Minik Kalpler Senfonisi •TAM...

By huysuzkartanesi

2.1M 96.1K 9.6K

"Hadi anneciğim bir dilek tutun." diyerek üçüzlerimin gözlerinden okunan heyecanlarına ortak oldum. Biliyoru... More

√ TANITIM
√ TANITIM 2
√ 1.BÖLÜM
√ 2.BÖLÜM
√ 3.BÖLÜM
√ 4. BÖLÜM
√ 5.BÖLÜM
√ 6.BÖLÜM
√ 7.BÖLÜM
√ 8.BÖLÜM
√ 9.BÖLÜM
√ 10.BÖLÜM
√ 11.BÖLÜM
√ 12.BÖLÜM
√ 13.BÖLÜM
√ 14.BÖLÜM
√ 15.BÖLÜM
√ 16.BÖLÜM |Part 1|
√ 16.BÖLÜM |Part 2|
√ 18.BÖLÜM
√ 19.BÖLÜM
√ 20. BÖLÜM
√ 21.BÖLÜM
√ 22.BÖLÜM
√ 23.BÖLÜM
√ 24.BÖLÜM
√ 25. BÖLÜM
√ 26.BÖLÜM
√ 27.BÖLÜM
√ 28.BÖLÜM
√ 29.BÖLÜM
√ 30.BÖLÜM
√ 31.BÖLÜM
√ 32.BÖLÜM
√ 33.BÖLÜM
34. BÖLÜM
√ 35. BÖLÜM
√ 36. BÖLÜM
√ 37. BÖLÜM
√ 38. BÖLÜM -Part 1-
√ 38. BÖLÜM -Part 2-
√ 39.BÖLÜM
√ 40. BÖLÜM
√ 41. BÖLÜM
√ 42. BÖLÜM
√ 43. BÖLÜM
√ 44. BÖLÜM
√ 45. BÖLÜM
√ 46. BÖLÜM
√FİNAL
Veda konuşması
Bal Gibi Sevda
Kitap İsim Değişikliği
İRİS: UYANIŞ

√ 17.BÖLÜM

46.6K 1.9K 127
By huysuzkartanesi

Şarkıyı bölüm başında açıp dinleyiniz.

Keyifli okumalar.

**

Alnımdaki baskı hafifleyince gözlerimi hafif aralayıp kafamı yukarı kaldırdım.

"Biliyorsun değil mi?" kendisiyle dalga geçer gibi güldü.

"Biliyorum." dedim.

**

Dinçer kardeşine sarılmış annesini bekliyordu. Biliyordu gelecekti annesi.
Babasını affetmeyecekti çünkü annesini almışlardı o adamlar.
Deniz hafif kımıldanıp abisine döndü.

"Abi annem gelecek değil mi?"

"Gelecek kardeşim."

O sırada evin yardımcısı bir telefon elinde babasına doğru koştu.
Çocuklar annelerinin aradıklarını düşünüp babalarının yanına koştular. Annelerinin sesi geliyordu telefondan.

Babaları telefonu hoparlöre alıp bekledi.

"Dinçer, oğlum beni iyi dinle. Babanın sözünden hiç çıkmayın. Kardeşin sana emanet bundan sonra. Ne olursa olsun ona zarar gelmesini engelle. Doğru bildiğin yoldan şaşma.
Bundan sonra ben yokum hayatınızda... Ben hep sizi izliyor olacağım. "

"Anne..." bir el silah sesi yankılandı odada.

"Anneciğim! Beni duyuyor musun?Anne! Annem ses ver ne olur?" hıçkırıkları yakarışları havada yankılanırken nereden bilebilirdi ki annesini son duyuşu olduğunu!

**

Silahı tamamen indirdi ama birden havaya tek el ateş etti.

Derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalışırken koltuğun kenarına tekme attı.

"Ulan! O çocukların ne suçu var? Onları niye ağlattın? Ne bencil kadınsın sen!"

