4. Bölüm Bir yemeğe çıksak?

7K 422 12
                                    

Hızlıca bir duş alıp pantolonumu ve tişörtümü giydim. Saçlarımı kuruladıktan sonra tarayıp eşyalarımı dolaba kilitledim. Onları muhtemelen yarın alacaktım.

İşlerimi halledip Adrian'ın motorunun yanına gittim. Beni görünce gülümsedi.
"Merhaba." Dedi sıcak bir gülümsemeyle.
"Merhaba." Gülümsedim.
"Akşam seni bir yerlere götürebilir miyim?"Diye sorunca bir an afalladım ama çaktırmamaya gayret ettim. "Nereye mesela?" diye sorduğumda dudağının kenarını ısırıp kısa bir an düşündü. "Bir yemeğe çıksak?" Teklifini kabul etmeli miydim? Aslında akşam ders tekrarı yapmam gerekiyordu.
"Aslına bakarsan ben..."
"Eğer derslerini bahane edeceksen sana söz, fazla uzun sürmeyecek."
"Yedi de." Diye cevaplayıp konuyu kapattım. Gülümseyerek karşılık verdi.
"Akşam seni alırım."

***

Yolculuk boyunca hiç konuşmadık. Eve geldiğimizde yolun kenarında durdu. Arkasından indim.
"Buralarda hiç boş bir ev var mı?" Diye sordu.
"Neden, taşınmayı mı planlıyorsun?"
"Evet." Diye beni yanıtladı.
"Hemen benim evimin yanında bir tane var. İşte şu ev." Yandaki evi gösterdim.
Başını salladı ve gitti. Arkasından onu izlerken durdu. Sonra geri döndü. Ona sorar gözlerle baktım. Motordan inip yaklaştı ve yanağımı öptü. Gülümsedi. Bense tepki veremedim. O da motora binip bana göz kırptı. Ve gitti.
Beni öptü...
Kendi kendime olayın şokunu atlatıp gülmeye başladım. Sonra elim yanağıma gitti.
"Tanrım..." Bu işin sonu nereye gidecek bilmiyorum ama onunla vakit geçirmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Eve girdiğimde hala gülüyordum.
"Neden gülüyorsun sen bakayım?" Alexandra'nın hesap sorucu ve şüpheci sesi beni ürkütmüştü.
"Neye güleceğim canım?" Dedim sahte bir umursamazlıkla.
"Öyle olsun bakalım." Dedi ve beni gözleriyle dedektif edasıyla süzerek mutfağa girdi. Bende bu haline göz devirmekle yetindim. Ayakkabılarımı çıkartıp merdivenlere yöneldim. O sırada elinde bir bardak su ile Alex hala bana bakıyordu.
"Bakma şöyle!" Diye çemkirdim ama bu onu daha da keyiflendirmişe benziyordu. Gözleriyle beni şöyle bir süzüp şüpheyle bakmaya devam etti.
"Her neyse!" Diye bağırıp merdivenleri çıktım. Ama hala Alex'in bakışlarını üzerimde hissediyordum. Sonunda dayanamayıp tekrar ona baktığımda sırıtmış beni izliyordu.

Sinirle ayakkabımı çıkartıp kafasına fırlattım. Ama oldukça hızlı bir şekilde kaçtı. Yine de poposuna çarpabilmişti.
"Hahahaha!" Kötü bir kahkaha atıp hızla odama girdim. Kapıyı kapatıp kilitledim. O sırada kapıya çarpan bir şey duydum.
"Ah!" Alex'in inleme sesiyle daha da keyiflendim. Kapıyı kapattığımı görmemiş olmalıydı. Çarpmıştı.
"Burnumu kırdın!" Diye bağırdı.
"Haahahahahaha!" Kahkahalarım onu sinirlendirmiş olacak ki eliyle kapıya vurup aşağı indi. Merdivenlerden indiğine emin olduktan sonra kapının kilidini açıp yavaşça kafamı çıkardım.
"Alex!" Seslendim ama bir cevap alamadım.
"Sen görürsün!" Diye bir ses duyduğumda kapı açılmış ve kendimi Alex ile Alice'nin parmaklarının altında bulmuştum. Daha ne olduğunu anlamadan iki küçük şeytan beni yatağımda gıdıklamaya başlamıştı.
"Hahhahaha!" Gıdıklanmaya dayanamazdım. Ve bunu bilen tek kişi Alice ve Alex'ti.
"Yeter artık du-durun! Hahahah!" Karnıma gülmekten ağrılar girmişti.

***

Saat 18.30'a kadar uyumuştum. Yatakta gerildim. Telefonuma gelen mesaj sesi ile telefonumu elime aldım. Mesaj Adrian'dan gelmişti. Heyecanla mesajı açtım.

"Yarım saate seni almaya geleceğim..."
Demişti. Hızlıca yataktan kalkıp pikemi düzelttim. Sonrasında koşarak banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Havluyla yüzümü kurutup banyodan odama geçtim. Dolabımı açıp giyebileceğim şeylere baktım.
Gözlerimi mavi elbiseme diktim. Hızlıca alıp yatağın üstüne yerleştirdim. Dolabın kapaklarını kapatıp tişörtümü ve eşofman altımı çıkardım. Üstüme mavi elbisemi giydim. Tam elbiseme uygun ayakkabı arayacakken tekrar mesaj geldi.
Hızlıca telefonumu elime alıp tekrar Adrian'ın göndermiş olduğu mesajı açıp okudum.

Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1Where stories live. Discover now