayaklarımla birlikte mutfağın kapısını araladım. Sıcak suyun altını açıp suyun kaynamasını beklerken mutfak penceresinden içeri sızan Ay'ın parlaklığını izledim. Duhan'ın canavarların, canavarlarımız olduğunu öğreneli 8 gün oldu. Sekiz gündür çaresizliğini hissettiğim anlardan başka aklıma dolmaması için yemek yiyip, canavarlarla ilgilenip, Fatma'nın davasıyla uğraşıyordum. Karşı tarafında ifadeleri alınmıştı. İşim zordu, çünkü olayın üstünden uzun zaman geçmişti. Ve Dinçer denen aşağılığın eli ayağı uzundu. Bu da işimi daha da zorlaştırıyordu.

Suyun kaynama sesi kulaklarıma sızarken, düşüncelerim şimdilik geride kalmayı tercih etmişti. Geceliğimin üzerine geçirdiğim ince hırkamın önünü ilikleyip kahvemi yapmaya başladım.

Kahvemi hazırladıktan sonra çalışmak için salona geri döndüm. Kahvemi masanın üzerine koyup ifadeleri tekrar gözden geçirmeye başladım.

**

Kulağıma ulaşan gürültü ile gözlerimdeki puslu görüntü aydınlığa kavuştu. Sabaha kadar davayla uğraştığım için masada uyuya kaldığımı fark ettim. Hareket ettikçe vücudumdaki bazı yerlerden çıtlamalar duyuldu. Sandalyeye yaslanıp, kollarımı havaya kaldırıp, ellerimi birbirine kilitleyerek, ters çevirip gerindim.

"En azından eski halime dönmeye başlıyorum." diye fısıldayıp gürültünün kaynağını bulmaya çalıştım.

Masanın üzerinde titreyen telefon ile tek elimle, esnerken açılan ağzımı kapatmaya çalışıp, diğer elimle telefonu masadan aldım.

2 yeni mesaj...

Bildirimin üstüne tıklamam ile mesajın Duhan'dan geldiğini gördüm.

İrkildim... Gözlerim hızla büyüdü, ellerim heyecandan titredi. Gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım. Kalp atışlarımı kontrol altına almaya çalıştım. Usul, usul kavuştu harelerime kelimeleri.

"Öğlen yemeğini bana ayırır mısın?"

" Konuşmamız lazım, biliyorsun..."

Kendimden geçen nefeslerim yerine gelirken, yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Telefonu öpücüklere boğup kalbimin üzerine bastırdım. Mesajlarına cevap vermek için ekranın üzerinde tireye titreye hareket etti parmaklarım. "Elbette ayırırım. Sen iste tüm ömrümü sana ayırırım. Konuşmamız gerektiğini ben biliyorum ama sen dokuz gündür nerdesin be adam!"

Kalp atışlarım heyecanla gelecek olan mesajı bekliyordu sanki. Aşkım parmak uçlarıma bile yayılmışken, hatırlatmak istercesine hızlanıyordu kalbim. Dosyaları belirli sırayla düzenleyip sol kolumun arasına sıkıştırdım. Merdivenlerden hızla çıkarken mesaj sesi geldi. "Bu cümlelerini buluştuğumuz zaman yüzüme söylemeni isterdim..."

Mesajın sonuna konulan üç nokta beni utandırmak için yapılan bir göndermeydi.

Bazı şeylerden emindim. Duhan benim sevdiğimdi. Çocuklarımın babasıydı. Bu sefer çekip gitmeyecektim. Sonuna kadar sevgim için, canavarlar için savaşacaktım. Canavarlarımın istediği baba sevgisini görmelerini sağlayacaktım.

Çalışma odamın kapısını açarken, "Ben dokuz gündür ne için çabalıyorum ya! Adam bir mesaj atıyor, yine her zerrem onunla doluyor." diye fısıldadım. Dosyaları masaya bırakıp canavarlarımı uyandırmak için odalarına gittim.

Kapının önünde bir süre yapmayı en çok sevdiğim şeyi yaptım. Canavarlarımı uyurken izledim.

İlkay köpek desenli pijama takımının alt kısmını çekiştirip ellerini yüzünün altında birleştirip cenin pozisyonu aldı. En ufak sese uyanan oğlum yavaşça gözlerini araladı. Kızlarımın uykuları derindi. Uykuya çok düşkünlerdi. Onlar uyumaya devam ederken kısık gözleriyle bana gülümseyen oğlumun yanına gittim.

"Günaydın oğluşum." Yatağının yanında eğilip alnına küçük bir buse kondurdum.

"Günaydın anneciğim." Sırtını yatak başlığına yaslayıp hafif sağa kayan oğlum yorganı kaldırıp bana yer açtı.

Sıcacık yatakla buluşan vücudumun tamamını yorganın altına alıp ben de sırtımı yatak başlığına yasladım. Kollarımın altına aldığım oğlumun saçlarını hafif karıştırıp mis kokusunu içime çektim.

"Anneciğim, ben annemin annesini ve dedemi özledim. Onları görmeye gidebilir miyiz?"

Oğlumun saçlarını okşayan ellerim yavaşladı. Kollarımın altındaki oğlum merakla bakışlarını bana çevirince küçük bir gülümseme gönderip, "Siz istersiniz de ben yapmaz mıyım anneciğim. Ama siz bir süre İbo dayınızla gidebilirsiniz. Bu aralar annen biraz yorgun ve işleri var. " dedim. Aslında bu bir bahaneydi, ben o eve artık geri dönemezdim. En azından ailemle aramı düzeltene kadar gitmeyecektim.

Kollarını sevinçle bana dolayan oğlum ile küçücük bedeninden yayılan coşkulu ifadesi bana da yansıdı. Kıkırtılarla gülerken küçük bir ayak sesinin arkamızdan gelmesi ile hafif başımı döndürüp sesin geldiği yöne baktım. İki küçük canavar kızlarım ellerini bellerine koymuş, ayaklarından birini de gürültüyle yere değdiriyorlardı. Onların bu hallerine şaşkınlıkla baktıktan sonra kollarını boynumdan çeken oğlum ile vücudumu kızlarıma döndürdüm.

Kaşlarımdan birini havaya kaldırıp, "Hayırdır kızlar!" dedim. Kıskançlığın kokusu havaya dağılırken oğlumla kısa bir bakışma yaşadım. İkimizin de yüzünden geçen eğlenen ifade ile bakışlarım tekrar kızlarımı buldu.

"Bizsiz kucaklaşma mı yapıyorsunuz?" diyen Aycan'a gülümseyerek bakıp, "Olur mu öyle şey kızım! Gelin bakalım siz de." dedim. Kollarımı iki yana açıp kızlarımı davet ettim.

Kollarını çiçek yapıp kafalarını birbirlerine çeviren kızlarımın kıskançlıklarına neredeyse kahkaha atacaktım. Kendimi durdurmaya çalıştım ama yine de ağzımdan küçükte olsa bir kıkırtı kaçtı. Bakışlarının bana dönmesiyle ayaklarımı zeminle buluşturup ellerimi havaya kaldırıp coşkuyla bağırdım. "Gelin bakalım sizi canavarlar, anneye küsmek ne demekmiş görelim." Kahkahaları havaya yankılanırken odanın içerisinde koşuşturma başlamıştı.