"Benim çocuklarımı düşünmek sana kalmadı! Sen sadece bazen en sevdiğini kurtarmak için bile olsa her şeyi yapamayacağını anla. Senin kardeşin bir suç işledi. Cezasını çekecek."

"Lan şu kadını susturun! Yoksa gerçekten elimden alamayacaksınız! " kendi emirlerini dinleyen adamlara bakarken çıldırma noktasına geldi.

Adamlardan biri ip ve bant ile geri gelirken ben koltukta hareketlendim ve kenarda köşede kendimi koruyabilecek bir şey aradım.

"Yaklaşma bana! Dokunma be! Taciz davası açarım size!" adam kollarımı bağlarken diğerleri de odadan çıkıyordu. Diğer adam ağzıma bandı yapıştırdıktan sonra gitti.

**

"Geldik! " Cem'in seslenmesi ile gözlerimi gök mavilerine çevirdim.

"Teşekkür ederim." diye fısıldadım.

"Asıl ben teşekkür ederim. Bugünü güzel kıldığın için. Bu arada... Numaranı alabilir miyim?"

Ellerini saçlarında dolaştırırken ilk defa çekinerek bir şey söylediğini fark ettim.

"Tabii ki. "

Numaralarımızı birbirimize verdikten sonra inme vaktimin geldiğini anlayıp kapıyı araladım.

Elimin üstüne bir el değince bakışlarımızı ellerimize indirdim. Araladığım kapı geri kapanırken bakışlarım gök mavileri ile vücudum ise vücudu ile buluştu. Bana sarılan kollar kendini geri çekerken alınlarımız birbirine değerken saçlarımız birbirine karışırken nefeslerimiz bizi ısıtıyordu.

"Seni bir daha görebilir miyim?"

"Görmek ister misin?" diye fısıldarken aslında bu anın bozulmasından ölesiye korkuyordum.

"Elbette! Elbette görmek isterim. " göz göze gelirken yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

Elleri saçlarıma dokunurken parmak uçlarını saçlarımdan kaydırırken usul usul gözlerime dokundu.

Dudakları burnuma değerken gülümsemesi burnumda şekil aldı.

Dudaklarının sonraki durağı yanaklarım olurken, yanaklarımda oyalanıp dudağımın sağ köşesinde nefesini hissettim.

Göz göze gelmemiz ile Cem'i ittirip arabanın kapısını açtım.

"Hoşça kal! Hoşça kalın gök mavileri!" kapıyı kapatıp koşmaya başladım.

**

Kapı kolunun oynamaya başlaması ile içeriye uzun boylu mavi gözlü bir genç girdi.

Dizlerinin üzerine çöküp ağzıma yapıştırılmış bantı yavaş yavaş çıkardı.

"Sessiz ol lütfen, seni buradan çıkaracağım. "

Uzun süredir bant ağzımda olduğu için dudaklarım sızladı.

"Tamam, ama sen kimsin? Nasıl çıkaracaksın buradan beni?"

"Sessiz olmanı söyledim! Daha fazla konuşma! Yakalanacağız!" ellerimdeki ve ayaklarımdaki ipleri çözerek ayağa kalktı.

Ben bağlandığım yerden kalkarken kapıyı açmak üzere olan delikanlıyı durdurdum.

"Niye sana güveneyim? Belki bana tuzak kurdunuz! Kaçmaya zorlayıp, sırf kaçmaya çalıştım diye öldürebilirsiniz," sesimi kısık tutup, göz temasını hiç kesmeden konuştum.

"Şuan benden başka şansın yok! Yerinde olsam fazla kurcalamazdım. Şimdi beni takip et. "

**

Rüzgar saçlarıma tutunup, kendisiyle birlikte sürüklemek isterken bir engelle karşılaşıp yüzüme taneler halinde çarpıyordu.

Saatler öncesinden kaçtığımız yerden çok uzaktaydık. Benim kaçmama yardım eden kişi ise Deniz Kaya'nın ta kendisiydi.

"Ne düşünüyorsun?" gözlerim yanımdaki gençle buluşurken cevap vermeme fırsat vermeden devam etti. "Dur ben söyleyeyim. Ne kadar harika bir manzarası olduğunu ve rüzgarın insana huzur verdiğini düşünüyorsun değil mi?"

Bekledim, içindekileri döksün diye bekledim.

Yutkundu ve konuşmaya devam etti. "Sana rüzgar huzuru fısıldarken, bana sevdiğim kadının acı dolu çığlıklarını bağırıyor. Her nefesimde onu düşünürken gönlüm çiçek açardı benim. Ama şimdi gözleri doğarken içime acı da doluyor. Nefes alamıyorum."

"O yüzden mi tecavüz ettin?" yüzümdeki ifade tiksindiğimi ortaya koyarken bir gözyaşı döküldü genç adamın pınarlarından.

Benim sorumu görmezden gelip devam etti.
"Fatma ile ilk tanıştığımda ruhunun farklı olduğunu anlamıştım. Masumdu benim sevgilim. Güzeldi, gözleri sonsuz ışık saçardı. Ben seviyorum derdim o susardı. O yüzden ilişkimiz hiç boyut atlamadı. Olsun dedim ben seversem yeter. Öperdim, koklardım ama dokunmaya kıyamazdım. Ama sonra dokunursam belki beni sever dedim. Birlikte olmayı teklif ettim," sessizliğin hüküm sürdüğü saatlerde ağlıyordu genç adam.

"Kabul etmedi, ayrıldık. Unutmaya çalıştım, olmadı. Ben de çareyi uyuşturucu da buldum. Hesaba katmadığım bir şey oldu. Ben o kadına delicesine aşıktım. Gözlerini, kokusunu özlemiştim. Bazı geceler onu evinden alırdım, beraber buraya gelirdik. Güzel gözleriyle o bana bakardı ben ona. Ben onu ne kadar sevdiğimi söylerdim, o susardı,"

Sesli bir nefes alıp arabaya doğru ilerleyip arabanın kaputuna iki eli ile vurdu.

Vurdu, nefes nefese kalana kadar vurmaya devam etti.

Her insanın acısını dışa vurma şekli farklıdır. Kimisi susarak kusar acısını, kimisi de bağırarak.

"O gece yine aldım onu evinden. Çok özlemiştim, azıcık bakacaktım sadece gözlerine. Dayanamadım, yine susmasına. Konuşmaya başlayacağı zaman susturdum çünkü yine gitmesinden korktum. Sabaha doğru başımda çok feci bir ağrı ile uyandım. Sevdiğim kadın yanımda çırılçıplak yatıyordu. Her tarafı morarmıştı. Uyuşturucunun etkisi ile geceleyin duymadığım çığlıkları doldu kulaklarıma."

Uyuşturucu yüzünden mahvolan hayatlarda acı ilk günkü gibi taze duruyordu.

"Niye anlatıyorsun bunları bana?"

"Abim, yaşatmaz seni. Anneme olanları öğrendiğin için daha da sinirli şu an sana. Üç tane evladın varmış onlar için uzak dur bu davadan."

"Peki ya Fatma'nın yaşadıkları ne olacak?"

"Ne benim acılarım bitecek ne de Fatma'nın yaşayacakları! Bizim hayatımız mahvolmuş zaten, ben mahvettim her şeyi. Bir başkasının daha hayatını mahvetmek istemiyorum. Uzak dur bizden!"

"Bak Deniz! Herkesin hayatında kalbini söküp atan anlar vardır. Herkesin hayatında bomb*k olaylar olabilir. Ben Fatma'nın hayatından o geceyi silmeye çalışacağım. Bir suç var ortada! Ben öylece çekip gidemem. Suçlu kimse cezasını çekecek! "

"Sen bilirsin Avukat! Ben söyleyeceğimi söyledim!"

**

En yakın karakola bırakılmadan önce Deniz Kaya'ya birkaç cümle kurdum.

"Çok büyük bir suç işledin, bunun sende farkındasın. Herkes farkında... Fatma acı çekerken sen neredeydin Deniz? O kız yemek yiyemezken sen neredeydin? Ailesi gece gündüz ağlarken sen neredeydin? Burada hayatı mahvolan tek kişi Fatma. Birazcık vicdanın kaldıysa bu olay daha fazla uzamadan teslim ol! Benim de sana son sözlerim bunlar. Bugünden sonra geri dönüş yok! "

Karakola gidip suç duyurusunda bulunduktan sonra İbo'yu beklemeye başladım.

Bekleme salonunda daha fazla oturamayacağımı fark edip çantamı elime alıp çıkış kapısına ilerlemeye başladım.

Kapıdan çıkıp kaldırımın sol tarafında yürümeye başladım. Ani bir fren sesi gelirken adım arşınladı sokakları.

"Esmeray!"

Kulaklarıma ulaşan ses tonu ile Duhan'a döndüm.

Karşımdaki benim için önemli iki insanı görünce gözlerim dolmaya başladı.

Birisi çocukluk arkadaşım İbo, diğeri çocuklarımın babası tek aşkım Cem.

Birkaç adım attıktan sonra onlara doğru koşmaya başladım. İbo'nun kollarında yerimi alırken hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Elimden geldiğince Cem ile göz göze gelmemeye çalıştım.

İbo'nun kollarından çıktıktan sonra kendimi Cem'in göğsünde huzuru kucaklarken buldum.

Geri çekilip gözyaşlarımı silerken Cem'in gözlerindeki şefkat ruhuma işledi.

Homurdanma sesinden sonra gözlerimdeki üzüntü yerini haylazlığa ve özleme bıraktı.

"Hadi ayrılın da gidelim artık!"

Yüzümdeki şaşkın ifade ile çocukluk arkadaşıma baktım.

"Sen! Nas-Nereden öğrendin?" yüzümdeki kızarıklık her geçen saniye artarken bu halime gülümseyerek baktı.

"Sen yokken, konuşmak için çok zamanımız oldu! Neyse ne! Bunu daha sonra ayrıntılı olarak konuşacağız zaten! Canavarlar seni özledi."

"Bende özledim canavarlarımı. Bir an önce gidelim." abican tavırlarına cevap vermemeyi tercih ederek yürümeye başladım.

**

Maalesef havanın aydınlanmaya başlaması ile hemen canavarlarımın yanına gidemedim.
İbo'nun ısrarı üzerine genel bir sağlık taraması için hastaneye gitmek zorunda kaldım. Bir şeyim olmadığı ortaya çıkınca da sırtımı pışpışlamak için iki üç tane vurup güldü.

"Maşallah! Turp gibisin! Aslanım benim!"

"S*ktir git İbo ya! Sen nasıl arkadaşsın!"

İbo bozulurken, Cem ise şaşkınlıklar içerisindeydi. Benim ağzımdan ilk defa küfür duyduğu için kocaman bir kahkaha koyvermişti ortalığa. Bana da bu seyirlik manzarayı izlemek düşmüştü.

"Düzgün konuş! Ağzına biber sürerim senin! Aslanım benim!"

Gözlerimin hedefi İbo olurken, gözlerim kısıldı. Dayanamayıp dil çıkardım.

"Bak bak. Hareketlere bak ya. Canavarlardan daha çocuksun yeminle."

"Ee ne demişler! Çocuk ruhlu insanlar, çok iyi çocuk yetiştirirmiş!"

"Kim demiş onu Esmer!"

"Ben diyorum Allah Allah!"

İkimiz arasındaki konuşmalara gülümseyerek bakan Cem ile tüm dikkatim ona kaydı.

"Biliyorum çocuklarını çok özledin ama ilk önce kahvaltı mı yapsak Esmeray? Karnından acayip acayip sesler gelmeye başladı. "

Utancımdan kıpkırmızı olurken bir kahkaha da İbo koydu ortalığa.

