Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR...

By denizimasya

254K 15.1K 438

(ASKIDA) Ölüme bu kadar yakınken, ölümün ete kemiğe bürünmüş haline aşık olmak ancak bir vampir hikayesine öz... More

KESİT
1. Bölüm UÇURUM
2. Bölüm Okyanus Gözlü Adam
3. Bölüm Okulda ilk gün...
4. Bölüm Bir yemeğe çıksak?
5. Bölüm Sinir Kontrolü
6. Bölüm Geçmiş
7. Bölüm Hırs mı büyü mü?
8. Bölüm Kitle
9. Bölüm Hisler
11. Bölüm (Alfa)
12. Bölüm
13. Bölüm (Her şey başa döndü)
14. Bölüm (Sanal alemde ki Elice)
15. Bölüm (Vampir kurulu)
16. Bölüm (Kanıtlayanilirim)
17. Bölüm (Sen bir vampirsin)
18. Bölüm (Rüya)
19. Bölüm (Sen bittin Justin)
20. Bölüm (Elice yaşıyor)
21. Bölüm (Uyanmak)
22. Bölüm (Kurtların Alfası)
23. Bölüm (Kader tekrar yazıldı)
24. Bölüm (Canımlasın)
25. Bölüm (Kızılay)
26. Bölüm (İsyan)
27. Bölüm (İsyan taktikleri)
28. Bölüm (Panzehir)
29.Bölüm (Sen bir kurtsun)
30. Bölüm (Vampir Alexandra)
31. Bölüm (Düello Başlasın)
32. Bölüm (Mine Çiçeği)
33. Bölüm (Doğumgünü)
34. Bölüm (Alfa kızılderililer)
35. Bölüm (Düşman)
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
KARAKTERLER HAKKINDA...
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm (Acı)
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm (Savaş Alanı)
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm (Savaş Yolculuğu)
76. Bölüm (Final)

10. Bölüm Aptal

5.1K 308 7
By denizimasya

ELİCE:

Ağlamaktan ağrıyan göz kapaklarımı araladım yavaşça. Bir kaç saniye tavanla bakıştım. Yanımda uyuyan ve elimi bütün gece hiç bırakmayan Adrian'a baktım. Huzursuz bir şekilde kaşlarını çatmış uyuyordu. Bütün gece benimle konuşmuş, beni ikna etmeye çalışmıştı.
Elimi kaldırarak yanağını okşadım. Yeni çıkan sakalları elimi gıdıklıyordu. Solgun teni tekrar izlenmeye hayran bıraktırıyordu kendini. Siyah saçlarının bembeyaz teniyle yaşadığı zıtlık o kadar çekiciydiki...
Kusursuz diye geçirdim içimden. Harika bir insandı. Yakışıklıydı, iyi bir karaktere sahip ve ayrıca duyguları o kadar samimiydi ki. Geçirdiğimiz zaman bana hiç yetmemişti.

Her ne kadar az vakit geçirmiş olsak da onu seviyordum. Aklımdan hiç çıkmıyor, sürekli beni mutlu ediyordu. Dokunuşları beni heyecanlandırıyor ve sürekli onu yanımda istiyordum. Bir an onu nasıl bırakabilirim ki diye düşündüm. Ancak Adrian benimle uğraşmak zorunda değildi. Onu buna zorlayamazdım.
Düşündüklerimle akan gözyaşımı sildim. Burnumu hafifçe çektim.
"Seni kaybetmek istemiyorum." Diye fısıldadı birden. Sonra gözlerini açtı. Sanki hiç uyumamış gibiydi.

Gözyaşlarımı o sildi. Elimi yüzünde gezdirmeye devam ettim. Bütün hücrelerini ezberlemeye başladım.

Başparmağını dudağımın üstünde gezdirdi.
"Ağlamayı bırak güzelim. Hepsi bitecek." Dedi yanağımı okşamaya başlarken.
"Geçmeyecek..." diye fısıldadım. "Geçmesini istemiyorum..." diye açıkladım.
"Lanet koşu yarışması!" Diyip elini çekti. Sırt üstü yatıp tavanla bakışmaya başladı.
"Böyle konuşmayı bırak! O yarışma benim hayalim!" Yüzü hızlı bir şekilde bana döndü.
"Alt tarafı bir yarışma olduğunun farkında mısın?" Diye diretince kaşlarımı çattım.
"Sana o yarışmanın benim en büyük hayalim olduğunu söylüyorum! Neden anlamıyorsun?! Eğer yarışmayı kazanırsam tedavi olacağıma söz veriyorum!" Derken o kalkıp sandalyenin üstünedeki deri ceketini giymişti. Bende olduğum yerde doğrulmuştum.
"Bak Elice, üzgünüm ama bu yaptığının bir açıklaması yok! Beyin tümörün ne kadar ilerlemiş olursa olsun ölüme göz göre göre gitmen senin sadece aptal olduğunu gösterir!" Dedi yüzüme karşı, bir anda!
"Bana aptal mı demek istiyorsun?"
"Bu yaptığın aptallıktan başka bir şey değil!" Dediğinde sinir beynime işledi adeta!
"Peki! Aptal biriyle beraber olmak istemiyorsan sen bilirsin!" Dediğimde kaşlarını çattı.
"Senin yanında olmak istiyorum ve bana bunu mu söylüyorsun?!" Diye bağırdı.
"Karşımda ki ne diyorsa karşılık veriyorum!" Dediğimde bir şey demedi ve kapıya yöneldi. Kapı kolunu indirdi. Tam açacağı sırada,
"Git, kimseyi istemiyorum yanımda!"Ağlamaktan gözlerim bulanıyordu.

Hızlı bir hareketle kapıyı açıp dışarı çıktı. Kapıyı sertçe kapattı.
"Harika." Diye mırıldandım.
"İstediğin oldu Elice, yapayalnızsın artık."

ADRİAN:

Elice'nin ölümle ilgili laflarına katlanamıyordum. Aptal bir yarışma için hayatını riske atması aptalca ve mantıksızdı. Gereksiz ve...her neyse!
Motora bindiğim gibi okula gittim. Motordan inip kimseye görünmeden vampir hızımla binaya girdim. Gizli kapıdan aşağı indim.
Kum torbasının karşısına geçtim. Ceketimi yere attım. Tişörtümü hızlı bir hareketle çıkartıp rasgele fırlattım. Box eldivenlerini takmadan çıplak elle kum torbasına vurmaya başladım. Bütün gücümle yumruklarımı ve tekmelerimi kum torbasına geçirdim. Deri kaplama kum torbası benim derimle çarpısınca ortaya kulakları çınlatacak bir ses çıkıyordu.
Kum torbasını tamamen parçaladım. Büyüyle tekrar oluşmaya başladı. Bezgince diz çöktüm ve kafamı kum torbasına yasladım. Ellerimi etrafına sardım. Bunu Elice'ye yapmamalıydım. O kapıda durduğum gibi yanına gidip ona sarılmalıydım. Aptalın teki olan bendim!

Onun için ne yapabilirim diye düşünmem gereken yerde Elice'ye çok kötü davranmış ve kalbini kırmıştım. Tanrım!
Aklıma Kızılay'da dönüşüm sağlayıp onu bir vampir yapmaktan başka bir şey gelmiyordu. Tedavi onu ne kadar sürede iyileştirirdi bilmiyorum. Ne kadar vaktimiz vardı, tedavi kesin iyi sonuç verecek miydi bilmiyorum. Hiç bir şeyin garantisi yoktu. Elice'yi de kaybetmeye dayanamazdım ben.

ELİCE:

Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Derin bir nefes aldım. Geri dönmeyecekti. Dönmezse dönmesindi zaten.
Ayağa kalktım. Bir kaç adım atıp banyoya ilerledim. Tam kapıyı açacaktım ki neden açtığımı unuttum. Ne ara yataktan kalkıp buraya gelmiştim?

Pembe kurdeleli pudra elbisemi giydim. İlk defa bu kadar güzel bir elbisem oluyordu. Kapı açıldı. Oraya baktım. Melany teyze ve Hector amca  bana bakıyordu. Benim boyuma kadar çöktüler. Koşup onlara sarıldım. Sonra küçük Bir kız geldi. Bana hiç güzel bakmıyordu. Kollarını göğsünde birleştirip bana dil çıkardı. Sonra koşarak gitti.

***


Elena teyze bana yeni odamı gösteriyordu. Kızı Alexandra ile beraber kalacakmışım. Kardeşim de yan odada kalacakmış. Sırtımdan beni hafifçe ittirerek yeni yatağıma götürdü beni. Küçük valizimi oraya koydum. Elena teyze bana sarılıp öptü. Sonra odadan çıktı. Bende kıyafetlerimi katlayıp dolaba koydum. Sonra Alexandra geldi. Dolabını açtı.
"Bu ne ya! Bu benim dolabım! Senin değil!" Diye bağırdı. Hiç bir şey demeden kıyafetlerimi alıp valize geri koydum. Yatakta başım eğik oturmaya başladım. O da oyuncaklarını çıkartıp oynuyordu.
"Bende oynayabilir miyim?"
"Hayır! Bunlar benim oyuncaklarım. Kendinkilerle oyna!" Dedi. O sırada elinde ki bir kaç tahtayla içeri Hector amca girdi.
"E alıştın mı Elice odana?"
Başımı salladım. Sonra getirdiği tahtaları kenara bıraktı. İçeri bir adam daha girdi. Beraber bir dolap yaptılar. Beyaz kapakları vardı. Ama çok güzeldi. Sonra Hector amca bana bakıp gülümsedi.
"Yeni dolabını beğendin mi?" Gülerek başımı salladım.

***

Evin arkasındaki parkta oynuyordum. Sonra kaydıraktan inen Alexandra'yı gördüm. Kayıp salıncaklara gitti. Önüne bakmıyordu. Bir salıncak ona doğru geliyordu. Koşarak gittim. Ve salıncağa çarpmaması için Alex'i ittim. Birden salıncak bana çarptı. Gerisini hatırlamıyorum...

 ***

Hastaneye gelmiştik. Başım çok acıyordu.
"Elena teyze.."
Elena teyze koşarak yanıma geldi. Başımı okşadı. Sonra kapıdan içeri Alexandra geldi. Elinde pamuk şeker vardı.
"Bunları sana aldım. Artık sen benim kardeşimsin. Benim hayatımı kurtardın." Demişti. Gülümsedi ve şekerleri çekmecenin üstüne koydu. Bana sarılmaya çalıştı. Bende ona karşılık verdim. Ve birbirimize sarıldık...

Kapı çalınca kafamdaki çocukluk anılarımdan ayrıldım bir süreliğine. Kalkıp salondan hole geçtim. Kapıyı açtım. Bir çocuk gelmişti. Yeşil gözleri, siyah saçları ve uzun bir boyu vardı.
"Merhaba . Ben yeni komşunuzum. Yan eve taşındık."
"A merhaba. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Sadece bugün için bir tencereniz var mı?"
"A tabi ki. Buyurun içeri girin. Ben getireceğim." Dedim. Geri çekilip içeri girmesini bekledim. İçeri girip salona geçti. Alex arkasını döndü. Ve ağzı iki karış açıldı. Şaşkın bakışlarla çocukta ona bakıyordu.
"Sen!"
"Evet ben beğenmedin mi?"
"Seni kız arkadaşın beğensin! Ya da kız arkadaşların mı demeliydim?"
"Beğeniyorlar zaten !"
"İyi!"
"İyi!"
"Ne işin var senin burada ?"
"Yan eve taşındım!"
Sözlerini kesip konuşmaya başladım.
"Siz tanışıyor musunuz?"
Aynı anda bağırdılar.
"Maalesef evet!" Sonra şaşkın ve sinirli bir şekilde birbirlerine baktılar.
"Her neyse ben tencereyi getireyim."
Diyip mutfağa gittim. Bu çocuğun yan eve taşınmasına üzülmüştüm. Keşke Adrian taşınsaydı.

Mutfağa geri dönüp tencereyi verdim. Sonra çocuk Alex'e dönüp bağırdı.
"Umarım bir daha görüşmeyiz!"
"Umarım!" Sonra çocuk çıkıp gitti.
Alex'e sordum.
"Sen onu nereden tanıyorsun?"
"Aptalın teki işte. Boşver."
Başımı salladım. Acaba Adrian ne yapıyordu?