Aydan'ı yakalayıp oğlumun yatağına doğru yavaşça bıraktım. Hala yatağın içinde uzanıp bizi kahkahalarla izleyen oğluma dönüp, "Gıdıklama cezası oğluşum. Ben diğer canavarı yakalayana kadar sen de Aydan'ı gıdıkla." dedim. Sırtımı canavarlara döner dönmez kızımdan yankılanan kıkırtılar ile Aycan'ı aramaya koyuldum. Odanın içerisinde görünmeyen ama sessiz gülüşünün odada yankılandığı kızımla birlikte elbise dolaplarının kapaklarını tek, tek açmaya başladım. Boğuk kıkırtı seslerinin yoğunlaşmasıyla yüzümü tuhaf bir hale sokup son kalan kapağı açtım. Kıyafetlerin üstünde kendini bir köşeye sıkıştıran Aycan'ı görmemle, "Gel bakalım buraya canavar." dedim. Kollarımın arasına aldığım kızım çığlık atarken ben çığlıklarını umursamadan diğer canavarlarımın bulunduğu yatağa ilerlemeye başladım.

Yatakta kahkahalar atarak gülen oğlumla kızıma bakarak, "Bize yer açın." dedim. Aralarına bizimde katıldığımız bu sıcacık anda oluşan gülümsemelerimiz umarım her zaman bizimle olur.

Bir süre sonra nefeslerimiz düzene girdi, çok gülmekten ağrıyan karnımı ovuşturup kollarımı havaya kaldırdım.

"Ben kollarımı açtığım her zaman bana doğru koşun. Anlaştık mı canavarlar!"

Kollarımın arasına giren canavarlarımın mis kokularını içime çekerken üçü birlikte, "Anlaştık anneciğim." dediler.

"Şimdi herkes hazırlanmaya başlasın, yoksa geç kalacağız."

Canavarlar birer, birer yataktan kalktıktan sonra ben de odama geçtim.

**

"Evet, herkes kemerlerini bağladı mı?" Hazırlanma sürecimiz her zaman ki gibi koşuşturma içerisinde gerçekleşmişti. Canavarlar birbirleriyle bazen kavga ederek, bazen de birbirlerine yardım ederek hazırlanmayı başarmışlardı.

Ön koltuğa oturmaları yasak olan canavarlarımla dikiz aynasından göz göze gelip sorduğum soruya onay yanıtı aldıktan sonra yola koyulmaya başladım.

Hafif yüksek sesle açtığım şarkıya hep beraber eşlik etmeye başladık.

Kimse senin gibi iz bırakmadı sevince
Acıttığın kalbimle savaşıyorum yeterince
Keşke keşke geriye dönsek sessizce
Ama keşkeler yetmez biliriz ikimiz de

Aşk için, aşk için

Pişman değilim

Anıları bin parçaya böldüm gizlice
Güçsüz değilim
Yüzümü gözyaşımla yıkasam da her gece

Biliyorum yerim hazır küçük kalbinin içinde
Ben yine derinlerde meşgulüm seni sevmekle
Beni sana anlatan haksız her hece
Cümleler içinden geçiyor sinisice

Aşk için, aşk için

Pişman değilim

Anıları bin parçaya böldüm gizlice
Güçsüz değilim
Yüzümü gözyaşımla yıkasam da her gece

**

Arada sırada yükselen neşeli seslerimizle birlikte trafikte bir sürü arabanın odağı olduk. Biz yine de durmadan şarkı söylemeye devam ettik. Aydan'ın söylediği yanlış sözcüklere okullarının önüne varana gülmeye devam ettik.

Canavarlarımın çantalarını takmalarına yardım ettikten sonra sağ elimle Aycan'ın elini, sol elimle Aydan'ın elini tuttum. Oğlum da Aydan'ın elini tuttuktan sonra hep birlikte kreşin içerisine girdik.

El ele tutuşmak bizim için hissetmekti. Sevgimiz kalbimizden avuç içlerimize kadar yayıldığı için, sevgimizi en güzel böyle aktarabiliyorduk.

Bugün yüzümüze yuva yapmış gülümsememizle birlikte sınıflarının kapısında bekleyen canavarlarımın öğretmenine doğru ilerledik.

"Günaydın öğretmenim." diyen canavarlarımla öğretmenleri gülümseyerek, "Günaydın çocuklar." dedi.

Ben de canavarlarıma katılarak, "Günaydın öğretmenim." dedim.

Kahkaha atarak bana dönen öğretmenleri, " Günaydın, Esmeray Hanım." diyen kadına gülümseyerek baktım.

"Öğretmenim, canavarların durumları nasıl bakalım derslerde?"

Merakla öğretmenlerinin diyeceklerini beklerken tek bekleyenin ben olmadığımı anladım. Canavarlarda merakla öğretmenleri Esin Hanım'a bakıyorlardı.

"Bana öğretmenim demenize gerek yok. Esin demeniz yeterli. Ayrıca çoçukların yanında böyle bir şey konuşmam uygun olmaz." Gülümseyerek canavarlara dönüp eliyle bir ifadesini gösterip fısıldayarak konuşmaya başladı. "Ama bir seferlik konuşabilirim sanırım. Çocuklar çok iyiler, derslerinde çok başarılılar. Etkinliklerin hepsini yapıyorlar. Üstelik 4 yaşında olmalarına rağmen çok ilgili ve bilgililer."

Oğlumun kafasını hafif okşayıp Esin Hanım'a döndüm.
"Bu yıl ikinci yılları kreşte. O yüzden daha becerikli olmaları mümkün. Bilgili olmalarına gelirsek çok erken konuşmayı öğrendiler. Ben de erkenden okuma yazmayı öğretmenin daha iyi olabileceğini düşündüm. Ama hata yapmıyorumdur umarım."

"Hayır aksine güzel bir şey yapıyorsunuz. Buraya gelen diğer ebeveynlerin aksine bilinçlisiniz. Onlarında bilinçli olmaları için çabalıyoruz ama onlar çocuklarını eğitmek yerine bilgisayarla tabletle vakit geçirmelerini daha çok tercih ediyorlar. Biz en azından çocukları bilinçli olmaları için yönlendiriyoruz ama bazen yeterli olmuyor."

"Haklısınız ebeveynlerin bilinçli olmaları çok önemli."

Esin Hanım'ın gözleri arkamda bir noktaya takıldıktan sonra, yüzünde güller açtı.

"İşte bilinçli bir ebeveyn daha bizimle."

Kalbimin sesinin tavan yapması ile derin bir nefes aldım. Ciğerlerime dolan koku beni büyülerken Duhan'ı hissetmek güzeldi.

Dibimde hissettiğim bedenden gelen derin bir nefes eşliğinde kulaklarıma ulaşan sesle bakışlarım Duhan'ı buldu.

Gök mavilerinin arasına karışan bulutlarına odaklandım.

"Günaydın Duhan Bey." diyen Esin Hanım ile bakışlarımı bulutlardan kopardım.

"Günaydın Esin." İçine çektiği derin nefesle vücudunu bana çevirdi. "Günaydın Esmeray Hanım."

Esin Hanım'a sadece Esin demesi ve bana Esmeray Hanım demesi ile vücudumdan bir kıskançlık dalgası geçti.

Hafif bir tonla, "Günaydın Duhan Bey." dedim.

"Günaydın Duhan amca." diyen canavarlarım ile kıskançlığımın yerini merak almıştı. Duhan'ın gözleri canavarlarımı bulurken gözlerinden bir ışıltı geçti. "Günaydın canavarlar." Yüzündeki kocaman gülümseme, çarpık bir gülücüğe dönüştü.

"Günaydın Esmeray abla." diyen Duman ile gülümseyip, "Günaydın canım." dedim ve saçlarının şeklini düzelttim.

Esin Hanım, "Çocuklar dersimiz başlayacak birazdan. Siz içeri geçin ben de diğer aileler ile ilgileneyim." dedi.

Çocukların hepsi, "Peki öğretmenim." dediler. Ben canavarlarımın boylarının hizasında eğildikten sonra kollarımı açtım. Canavarlarıma küçük bir buse bırakıp, "Hadi bakalım iyi dersler. Sizi seviyorum." Canavarlar sınıflarına doğru giderken Duman da babasıyla vedalaşmış canavarları takip ediyordu.

"Duman." diyerek dikkatini çekmeyi başardım. "Sana da iyi dersler tatlım. Seni seviyorum." El sallayarak vedamı ettim. Şaşkındı ama yinede el salladı. Yüzündeki hüzünlü ifade ışıltılı gözlerle şenlenmişti. Koşarak sınıfa giren Duman ile ben de gözlerimi kısa bir an Duhan'la buluşturup acele adımlarla çıkışa doğru yürümeye başladım.

"Esmeray!"

Benim aceleci adımlarımı Duhan'ın adımları takip ederken kızgın çıkan ses tonuna aldırış etmeden ilerlemeye devam ettim.

"Hadi ama!"

Kreşten çıkıp otoparktaki arabamın yanına gidene kadar beni sessizce takip eden Duhan'ı görmezlikten geldim.

Uzaktan kumanda ile açtığım arabanın sesi otoparkta yankılanırken, ellerimin üzerindeki el ile durmak zorunda kaldım.

"Sabah ki mesajlarında bana böyle davranmıyordun ne değişti?"

Yüzüme ciddiyetle bakan Duhan'a şaşkınlıkla baktım. Şaşkın ifadem yerini büyük hızla kızgınlığa bırakırken elimin üstündeki elini iteledim.

"Bunu, Esin Hanım'ın karşısında bana Esmeray Hanım demeden önce düşünecektin."

Gamzelerini çıkartarak gülen Duhan ile kızgınlıktan çığlık atmak üzereydim.

"Bunun için mi?"

"Evet!" Neredeyse bağırarak söylediğim cevabımdan sonra yüz ifadesi ciddiyete döndü.

"Bak,"

İşaret parmağımı havaya kaldırıp göğsüne vura vura konuşmaya başladım.

"Asıl sen bana bak! Konuşacağız diyorsun, tamam diyorum. Dokuz gündür ses soluk çıkmıyor ama ben yine de sabrediyorum bekliyorum. İlk karşılaştığımız anda bir kadın seni görünce gözleri bayram ediyor ve sen de onun yanında bana Esmeray Hanım diyorsun. Bana bak Duhan! Canavarları öğrenmeden önce nasılsak öyle devam edeceğiz anladın mı? Bana başkalarının yanında bir daha Esmeray Hanımmış falan demek yok. Anladın mı beni!"

Parmağımın ucu konuşurken Duhan'ı itelemekten kızardı. Soluk soluğa kaldığımı anladığımda sakinleşmek için derin nefesler almaya başladım.

"Neden Esmeray Hanım dedim bir düşün bakalım." Sakince sorduğu ifadesinin ardından kollarını göğsünde bağladı.

"Ne bileyim ben!" Bakışlarımı etrafta dolaştırıp tekrar Duhan'a döndüm. "Hı... Çapkınlık yapmak için mi yoksa?" Kızgın bakışlarımın odağında bu sefer gök mavilerindeki bulutlar vardı.

"Saçmalama! Çünkü sana kızgındım tamam mı?"

"Mesajlaşırken böyle bir şey hissetmedim."

"Mesajlaşırken değil zaten sorun."

Düşünmeye başladım. Ama bir sebep bulamadım.

"O zaman sorun ne?"

Bakışları bir süre etrafta oyalandı.

"Duhan!"

"Hı."

Bakışlarını benden başka her yerde gezdiriyordu.

"Duhan!"

"Çok güzel olmuşsun anladın mı? Kreşteki çocukların babaları sana bakıyordu. Kıskandım oldu mu! Hem neden giydin bu elbiseyi? Hayır ne gerek vardı bu kadar güzel olmaya."

Bakışlarımı kıyafetime odakladım. İki kısımdan oluşan etek üstü büstiyer takımından giymiştim. Göbeğim birazcık açıktı ama gayet de hoş duruyordu. Gece mavisi tonu ise en çok hoşuma giden detayıydı. Boynuma taktığım kolyem de kıyafetimin çok sade durmaması içindi. Kabul ediyorum makyajımda biraz özenmiştim. Çünkü Duhan beni beğensin istemiştim. Eskisi gibi olalım istemiştim. Saçlarım yine omuzlarıma dökülsün, ellerinin arasına aldığı dalgalarımı koklasın istemiştim. Ama yine de sadeydim. Öyle abartılacak güzellikte değildim.

"Duhan saçmalıyorsun şu an." dedim.

Gözlerine saliselik kızıllık yayıldı. "Saçmalıyor muyum? Hayır ben gayet mantıklıyım tamam mı?"

Sağ eli sakallarıyla oynamaya başlarken, sakallarını öpme isteği doldu dudaklarıma.

"Senin için giydim aptal!"

Düşünceli gözleri beni buldu. "Benim için mi?"

"Evet, senin için. Öğlen yemeğini birlikte yiyeceğiz diye.

Birkaç dakika önce otoparkta çıkan seslerimiz yerini sessiz harflere bırakmıştı.

Elleri yüzümü kavradı yavaşça. Çenemin üzerinde titredi parmakları. Okşayarak ilerledi dudaklarıma. Baş parmağı dudağımın üzerinde sürtünüp birleşik olan dudaklarımı ayırmamı sağladı. Göz göze geldiğimizde yavaşça yaklaştırdı yüzünü yüzüme. Dudakları kavradı dudaklarımı usul usul. Tek tek bırakılan öpücüklerle kollarına asılıp destek aldım. Zihnimin pusulası kaybolmuştu yine.

Dudaklarım emilmekten haz duyup, daha fazlası için harekete geçti. Karşılık bulan öpüşmemiz son bir öpücük bahşedildikten sonra dindi.

Kollları omuzuma yerleşti, gök mavileriyle kenetlendi harelerim. Bu ani sarılma kalbimi hızlandırdı. Kolları beni sımsıkı sararken göğsünden yayılan sıcaklık evimde hissettirdi.

Saçlarıma konulan öpücüklerle, ayaklarımın üzerinde yükselip boynuna sevgimi hissettiren bir öpücük bıraktım.

Kolları biraz daha sıkılaştıktan sonra aniden geri çekildi.

"Tamam özür dilerim ama ilk önce konuşmamız gereken bir konu var."

"İşe gitmiyor muyuz?"

"Belki, konuştuktan sonra. Benim arabamla gidiyoruz. Ben şoföre aldırırım arabanı merak etme."

"Pekâlâ."

Tedirginliğim kendini belli etmeye başlarken ilk önce kendi arabamdan çantamı alıp kapısını kilitledim. Sonra yavaş yavaş Duhan'ın arabasına ilerlemeye başladım.

Öpüşmekten sızlayan dudaklarım evini hissetmek istiyordu. Lanet olsun!

🌹

Düşündüm de yorum ve oylar bayağı düşmüş. O yüzden bu bölüme ne kadar sinir olsam da sınır koymaya karar verdim. Diğer bölüm gelene kadar 700 oy  ve 150 yorum olması dileğiyle.

Instagram; gamzzeeli.wattpad

Seviyorum sizleri...

16.09.2018•

Continue Reading

You'll Also Like

8.1K 2.2K 49
Çocukken sürekli didişen 2 genç yıllar sonra karşılaşır ve birbirlerine aşık olursa neler olur? Kapak için de @mavi_leyal arkadaşımıza çok teşekkür e...
573K 18.8K 66
Tüm ön yargıları bir kenara bırakın ve bu dünyanın içine girmek için harekete geçin . Aynı gözüken ama farklılıkların olduğu bir dünya burası. "Bek...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
4.5K 192 20
"Mutluluk her zaman vardır , en karanlık anlarda bile , yeter ki ışığı açmayı unutma." A.P.W.B.D