"Bence de kahvaltı yapıp gidelim. Yoksa arabada bizi yiyeceğinden korkmaya başladım. Eskiden de çok yerdin zaten. Nasıl bu kadar ince kaldın çok şaşkınım ama neyse. "

Benimle uğraşan ikiliye bakarak saçlarımı savurdum.

"Yaşam enerjim canavarlarımdan geliyor Beyler! Onlar mutluysa bende mutluyum. Üç tane canavar yetiştirmek kolay mı sanıyorsunuz siz? Hiç göründüğü gibi değil inanın bana. "

**

Üsküdar da kahvaltımızı yaptık. Hemen eve gideceğimizi düşünürken doğup büyüdüğüm eve gelmek beni hazırlıksız yakaladı.

Arabanın durması ile İbo dikiz aynasından halime bakıp bana doğru döndü.

"Sen ortadan kaybolduktan sonra Sevcan bize haber verdi hemen. İpek çok endişeliydi. Senin de dediğin gibi üç tane canavara bakmak zorken, üzgün canavarlara bakmak daha zor bir hal aldı. Ben de çareyi onları İpek ile birlikte buraya getirmekte buldum."

"Tamam ozaman canavarları alıp gidelim hemen buradan, " hüzün kokan sesim arabanın içine de yansıdı.

**

Kapıyı çalarken içimdeki ağlama isteği daha da kuvvetlendi.

Kapı açılırken yere doğru bakıyordum. Ali kapıda belirirken yutkunmakta zorlandım.

Kısık çıkan sesimi düzeltip konuşmaya başladım.

"Çocuklarımı, çocuklarımı almaya geldim."

Ali'den bir hareket gelmeyince içeriye doğru bağırmak zorunda kaldım.

Ne olursa olsun bu eve adım atmaya niyetim yoktu.

"İpek! Canavarları al gel. Bekliyorum."

Arkamı dönmüş gitmek isterken canavarlarım kapıda belirdi.

"Annecim!" diye koşarak gelen canavarlarım ile gözyaşlarım yanaklarımda yol alırken geri dönüp kollarımı açtım.

Kollarımda minik bedenlerini hissederken, sımsıkı sarılmaya devam ettim.

Kollarımı geri çekip canavarlarımı alıp gitmek için ayağa kalktım.

Evin içerisinde bize bakan anneme, kardeşime, kuzenime buruk bir gülümseme gönderdim.

Montunu giyip elindeki eşyalarla kapıda görünen İpek ile canavarlarıma döndüm. Oğlumun ayaklarında kardeşimin küçüklük patilerinden vardı. İpek'in uzattığı ayakkabıları alırken oğlumun ayağındaki patiği çıkarmak istedim.

"Hadi bakalım, evimize gidiyoruz. Ayakkabılarınızı giyinin," deyip canavarlara gülümsedim.

Hazırlanmamız bitene kadar bizi kapıdan izleyen eski ailemle ne ben konuştum, ne de onlar.

Canavarlarımın ellerinden tutup ilerlemeye başlamak isterken Aydan'ın sesi ile durmak zorunda kaldım.

"Annecim, annemin annesi ile vedahaşabilir miyiz?"

"Vedahaşmak değil kuzum o, vedalaşmak," deyip gülümsedim.

"İsterseniz vedalaşabilirsiniz," bu sefer ki konuşmamın hedefi canavarlar olurken, onlar kapıya doğru dönüp dayısına bakarak konuşmaya başladılar.

"Neredesin sen kuzum? Çok özledim ben seni," diye kollarıma atlayan İpek ile gülümsemem tüm yüzüme dağılırken bende kollarımı sımsıkı ona sardım.

"Bende seni özledim ama yani bu kadar sevildiğimi bilmiyordum," derken evdeki perdenin hareketlenmesi ile gözlerim pencerelere kaydı.

Babamın sülieti perdenin çekilmesi ile kaybolurken gözlerim kapıda birbirine sarılmış oğlum ve annemdeydi.

Aycan ile Aydan el ele tutuşarak gelip, sağ tarafıma geçtiler. Oğlumun da gelip sol elimden tutması ile İbo'nun arabasına doğru ilerlemeye başladık.

**

Canavarlarımın gözlerindeki hasret her defasında gözlerimin dolmasına neden oluyordu.

Eve geldikten sonra bir dakika yanımdan ayrılmak istemeyen canavarlar ile kahkahalarımız havada yankılanıyordu. Şimdi ise koltukta oturmuş konuşuyorduk. Canavarlar kucak keyfi yapıyorlardı.

"Anne sen yokken senin yatağında yattık. Ayrıca odan çok güzelmiş."

"Teşekkür ederim minik kız. İltifat ediyorsun," derken gülümsüyordum.

Aycan'ın konuşmasına Aydan kıkırdamaya başlarken İlkay benden gözlerini kaçırıyordu.

"Ne oldu anneciğim? Bir sorun mu var? "

"Annecim, ben sana sormadan bir şey yaptım," diyen oğlum ile merağım katlanmaya başlamıştı.

"Ne yaptın annecim, söyle bakalım kızmayacağım."

Ellerini ceplerinden çıkarırken elindeki küçük patikleri avucunun içine koydu.

"Ali dayımın küçük patilerini aldım yanıma sana sormadan."

"Ali dayından izin aldın mı kuzum?"

"Anne tabii ki izin aldım. Hatta Ali dayım koydu cebime."

Benden bir tepki bekleyen canavarlar yüzüme endişeli bir şekilde bakıyorlardı.

"Ali dayın izin verdiyse sorun yok annecim."

"Anne, annemin annesi bize sürekli senden bahsetti. Çok yaramazmışsın sende."

"Ben yaramaz değildim ki annecim. Sadece anneannen bana yaramaz derdi," annemin hangi yaramazlıklarımı anlattığını düşünürken bir yandan da kızıyordum ona. İnsan torunlarına böyle bir şeyden bahseder mi canım! Sonra daha çok canavarlık yapacaklar!

"Ya anne bize yalan söyleme. Ali dayımla birlikte çok yaramazlık yapıyormuşsunuz."

"Tamam kabul ediyorum. Yaramazdım ama dozunda yaramaz. Sizin gibi canavarlık yapmıyordum."

Benim son cümlemden sonra hepsi birlikte kıkır kıkır gülerken bende onlara katıldım.

"Şimdi her birlikte banyo yapıyoruz, sonra yemek yiyoruz ve en son hep birlikte uyuyoruz. Anlaşıldı mı?" derken hepsinin burunlarına birer öpücük konduruyordum.

"Anlaşıldı annecim."

"Anlaştık anne."

"Ailecek banyo yapacağız."

Koşarak uzaklaşan canavarlarım ile bende gülümseyerek ayağa kalktım.

**

Umarım bölümü beğenmiştirsiniz.

Okunma sayımız 50k'yı geçti. Yanımda olan herkese teşekkür ederim.

Yeni bir hikaye yayınladım.

Ufacık bir kesit bırakıyorum beğenip okumak isterseniz diğer hikayeme de beklerim.
**

Leylim

Dışarıdayken metres kızı diye anılmak bir nebze daha kolaydı. Çünkü ben biliyordum babamın annemi nasıl sevdiğini. Bu evdeki kimse bilmiyor annemle babamın hikayesini. Onlara göre sadece bir metres kızıyım. Evliliğin ufak bir kaçmağında meydana gelen bir kaza! Öyle değil işte!

Ulan bazen tüm dünyaya haykırmak istiyorum işte! Benim babam, beni ve annemi her şeyden çok sevdi be! Her şeyden!

**

Yeni yılınız size sağlık, mutluluk, huzur getirsin.

•28.12.2017•





Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 222K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
122K 9.9K 33
-"Seni seviyorum! Neden görmüyorsun beni, neden bir şans vermiyorsun?!" Zeynep anlamıyordu, her geçen gün biraz daha çizgilerini aşan bu adamdan bıkm...
57.6K 3.6K 97
"Kalp ayrım yapmaz..."
632K 42.3K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...