ADRİAN:

Micheal geldi. Hemen ayağa kalktım.
"Ne yaptın? Aldın mı tencereyi?"
"Evet. Sen kan torbasını getir."
"Tamam." Koşup kan torbalarını aldım. Torbayı açıp kanı tencereye boşalttım. Bir an kan kokusu beni hareketlendirmiş olsa da sabırlı durmalıydım. Bu kan içmek için değildi. Bir tür iletişim büyüsü yapabilmek içindi.
"Dolunay tozunu getirdin mi?" başımı sallayıp Profesörden aldığım Dolunay tozunu kanın içine boşalttım.
"Sıra sende.." Micheal başını sallayıp Safkan gücü sayesinde kanı berrak bir suya dönüştürdü. Sonra vampir kurulu göründü.
"Merhaba sevgili Adrian. Seni görmeyeli uzun zaman olmuştu." Onları en son pis işlerini yaptırdıkları sırada görmüştüm. Beni bir kobay gibi kullanmışlardı. Profesöre zarar vermemeleri için kendimi onlara sunmuştum.
"Bize söylemek istediğiniz bazı şeyler olduğunu duydum."
"Justin'in ölümünde sizin de önemli bir rol oynadığınızı biliyoruz. Ancak saldıran kişi ilk o olduğundan ve bir insana zorla mühürlenmeye çalıştığından yaptıklarınızı bu seferlik mazur görüyoruz. Artık Kızılay için bir rakibin yok. Umalım ki Kızılay seni kabul etsin Adrian. Yakında görüşmek üzere..." Dediler ve büyüyü bozup görüntüyü kaybettiler. Micheal'a sarıldım. Tencerede ki kan buharlaştı o sırada.
"İşte bu! Bu! Elice kurtulacak!"
Vampir kurulu, köken vampirlerden oluşan çok güçlü vampirlerdir. İlk vampirlerdir. Kana karşı koymakta hiçte zorlanmazlar. Sinir kontrolü gibi şeyleri çoktan atlatmışlardır. Köken bir vampir, safkan bir vampire göre daha güçlüdür. Alfa bir vampir ile de hemen hemen aynı güçtedirler. Beş yüz yılda bir kızılay vampiri safkan değil alfa yapar. Ve bir alfa her türlü vampire göre daha da güçlüdür.

Köken vampirlerin ömrü bin yıldan fazladır. Bütün insan savaşlarını yaşamışlardır. Bu yüzden bütün savaş taktiklerini bilirler. Onlara karşı koymak neredeyse imkansızdır. Genelde savaş yerine yanyana olmayı tercih ederler.
Tencereyi iyice temizleyip kuruladım.
"Ben Elice'ye sürpriz yapmaya gidiyorum. Birazdan gelirim." Dedim Micheal'a ve evden çıktım. Heyecanlanmıştım. Elice'ye yapacağım sürpriz onu çok mutlu edecekti. Evet, bu sabah oldukça kötü kavga etmiştik. Ama her şeyi telafi edecektim.

Evet düzenlenmesi bitti. Hata, yazım yanlışı veya isteklerinizi yorumlar üzerinden bildiriniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...😘❤️️

Continue Reading

You'll Also Like

Düş Rengi By desiore

Mystery / Thriller

78.4K 6.2K 28
Her şey, ikizlerden birinin bir bara girmesi ve bu bardan çıktıktan sonra hayatlarının değişmesiyle başlıyor. Birbirinin zıttı ikiz kardeşler...H...
106K 8K 31
(5) Gavin Drew, gözlerinin tüm kadınları tavlayabileceğine inanıyordu. Ne var ki Novella Flores, mavinin her tonundan nefret ederdi.
3.8K 122 6
Sevmek... Sevmek kelimesinin her zaman insanı içinde bulundurduğu boşluktan alıp göklerde delicesine dans ettirmesini düşlerdim. Duyguların hazzını y...
1.5K 803 18
"Bir gün gelecek, özgür olacağız." dedim ona dikkatle bakarken. "Duydun mu beni Sera Çiçeği'm, bir gün gelecek biz seninle sarılacağız." Ülkesini he...