57. Bölüm (Acı)

1.8K 116 0
                                    

Calogero-Danser Encore &Çoban Yıldızı
Çalın...

Arkamı döndüm. O da arkasını dönmüş yavaş yavaş ilerliyordu.
"Eleanor!" Arkasını dönüp bana baktı. Kollarımı açtım. Burukça gülümsedi. Sonra koşarak gelip sarıldı...

ELİCE:
Gözlerimi kapattım. Kulaklığımı taktım. şarkı dinlemeye başladım. Camdan dışarıyı seyrediyordum. Adrian uzaklaştıkça daha çok aklıma geliyordu. Onu bir an aklımdan çıkarmamıştım. Rüyalarımda dahi onu görüyordum. Onu çok özlemiştim. Ölüm bile bir insana bu kadar acı vermezdi. Kaybetmek ayrılmak kadar kolay değildi. Kalbimi söküp atmak istiyordum. Ona veda bile edememiştim. Hani beraber savaşı kazanancaktık. Her şey tamamdı. Keşke ben ölseydim. En azından bu acıyı yaşamazdım. Benim yüzümden öldün zaten! Dökülen gözyaşlarım bazen yere damladığında kendimi onlar gibi hissediyordum. Yere damlayıp güneşin beni yok etmesini...

Arabanın durmasıyla kapattığım gözlerimi araladım. Kulaklıklardan bir tanesini çıkartıp arabadan indim. Beni bırakan kişiye el sallayıp ağaçların arasında ki dağ evine yürüdüm. Ellerimi cebime koyup evi dikizledim. Kırmızı bir çatısı, ahşap tahtadan duvarları, bir kaç tane balkonu, ön ve arka bahçesi vardı. Sanırım gerçekten burası bana iyi gelecekti.

Kapıyı açıp içeri girdim. Perdeler çekilmiş, mobilyaların üstlerinde beyaz çarşaflar vardı. Kapıyı kapatıp içeriye bakmaya devam ettim. Mutfak ve salon birleşikti. Aralarında mutfağa ait olan bir tane tezgah vardı. Mutfakta bardaklar, tabaklar, tencereler ve çatal bıçaklar vardı. Aslında dekorasyon oldukça iyiydi.

Yukarı çıkıp odalara baktım. Kapılardan bir tanesini açtım. İki kişilik bir yatak, dört kapaklı bir gardırop, siyah beyaz bir halı vardı. Pencere tavandan yere kadar uzanıyordu. Bir kapı daha vardı. Muhtemelen banyodur.

Öbür odaya baktığım da duvarda Abigail ve Christina'nın resimleri vardı. Kızıl ayın altında Abigail'in Christina'nın dudağında ki kanı içerken çekilmişti. Oldukça romantikti. Onların özel odası olduğu için çıktım. İki oda kapısı daha vardı ama girmedim. Kendi kalacağım oda ilk baktığım oda olacaktı.

                    ********************
Şarkıyı burada açın arkadaşlar...
Uyku bir türlü tutmuyordu. Üstümde ki pikeyi tepinerek attım. Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Kapıyı açıp çıktım. Merdivenlerden indim. Kapıyı açıp bahçeye çıktım. Ellerimi cebime sokup yürümeye başladım.

Arkamdan bir çatırtı sesi geldi. Omuz silkip ormana doğru yürümeye devam ettim. Bir ceylan gördüm. Sonra boğazımda ki acıyı fark ettim. Ama dayanmalıydım. Bir caniye dönüşmek istemiyordum. Ceylanın yanına gittim. Beni gördü. Kaçması gerektiği yerde öylece durdu. Büyüyle onu sakinleştirdim. Yavaşça yaklaşıp sırtını okşadım. Büyüyü kestim. Bana alışmasını sağlamıştım. Ela büyük gözlerine baktım. Aklıma küçükken yaşadığım bir şey gelmişti.

Alex ve ben arka koltukta oturuyorduk. Elena teyze ön koltuktan bize bakıp,
"İçecek bir şeyler ister misiniz?" Alexandra ile birbirimize bakıp gülümsedik. Sonra başlarımızı salladık.
Araba durdu. Salvador amca benzinlikte ki markete girdi. Beş dakika sonra da elinde bir poşetle geldi. Arabaya bindi. Poşeti bize uzatıp arabayı çalıştırdı. Poşeti açıp içine baktık. Çikolatalar ve meyve suları vardı. Alexandra ile onlara saldırdık.

Bir ormana girip boş alanda piknik yapmaya başladık. Ben biraz gezeceğimi söyleyip kalktım. Sonra kayboldum. Ağaçlardan dolayı nerede olduğumu göremiyordum. Arkamdan biri bana sarılınca çok korktum.
"Elice! Beni çok korkuttun!" Elena teyzeymiş! Hemen ona sarılıp ağlamaya başladım. Başımı okşadı. Sonra yanımızdan bir ceylan geçti. Elena teyzenin kollarından ayrılıp ceylana baktım.
"Bekle!" Diye arkasından bağırdım. Bir an durdu. Ama sonra devam etti. Elena teyze beni kucağına alıp,
"O korkuyor. Ama aslında seni seviyor." Dedi.
"Gerçekten mi?" Başını salladı.

Gözyaşlarım kendilerini toprağa bırakırken, ağaçların arasından bir çatırtı geldi. Ceylan kaçıp giderken bende refleks olarak melez yüzümü ortaya çıkarttım.
"Kim var orda!" Dedim. Cevap gelmedi. Biraz sonra da arkamdan bir kazık yedim. Ucunda mine ve kurt boğan vardı.
"Aaa!" Gözlerim kapanmıştı. Ama bilincim hala yerindeydi. Kafamı biraz çevirip gözlerimi zorla açtım. Uzun boylu biriydi. Kokusu...bu Zeus! Acilen vampir okuluna geri dönmeliyim!

Ama bu şuan olmaz! İşte bilincimi kaybetmeye başlamıştım! Lanet olsun!

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin